• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

4.2. Toprak Rengi Ölçümleri ve Değerlendirilmesi

Toprağın rengi, onun en önemli morfolojik özelliklerinden olup, kolaylıkla belirlenebildiği için toprak bilimcileri tarafından farklı toprakların tanımlanmasında ve sınıflandırılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır (Soil Survey Staff, 1999).

Proje kapsamında örneklenen 400 yüzey toprağının renklerine arazide Munsell Renk Skalası yardımı ile bakılmış (Munsell Color, 1994), yüzey ve yüzey altının renkleri Kolorimetre kullanılarak sayısallaştırılmıştır (Çizelge 5). Munsell Renk Skalası kullanılarak renk tayininin uygulaması çok kolay olmakla birlikte renk skalasında

bulunan belirli sayıdaki renk ile sınırlı olması ve renk algılamasının kişiye göre değişmesinden dolayı bazı dezavantajları bulunmaktadır (Melville ve Atkinson, 1985). Bu nedenle daha güvenilir ve tekrarlanabilir ölçüm yapma olanağı sağlayan kolorimetre kullanılarak toprak örneklerinde “L” “a” ve “b” renk parametreleri belirlenmiştir.

Proje alanında Günal ve Erşahin (2006), Günal ve ark. (2007) ve Günal ve ark. (2008) tarafından yapılan çalışmalarda toprak renginin sayısallaştırılmasında kolorimetre kullanımının çok yaygın olarak kullanılan Munsell Renk Skalasına göre daha hassas ve tekrarlanabilir ölçüm yapma olanağı sağladığı belirlenerek rapor edilmiştir.

Toprağın koyu renkli olmasını sağlayan organik madde içeriğinin yüksek olması, yüzey topraklarının ortalama parlaklığının (L=47,21) yüzey altına (L=47,78) göre bir miktar daha yüksek olmasına neden olmuştur (Çizelge 5). Organik madde içeriğinin yanında yüzey altı topraklarının ortalama kum içeriklerinin de yüzeye göre daha yüksek oluşu topraktan olan yansımanın artmasına neden olmuştur. Yüzey ve yüzey altı toprakları arasındaki en belirgin farklılık, sarı rengin ifadesi olan “b” değerlerinde görülmüştür. Yüzey altı topraklarının “b” değerleri yüzey topraklarına göre daha yüksek çıkmıştır. Renk parametreleri içersinde parlaklık ifadesi olan “L” ve sarılık ifadesi olan “b” değerleri normal dağılım gösterirken, kırmızılık ifadesi olan “a” değerleri normal dağılım göstermemiştir. Bu nedenle korelasyon testinde, tek yönlü varyans analizinde ve DUNCAN gruplamalarında öncelikle logaritmik transformasyon dönüşümleri yapılmıştır. Ancak DUNCAN gruplamalarının verildiği Çizelgelarda ortalama değerlerin dönüşüm yapılmamış haliyle verilerek ve gruplamalar bu ortalamalar yanında harflerle ifade edilmiştir.

Yatıklık değerleri incelenen özelliğin değerlerinin ortalamanın sağında veya solunda birikmiş olduğunu ifade etmektedir. Toprak verilerinin genellikle sağa yatık bir dağılım gösterdiği bilinen bir gerçektir (Webster, 2001). Verilerimiz içerisinde yüzey ve yüzey altı parlaklık değerleri sola yatık, “a” ve “b” değerleri ise sağa yatıktır.

