• Sonuç bulunamadı

ESTETİK UZMANLARININ BEDENİN YENİDEN İNŞASINA DAİR GÖRÜŞLERİNİN SOSYOLOJİK BİR DEĞERLENDİRMESİ

2. Estetik Uygulamalarının Nedenlerine Dair Bulguların Değerlendirilmesi

2.6. Toplumsal Cinsiyet

Toplumsal cinsiyet kavramı, bireylerin doğuştan sahip olduğu biyolojik cinsiyetlerinden bağımsız olarak sosyalleşme sürecinde edindikleri cinsiyete

vurgu yapmaktadır. Cinsiyet, biyolojik erkek-kadın ayrımına işaret ederken, toplumsal cinsiyet, kadınlar ile erkekler arasındaki farklılıkların toplumsal düzlemde kurulmuş yönlerine dikkat çekmektedir (Marshall, 1999, s. 98).

Toplumsal cinsiyet, kadınla erkeğin sosyal ve kültürel açıdan tanımlanmasına işaret eden, toplumların bu iki cinse verdiği toplumsal rolleri anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Kadınlar ile erkekler arasındaki güç ilişkilerini anlamaya, eşitsizlikleri sorgulamaya sevk etmesi açısından önemli bir kavramdır (Ecevit, 2011, s. 4). Kadın bedeni erkek bedenine göre toplumsal cinsiyet ayrımcılığına daha çok maruz kalmakta ve bir nesne olarak kusurları daha çok göze batmaktadır (Çabuklu, 2006, s. 55’ten aktaran: Gülkaya Timurturkan, 2009, s.

108). Estetik beden konusu ise toplumsal cinsiyet ayrımının etkisinin en çok hissedildiği alanlardan birisidir:

“Estetik hastaları sonuçlardan çok mutlu olurlar. Sadece bizim kadın genel olarak tatmin olmayan bir varlık. Her zaman daha fazlasını istiyor. Bazen bu over fazla sonuçları da bundan dolayı görüyoruz.” K3

“Cinsiyet tabii ki kadınlarda daha ağırlıklı. Erkeklerde estetik biraz ikinci planda, kadında çekiciliği sağlayan şey görüntü olabilir, erkekte de görüntü

önemli ama erkekte daha çok iktidar önemli, güç önemli. Para olur, konum olur, erkeklerin kaygıları genelde daha farklı oluyor.” K1

“O sahnede nasıl gözüktüğüne bakıyor. Öbürü fotoğrafta nasıl gözüktüğüne bakıyor, oyuncu filmde nasıl gözüktüğüne bakıyor, spotta nasıl çıktığına bakıyor o yüzden kişilere göre değişiyor. Tutup bir ağır ceza hakimi kadına Barbie burnu yapıp kocaman dudaklar yaparsan onun konumuna da uygun olmaz, pek kimse ciddiye almaz onu. Mesleğine göre, yaşına göre, cinsiyetine göre beklentilerin tutulması gerekiyor.” K1

Görüşülen uzmanların ifadelerinden de anlaşılacağı gibi estetik kaygılar daha çok kadınlara ait görülürken, erkeklerin ve kadınların kaygıları farklılaştırılmıştır. Kadınların kaygıları kendi bedeni ile sınırlı kalırken, erkeklerin kaygıları daha farklı alanlarla ilişkilendirilmiştir. Bununla beraber uzmanlar tarafından beden üzerinde kontrolün sağlandığı estetik alanında karşılaşılan olumsuz örnek vakaların kadınların kendi kontrolsüzlüğüne bağlanması ise ilginçtir. Kadınlar tatmin olmadıkları ve daha fazlasını istedikleri için estetik işlemleri ile ilgili sorunların çıktığına işaret edilmektedir. Denilebilir ki ataerkil bakışın toplumun her alanındaki etkinliği estetik üzerine algılarda ve uygulamalarda da kendini göstermektedir. Örneğin görüşme yapılan uzmanlardan birisi, ağır ceza hakimi olan bir kadının küçük burun ve kocaman dudaklara sahip olmasının hoş karşılanmayacağını, estetik ile daha da

kadınsılaşmaktan uzak durması gerektiğini düşünmektedir. Bu örneği mesleklerin cinsiyetlendirilmesi bağlamında tartışmak mümkündür.

