• Sonuç bulunamadı

2. YAPILAN ÇALIŞMALAR

4.1. Toprak Özelliklerine İlişkin Tartışma

4.1.1. Tekstür

Bitki örtüleri bakımından karşılaştırıldığında, mera alanlarındaki kum miktarının meşe alanlarına göre istatistik olarak daha fazla çıktığı bulunmuştur (P<0,05). Bu farklılığın en önemli nedenleri olarak, mera alanında otlatma nedeniyle üst toprakta sıkışmanın ve aşırı yağışlarla birlikte ince materyalin (kil ve toz) toprak yüzeyinden yıkanıp taşınması olarak gösterilebilir. Bir diğer neden olarak, mera alanlarının çok eski zamanlarda tarla olarak kullanılması ve tarımsal işlemeden dolayı üst toprağın yüzey erozyonu ile birlikte ortamdan uzaklaşması düşünülebilir. Yüksel (2009), aynı yörede yapmış olduğu çalışmada otlak alandaki kum miktarını ormanlık alandan daha fazla bulmuştur, fakat bu farklılığın istatistik olarak anlamlı olmadığını belirtmiştir. Diğer bir çalışmada Türüdü (1981), kum miktarını çayırlık alanlarda orman alanlarına nazaran daha yüksek bulmuştur. Benzer bir çalışmada Tüfekçioğlu ve Küçük (2004), çayırlık alandaki kum miktarını, genç ve yaşlı ladin ormanlarına göre daha yüksek bulmuşlardır.

Kum miktarı üzerinde mera alanlarında eğimin etkisinin açık şekilde görülürken (P<0,05), meşe alanlarında eğimin anlamlı bir etkisi görülmemiştir (P>0,05). Mera alanlarında eğim arttıkça kum miktarının artışı belirgin olmuştur. Mera alanlarında bitki örtüsünün daha cılız olması nedeniyle ince materyalin yüzeysel akışla birlikte ince taşınması daha kolay olduğu için eğimin artması ile kum miktarında artma söz konusu olacaktır. Meşe alanlarındaki ölü örtü ve diri örtünün fazla olması, yüzey erozyonu ile taşınmayı azaltıcı etki ettiği düşünülmektedir.

Kum miktarı üzerinde bakı etkisi mera alanlarında önemli derecede etkili çıkarken, meşe alanlarında bakı farklılığı önemli bulunmamıştır.

Kil miktarı, meşe alanlarında istatistiki olarak anlamlı düzeyde, mera alanlarına kıyasla daha yüksek çıkmıştır. Kil miktarının meşe alanlarında daha yüksek olmasının nedenleri olarak, meşe alanlarında toprak yüzeyinin ölü örtü ve daha yoğun bitki aksamı ile kaplı olması, mera alanlarının otlatmaya maruz kalması ve daha önceki yıllarda işlenmiş olması gösterilebilir. Aynı yörede yapılan başka bir çalışmada, otlak (mera) alandaki kil miktarının orman alanına oranla daha düşük çıktığı ifade edilmiştir (Yüksel 2009). Bu

farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı ifade edilmiştir. Benzer çalışmalarda kil miktarının orman alanında çayırlık (otlak) alanlarına oranla daha yüksek bulundukları ifade edilmiştir (Türüdü, 1981; Tüfekçioğlu ve Küçük, 2004).

Eğim faktörü, kil miktarı bakımından mera alanlarında etkili rol oynarken (P<0,05) meşe alanlarında etkili olmamıştır (P>0,05). Eğim arttıkça mera alanlarında kil miktarı bakımından azalma görülmüştür. Mera alanlarının sürekli otlatmaya maruz bırakılması dolayısı ile sıkışması, üzerinde şiddetli yağışın etkisini engelleyecek kadar yeterli örtü olmaması, eğim artışı ile birlikte kil parçacıklarının taşınmasına sebep olabilecektir. Dolayısı ile eğim arttıkça kil miktarında azalma görülebilecektir.

Bakı etkisi yine kum miktarında olduğu gibi mera alanlarında önemli çıkarken meşe alanlarında önemli çıkmamıştır. Her iki bitki örtüsünde de derinlik kademesi arttıkça kum miktarı azalırken kil miktarında artış görülmüştür.

Toz miktarı bakımından bitki örtüleri arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır (P>0,05).

4.1.2. pH

Bitki örtüsü farklılığı pH değerleri üzerinde önemli rol oynamıştır (P<0,05). Mera alanlarında pH, meşe alanlarına göre daha yüksek çıkmıştır. Buna sebep olarak anakayanın etkisinin mera alanlarında daha baskın çıkması ve diğer taraftan meşe ölü örtü ayrışması sonucunda ortaya çıkan asitli bileşiklerin toprakta olduğu düşünülmektedir.

