• Sonuç bulunamadı

3. ĠKĠNCĠ BÖLÜM

3.3 Toplumsal Belleğin Meydan Üzerinden Sürdürülmesi

Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması SözleĢmesi, Dijital Mirası Koruma SözleĢmesi, Avrupa Konseyi Toplum Ġçin Kültürel Mirasın Değeri Çerçevesi SözleĢmesi, Kültürel Ġfadelerin ÇeĢitliliğinin Korunması ve GeliĢtirilmesi SözleĢmesi gibi uluslararası sözleĢmelerle değiĢen kültür politikaları ve toplumsal iliĢkilerle Ģekillenen “yeni miras” kavramı, toplumlara ve toplumların içinde bulundukları çevreyle iliĢkilerine, onların süreçlerine odaklanarak, gündelik hayat içinde yeniden ve yeniden inĢa edilerek kültürel mirasın sürdürülebilirliğini sağlamaktadır. (Özünel 2013: 15; Fairclough 2012: 34-42)

Rossi için kentsel artifaktların oluĢumunda biçim, mimari ve iĢlevselliğin ötesinde toplumsal bellek etkilidir. (Rossi 2006: 110) Kentlerde yaĢayanlar sokaklar, caddeler, meydanlar ve binalar gibi kentsel artifaktların, güvenli bir toplumsal yapı olduğu sürece olağan bir durum olarak varlıklarını devam ettireceklerini düĢündüklerinden, farkına varmazlar. Ta ki her hangi bir etkiyle değiĢtiğini hissedene kadar. SavaĢlar, siyasi ve ekonomik değiĢimler, ulusal olaylar gibi kentleri fiziksel olarak etkileyecek durumlar, her gün önünden geçilen dükkan kapandığı, parktaki bank kaldırıldığı, deniz kenarındaki korkulukların yerine duvar örüldüğünde, meydana çıkan cadde kapatıldığında, bulvardaki sokak ıĢıkları yanmadığında, kısaca gündelik yaĢamdaki olağan karĢılananlar ortadan kaldırıldığında, yerlerine yenileri yapıldığında, kent merkezleri değiĢtiğinde toplumsal bellek harekete geçerek direnç gösterir. Çünkü kentsel artifaktlarla insanlar arasında değiĢtirilmesi çok da kolay olmayan iliĢkiler vardır. Halbwachs bunu Ģöyle ifade eder: “Bir insan grubu, alışkanlıklarıyla uyumlu bir

yerde uzun süre yaşadığında, yalnızca hareketleri değil düşünceleri de onun için dış nesneleri temsil eden fiziksel imgelerin ardıllığına göre düzenlenir.” Mekanla iliĢkisi

bulunmayan hiçbir toplumsal bellek yoktur. Bireye veya toplumsal gruplara hatırlama eylemini gerçekleĢtiren, kalıcılığı, geçmiĢe Ģimdiden ulaĢmayı ve toplumsal belleğin sürdürülebilir olmasını sağlayan da yine mekandır. (Halbwachs 2017: 143-173)

Kentsel mekanı oluĢturan kamusal alanların içinde kent kimliğini oluĢturan meydanlar, toplum ve mekan arasındaki iliĢkinin açıkça gözlemlendiği, kimliklerin inĢa edildiği, toplumsal süreçlerin paylaĢıldığı, toplumsal belleğin kurgulandığı ve devamlılığın sağlandığı bağlayıcı noktalardır.

66

Avrupa‟da 2000 yılından itibaren, kamusal mekanların üretilmesi, korunması ve geliĢtirilmesini sağlamak amacıyla verilen The European Prize for Urban Public Space ödülünü 2010 alan Berlin ULAP Platz projesi toplumsal belleğin meydanlar üzerinden sürdürülebilirliğinin en iyi örneklerinden biridir. 19. yüzyılda Avrupa Ģehirlerinde fuarların açılmasıyla Berlin‟de de Universum-Landes-Ausstellungs-Park fuar alanı olarak hizmet vermeye baĢladı. ġehrin Mitte bölgesindeki alanda Birinci Dünya SavaĢı öncesinde ticaret, endüstri ve sanat fuarları yapılmıĢ, 1926‟dan sonra, inĢaatı sırasında 1919‟da Moabit Hapishanesi‟nde öldürülen Marksist Spartaküs Birliği üyelerinin kemiklerinin bulunduğu, alanı ikiye ayıran demiryolu ve yeni bir ticari fuar bölgesi açılması ile ULAP‟ın fuar alanı olarak kullanılmasından vazgeçilmiĢtir. 1930‟lu yıllarda önce Havacılık Müzesi, daha sonra Nazi gençlik kollarının merkezi ve Ġkinci Dünya SavaĢı yıllarında sosyal demokratların iĢkence gördüğü ve öldürüldüğü bir merkez olmuĢ, bombardıman altında kalarak içindeki binalar yıkılmıĢ, Berlin Duvarına yakın olması nedeniyle metruk bir alan haline gelmiĢ, otopark ve hayat kadınlarının mekanı olarak kullanılmıĢtır. Duvarın yıkılmasının ardından yeni kent merkezi içinde büyük boĢ bir alan olarak kalmıĢ, ULAP Meydan projesiyle yeĢil dokusu bozulmadan, bellek katmanlarına ve kırılmalara vurgu yapılmıĢ, tren yolunun yukarı alınarak alanın bütünselliği sağlanmıĢ, yerleĢtirilen bankların gece ıĢıklandırılmasıyla o bölgede ölmüĢ insanlara bir anma mekanı olarak tasarlanmıĢ, gündüzleri de insanların buluĢma alanı olarak kent yaĢamında yerini almıĢtır.(Çalak 2012: 34-44)