Bourdieu (2014, s. 82-83) “bazı meslekler kadınlar için çok zor tanımlanıyorsa, bunun sebebi … (o mesleklerin) erkekler için özel olarak yapılmış olmalarıdır” demektedir ve bu konumu tam olarak elde etmeyi başarmak için bir kadının o görev tanımında açıkça belirtilen nitelikleri taşımasının yetmeyeceğini, bunun yanı sıra o görevde bulunmuş olan erkeklerin çoğunlukla taşıdığı bir dizi özelliği de (bir fiziki yapı, bir ses tonu veya agresiflik, kendine güven, konuma mesafe alma, doğal otoriterlik vb.) bünyesinde barındırması gerektiğini sözlerine ekler. Diğer bir ifadeyle kadın bir ‘erkek işi’ yapıyorsa ve başarılı olmak istiyorsa

‘erkek gibi’ olmalıdır. Feminen özelliklerinden olabildiğince sıyrıldığında ancak işinde ciddiye alınacaktır. Bu bağlamda estetik, eril kodlar aracılığıyla kadınları kendi içlerinde birbirinden ayırmaktadır. Bununla birlikte araştırmaya katılan bir estetik uzmanının aşağıdaki ifadelerine bakıldığında, kadınların sadece meslek durumlarına göre ayrılmadığı söylenebilir:

“Kadınlardan örnek verecek olursam, %80’i meslek sahibi, %20’si gibi bir kısmı eş ve medeni durumu vasıtasıyla bir şekilde ekonomik ihtiyaçlarını karşıladığı için estetik ihtiyaçlarını da karşı cinse karşılaştırıyorlar. Cinsiyet olarak erkek hastamız da fazla. Erkekler botox yaptırmaya başladı. %80’i manikür pediküre gidiyor artık. Lazer yaptırıyorlar, kıllı olmaktan hoşlanmıyorlar.” K4

Erkeklerin kadınları seyrettiği ve cinsel olarak nesneleştirilenin sadece kadınlar olduğu düşüncesinin hakim olduğu geleneksel kalıptan, erkeklerin de cinsel olarak nesneleştirildiği ve bakışlara sunulduğu yeni farklı bir kalıba geçilmiştir (Gill vd., 2005, s. 38-39’dan aktaran: Öztürk, 2012, s. 46). Medyada, kıyafet, tıraş köpüğü, otomobil, parfüm gibi ürünlerin reklamlarında ticarileşen ve metalaşan erkek bedeni ile tüketim alanında yeni bir eril model oluşturulmuştur.

Eskiden sadece kadınlara yönelik olan ürünler erkek bedenine uygun da sunulmaya başlanmıştır (Öztürk, 2012, s. 47). Güzellik ve estetik anlayışı ile ideal beden kriterleri erkekleri de kapsayan nitelikte genişlemiştir. Ancak güzelliğin erkek bedeni ile ilişkilendirilmesi ataerkil düzende bir erkeklik krizi oluşturma riski taşıması nedeniyle sonraki süreçte erkek estetiğinin ve bakımının daha çok medikal söylemlerle dile getirilmeye başlandığı söylenebilir.

“Kişilerin beklentileri farklı ama ortak beklenti daha güzel olmak, kusuru varsa o kusurun iyileşmesi, daha genç gözükmek, daha dişi gözükmek, erkekse daha erkeksi, daha güçlü gözükmek. Bu yüzden erkek estetiğiyle kadın estetiği de farklı. Tutup bir erkeğe kadın gibi burun yapmak, yani burun güzel olabilir ama adam bütün erkeksi özelliklerini kaybeder. İktidarını kaybeder, ciddi bir sorun.” K1