Çizelge 5. Kazova’dan alınan yüzey ve yüzey altı toprak örneklerinin sayısallaştırılmış renk değerlerine tanımlayıcı istatistik parametreleri

Örnek

Sayısı KüçükEn BüyükEn Aritmetik Ortalama Standart Sapma Varyasyon Katsayısı Yatıklık Basıklık Yüzey L 400 35,27 55,93 47,21 3,00 6,35 -0,624 1,515 Yüzey a 400 0,41 13,17 3,77 1,58 41,89 1,761 6,055 Yüzey b 400 8,08 25,05 14,94 2,39 16,00 0,719 1,582 Derin L 400 33,41 56,47 47,78 3,40 7,12 -0,711 1,405 Derin a 400 0,62 12,61 3,35 1,64 48,92 2,089 7,143 Derin b 400 8,58 26,93 16,01 2,41 15,05 0,690 1,756

Çalışılan özelliğin arazideki değişkenliğinin ifade edilmesinde kullanılan varyasyon katsayısına (VK) göre, normal dağılım göstermeyen “a” değerleri çok değişken olarak sınıflandırılırken (VK: %41,89 yüzey ve %48,92, yüzey altı), parlaklık değerlerinin değişkenlikleri (VK: %6,35 yüzey ve %7,12 yüzey altı) düşük ve “b” değerlerinin değişkenliği (VK: %16,0 yüzey ve % 15,05) ise düşük ile ortanın sınırında çıkmıştır (Çizelge 5).

Doğal toprak oluşumu ve insan aktivitelerinin farklı mekânsal ve zamansal ölçeklerde etkilerinin sonucu topraklar değişkenlik gösterirler (Mulla ve McBratney, 2000). Bunu göz önüne alarak toprak özelliklerinin değişkenliklerine etki eden iki temel unsur olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan ilki genetik özeliklerdir ve bunlar toprak oluşum faktörleri olarak adlandırılır. Toprak oluşum faktörleri ana materyal, iklim, topografya, bitki örtüsü (canlılar) ve zamandır. Diğer unsur ise toprak amenajmanıdır. Toprak amenajmanı; iklim, toprak özellikleri ve bitki isteklerini de göz önüne alarak belirli üretim işlemlerinin uygulanması olarak tanımlanmaktadır (Ersahin, 2001). Bir alanda var olan tarımsal uygulamalar, o alandaki tarımsal amenajman olarak bilinmektedir. Tohum yatağı hazırlamak için yapılan toprak işlemeden başlayarak ürünün hasadına kadar geçen süre de araziye uygulanan yabancı ot kontrolü, gübreleme, çapalama, sulama ve diğer uygulamalar toprağın birçok fiziksel ve kimyasal özelliğine etki etmektedir. (Özgöz ve ark., 2007 ve 2009). Genel olarak oluşumla ilgili değişkenlik daha uzun mesafede ve amenajman kaynaklı değişkenlik ise kısa mesafede toprak özelliğinin değişimine neden olmaktadır. Kısa mesafede değişkenliğin olması ise varyasyon katsayısının yüksek çıkmasına yol açmaktadır.

Arazide değişkenliği düşük olan parlaklık değerine birçok özellik etki etmekle birlikte, Sanchez-Maran˜on ve ark. (2004)’nında belirttiği gibi toprak parçacık büyüklüğündeki değişim belirgin şekilde parlaklık değerinin azalıp ya da azalmamasına neden olmaktadır. Toprağın oluşumla ilgili bir özelliği olan toprak parçacık büyüklüğü dağılımı uzun mesafede değişim göstereceğinden dolayı, bununla ilişkili olan renk değerinin de uzun mesafede değişim gösteriyor olması normaldir. Çalışma alanından alınan hem yüzey hem de yüzey altı topraklarının parlaklık ölçümlerini gösteren “L” değerlerine ait VK’nın düşük olmasında, toprak tekstürünün etkisi olduğu düşünülmektedir. Elbette organik madde içeriği de parlaklık değerine etki etmektedir ve toprağa uygulanan amenajman ile değişim göstermektedir. Bu da kısa mesafede değişimi yani yüksek varyasyon katsayısının olmasını gerektirirdi. Tekstürden kaynaklanan etkinin organik maddeden kaynaklanan etkiyi bastırmış olması şeklindedir. Önceki bölümlerde de ifade edildiği gibi çalışma alanı farklı ana materyallerden oluşmaktadır ve bu alan içerisinde arazi kullanımları oldukça çeşitlilik göstermektedir. Örnekleme sırasında hangi örneğin hangi kullanıma ve ana materyale ait olduğu da belirlendiğinden, ana materyallerin ve arazi kullanımlarının toprak rengine olan etkilerinin belirlenebilmesi amacı ile farklı gruplarda yer alan toprakların da renk değerleri ayrı ayrı değerlendirilmiştir.

