• Sonuç bulunamadı

4.3. Çeviri Teorileriyle Eserlerin Karşılaştırılması

4.3.3 The Big Kill / İntikam Pençesi

80

saptamadım. Sadece “gereksiz” detaylar çıkarılarak genel özetler yapılmış ama ahenk hiç bozulmamış.

Genel bir değerlendirme yapacak olursak Kemal Tahir hikâyenin bütününe sadık kalmış ama karakteri daha Türkleştirip Türk okuruna yabancı gelebilecek unsurları ya çıkarmış ya da uyarlamıştır. Bu açıdan baktığımızda bu çevirinin kültürel çeviri şartlarına uygun olduğunu söyleyebiliriz.

81

Kemal Tahir’in bu çevirisini okumaya başladığımda Tahir’in artık seriyi ve karakteri sahiplendiğini, ilk kitapta ipuçlarını gösterdiği kendi cümlelerini bu kitapta daha rahat yazmaya başladığını düşündüm. Kitabın ilk cümlesi bunları düşünmeme sebep oldu diyebilirim.

“IT WAS ONE of those nights when the sky came down and wrapped itself around the World” (Spillane “The Big” 4).

Tahir bu cümleyi daha edebi hale getirerek başlamayı tercih etmiş.

“Karanlığın omuzunuza yağlı ve ıslak bir paçavra gibi yapıştığı pis gecelerden biri”

(“İntikam” 5).

Bu tarz değişiklikler eserin anlamından bir şey götürmüyor ama çeviri metni okuyan okura daha farklı bir roman sunuyor. Bir önceki kitabın çevirisinde olduğu gibi bu kitapta da Kemal Tahir bazı eklemeler, yorumlamalar, uyarlamalar, özetler ve çıkarmalar yapıyor. Ancak şöyle bir farkla: Tahir artık hem hikâyeyi hem de

karakteri içselleştirmiş bu yüzden de bu değişikliklere önceki çevirideki gibi kitabın sonlarına doğru değil daha başında başlıyor. Hammer’ı merhametli bir adama

dönüştürmeye kararlı olan Tahir, ilk sayfalarda oldukça uzun bir bölümle Hammer’ın insani tarafını bize gösteriyor. Kitap boyunca süren bu eklemelerden bir örnek

vermek istiyorum;

“But damn it, he kept crying. I could see the tears running down his cheeks as he patted the kid and talked too low to be heard. His chest heaved with a sob and his hands went up to cover his face. When they came away he bent his head and kissed the kid on top of his head” (Spillane “The Big” 5).

“Peki neye durmadan ağlıyor bu nanemolla! Kessin artık birader! Bu da mı yeni icatlardan? Bir taraftan başını okşayarak çocuğa bir şeyler söylüyor.

82

Nihayet eğilip yavrunun iki yanağını koklaya koklaya öptü. Doğrulduktan sonra derin bir nefes aldı.

Gözlerimi kadehime dikmekten, manzarayı görmemek için o tarafa

bakmamaktan başka çare bulamadım. Ben, Mayk Hammer, ömründe saçımın teli kadar rezalet, facia, bilhassa ölüm görmüş pişkin herif... Ne oluyor bana yahu? Belki de havanın haltetmesi... Havanın ve bu pis dükkânın...” (“İntikam”

8 – 9).

Tahir, burada karakteri göstere göstere değiştiriyor ve bunu onun ağzından cümlelerle yapıyor. Yani Mike Hammer kendisi de bu değişime anlam veremiyor ama bundan sonra daha yumuşak, merhametli bir hale bürüneceğini bize kendisi söylüyor. Bu tarz eklemeler roman boyunca devam ediyor.

Bu romanda karşımıza çıkan bir diğer değişiklik ise Tahir’in her fırsatta New York’tan bahsetmesidir. Maceraların New York’ta geçtiğini biliyoruz ama Spillane bunu her fırsatta belirtmiyor. “City, East, West” gibi kelimeler kullanıyor ama Tahir bunların hepsini New York olarak çeviriyor. Bunu da yine Türk okurunu düşünerek yaptığını düşünüyorum. Çünkü biz bir şehirden bahsederken “doğu, batı, kuzey, güney” gibi kelimeleri kullanmayız. Tahir de bu kelimeleri uyarlamak yerine hepsini New York yaparak okuyucuya bir kolaylık sağlamış diye düşünüyorum.