“Hastaların bir kısmı gelirler. Çok yaptığımız bir şey. Mesela erkeklerde daha ağırlıktadır. Gelir, gayet güzel, tertemiz, baby face birisi. Ama daha sert, daha büyük görünmek isterler. İşte geçen bir hasta geldi. Hani böyle attığı imzayla bir yeri kapatacak kadar sağlam. Fakat hem genç hem de yüzü baby face olduğu için daha genç görünüyor. Ve çok yumuşak görünüyor. Ve böyle görünmek istemiyor. Daha sert daha erkeksi görünmek istiyor. O yüzden geldi bir kısım böyle daha yaşlanmak için geliyor. Bir kısım daha erkeksi olmak için. Bir kısım daha kadınsı olmak için geliyor. Tabi bu her iki cins için de geçerli. Daha kadınsı olmak isteyen erkek de oluyor. Daha erkeksi olmak isteyen kadın da oluyor.” K2

“Kadınlar bana daha estetik geliyor. Daha kusursuz geliyor.

Hastalarımızın çok büyük bir kısmı da kadınlardan oluşuyor. Erkek hastalarımızın dünyada yükselişi, Türkiye'de de öyle çok iyi kıvamlara geldi. Ama bu oran %85'e,

%15 gibi. Daha çok kadınlarla çalışıyoruz. Akademik çalışmalara göre de bu böyle. Erkekler daha estetikten çekiniyor. Feminenleşmeden, kadınsılaşmaktan çok büyük bi korku var. Türkiye'de estetik konu olduğu zaman metroseksüel erkek dediğin zaman eşittir kendine bakan erkek değil, eşcinsel erkek. Bizim ülkemize estetik kavramları bu şekilde geldi.” K3

Hem kadın hem erkek bedeninin estetik uygulamalar kapsamında bir sermaye türü olarak ortaya çıkması, aynı cinsiyetteki bireyler arasında bir rekabet doğurmuştur. Diğerlerinden farklı olma isteği; diğer bir deyişle diğerlerinden daha kadınsı ya da daha erkeksi olma arzusu, bireylerin birbirleri arasında var olan hiyerarşik ayrışmalarını daha da keskinleştirmektedir. Estetik uygulamaların, bu istenilen bedene kavuşma mücadelesinin bir aracı olduğu ifade edilebilir.

Bununla beraber ataerkilliğin belirli normatif sınırlarının da hala geçerli olduğu bilinmektedir. Tüketim toplumunda erkek bedeninin yeniden inşa süreci, yeni bir krizi tetiklemiştir. Aktif olanın pasif, bakması gerekenin bakılan, arzulaması gerekenin aynı zamanda arzulanan olması, erkeklik kodlarını kadınsılaşma korkusu ile sarsmıştır (Hacısoftaoğlu ve Elmas, 2015, s. 22). Erkek bedeniyle kadınlardan farklı olduğunu da bir şekilde kanıtlamalıdır. Estetik uzmanlarının yukarıdaki ifadeleri bu kanıtlama girişimlerine işaret etmektedir.

Ataerkil zihniyet estetik işlemleri aracılığı ile kadını narinleştirirken, erkekleri sert bir görünüm ile daha güçlü yapmaya çalışmaktadır.

Sonuç

Bedenin yalnızca fiziksel yönüyle ele alınamayacak kadar karmaşık bir konu olduğunu, içinde birçok sosyal sistemi barındırmakla birlikte aynı zamanda bu sistemlerin kabullerini de yansıttığını söylemek mümkündür. Beden

görünümlerinin altında toplumsala dair çeşitli atıflar bulunmaktadır. Yüzyıllardır var olan beden algıları toplumun ve o toplumun içinde bulunduğu dönemin beklentilerine göre değişiklik göstermektedir. Bu çalışma kapsamında bedenin biçimlendirilmesinde bir kanaat önderi ve mesleki uzmanlık alanı olan bireylerle;

diğer bir deyişle estetik uzmanlarıyla görüşmeler gerçekleştirilerek, onların görüşleri doğrultusunda günümüzde bedene yüklenen anlamlara erişilmeye çalışılmıştır. Estetik uzmanlarının estetik yaptıran bireylerin duygularının, beklentilerinin, motivasyon araçlarının, estetik yaptırma nedenlerinin ve estetik sonrası tepkilerinin neler olduğu hakkındaki görüşlerine ulaşmak amaçlanmıştır.

