• Sonuç bulunamadı

Thomas Hobbes’un Liberal Pozisyonu

Hobbes’un siyaset felsefesini anlamak için sadece kendi eserlerini okumak yeterli olmayabilir. Çünkü Hobbes eserlerinde birçok çelişkiler barındırmaktadır. Bu nedenle Hobbes’un siyaset felsefesinin anlaşılabilmesi için bazı filozofların onunla ilgili yorumlarının incelenmesi önem arz etmektedir. Hobbes ile ilgili en temel tartışma ise onun totalitarizmin mi yoksa liberalizmin mi temsilcisi olduğu yönünde gerçekleşmiştir.

Otfried Höffe’e göre Hobbes; Bacon ve Descartes’ın ihmal ettiği, Bodin’in ise ön hazırlığını yaptığı tema olan Devlet üzerinde çalışmıştır. Bu yaparken de çağına meydan okuyan üçlemesiyle çalışmıştır. Bunlar; yöntem bakımından matematiğin kanıtlama ideali, politik olarak iç ve dış savaşların kanlı gerçeği ile ahlaki bakımdan gitgide ortana kalkan inancın kaybolmasıdır. Gelenekleri yıkan sözleşme teorisi onun tarafından geliştirilmiştir. Kurduğu model Avrupa siyasi tarihindeki mihenk taşlarından olmuştur. Felsefesini rasyonalizme dayandırmıştır. Ancak onun felsefesinin deneyci bir yönü de vardır. İmgelerin kaynağını duyumlara bağlar ve İyi kavramını doğalcı bir tanımlamayla açıklama isteği onun deneyci yanını gösterir. Hobbes’un devleti mutlak egemenliğin hâkim olduğu bir devlettir. Hobbes, ne kuvvetler ayrılığını ne de temel insan haklarını taahhüt etmiştir.179

177 Dilan Mızrak, "Toplum Sözleşmesi Kuramlarında Siyasi İktidarın Sınırı Olarak Kişi Hak Ve Özgürlükleri Meselesi", Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2011, Cilt: 9, Sayı: 17, 2019, s. 42.

178 Hobbes, a. g. e., 2020, s. 99.

Levi Strauss Hobbes’un liberalizm ile ilişkisi üzerine düşünmüştür. Ona göre Hobbes’un öğretisi bireysel yükümlülükleri değil insan haklarını temel siyasi olgu kabul etmesi ve devletin görevinin de bu hakların korunması ve himayesi olduğunu içermesi açısından ilk liberalizm örneğidir.180 Hobbes’un bireyci yaklaşımına değinen Strauss’a göre onun bu yaklaşımı mutlak iktidar anlayışına sahip oluşunu engellememektedir. Zaten Hobbes’un mutlak iktidar anlayışının kaynağında bireyci yaklaşımı vardır. Strauss’a göre Hobbes’un felsefesinde otoritenin akla üstünlüğünün nedeni, bireyin doğal haklarının ciddi anlamda genişletilmiş olmasından kaynaklanır.181

William Ebenstein Hobbes’un otoriter ve totaliter bir devlet modeli çizdiği yönündeki söylemler üzerine onun bu konudaki tavrını yorumlamaya çalışmıştır. Ebenstein’a göre onun bazı despot ülkelere örnek olduğu söylenebilir. Ancak Hobbes’u totaliter devletin babası saymak Leviathan’ın tam anlaşılamadığının göstergesidir. Hobbes’un sözleşme teorisi bireyler arası eşitliği savunduğu için Faşist düşünce yanlılarınca saldırıya uğramaktadır. Ayrıca sözleşmenin temelindeki rıza unsuruna totaliter devletlerde rastlanamayacaktır. Başka bir totaliter devlet görüşü olan Komünizm yanlıları da devletin akli bir birleşme ile değil çatışma ve şiddet sonucu oluştuğunu söyledikleri için Hobbes’dan ayrılırlar. Totaliter devletle ikinci ayrım; Hobbes’un devletinin uyrukların lehine düzen ve güvenlik amacındayken, totaliter devletlerin ferdiyetçiliğe ve zevkçiliğe karşı oluşudur. Üçüncü olarak Hobbes’un devleti totaliter değil otoriterdir. Onun devletinde kanun önünde herkes eşittir. Dördüncü ayrım yönetim şekli noktasında yaşanır. Hobbes monarşiden yana tavır takınmakla birlikte egemen bir kişi veya grup olabilir der. Oysa totaliter modelde tek bir lider olmazsa olmazdır. Beşinci ayrım; savaşın rolü üzerine yapılmıştır. Hobbes’ta savaş sadece savunma amaçlı yapılır ve yüceltilmez. Oysa totaliter yönetimler savaşa arzu duyar ve onu yüceltirler. Komünistler ise ülkeler arası savaşı reddederken sınıfsal savaşı kaçınılmaz bulur. Son ayrım ise; Hobbes’un

180 Strauss 2011, 212-213; aktaran; Muhammed Ahmet Tüzen, “Leo Strauss Perspektifinden Hobbes ve Modern Siyasetin İnşası”, Beytulhikme An International Journal of Philosophy, Cilt:9, Sayı:2, 2011, s. 482.

