• Sonuç bulunamadı

2. YAPILAN ÇALIŞMALAR

4.2. Toprak Solunumuna İlişkin Tartışma

Toprak solunumunun, ölçüm zamanına ve bitki örtüsüne göre istatistiki olarak anlamlı fark gösterdiği belirlenmiştir (P<0,05). Özellikle ilkbahar aylarında (Nisan, Mayıs) toprak solunumu diğer aylara göre daha yüksek bulunmuştur. Mevsimsel farklılığın nedenleri olarak toprak nemi, toprak sıcaklığı ve vejetasyon dönemi gösterilebilir. İlkbahar aylarında toprak solunumunun yüksek olması, bu aylarda toprak neminin yüksek olmasından kaynaklanabilir. Yeşerim döneminin başlaması ile kök faaliyetleri sonucu solunumun artacağı düşünülmektedir. Bitki örtüsü farklılığının toprak solunumu üzerinde etkili olmasının nedenleri olarak yine toprak nemi, toprak sıcaklığı ve bitki örtüsünün kök yoğunluğunun olduğu düşünülmektedir.

Raich ve Tüfekçioğlu (2000), yapmış oldukları çalışmada çayırlık alanların ormanlık alanlara oranla % 20 daha fazla solunum yaptığını ifade etmişlerdir. Epron vd. (2004), Ökaliptus plantasyonlarında yaptığı çalışmada toprak solunumunun topraktaki nem miktarına bağlı olarak artış gösterdiğini belirlemişlerdir. Ayrıca Simon vd. (2004), Amazon havzasında yaptığı çalışmada toprak nemi değişiminin olduğu meralarda toprak solunumunun toprağın nem içeriği ile orantısal değişim gösterdiğini belirlemiştir. Luo vd. (1996), mera ve panderosa çamı plantasyonlarındaki çalışmada toprak nemi ile toprak solunumunun doğru orantılı olduğunu belirlemişlerdir. Cook ve Orchard (2008), yaptıkları çalışmada toprak solunumun topraktaki nem miktarı ile doğru orantılı gerçekleştiği bulgularına ulaşmışlardır. Bu çalışmalar, yapmış olduğumuz çalışmayı destekleyen bulgulara sahiptir.

Çalışma alanındaki ölçülen sıcaklık değerleri mera alanlarında meşe alanlarına kıyasla daha fazla çıkmıştır. Yine çalışma alanında mera alanlarında kum içeriği meşe alanlarına göre daha fazla bulunmuştur. Kumlu topraklar daha çabuk ısınıp sıcaklığın artmasını sağlamaktadır. Boşluk hacminin fazla olması toprak altı mikroorganizmalar için uygun ortam sağlayabilecektir.

Yıllık ortalama solunum değeri mera alanlarında 1,81 g C gün-1, meşe alanlarında ise

1,71 g C gün-1 olarak bulunmuştur. Bulunan bu değerler, solunum çalışması yapan birçok

araştırıcıların elde ettiği bulgularla benzerlik göstermektedir (Kucera ve Kirkham, 1971; Coleman 1973; Singh ve Gupta 1977, Tüfekçioğlu vd., 2001; Tüfekçioğlu ve Küçük 2004; Akburak, 2008; Tüfekçioğlu vd. 2009, Güner vd. 2010; Tüfekçioğlu vd., 2010a ve 2010b).

ortaya çıkmıştır (P>0,05).

Bakı faktörü ise toprak solunumu üzerinde önemli etkide bulunmuştur (P<0,05). Mera alanlarında toprak solunumu güneşli bakılarda fazla çıkarken, meşe alanlarında ise gölgeli bakıda fazla çıkmıştır. Bunun sebebi olarak mera alanında sıcaklık ve nem faktörünün gölgeli bakılara nazaran daha fazla etkili olması olarak düşünülebilir. Nem ve sıcak artışı toprak solunumunu artırıcı rol oynamaktadır. Buradaki farklılığı bu artışa bağlamak mümkün olabilir. Meşe alanlarında güneşli bakıdaki sıcaklığın fazla olması ve nemin az olması toprak solunumunu kısıtlayabilir. Toprak sıcaklığı artsa bile toprak nemi mikroorganizma faaliyetlerini engelleyecek düzeye indiğinde toprak solunumu miktarı azalma gösterecektir. Meşe alanlarında gölgeli bakıdaki nem içeriğinin, güneşli bakıya nazaran fazla olmasından dolayı solunum miktarını da artırıcı rol oynamıştır.