Estetik uygulamalarına başvuran bireylerin, başvurdukları uzman bireyler tarafından yorumlanmasını içeren bu çalışmada gerçekleştirilen görüşmeler çerçevesinde temel tartışma başlıkları oluşturularak literatürdeki ilgili açıklamalarla birlikte bir değerlendirme yapılmıştır. Buna göre ‘yaşlanma korkusu’, ‘aidiyet kurma, beğenilme ve onaylanma ihtiyacı’, ‘tüketim kültürü’,

‘sosyal medya’, ‘sınıfsal ayrım, statü ve ekonomik sermayenin etkileri’ ile son olarak ‘toplumsal cinsiyet’ belirlenen tartışma başlıkları olmuştur.

Görüşülen uzmanlara göre bireyler hissettikleri yaşı beden görünümlerine de yansıtmak istemektedir. Yaşlanma sürecinin bedendeki yarattığı değişimler bireylerce kabullenilmesi zor bir durumdur. Bedenin yaşlanmasına ilişkin kaygılar, sosyal yaşama katılım ve katkı sağlama ile ilgili kaygılarla birleştiğinde ise bireylerin estetik cerrahiye yönelme eğilimleri artmaktadır. Uzmanlar yaşlı bireylerin estetik uygulamalarının her türlü bedeline ve acısına katlanmaya göz yumabildiklerini belirtmişlerdir. Görüldüğü üzere bireyin bedeniyle kurduğu ilişkide estetiğe atfedilen öneme her yaş döneminde rastlamak mümkündür. Yaşlanmaya dair olumsuz bakış açısı değişmedikçe, yaşlı nüfusun giderek arttığı dünya genelinde estetik beden uygulamaları gündemde kalmaya devam edecektir.

Estetik uzmanları bireylerin estetik uygulamalarından beklentilerinin neler olduğu hakkındaki görüşlerini ideal beden formu ile ilişkilendirerek aktarmışlardır.

Uzmanlar sosyal ve kültürel çevrenin bireylerin bedenleri hakkındaki görüşlerini etkilediğini, bedenini bu şekilde betimleyen bireylerin bedenlerini yine çevrenin beklentileri ve onayı doğrultusunda biçimlendirmek istediklerini ifade etmişlerdir.

Böylelikle bireylerin hem sosyal çevresiyle bağı güçlenebilecek hem de özgüvenleri artabilecektir. Estetisyenlere göre bedenini estetik işlemlerle biçimlendiren bireyler diğerleri tarafından beğenileceğini ve onaylanacağını düşünmekte ve bu düşünce bireyleri mutlu etmektedir.

Araştırma bulgularının sunulduğu diğer başlık tüketim kültürü olmuştur.

Tüketim kültürü̈, dönemin kapitalist üretim ve tüketim anlayışını bireylerin

bedenlerinde uyumlaştırarak, bireylere mutlu olmanın bir yolu olarak bedenlerinde yaratacakları değişimi göstermiştir. Buna göre birey, bedeninde değişim yaratarak haz duygusu hissedebilir. Bu haz duygusu ise geçicidir ve bireylerin hiç bitmeyen ideal bedene kavuşma arzuları ile bedenlerine sürekli müdahaleleri söz konusudur. Uzmanların estetik işlemlerinin ve müşterilerinin sürekliliği hakkındaki görüşleri bu noktada dikkate değerdir. İstenilen beden formunu kavuşmak için birden fazla estetik operasyon geçiren birçok müşteri vardır. Ancak arzu edilen beden formuna kavuşmakla beden estetiği gerçekleşmiş sayılmamaktadır. Kavuşulan beden formları, aynı zamanda, sürekli yapılan gözlemle ve bakımla korunmalıdır. Bedenini iyi tanımak, eksiklerini ya da olumsuz özelliklerini belirleyebilmek, günümüzün medikal teknolojilerinin sunduğu imkanlardan yararlanarak istenilen forma getirmek ve bu beden formunu koruyabilmek bireylerin sorumluluğundadır. Günümüzün tüketime dayalı hayat anlayışında bu sorumlulukları yerine getirmek, sonu gelmez bir yolculuk gibidir.