181 Strauss 2011, 282; aktaran Mustafa Kömürcüoğlu, “N. Machiavelli ve T. Hobbes’ta Birey Çıkarı

– Devlet Çıkarı İlişkisi”, Yüksek Lisans Tezi, T. C. Yıldız Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler

teorisinde devleti amacı insan hayatını korumak ve savunmaktır. Bu nedenle kişinin hayatı tehlikedeyken ona direnme hakkını tanır.182

Zarakolu da Hobbes’un totaliter bir yönetim öngörüp görmediği noktasındaki tartışmalara katılmıştır. Hobbes’un bireyci bir düşünür olduğu herkesçe kabul edilir. Ancak o bir totaliter midir? Sorusunu sorar. Hobbes’u bir totaliter olarak niteleyenler bu iddialarını onun egemene atfettiği özellikler ile temellendirirler. Hobbes’u liberal olarak nitelendirenler ise onun devlete yüklediği insanın mutluluğu amacıyla temellendirirler. Zarakolu’na göre; “Hobbes totaliter ya da bireysel ideolojinin değil onların üzerine inşa edilebileceği devletin teorisini oluşturmuştur. Çünkü onun devleti, vatandaşlarını haklarını ve çıkarlarını koruduğunu iddia eden liberal demokrasiler kadar liberaldir. Çünkü onun amacı da halkın huzuru, esenliği ve haklarının korunmasıdır. Öte yandan günümüzde kendisini liberal demokrasi olarak adlandırılan tüm devletler de en az Leviathan kadar totaliterdir. Olağanüstü dönemlerde vatandaşlara tanınan kısıtlamalar devletlere tanınmış temel haklardır. Hobbes’dan beri çizilen bu sınırlarda birçok değişiklik olsa da devletlerin kısıtlama hakkı hep varlığını sürdürmüştür.”183

Şenel’e göre Hobbes tam bir burjuva temsilcisidir. Materyalist bir felsefeye sahip oluşu, bireysel eşitliği desteklemesi, mutlakıyeti toplum sözleşmesi ile savunması ondaki burjuva kültürünü göstermek için yeterlidir.184

Coplestone, Hobbes’u bir realist olarak görüyordu. Hobbes yetkeci ve egemenin güzü üzerinde direten bir düşünürdü. Onun bu düşünceleri ise, felsefi bir çıkarsama sonucu değil, ülkesinde yaşanan iç savaş korkusu nedeniyle somut tarihsel olaylar neticesinde oluşmuştu. Ona göre Hobbes politik hayatın ve tarihin akşında erk tarafından oynana büyük rolü açığa çıkarmıştır.185

Ağaoğulları, Akal ve Köker yazdıkları “Kral Devlet Ya da Ölümlü Tanrı” kitabında Hobbes’u modern devletin öncülerinden saymışlardı. Onlara göre Hobbes, modelinde bireysel ve kamusal çıkarlar arasında hiçbir çatışmaya yer vermediği için fazlasıyla optimist bir yaklaşım içindeydi ve devleti fazlasıyla idealize ediyordu.

182 Ebenstein, a. g. e., ss. 210-213.

183 Zarakolu, a. g. e., s. 330.

184 Şenel, a. g. e., ss. 317-318.

Ama devletin temeline insanı koyması, pozitif yasaların sadece egemen iradeden kaynaklı oluşu, yasalara mutlak olarak itaatin varsayılması, siyasal iktidarı temsil mekanizmasıyla açıklaması, bireysel haklardan bahsederken özel hayata özgürlük tanıması onun modern devletin kurucusu olduğunu söyleyebilmemize vesile olmaktadır.186

Görüldüğü üzere Hobbes üzerine birçok düşünür birçok farklı alanda tartışmaya girmiş ancak Hobbes’un çizgisi tam olarak hiçbir siyaset bilimci tarafından belirlenememiştir. Hobbes çoğu konuda çift taraflı bir felsefe ortaya koyduğu için içerisinde birçok çelişki barındırmaktadır. Ayrıca ortaya çıktığı dönemin modernleşme döneminin başları olması da bahsedilen durumun yaşanmasında etken olmuştur. Henüz rotasını çizmemiş modern düşüncenin ilk temsilcilerinden olan Hobbes yeni bir düşünce yapısına geçiliyor oluşunun yarattığı çelişkiler nedeniyle net olarak bir tavır ortaya koymamıştır. Ancak yapılan değerlendirmeler neticesinde Hobbes’un totalitarizmin kurucusu olduğunu söylemek yerine onun yetkeci anlayışının bazı totaliter devletler için esin kaynağı olduğunu söylemek daha doğru olacaktır. Hobbes’un bireysel hak ve özgürlüklerle ilgili fikirleri nedeni ile totalitarizmin değil liberalizmin temellerini attığı söylenebilir.