• Sonuç bulunamadı

Esneklikler yaklaşımı dış ticarete giren malların arz, talep ve fiyatları dışında tüm değişkenleri sabit varsaymaktadır. Esneklikler yaklaşımının bu eksikliğini gidermeyi amaçlayan toplam harcama yaklaşımı ise devalüasyonun dış dengeyi sağlayıcı etkilerini milli gelir üzerinde yaptığı değişmeler yoluyla açıklamaktadır.

79 Tiryaki, Tolga, “Cari İşlemler Hesabına Çeşitli Yaklaşımlar, Sürdürülebilirlik ve Türkiye Örneği”, http://www.tcmb.gov.tr/research/work/wp9.pdf, (10.06.2007).

Buna göre devalüasyon, yurtiçi gelir ve fiyatlar düzeyini ve bu yolla da dış denge durumunu etkilemektedir.

Esneklikler yaklaşımı bir ülke milli parasının olası bir devalüasyon politikası sonucu değerindeki göreli azalmanın ihracat ve ithalat üzerindeki etkisini incelerken, toplam harcama yaklaşımı aynı politikanın gelir etkisini içermektedir.

Toplam harcama yaklaşımına göre, dış ticaret açığı, bir ülkenin kendi olanaklarının ötesinde yaşaması, yani toplam yurtiçi üretimden daha fazla harcama yapması demektir. Denge ise ancak ülkenin mal ve hizmet kullanımları toplamının yurtiçi üretiminin toplamına eşit olaması ile sağlanmaktadır.

Yaklaşıma göre ekonomide eksik çalışma durumunda yapılacak bir devalüasyon, doğurduğu fiyat etkileri dolayısıyla ihracat endüstrilerine olan dış talep ile ithalata rakip endüstrilere yönelik iç talebi uyarmaktadır. Dış ticaret sektöründe talep artar. Bu da çoğaltan mekanizması ile tüm ekonomiye yayılır ve reel milli geliri uyarmaktadır. Böylece ülke aleyhine olan yurtiçi üretim ile toplam harcama arasındaki fark giderilmektedir. Reel milli gelirdeki artış harcamaları da arttırır ancak artan gelirin bir kısmı tasarruf edileceği için gelirdeki artış harcamalardaki artıştan daha büyük olacaktır 80.

Massetme yaklaşımına göre ekonomide tam çalışma varken devalüasyon, eksik çalışma durumundaki gibi açığı giderici etki yaratmamaktadır. Çünkü ihracat ve ithalata rakip endüstrilere yönelen talep artışları, çoğaltan mekanizması ile tüm ekonomiye yayılmakta ancak üretimi arttırmaksızın harcamaları artırmaktadır. Bu durumda da açık azalmayıp artacaktır.

Toplam harcamalar yaklaşımına göre eğer devalüasyon dış dengeyi etkiliyorsa bu iki yoldan olabilir. Birincisi ülkenin mal ve hizmet üretimini değiştirebilir; bu değişme mal ve hizmetlere yapılan toplam harcamalarda bir değişikliğe neden olur ve dış denge, gelirdeki değişme ile gelire bağlı toplam

harcama değişmesi arasındaki fark tarafından belirlenir. İkincisi devalüasyon belirli bir reel gelir düzeyinde reel toplam harcamaların miktarını değiştirebilmektedir81.

Keynesyen Gelir-Harcama görüşüne göre, kamu harcamalarının artması ya da vergi gelirlerinin azalması sonucu artan bütçe açıkları, üretim ve tüketime pozitif etkide bulunarak ulusal geliri artırır. Artan bu gelir, yabancı malların talebini artırır ve sonucunda cari işlem açıkları artar 82.

Ayrıca yüksek sermaye akışkanlığının olduğu Keynesyen Açık Ekonomilerde, cari işlem açıklarının temel nedeninin yüksek bütçe açıkları olduğu ifade edilmektedir. Çünkü gerek kamu harcamalarının artması gerekse vergi kesintisi nedeniyle, bütçe açıklarının fazlalaşması toplam talebin ve ulusal faiz oranının yükselmesine neden olur. Yüksek faiz oranları ise, yurt dışından ülkeye sermaye girişine yol açtığı için ulusal paranın değer kazanmasına yol açar. Ulusal paranın yabancı paralar karşısında değer kazanması sonucunda, yabancı mallar daha ucuz hale geleceğinden ithalat artacaktır, ihracat azalacaktır. Bu da cari işlem açıklarını artırıcı etki yapacaktır83.