Bir önceki kitapta kadınlara, azınlıklara, arkadaşına normalinden daha şefkatli davranan Kemal Tahir’in Mayk Hammer’ı bu kez de babasını kaybeden bu çocuğa karşı merhametini gösteriyor.

“I laid him on the couch and pulled a cover up over him.

Somebody sure as hell was going to pay for this” (Spillane “The Big” 17).

“Üstünü bir battaniyeyle örttüm. Derin derin içini çekmesin mi?

Uzaktan homurtuları duyulan Nevyork’u bir müddet öfkeyle dinledim. Yüksek sesle: ‘Aldırma yavrum,’ dedim; ‘uyumana bak! Senin öcünü almazsam bana da Mayk Hammer demesinler!’ ” (İkinci “İntikam” 23).

Yeni karakterimiz Mayk Hammer artık duygularını anlatmaktan çekinmiyor.

83

“He was looking at me carefully now, his eyes guarded. ‘Mike, did you leave something out of what you’ve told me?’

‘Nope, not a thing.’

‘Then spill it’ ” (Spillane “The Big” 21).

“ – Mayk bu işte bana bütün bildiklerini anlattığına emin misin?

– Evet! Herif hüngür hüngür ağlıyordu. Çocuğunu göğsünde nasıl sıktığını, onu bir meyhanenin köşesine bıraktıktan sonra nasıl ölüme gittiğini

görseydin... Herifin yüzünü görmeliydin Pat, yüreğin parçalanırdı” (İkinci

“İntikam” 27).

Böyle böyle değişen ve duygularını daha çok gösteren bir karaktere dönüşüyor Kemal Tahir’in Mayk Hammer’ı. Bu da aslında Batılı soğukkanlı dedektiften daha çok uyuyor kültürümüze. Ülkemizde en çok sevilen polisiye romanlar; melankoli, dram ve polisiye ögelerin harmanlandığı tarzda eserlerdi. Telif polisiye roman yazarlarımız da mekanik ve tamamen gerçekçi karakterler yerine daha çok duygusal ve “başına ne gelirse merhametinden” gelen karakterle yaratmayı tercih etmişti.

Tahir de bu karakteri oraya doğru ilerletiyordu.

Bu örneklerin çok benzerlerine kitap boyunca rastlamak mümkün. Ancak Tahir, yine hikâyenin geneline saygı duyuyor ve herhangi bir tahrifatta bulunmuyor. Ta ki kitabın sonuna gelinceye kadar. Kitabın sonunda Kemal Tahir suçlunun ölüm sahnesini değiştiriyor. Bu konu hakkında şöyle düşünüyorum; eğer Tahir bu kitabı İngilizce orijinalinden çevirdiyse muhtemelen son sahnenin yazıldığı sayfaları anlamamış olabilir. Çünkü orijinal metinden okunduğunda oldukça karmaşık bir sahne çıkıyor karşımıza. Kemal Tahir ya bu bölümü anlamakta güçlük çekip gerçeğe yakın bir son yazdı ya da Tahir, zaten bu kitabı Fransızcadan çevirdi ve ara dildeki çeviri böyleydi. Kemal Tahir’e göre romanın sonunda aradığımız katili, çocuğun bakıcısı öldürüyor ama orijinal metinde o sahnede bu kadın orada bile değil. Orijinal eserin ve çeviri metnin son bölümleri şöyle;

84

“The hate was all there in my face now and she must have known what I was thinking. She gave me a full extra second to see her smile for the last time, but I didn’t waste it on the face of evil.

I saw the kid grab the edge of the table and reach up for the thing he had wanted for so long, and in that extra second of time she gave me his fingers closed around the butt safety and trigger at the same instant and the tongue of flame that blasted from the muzzle seemed to lick out across the room with a horrible vengeance that ripped all the evil from her face, turning it into a ghastly wet red mask that was really no face at all” (Spillane “The Big” 164 -165).

“Bir tek silah patladı. Marşa elinden silahı düşürdü. Dizleri bükülerek yavaş yavaş yere yıkıldı.

Marşa’nın vurduğu vazo ile yüzü gözü kan içinde kalmış olan hastabakıcı:

– Pasifikte Japonlarla boğuşurken silah talimi yapardım da arkadaşlar şaşarlardı, diye güldü. Öğrenmek hiçbir zaman fena bir şey değil, Mister Hammer! Haksız mıyım?

Kadınlara hak vermenin netameli bir iş olmadığını bildiğim halde bu sefer ister istemez hak verdim” (İkinci “İntikam” 188).