Yapılan bir çalışmada meşe ölü örtüsünün uzun süreli bir şekilde organik materyal olarak kullanıldığında toprak asitliliğini artırıcı etki yaptığı ifade edilmiştir (Küçükyumuk ve Kelen 2006). Diğer bir çalışmada ise meşcere kapalılığının toprak asitliliğini artırdığını, aralama ile birlikte toprak pH değerinin arttığı ifade edilmiştir (Makineci, 2005). Araştırmamızda bulunan pH değerleri bu yörede yapılan başka çalışmadaki pH değerleri ile benzerlik göstermektedir (Yüksel, 2009). Yapılan diğer çalışmalarda da çayırlık alanlardaki pH değerinin orman alanlarına oranla daha yüksek çıktığı bulunmuştur (Türüdü 1981; Tüfekçioğlu ve Küçük, 2004).

Eğim faktörü, pH değerleri üzerinde mera alanlarında etkili iken (P<0,05), meşe alanlarında etkili çıkmamıştır (P>0,05). Eğim arttıkça toprak pH değerleri artmıştır. Bakı faktörü, hem mera hem de meşe alanlarında pH değerleri üzerinde önemli etkide bulunmuştur. Farklı bakılardaki ayrışma hızı, toprağın nemlilik durumu sıcaklık faktörü de

farklı olacaktır. Dolayısı ile bakının etkisinin bu faktörlerden kaynaklandığı düşünülebilir.

4.1.3. Organik Madde

Organik madde değerleri bakımından incelenme yapıldığında, bitki örtüsü farklılığı organik madde üzerinde etkili olmamıştır (P>0,05).

Eğimin toprak organik maddesi üzerine etkisi mera alanlarında belirgin çıkarken meşe alanlarında önemli bulunmamıştır. Buna sebep olarak, mera alanlarında eğimli arazide yağışlarla beraber organik maddece zengin üst toprağın yüzey erozyonu ile taşınma olasılığıdır. Buna karşın meşe alanlarında kapalılığın etkisinin fazla olması eğimin etkisini azaltmıştır.

Bakı, hem mera, hem de meşe alanlarında önemli etkide bulunmuştur. Güneşli bakılardaki organik madde, gölgeli bakılara oranla daha fazla bulunmuştur. Benzer çalışmada, akasya ve çayırlık alanlarda güneşli bakıdaki organik madde miktarı, gölgeli bakıya oranla daha fazla bulunmuştur (Gülenay, 2009).

4.1.4. Toplam Azot

Toplam azot değerleri bakımından bitki örtüleri arasındaki farklılık istatistik anlamda önemli bulunmuştur (P<0,05). Toplam azot miktarı bakımından mera alanları meşe alanlarına oranla daha fazla çıkmıştır. Bunun sebebi olarak mera alanlarındaki bitki örtüsünün baklagil türlerini içermesi ve dolayısı ile azotça daha zengin olma ihtimali düşünülmektedir. Diğer taraftan mera alanlarında köklerin ve toprak üstü ölü örtünün kolay ayrışması da buna sebep olabilir. Topraktaki toplam azot üzerinde etkili olan faktörlerin en başta geleni, atmosferdeki azot, bitki ölü örtülerindeki azot içeriği ve ayrışma hızıdır (Çepel 1989, Öztürk,1997). C/N oranı, mera alanlarında, meşe alanlarına göre daha az çıkmıştır. Bu sonuca göre mera alanlarındaki organik materyalin parçalanması meşe alanına göre daha hızlı olduğu söylenebilir. Bu sonuç mera alanlarındaki organik maddenin daha fazla olacağını düşündürmektedir. Üst toprağın azot içeriği % 0,02 ile % 0,5 arasında değişmekte olup yaygın bir şekilde ortalama olarak üst toprakta % 0,15 bulunduğu kabul edilebilir. (Brady 1990). Bu verilere göre mera ve meşe alanlarındaki azot miktarı, ortalamayla yakınlık göstermiştir.

Eğim etkisi toplam azot üzerinde önemli çıkmazken, bakı faktörü sadece mera alanlarında etkili olmuştur. Mera alanlarında güneşli bakıdaki azot miktarı gölgeli bakıya göre daha çok çıkmıştır. Bunun sebebi, güneşli bakıda ayrışma hızı ve miktarının gölgeli bakıya göre daha fazla gerçekleştiği düşünülebilir.