Toprak nemi değerleri bitki örtüleri ve zaman farklılığı bakımından istatistik bakımdan anlamlı çıkmıştır (P<0,05). Toprak nemi, meşe alanlarında mera alanlarına oranla daha fazla bulunmuştur. Meşe alanlarında kilin fazla bulunması toprak neminin fazla olmasında etkili olmştur. Meşe alanlarındaki ölü örtü ve diri örtünün mera alanlarına göre fazla olması, güneş ışınlarının toprak nemini buharlaştırıcı etkisini azalttığı düşünülmektedir. Mera alanlarındaki topraklar güneşe daha fazla maruz kaldığı için toprak neminin düşük olması beklenen bir sonuçtur.

Nem içeriği bakımından eğimin etkisi mera alanında önemli çıkarken (P<0,05), meşe alanında eğimin etkisi anlamlı çıkmamıştır (P>0,05). Nem içeriği az eğimde genel olarak daha çok çıkmıştır. Her iki eğim grubunda da Meşe alanlarındaki nem içeriği mera alanlarına göre daha fazla çıkmıştır.

Bakının, nem bakımından etkisinin her iki bitki örtüsünde de istatistik anlamda önemli düzeyde olduğu bulunmuştur (P<0,05). Gölgeli bakıdaki nem içeriği güneşli bakıya göre daha yüksek çıkmıştır. Benzer çalışmada Güner vd. (2010), gölgeli bakılardaki nem içeriğinin güneşli bakıya nazaran daha fazla olduğunu ifade etmişlerdir. Bunun sebebi olarak gölgeli bakıların güneş ışınlarına maruz kalma süresinin ve şiddetinin, güneşli bakıya göre daha düşük olması, dolayısı ile buharlaşmanın daha düşük olması olarak düşünülmektedir.

Sıcaklığın bitki örtüleri arasındaki farklılığı istatistik bakımdan önemli olarak bulunmuştur (P<0,05). Mera alanlarındaki sıcaklık, meşe alanlarına oranla daha fazla bulunmuştur. Bunun nedeni mera alanlarında güneş ışını direk toprakla temas ederken, meşe alanında ise güneş ışınının bir kısmı yaprak ve dal tarafından tutulmaktadır. Dolayısı

ile toprak daha az ısınmaktadır. Tüfekçioğlu vd. (2009), yapmış oldukları çalışmada çayırlık alandaki sıcaklık değerini elma bahçesi ve kavaklık alanından daha fazla bulmuştur. Yine Tüfekçioğlu ve Küçük (2004), yapmış oldukları çalışmada çayırlık alandaki sıcaklık değerini yaşlı ladin ve genç ladin alanlarına oranla daha fazla bulmuştur.

Eğim ve bakı faktörünün sıcaklık üzerindeki etkisinin istatistik anlamda önemli olmadığı bulunmuştur (P>0,05).

Mera ve meşe alanlarından 1 m2 de yıl boyunca atmosfere salınan karbon miktarı

sırasıyla 660,4 ile 629,5 g C yıl-1 olarak bulunmuştur. Bu çalışmada elde edilen yıllık

toprak solunumu değerleri yapılan bazı çalışmalardaki yıllık toprak solunumu değerlerinden yüksek çıkarken bazılarından ise düşük çıkmıştır. Ormanlık alanlarda

yapılan çalışmalarda Lee ve Jose (2003) kavakta 845 g C yıl-1, Akburak (2008), meşede

397 g C yıl-1, Tüfekçioğlu vd. (2010a), Karaçamda 417 g C yıl-1, Tüfekçioğlu vd. (2010b),

Kızılçamda 377 g C yıl-1, Raich ve Schlesinger (1992), yapraklı ağaçlarda 647- 695 g C

yıl-1, Tüfekçioğlu vd. (2001), Kavakta 1140 g C yıl-1 olarak bulmuşlardır.

Çayırlık alanda yapılan çalışmalarda, Risser (1981), 660 g C yıl-1, Kucera ve

Kirkham (1971), 450 g C yıl-1, Buyonovski (1987), 490 g C yıl-1, Hart vd. (2005), 476 g C

yıl-1, Tüfekçioğlu vd. (2009), 546 g C yıl-1, Bremner vd. (1998) 305-367 g C yıl-1, Cui vd.

(2000), 52-151 g C yıl-1, Davidson vd. (2000), 1000-1500 g C yıl-1, Ovensby vd. (2006),

1580-1900 g C yıl-1, Zou vd. (2007), 57-157 g C yıl-1 ve Wang ve Fang (2009), 389-601 g

C yıl-1 olarak yıllık karbon salınımını bulmuşlardır.