Bu yolculukta Baudrillard’ın simülasyon kuramında bahsettiği çerçevede bireyler bedenlerini “-mış” gibi düşünerek; diğer bir deyişle güzel gibi, zayıf gibi, beğenilen gibi, bakılan gibi, imrenilen gibi düşünerek araçsallaştırır. Beden artık haz alıyormuş, mutluymuş, her şey yolundaymış gibi yapmanın önemli bir aracıdır.

Halbuki birey bedenini kendinden koparmış, parçalara ayırmış ve herhangi bir obje yerine koymuştur. Neredeyse, hayatın gerçekliği nesneleşen, üzerinde ölçüm ve hesap yapılabilen, biçimlendirilen bedenler üzerine inşa edilmektedir.

Görüşülen bir uzmanın “(estetik oranlarını belirleyebilmek ve ölçümünü yapabilmek için bedenin çekildiği) ..fotoğraf bize çıplak gerçeği daha iyi veriyor”

ifadeleri bu tartışmayı özetler niteliktedir.

Uzmanlara göre estetik uygulamalarının artışındaki en önemli etkenlerden birisi de sosyal medyadır. Dijitalin gündelik hayatımızı, sosyal çevremize ve kendimize dair anlayışımızı belirlediği aşikardır. Hayatımızın çevrimiçi ve çevrimdışı yönleri birbirinden kopuk olmadığı gibi birbirini etkilemektedir. Sosyal medyanın bireylere sunduğu sanal gerçeklik özellikle genç bireyler tarafından takip edilmekte ve buna uygun bir yaşam sürdürülmeye çalışılmaktadır. Sosyal medya uygulamalarının görsel içeriklere yönelik filtre özellikleri gerçekliğe yön verir haldedir. Filtreli bedenleri gerçek hayata dahil etme isteği, estetiğe duyulan ilgiyi artırmıştır. Görüşülen tüm uzmanlar sosyal medyanın estetik işlem sayılarını önemli düzeyde arttırdığını ifade etmişlerdir.

Bununla beraber estetik uzmanlarına, hasta örneklerine ve estetiğe dair her türlü bilgiye ulaşmanın kolaylığı da bireyleri estetiğe yönlendirmektedir. Araştırmaya katılan estetik uzmanları sosyal medyanın günümüzün en etkili reklam aracı olduğunu, estetik merkezlerinin popülerleşmesine neden olduğunu ve estetik uygulamalarına yönelik talepleri arttırdığını dile getirmişlerdir.

Bununla beraber çalışma kapsamında estetik uzmanlarının kendilerine başvuran bireylerin sosyo-ekonomik düzeyleri ve statüleri bağlamında yaptıkları değerlendirmelere de yer verilmiştir. Uzmanlara göre eskiden yalnızca zenginlerin ya da ekonomik refah düzeyi yüksek bireylerin başvurduğu işlemler olarak bilinen estetik uygulamaları günümüzde daha geniş ve çeşitli bir kitleye hitap edebilmektedir. Kredi imkanları estetik bedellerinin ödemesinde kolaylıklar sağlamakta, bireyler istedikleri beden ölçülerine ve görünümüne kavuşabilmek için borçlanmayı seçebilmektedir.

Araştırma bulgularına ilişkin son başlık toplumsal cinsiyet olmuştur.

Bireylerin beden formlarının oluşumunda geçmişten günümüze kadar öncelikli olarak toplumsal cinsiyet normlarının etkisi olduğunu söylemek mümkündür.