Toplam harcama yaklaşımı, cari dengedeki dış dengesizliğin mal ve hizmet harcamalarının kompozisyonunda oluşacak değişiklik suretiyle giderileceği görüşünü savunmaktadır. Keynesyen gelir belirleme modelindeki denge durumunda, bir ülkenin reel gelir, üretim düzeyi veya toplam üretimi (Y), özel nihai tüketim (C), kamu kesimi harcamaları (G), yatırım (I), ihracat (X) ve ithalat (M) bileşenlerinden oluşan toplam harcamaya denktir.

Y = C + I + G + X - M (2.10)

(2.10)’da (C+I+G) bileşeni tek bir terim olarak toplam yurtiçi harcama (A) olarak tanımlanırsa (2.10) şu şekli alır:

81 Alexander, Sidney, “Effects of a Devaluation on a Trade Balance” International Monetary Fund

Staff Papers, 2: 1952, s.268.

82 Akbostancı, E. ve A. İ. Tunç, “Turkish Twin Deficits: An Error Correction Model of Trade

Balance”, Middle East Technical University Economic Research Center Working Paper www.econ.metu.edu.tr/erc/2001series/0106.pdf, s.3, (04.05.2005).

83 Anoruo, E. ve Ramchander, S., “Current Account and Fiscal Deficits: Evidence From Developing

Y = A + TB (2.11)

(2.11) yeniden aşağıdaki biçimde ifade edilebilir.

TB = Y - A = Y - C - G - I (2.12)

(2.12)’e göre, dış ticaret açığının iyileşebilmesi için ülkenin ya üretim düzeyini (Y) artırması ya da yurtiçindeki toplam harcama düzeyini (A) azaltması gerekmektedir. Bu, ülke ekonomisinin istihdam durumuna göre iki şekilde yorumlanabilir. Ekonominin eksik istihdamda faaliyet gösterdiği durumda net ihracattaki artışa üretim artışı eşlik edebilir ancak önemli olan nokta, üretimdeki artışın yurtiçi harcamadan daha büyük oranda artması gereğidir. Eğer ekonomi tam istihdam düzeyinde ise üretim daha fazla artırılamayacaktır ve net ihracatı artırabilmenin tek yolu yurtiçi toplam harcamayı kısmak olacaktır. Böyle bir durumda da para veya maliye politikası yoluyla yurtiçi harcamanın baskı altına alınmasını gerektirecektir84.

Bu durumda döviz kuru politikası ile yurt içi harcamalar baskı altına alınır. Talebin baskı altına alınmasının mümkün olmadığı durumda, devalüasyonla kazanılan fiyat avantajı, yurtiçi fiyatlar seviyesinin ülkeyi önceki rekabetçi konumuna geri götürecek şekilde yükselmesiyle kaybolur. Dolayısıyla, devalüasyon gibi harcama kaydırıcı politikaların amaçlanan etkilere sahip olabilmesi için mutlaka daha sıkı maliye ve/veya para politikaları gibi harcama kısıcı önlemlerle desteklenmesi gerektiği görüşü kabul görmüştür. Diğer bir ifadeyle, ekonomi tam istihdam durumundayken yurtiçi harcama kısılarak kaynaklar serbest bırakılmalıdır. Devalüasyondan kaynaklanan göreli fiyat değişiklikleri, boşta kalan kaynakların ihracat sektörüne tahsis edilmesine ve harcamanın ithal mallardan yerli mallara kaydırılmasına yol açacaktır85.

Devalüasyonun sadece gelir etkisi açıklanırken fiyat etkisinin nasıl olduğuna dair politika önermesinde bulunmaması toplam harcama yaklaşımına getirilen başlıca

84 Erkılıç, Serdar, Türkiye’de Cari Açığın Belirleyicileri, Uzmanlık Tezi, Türkiye Cumhuriyet

Merkez Bankası İstatistik Genel Müdürlüğü Ankara, 2006, s.19. 85 Erkılıç, Serdar, a.g.e., s.20.

eleştiridir. Ayrıca, esneklikler yaklaşımı için de aynı şekilde geçerli olan bir diğer eksiklik de yaklaşımın cari tüketimin cari gelirle bağlantısını açıklamaya yönelik dönemler arası kavrama yer vermemesidir.