Çizelge 6. Düz düze yakın arazilerden alınan yüzey ve yüzey altı toprak örneklerinin sayısallaştırılmış renk değerlerine ilişkin tanımlayıcı istatistik parametreleri

Örnek

Sayısı KüçükEn BüyükEn AritmetikOrtalama StandartSapma VaryasyonKatsayısı Yatıklık Basıklık Yüzey L 294 35,27 55,93 47,16 2,77 5,87 -0,417 1,884 Yüzey a 294 0,41 8,18 3,67 1,05 28,62 0,620 1,807 Yüzey b 294 8,08 20,82 14,39 1,96 13,65 0,130 0,961 Derin L 294 33,41 56,41 47,73 3,33 6,97 -0,712 1,838 Derin a 294 0,62 9,64 3,21 1,05 32,76 1,296 5,619 Derin b 294 8,58 22,29 15,61 1,99 12,72 0,131 1,072

Tüm alandan alınan örneklerin yaklaşık ¾’ü düz ve düze yakın olan alanlardan alındığından, bu alana ait toprakların renk özellikleri de genel veriye oldukça benzerlik göstermektedir. Renk parametrelerinin ortalama değerleri tüm alan için elde edilen

değerlerden biraz düşüktür. Yüzey altı kırmızılık göstergesi olan “a” değerlerinin dışındaki tüm parametreler alan içersinde normal dağılım göstermektedirler (Çizelge 7). Düz ve düze yakın alanlardan alınan toprak örneklerinin VK değerleri genel anlamda tüm alandan alınan örneklerin VK’larına benzerlik göstermektedir. Düz ve düze yakın alan içerisinde, tüm alanda olduğu gibi parlaklık değerleri yüzey ve yüzey altında az değişken, “b” değeri tüm alana göre belirgin olarak daha az değişkendir. Tüm alana ait topraklar için yapılan değerlendirmede yüksek değişkenliğe sahip olan kırmızılık değerleri ise, bu fizyoğrafik birimde orta değişken olarak sınıflandırılmıştır. Toprak ana materyali açısından örneklerin gruplara ayrılması renk değerlerinde değişkenliğin azaldığı gözlemlenmektedir.

Sol sahil sulama kanalı altında %2-6 eğimli arazilerde yer alan topraklar kireç taşı ana materyali üzerinde gelişmişlerdir. Kireç taşının özellikle karbonasyonla ayrışması sırasında ortaya çıkan demir oksit bileşikleri bu toprakların renklerinin oldukça kırmızı olmasına yol açmaktadır. Rubifikasyon işlemi olarakta bilinen kırmızı renk oluşumu bu tip topraklar için tipik özelliktir. Rubifikasyon işleminde asıl olarak özellikle hematite gibi demir oksitlerin oluşumu gerçekleşmektedir (Torrent, 1993). Demir oksitler sarı, portakal renkli veya kırmızımsı olabilirler. Çok küçük parçacıklardan oluşan bu oksitler toprakta küçük miktarda bulunsalar dahi boyama kapasiteleri yüksek olduğundan, önemli renk veren maddeler arasında sayılırlar (Schwertmann, 1993).

Nitekim kırmızılığın göstergesi olan “a” değeri ile sarılığın göstergesi olan “b” değerlerinin ortalamaları sol sahil topraklarında diğer iki gruba göre istatistiksel anlamda önemli derecede yüksektir (Çizelge 8). Bu yükseklikten dolayı DUNCAN gruplamasında sol sahil toprakları hem yüzey hem de yüzey altı “a” ve “b” değerleri açısından tüm alan topraklarında farklı olarak gruplandırılmıştır. Bu bölgeden alınan toprak örneklerinin ortalama “a” değerleri yüzeyde 4,98 ve yüzey altında 4,65’tir. Bu değerler ana materyal bakımından birbirlerinden farklı olan sol sahilde yer alan ve serpantinik şist üzerinde gelişen topraklara göre oldukça yüksektir (yüzey a: 2,64 ve yüzey altı a:2,31) (Çizelge 7). Benzer şekilde “b” değerlerinin de sağ sahil topraklarında çok yüksek olduğu görülmektedir (yüzey b: 17,69 ve yüzey altı:18,42).