Toplumsal cinsiyet normlarının etkisiyle, birbirlerinden farklı biçimde oluşturulmuş̧

ve süreklilik arz eden bir ‘’kadın bedeni’’ ve ‘’erkek bedeni’’ algısı vardır. Birey, bedenini cinsiyetine ne kadar uyumlu hale getirirse, kendini toplumda o denli rahat ya da özgür hissetmektedir. Aksi takdirde dışlanma ya da ayrımcılığa uğrama tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Görüşme yapılan uzmanlara göre her ne kadar erkek müşteri sayıları artış gösterse de kadınlar erkeklerden daha çok estetik kaygısına sahiptirler. Kadınların kaygıları kendi bedenleri ile sınırlı kalırken, erkeklerin kaygıları daha farklı alanlarla ilişkilendirilmiştir. Bununla beraber estetik alanında karşılaşılan olumsuz örnek vakaların uzmanlar tarafından kadınların kendi kontrolsüzlüğüne bağlanması ise ilginçtir. Uzmanlara göre kadınlar tatmin olmadıkları ve daha fazlasını istedikleri için estetik işlemleri ile ilgili sorunlar yaşamaktadır. Denilebilir ki ataerkil bakışın toplumun her alanına nüfuz eden etkisi estetik üzerine algılarda ve uygulamalarda da kendini göstermektedir.

Görüldüğü üzere estetik konusu birçok tartışmayı beraberinde getirebilmektedir. Hem farklı sosyal disiplinlerde hem de sosyolojinin beden, ekonomi, toplumsal cinsiyet, yeni medya vb. alt dallarında önemli bir inceleme konusudur. Bu çalışmada ise uzmanların gözlem ve görüşleri doğrultusunda son yıllarda giderek artan estetik uygulamalarına başvurma nedenleri tartışılmak istenmiştir. Estetisyenlere başvuran bireyler toplumsal cinsiyet, gelir düzeyi, statü ve sosyal sınıf farklılıkları gibi farklı toplumsal bağlamlarda irdelenmeye çalışılmıştır. Bununla beraber estetik konusunun, özellikle tıp teknolojilerinin ve sosyal dijitalleşmenin artan etkileriyle daha sonraki pek çok araştırmada farklı yönleriyle de tartışılmaya devam edeceğini belirtmek mümkündür.

Çıkar Çatışması Bildirimi: Yazarlar, çıkar çatışması bildirmemiştir.

Ek Beyan: 1. yazar çalışmaya %55, 2. yazar çalışmaya %45 oranında katkı sağlamıştır.

Kaynakça

Adaş, E. B. (2013). Piyasa ve Toplum Kıskacında Hekimlik. içinde O. Elbek (Yy. Hz.) Kapitalizm Sağlığa Zararlıdır. İstanbul: Hayykitap, s. 205-217.

Baudrillard, J. (2017). Tüketim Toplumu Söylenceleri / Yapıları. Çev. Nilgün Tutal & Ferda Keskin, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bauman, Z. (1999). Sosyolojik Düşünmek. Çev.: Abdullah Yılmaz, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bourdieu, P. (2014). Eril Tahakküm. Çev.: Bediz Yılmaz, İstanbul: Bağlam Yayıncılık.

Cirhinlioğlu, Z. (2012). Sağlık Sosyolojisi. Ankara: Nobel Akademik yayıncılık.

Demez, G. (2009). Sınıfsal ve Bireysel Kimlik Oluşumunda Beden Sorunu: Habitus.

Toplumbilim Beden Sosyolojisi Özel Sayısı, Sayı: 24, İstanbul, s. 17-25.

Duru, E. (2007). Sosyal Bağlılık Ölçeğinin Türk Kültürüne Uyarlanması. Eğitim Araştırmaları Dergisi, Sayı: 26, s. 85-94.

Ecevit, Y. (2011). Toplumsal Cinsiyet Sosyolojisine Başlangıç. içinde Y. Ecevit & N.

Karkıner (Ed.) Toplumsal Cinsiyet Sosyolojisi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayın No:

2307, s.2-30.

Featherstone, M. (1991). The Body in Consumer Culture. M. Featherstone, M. Hepworth

& B.S. Turner (Ed.) The Body: Social Process and Cultural Theory Theory, London: Sage Publications, s.170-196

Gülkaya Timurturkan, M. (2009). Güzellik İdeali Etrafında Biçimlenen ve Biçimlendirilen Bedenler. Toplumbilim Beden Sosyolojisi Özel Sayısı, Sayı: 24, İstanbul, s. 105-109.