Toplumsal belleğin meydan üzerinden devamlılığını gösteren örneklerden biri de Londra‟da 19. Yüzyıl baĢında Ġspanyol-Fransız donanmalarına karĢı kazanılan Trafalgar Zaferi‟nin adını almıĢ olan biri 150 yıldır boĢ anıtsal dört kaide ve anıtsal heykellere ev sahipliği yapan, protestolar, kutlamalar, festivaller, kültürel aktivitelerin ve gündelik hayatın aktığı, Ģehrin buluĢma noktası Trafalgar Meydanı‟dır. “4. Kaide Projesi” ile meydandaki boĢ kaidenin üzerine açılan yarıĢmayı kazanan güncel yapıtlar her biri ikiĢer yıl kalmak üzere 2005 yılından beri yerleĢtirilmektedir. Yapıtların içeriği, meydanın belleği ve kaide ile güncel söylemler üzerinden iliĢki kurma, meydanın referans verdiği tarihi olaylarla ve toplumsal hafızaya gönderme yapan, zaman-mekan iliĢkisi ve Ģimdiyi kurgulayan niteliktedir. Kavcar bu uygulamanın toplumsal mekanı nasıl tanımladığını Ģöyle ifade eder: “....Trafalgar Meydanı‟ndaki boş kaideye geçici bir

67

günümüz perspektifinden ele alıp, geleceğe doğru tahayyüllere alan açtıkları ölçüde gösteriden öte bir anlam kazanırlar.”(Kavcar 2015: 755-771)

Bir diğer süreklilik örneği Almanya‟daki Potsdamer Platz‟tır. Yapısı itibariyle kırsaldan gelen yolların kesiĢerek kente giriĢ yaptığı ve Berlin‟i Potsdam‟a bağlayan kapının dıĢında, yapı adalarından oluĢmuĢ bir meydandır. 18. yüzyılda bahçelerin olduğu bölge, 19. yüzyılda Potsdam Saraylarına giden yolun baĢlangıç noktası olması nedeniyle meydanı tanımlayan yapılar tasarlanmıĢ, ancak 20. Yüzyıl baĢında inĢa edilerek, meydan bugünkü kimliğine kavuĢmuĢtur. Üçgen yapı adalarıyla ıĢınsal dağılan yollarla, trafik çözümlü karakteristik yapısıyla meydan karmaĢık yol çözümlerine örnektir. Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın ardından Berlin‟in bölünmesiyle sınır buradan geçmiĢ, Potsdamer Platz önemini kaybetmiĢtir. 1989‟da duvarın yıkılmasının ardından meydan bugünkü görünümüne sahip olmuĢtur. Ortaçağ‟da pazar yeri olarak kent merkezi kimliğiyle Alexanderplatz ve yeni kent merkezi olarak tanımlanan Kufürstendamm arasında tarihi yapıların, cadde ve meydan izinin dikkate alındığı, bir ticaret ve metropol merkezi olarak tarihsel düzeni korunarak, tüm yeni tekniklerin ve malzemelerin kullanıldığı, modern binalarıyla yeniden inĢa edilmiĢtir.(Özer, Özer 2000;Derman 2002:8-12)

Yukarıdaki örneklerde toplumsal belleğin meydanlar üzerinden sosyal, kültürel, tarihsel, çevresel, mekânsal ve zamansal boyutta sürdürülebilirliği pratiklerine dikkat çekilmiĢtir. Türkiye‟de 80‟lerde baĢlayan neoliberal politikalar 2000‟li yıllarda ivme kazanmıĢ, bu durum mekânsal politikalara da yansımıĢtır. ġehirlere göç, gecekondulaĢma, kentsel yoksulluk, kentsel dönüĢüm ve dönüĢüme bağlı rantlar, kıyılarda yapılaĢma, kültür varlıklarının korunamaması ya da yanlıĢ uygulamalar ile iktidarların söylemleri kentsel sürdürülebilirliğin ve toplumsal belleğin önündeki en önemli engellerdir. Özellikle hızlı kentsel dönüĢümler mekana ait toplumsal belleğin sürekliliğini ortadan kaldırmaktadır. Kentlerin tarihsel tanıklığını yapan ve gündelik hayat pratiklerinde yer alan kamusal mekanlar toplumsal belleğin sürekliliğini korurken, rant kaygıları ve politik süreçlere bağlı olarak yapılan uygulamalar ve müdahalelerle yeniden kurgulanarak toplumsal belleği erozyona uğratmaktadır.

Leif Jerram “Streetlife” kitabında 20. yüzyılda kamusal mekanda yaĢanan değiĢimleri, mekanın maddi anlamda ve toplumsal bellek kapsamında nasıl inĢa edildiğini ve olumlu ya da olumsuz tüm olayların kamusal mekanda meydana geldiğini belirterek, kamusal

68

mekanın bireysel ve toplumsal önemine değinir.“(... )kentsel mekanlar ve yerler

dünyayı kendimize ve başkalarına anlatma yollarımızı dönüştürürler ve kendimizi görme biçimlerimizi tanımlarlar; bedenlerimizi ve cinsiyetlerimizi görme yollarımızı tümel olarak dönüştürmek için gerekli alt yapıyı sağlarlar ve bizi yaşamlarımızın her veçhesinde sıkıca bağlantılandırılmış yönlendirici fikirler ve zihinsel strüktürlerle donatırlar.” (Tanyeli 2017: 295)

69