Çizelge 7. Sol Sahil sulama kanalı altında yer alan %2-6 eğimli arazilerden alınan yüzey ve yüzey altı toprak örneklerinin sayısallaştırılmış renk değerlerine ait tanımlayıcı istatistik parametreleri

Örnek Sayısı En Küçük En Büyük Aritmetik Ortalama Standart Sapma Varyasyon Katsayısı Yatıklık Basıklık Yüzey L 63 35,40 54,56 47,06 4,21 8,95 -0,682 -0,091 Yüzey a 63 1,44 13,17 4,98 2,75 55,25 0,802 0,198 Yüzey b 63 11,93 25,05 17,69 2,71 15,32 0,317 0,391 Derin L 63 36,04 53,47 47,08 4,01 8,51 -0,490 -0,374 Derin a 63 0,97 12,61 4,65 2,92 62,78 0,829 0,070 Derin b 63 13,16 26,93 18,42 2,90 15,74 0,451 0,392

Toprak örnekleri ana materyal bakımından daha homojen olmasına karşın sağ ve sol sahilden alınan toprak örneklerinin renk değerlerine ait varyasyon katsayısı değerleri düz düze yakın alanlardan alınan örneklerin VK değerlerine göre daha yüksek olarak bulunmuştur. VK değerleri yüksek olmasına karşın tüm renk parametrelerinin normal dağılım göstermiştir.

Farklı ana materyaller üzerinde gelişen topraklar içerisinde ortalama parlaklık değerleri en yüksek ve kırmızılığın ifadesi olan “a” değeri en düşük olan topraklar sağ sahilde yer almaktadır. Sağ sahildeki toprakların ana materyalleri serpantinit şist’dir. Bu ana materyal tipik olarak daha yeşilimsi-kahverengimsi renkte olduğundan, oluşan topraklarda kırmızılık oldukça düşüktür. Yüzey topraklarının “L” değerleri dışındaki renk parametreleri alan içerisinde normal dağılım göstermektedirler. Yüzey ve yüzey altındaki “a” değerlerinin varyasyon katsayıları %36’dan büyük olduğundan fazla değişken olarak sınıflandırılırken, “b” ve “L” parametreleri için varyasyon katsayısı değerlerine göre toprakların değişkenlikleri düşük olarak görülmektedir (Çizelge 8).

Çizelge 8. Sağ Sahil sulama kanalı altında yer alan %2-6 eğimli arazilerden alınan yüzey ve yüzey altı toprak örneklerinin sayısallaştırılmış renk değerlerine ait tanımlayıcı istatistik parametreleri

Örnek Sayısı En Küçük En Büyük Aritmetik Ortalama Standart Sapma Varyasyon Katsayısı Yatıklık Basıklık Yüzey L 43 40,85 51,94 47,81 2,28 4,76 -1,161 1,844 Yüzey a 43 0,44 5,77 2,64 1,10 41,51 0,556 1,158 Yüzey b 43 11,23 18,92 14,56 1,64 11,27 0,580 0,281 Derin L 42 43,47 56,47 49,27 2,30 4,67 0,271 1,682 Derin a 42 0,63 5,39 2,31 1,12 48,46 0,967 1,188 Derin b 42 10,41 19,91 15,13 2,12 14,02 0,134 0,118