4.1.5. C/N Oranı

C/N değeri bakımından mera ve meşe alanlarındaki farklılık istatistik anlamda önemli bulunmuştur (P<0,05). C/N oranı, mera alanlarında, meşe alanlarına göre daha az çıkmıştır. Bu sonuca göre mera alanlarındaki organik materyalin parçalanması meşe alanına göre daha hızlı olduğu söylenebilir. Yine meşcere kapalılığı ayrışma oranı üzerinde önemli etkide bulunabilmektedir.

Aralama ile birlikte kapalılığın kırılması ölü örtü ayrışmasını hızlandırmış dolayısı ile C/N oranını düşürmüştür (Makineci, 2005) Yapılan çalışmada meşe ormanlarındaki ölü örtü ayrışmasının 4-5 yıl arasında değişim gösterdiği, bazen 28 yıla kadar çıktığı ifade edilmiştir (Irmak ve Çepel )1974; Sing ve Gupta, 1981). Doğan (2012) ve Bolat (2007) yapmış oldukları çalışmalarda, mera alanlarındaki C/N oranını orman alanından daha düşük bulmuştur.

Eğim ve bakı gruplarındaki farklılığının C/N oranı üzerinde etkisi istatistik anlamda önemli çıkmamıştır (P>0,05).

4.1.6. Maksimum Su Tutma Kapasitesi (MSK)

Maksimum su tutma kapasitesi (MSK) bakımından, bitki örtüleri arasındaki farklılık istatistik bakımdan önemli derecede çıkmamıştır. Benzer şekilde eğim ve bakının MSK üzerindeki etkisi istatistiki olarak önemli bulunmamıştır.

4.1.7. Hacim Ağırlığı

Bitki örtüsü farklılığının hacim ağırlıkları üzerinde istatistik düzeyde önemli etkisi bulunmuştur (P<0,05). Hacim ağırlığı, mera alanlarında meşe alanlarına nazaran daha yüksek çıkmıştır. Bu sonuç, meralarda otlatmadan ötürü topraktaki sıkışma olduğunun ve

grnüler strüktürdeki A horizonunun yüzey erozyonu ile taşındığının belirtisi olabilir. Bunun sebeplerinden bir diğeri olarak orman alanındaki kök miktarının fazla olması düşünülebilir. Baysal (2012), aynı alanda yapmış olduğu çalışmada kök miktarını meşe alanında daha yüksek bulmuştur. Dolayısı kök miktarının hacim ağırlığını azaltıcı etkide bulunacağı düşünülmektedir. Diğer bir sebep olarak mera alanlarında otlatma olduğu için hayvanların toprağı sıkıştırma etkisinden dolayı hacim ağırlığında artış olabileceği düşünülmektedir. Yüksel (2009), benzer alanlarda yapmış olduğu çalışmada, mera alanlarındaki hacim ağırlığını, orman alanından daha yüksek bulmuştur. Göl (2002), çalışmasında hacim ağırlığını, orman alanlarında mera alanlarında nazaran daha düşük bulmuşlardır. Başka bir çalışmada orman alanında hacim ağırlığını mera alanından daha düşük bulunmuştur ( Bolat, 2007).

Eğimin etkisi hacim ağırlığı üzerinde önemli çıkmamıştır (P>0,05). Bakının etkisi istatistik anlamda her iki bitki örtüsünde de anlamlı çıkmıştır (P<0,05). Mera alanlarındaki hacim ağırlığı gölgeli bakıda fazla çıkarken, meşe alanında ise güneşli bakıda fazla çıkmıştır.

4.1.8. İskelet İçeriği

Bitki örtüsü farklılığın, iskelet içeriği üzerindeki etkisinin istatistik anlamda önemli olduğu bulunmuştur (P<0,05). Mera alanlarındaki iskelet içeriği meşe alanlarından daha düşük çıkmıştır. Yüksel (2009), benzer alanlarda yapmış olduğu çalışmada benzer sonuçlar bulmuştur. Hacim ağırlığı, iskelet içeriği ile ters orantılıdır. Hacim ağırlığının yüksek olduğu yerlerdeki iskelet içeriğinin düşük olması beklenir.

Eğim faktörünün iskelet içeriği üzerinde etkisinin istatistik anlamda önemli olmadığı bulunmuştur (P>0,05).

Bakı faktörünün iskelet içeriği üzerinde önemli etkisi görülmüştür (P<0,05). Her iki bitki örtüsünde de güneşli bakılardaki iskelet içeriği gölgeli bakılara oranla daha fazla çıkmıştır. Okatan (1987), yapmış olduğu çalışmada otlak alanlarda güneşli bakıdaki iskelet içeriğini gölgeli bakılara oranla daha fazla bulmuştur. Fakat bu farklılığın istatistik anlamda önemli olmadığını belirtmiştir.