Gürler, G. (2018). Estetik Cerrahi Müdahale Görmüş Bireyler Üzerine Bir Alan Araştırması.

Sosyoloji Dergisi, Sayı: 38, s. 141-172.

Hacısoftaoğlu, İ. & Elmas, S. (2015). Kasların Efendisi: Men’s Health Dergisinde Fitness Söylemi. Fe Dergi, 7, no. 2, s. 21-34.

Hepekiz, İ. & Gökaliler, E. (2019). Sosyal Medya Aracılığıyla Yaratılan Kişisel Markalar ve Benlik Sunumu. Erciyes İletişim Dergisi, 6(1), s. 761-782.

Illich, I. (2011). Sağlığın Gaspı, S. Sertabiboğlu (Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Jones, M. (2008). Skintight: An Anatomy of Cosmetic Surgery. Oxford: Berg Publications.

Kesim, S. & Kar. A. (2010). Plastik Cerrahi, ‘Tanrım Beni Baştan Yarat!..’ Metaforunu Mümkün Kılabilir mi?. içinde Y. İnceoğlu & A. Kar (Ed.) Dişillik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında Kadın ve Bedeni. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, s. 171-194.

Köse, H. (2016). Bourdieu Düşüncesinde Tahakküm - İtaat İlişkisi ve Sosyo-Politik Beden.

Ankara Üniversitesi İlef Dergisi, 3(2), s. 173-199.

Kurt, A. (2016). Tüketim Toplumunda Kusursuzlaş (tır) ma Ayinlerinin Kurbanı Olarak Beden / Body as the Victim of the Perfection (ing) Rituals in the Consumption Society.

Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 20(4), s. 1301-1319.

Levett-Jones, T., Lathlean, J., Maguire, J. & Macmillan, M. (2007). Belongingness: A Critique of The Concept and Implications for Nursing Education. Nurse Education Today, Elsevier Ltd., Vol. 27, s. 210-218.

Marshall, G. (1999). Sosyoloji Sözlüğü, O. Akınhay & D. Kömürcü (Çev.) Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.

Nazlı, A. (2013). Bedenin Ölümü ve Tıp. İçinde O. Elbek (Yy. Hz.) Kapitalizm Sağlığa Zararlıdır. İstanbul: Hayykitap, s. 193-204.

Özgener, A. (2019). Sonra Konuşuruz. İstanbul: Doğan Novus.

Öztürk, A. (2012). Eril Bedenselleşme: Hegemonik Erkek Bedeninin İnşası. FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), Bahar, Sayı: 13, s. 39-53

Sezgin, D. (2011). Tıbbileştirilen Yaşam Bireyselleştirilen Sağlık. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Sönmez, E. E. & Özgen, Ö. (2017). Medya kullanımı ve beden imajı: Türkiye ve İngiltere örneği. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, (27), s. 78-95.

Şensoy, B. (2013). Medyada Beden İmajı: Bazı Televizyon Programlarından Örnekler.

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon.

Tekin, F. (2016). Geleneksel Dönemden Post-Modern Döneme Beden Anlayışının Değişimi. Electronic Turkish Studies, 11(2), s. 1153-1172, DOI Number:

http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.9351.

User, İ. (2010). Biyoteknolojiler ve Kadın Bedeni. İçinde Y. İnceoğlu & A. Kar (Ed.) Dişillik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında Kadın ve Bedeni. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, s. 131-169.

Vural, Z. & Bat, M. (2010). Yeni Bir İletişim Ortamı Olarak Sosyal Medya: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesine Yönelik Bir Araştırma. Journal of Yasar University, 5(20), s. 169-184, Zijderveld, A. C. (2010). Klişelerin Diktatörlüğü. İstanbul: Açılım Kitap.

Atıf: Atalay, S. (2021). Neoliberal Yönetimsellik ve Performansın Tıbbileştirilmesi Bağlamında Ekşi Sözlük’te Ritalin Tartışmaları. Sosyoloji Dergisi, 41-42, 187-216.

Araştırma Makalesi / Research Article

NEOLİBERAL YÖNETİMSELLİK VE PERFORMANSIN