Topraklarda parlaklığın ifadesi olan “L” değerinin toprağın kalsiyum karbonat içeriği ile pozitif korelasyonu ve organik madde içeriği ile negatif korelasyonu olduğu rapor edilmiştir (Günal ve ark., 2008). Proje kapsamında değerlendirmeye alınan 400 toprak örneğinin daha önceden ilişkili görüldüğü bildirilen bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri ile sayısal renk parametreleri arasında yapılan korelasyon analizi sonucuna göre, toprakların parlaklık değeri olan “L” değeri ile organik madde içerikleri arasında negatif veya pozitif bir korelasyon görülmemiştir. Ancak kil içerikleri ile “L” değerleri arasında istatistiksel olarak önemli (r=-0,178 yüzey ve r=-0,146 yüzey altı; P<0,01) negatif bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Bunun tam tersi bir ilişki yine “L” değeri ile yüzey topraklarının kum içerikleri arasında bulunmaktadır. Yüzey topraklarında kum içeriğinin artışı ile birlikte “L” değerlerinde istatistiksel olarak önemli bir artış olduğu anlaşılmaktadır (Çizelge 9). Spielvogel ve ark. (2004), bu çalışmada parlaklık ve tekstür bileşenleri arasında elde edilen ilişkiye benzer bir ilişkiyi bildirilmiştir. Araştırmacılar, silt ve kil parçacıklarının toplam yüzey alanları kuma göre daha fazla olduğundan dolayı görülebilir bölgede daha fazla ışığı yansıtacaklarını belirtmektedirler. Kil içeriğinin artışı toprakların agregat stabilitelerininde artmasına neden olur. Nitekim kil büyüklüğündeki mineraller, mineral parçacıklar arasında çimentolayıcı bir görev gördüklerinden, dayanıklı agregatların oluşumuna neden olurlar. Bu çalışma da kum kil içeriği ile negatif bir ilişkisi olan “L” değerinin agregat stabilitesi ile de negatif bir ilişkisi olduğu görülmektedir. Yüzey ve yüzey altı topraklarında “L” değeri ile kil içeriği, solma noktası, tarla kapasitesi ve katyon değişim kapasitesi arasında istatistiksel

olarak önemli pozitif bir ilişkinin olduğu görülmektedir (p<0,01). Bu özellikler ile “L” değeri arasındaki ilişkinin kil içeriği ile olduğundan daha güçlü olduğu görülmektedir. Çizelge 9. Sayısallaştırılmış renk parametreleri ve toprak rengine etki eden özellikler ile

korelasyonlar

Yüzey Örnek

Sayısı Organik Madde Kireç Kum Kil Silt StabilitesiAgregat

L 400 -0,018 -0,115* 0,156** -0,178** 0,048 -0,128* a 400 -0,169** 0,022 -0,017 ,032 -0,026 -0,038 b 400 -0,165** 0,017 0,169** -0,173** 0,020 -0,180** Derin Örnek Sayısı Organik Madde

Kireç Kum Kil Silt Agregat

Stabilitesi L 399 -0,062 -0,050 0,087 -0,146** 0,076 -0,016 a 399 0,107* 0,030 -0,043 0,061 -0,022 -0,004 b 399 0,017 -0,020 0,072 -0,130** 0,076 -0,005 Yüzey Örnek Sayısı Solma Noktası Tarla Kapasitesi Katyon Değ. Kapasitesi Elektriksel İletkenlik L 400 -0.250** -0.238** -0.371** -0.168** a 400 0.282** 0.264** 0.372** 0.124** b 400 -0.245** -0.239** -0.289** -0.168** Derin Örnek

Sayısı Solma Noktası Tarla Kapasitesi Katyon Değ. Kapasitesi Elektriksel İletkenlik

L 400 -0.126** -0.130** -0.368** -0.027

a 400 0.363** 0.267** 0.394** 0.068

b 400 -0.078 -0.058 -0.074 -0.111*

** Korelasyon p<0,01 seviyesinde önemlidir * Korelasyon p<0,05 seviyesinde önemlidir

Kırmızılığın ifadesi olarak bilinen “a” değeri ile yüzey ve yüzey altı topraklarını tekstür bileşenleri arasında herhangi bir ilişkinin olmadığı görülmektedir. Yüzey topraklarında “a” değeri ile organik madde arasında önemli negatif bir ilişki bulunmaktadır. Yüzey ve yüzey altı topraklarının “a” değeri ile en güçlü ilişkiler toprakların solma noktası, tarla kapasitesi ve katyon değişim kapasitesi arasında olduğu belirlenmiştir. Yüzey topraklarının sarılık ifadesi olan “b” değeri ile kum içeriği arasında güçlü pozitif ve kum içeriği arasında güçlü negatif bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Bu durum kum içeriğinin artışı ile toprağın sarı renginde bir azalmanın, tam tersine kil içeriğindeki artış ile toprağın sarı renginde de artışın olduğu görülmektedir.

Çizelge 10. Farklı ana materyaller üzerinde yer alan toprakların renk parametrelerin ortalamalarının kıyaslandığı tek yönlü varyans analizi (ANOVA)

Kareler

Toplamı SerbestlikDerecesi OrtalamasıKareler F Önem Yüzey L Gruplar Arası 17,556 2 8,778 0,975 0,378öd Grup İçi 3573,879 397 9,002 Toplam 3591,435 399 Derin L Gruplar Arası 1,641 2 0,821 27,776 0,000** Grup İçi 11,728 397 0,030 Toplam 13,369 399 Yüzey a Gruplar Arası 577,102 2 288,551 67,253 0,000** Grup İçi 1703,331 397 4,291 Toplam 2280,433 399 Derin a Gruplar Arası 1,734 2 0,867 23,913 0,000** Grup İçi 14,358 396 0,036 Toplam 16,092 398 Yüzey b Gruplar Arası 123,601 2 61,800 5,478 0,004** Grup İçi 4467,238 396 11,281 Toplam 4590,838 398 Derin b Gruplar Arası 451,378 2 225,689 47,921 0,000** Grup İçi 1865,008 396 4,710 Toplam 2316,385 398

Gruplar arası farklılık ** p<0,01 seviyesinde önemlidir * Farklılık p<0,05 seviyesinde önemlidir.

Çizelge 11. Farklı ana materyallere göre gruplanmış toprakların kolorimetrede belirlenmiş renk parametrelerine göre DUNCAN gruplaması

N Yüzey L Derin L Yüzey a Derin a Yüzey b Derin b Düz ve Düze Yakın 294 47,0553a 47,7295a 0,5449a 0,4831a 14,3943a 15,6110a Sol Sahil 63 47,1587a 47,0794a 0,6294b 0,5752b 17,6883b 18,4244b Sağ Sahil 43 47,8126a 49,2734b 0,3765c 0,3124c 14,5569a 15,1334a * Sütunlarda aynı harfle gösterilen değerler arasında istatistiksel olarak p<0,05 düzeyinde farklılık yoktur.

Günal ve ark. (2008) demir oksit içeriği yüksek olan yerlerde elde edilen düşük parlaklığın demir oksit içeriğinin parlaklığı maskelemesi ile ilişkilendirmişlerdir. Sağ sahilde yer alan toprakların serpantinik şist üzerinde geliştikleri belirtilmiştir.

Kırmızılığın düşük olduğu sağ sahilde yer alan toprakların parlaklıkları diğer alanlara göre daha yüksek çıkmıştır. Özellikle 30-60 cm’den alınan toprak örneklerinin parlaklık değerlerinde sağ sahil toprakları çalışma alanının geri kalan topraklarına göre istatistiksel anlamda önemli derecede farklı olduğundan, DUNCAN homojenlik gruplamasında farklı bir grupta yer almıştır (Çizelge 11).

Tarla bitkileri, sebze yetiştiriciliği, bahçelik ve mera şeklinde farklı kullanım altındaki toprakların renk parametrelerine ait tanımlayıcı istatistiki bilgiler Çizelge 12-15’te verilmiştir. Daha öncede değinildiği gibi toprak özelliklerinin değişimine etki eden toprak oluşum faktörlerinin yanında arazi kullanımı gibi farklı amenajmanlar özellikle kısa mesafelerde arazi içi değişkenliğe neden olmaktadırlar. Farklı arazi kullanımları ile oluşması beklenen en önemli farklılık, toprakların organik madde içeriklerinden kaynaklanacaktır. Nitekim toprağa renk veren en önemli bileşen konumundaki organik madde içeriğinin arazideki farklılaşmasında ana materyalin etkisinden çok arazi kullanımının etkili olduğu iyi bilinen bir gerçektir. Organik maddenin birikmesi topraktan yansıyacak ışık miktarının azalmasına yol açacağından, yüksek organik madde içeriğine sahip toprakların düşük parlaklık değerine sahip olmaları beklenmektedir. Farklı kullanımlar arasında yüzey topraklarında parlaklık değeri en yüksek olan topraklar sırası ile sebze, tarla bitkileri, bağ bahçe ve mera kullanımları olduğu görülmektedir (Çizelge 12-15).

Çizelge 12. Kazova’da Tarla Bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılan alanlardan alınan toprak örneklerinin renk parametrelerine ait tanımlayıcı istatistik parametreleri Örnek Sayısı En Küçük En Büyük Aritmetik Ortalama Standart Sapma Varyasyon Katsayısı Yatıklık Basıklık Yüzey L 255 35.27 53.42 46.94 2.89 6.15 -0.697 1.174 Derin L 254 33.41 53.63 47.14 3.42 7.26 -0.88 1.467 Yüzey a 255 0.58 8.94 3.78 1.24 32.88 1.001 1.949 Derin a 254 0.63 9.64 3.26 1.31 40.23 1.283 3.458 Yüzey b 255 8.08 21.93 14.67 2.15 14.66 0.148 0.587 Derin b 254 8.58 26.93 16.24 2.24 13.80 0.411 2.364

Çizelge 13. Kazova’da Sebze yetiştiriciliğinde kullanılan alanlardan alınan toprak örneklerinin renk parametrelerine ait tanımlayıcı istatistik parametreleri

Örnek

Sayısı KüçükEn BüyükEn Aritmetik Ortalama Standart Sapma Varyasyon Katsayısı Yatıklık Basıklık

Yüzey L 73 35.4 51.94 47.27 2.98 6.31 -1.56 4.034 Derin L 73 40.96 56.47 48.83 3.16 6.48 -0.602 0.622 Yüzey a 73 1.24 13.17 4.02 2.38 59.34 2.027 4.179 Derin a 73 0.87 12.61 3.71 2.46 66.35 2.083 4.135 Yüzey b 73 10.8 25.05 15.65 3.12 19.92 1.062 0.968 Derin b 73 10.41 25.04 15.83 3.18 20.09 0.967 0.817

Çizelge 14. Kazova’da Bahçe Bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılan alanlardan alınan toprak örneklerinin renk parametrelerine ait tanımlayıcı istatistik parametreleri Örnek Sayısı En Küçük En Büyük Aritmetik Ortalama Standart Sapma Varyasyon Katsayısı Yatıklık Basıklık Yüzey L 15 41.11 50.46 46.72 2.65 5.68 -0.404 0.58 Derin L 15 42.1 51.09 47.74 2.62 5.49 -0.576 0.58 Yüzey a 15 0.41 9.31 3.52 2.43 68.94 0.802 0.58 Derin a 15 0.62 10.24 3.65 2.56 70.09 1.209 0.58 Yüzey b 15 11.23 20.72 15.40 2.89 18.79 0.454 0.58 Derin b 15 13.04 21.13 16.07 2.66 16.53 0.866 0.58

Çizelge 15. Kazova’da Mera şeklinde kullanılan alanlardan alınan toprak örneklerinin renk parametrelerine ait tanımlayıcı istatistik parametreleri

Örnek

Sayısı KüçükEn BüyükEn Aritmetik Ortalama Standart Sapma Varyasyon Katsayısı Yatıklık Basıklık

Yüzey L 39 41,35 52,93 46,59 2,85 6,12 0,255 -0,333 Derin L 39 42,04 56,41 48,60 3,38 6,96 0,207 -0,064 Yüzey a 39 1,46 4,41 3,20 0,64 19,87 -0,623 0,821 Derin a 39 0,68 4,28 2,73 0,76 27,63 -0,788 1,360 Yüzey b 39 8,08 17,53 12,12 1,78 14,64 0,232 1,778 Derin b 39 8,58 19,42 14,24 2,27 15,97 -0,436 0,627

Meralardan alınan yüzey toprakları ile tüm alana ait toprak özelliklerini karşılaştırdığımızda, parlaklık değerleri beklenildiği gibi yüksek organik madde birikiminin de etkisi ile daha düşük bulunmuştur. Organik madde birikimi meralarda çoğunlukla ilk 30 cm içersinde olmaktadır. Bu derinliğin altında organik madde içeriği düşüklüğüne bağlı olarak mera topraklarının ortalama parlaklık değerleri yüzey altı

topraklarında tüm alana göre daha yüksektir. Meraların bulundukları alanlarda doğal vejetasyonun zarar görmesini engellemek ve kapillar yükselme ile toprak yüzeyine nem sağlanmasının devamlı olması için drenaj kanalları açılmamaktadır. Drenaj kanallarının açılmaması ise taban suyunun yükselmesine yol açmaktadır. Proje raporunun sonunda ek şeklinde verilen arazi görünümleri kısmında da açık bir şekilde not edildiği gibi yüzey altı topraklarının çoğunluğunda toprak matriksinin rengi gleyleşmiş durumdadır. Gleyleşme ise toprakların çok uzun süre doygun koşullarda kalması durumunda demirin indirgenmesi sonucunda serbest hale geçmesi ve bu serbest demirin ortamdan uzaklaşması sonucu oluşan, gri renk oluşumudur. Meralardan alınan toprakların kırmızılık göstergesi olan “a” değerleri ile sarılık göstergesi olan “b” değerleri (bunlar demir oksitlerin göstergesidirler), tüm ova toprakları için elde edilen ortalamaların oldukça altındadır (Çizelge 15). Özellikle mera topraklarının 30-60 cm derinliğinden alınan topraklarda belirlenen “a” değeri 2,73 olarak bulunmuştur.

Çizelge 16. Farklı kullanımlar altında yer alan toprakların renk parametrelerin ortalamalarının kıyaslandığı tek yönlü varyans analizi (ANOVA)

Kareler Toplamı Serbestlik Derecesi Kareler Ortalaması F Önem Yüzey L Gruplar Arası 122,672 5 24,534 2,780 0,018* Grup İçi 3468,170 393 8,825 Toplam 3590,842 398 Derin L Gruplar Arası 350,762 5 70,152 6,502 0,000** Grup İçi 4240,077 393 10,789 Toplam 4590,838 398 Yüzey a Gruplar Arası 0,476 5 0,095 2,902 0,014* Grup İçi 12,879 393 0,033 Toplam 13,354 398 Derin

a Gruplar ArasıGrup İçi 15,8580,233 3935 0,0470,040 1,157 0,330

Toplam 16,092 398 Yüzey b Gruplar Arası 69,042 5 13,808 2,454 0,033* Grup İçi 2211,299 393 5,627 Toplam 2280,342 398 Derin

b Gruplar ArasıGrup İçi 2259,18557,201 3935 11,4405,749 1,990 0,079

Toplam 2316,385 398

Ölçülen tüm renk parametreleri içerisinde farklı kullanımlar arasında istatistiksel anlamda en yüksek önem düzeyinde farklılık gösteren parametrenin, derin topraklar için “L” değeri olduğu görülmektedir. Yüzey topraklarının “L”, “a”, ve “b” değerleri de gruplar arasında p<0.05 düzeyinde bir farklılık göstermektedir. Farklı kullanımlardaki toprakların 30-60 cm derinliklerinden alınan örneklerin “a” ve “b” değerleri istatistiksel açıdan önemli bir farklılık göstermemiştir.

Benzer Belgeler