• Sonuç bulunamadı

2. Tablo 1452 Numaralı Ġzmit ġer‟iyye Sicilinde Geçen Konuların Dağılımı

2.2. Terekeler

2. 2. Terekeler

Tereke veya Muhallefat kelime olarak ölen bir kimsenin bıraktığı Ģeyler, metrukât demektir.7

Tereke defterleri ise, bir kiĢinin ölümünden sonra borç ve alacakları dâhil bütün mal varlığının tespit edilip cins ve fiyat açısından yazılıp mirasçılarına dağılımını gösteren defterlerdir8. Tereke kayıtları Osmanlı mahkemelerinden günümüze kalan en ayrıntılı belgelerdir ve neredeyse sosyal bilimlerin tüm kolları için zengin araĢtırma malzemesi sağlarlar9

.

Tereke defterlerinin önemini ilk fark edenler iktisat tarihçileri olmuĢtur. Ġktisadi açıdan tereke defterlerindeki verileri değerlendirmiĢler, bilhassa servetin bileĢenleri, servetin sosyal gruplar arasındaki dağılımı, farklı kesimlerin zenginlik kaynakları gibi çeĢitli konular üzerinde durmuĢlardır. Bazı araĢtırmacılar, tereke defterlerindeki tarihlerden hareketle ay ve yıllara göre ölüm oranlarını tespit ederek demografik analizler yapmıĢlardır. Tereke sahibine ve varislerine ait bilgiler ise Osmanlı ailesi hakkında önyargıların, bilinmeyenlerin ve kimi yanlıĢ bilinenlerin düzeltilmesine katkı sağlamıĢtır. Diğer yandan tereke çalıĢmalarının önemli kısmı, nüfuz servet sahibi bir ayanın ya da askeri sınıftan üst düzey bir devlet görevlisinin

6 Seven, Ġlkeler ve Hisseler Açısından Ġslam Miras Hukukunun Dayanakları, s.14.

7

Parlatır, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, s.1694.

8 Yunus Özger, ”Bayburtlu ġair Zihni’nin Ölümü ve Tereke Defteri”, Erzurum, Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü Dergisi, A.Ü.T.A.E.M, S. 26, s.217.

9 Nurcan Abacı, Bursa ġehri’nde Osmanlı Hukuku’nun Uygulanması (17.Yüzyıl), Ankara, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 2001, s.170-171.

33

veya bir tüccarın terekesine dayalı makale düzeyinde yayınlar olmuĢtur. Bunlar içinde, tereke defterlerini farklı Ģekilde ele alarak kuru bir eĢya ve servet listesi vermenin ötesine geçen, karĢılaĢtırmalar yaparak tereke sahibinin mensubu olduğu sosyal çevre içinde özgün veya tipik konumunu görmeye çalıĢan, toplumsal iliĢki ağlarını ortaya çıkaran, tereke listesindeki eĢyalardan hareketle ölen kiĢinin yaĢam tarzını, gündelik yaĢamını, tercihlerini, maddi dünyasını tasvir eden baĢarılı örnekler olduğu gibi tereke veya muhallefat defterlerinin kısa bir değerlendirmesiyle yayınlanmasından ibaret kalmıĢ olanları da vardır10

.

Tereke defterleri Osmanlı maddi kültürünün en önemli arĢiv kaynaklarından biri olarak tanımlanabilir. Herhangi bir tereke defteri dikkatlice incelendiğinde, ilk göze çarpan özelliği diğer kısa bölümlerine nazaran uzun bir eĢya listesinin varlığı olacaktır. ġekil olarak önemli görülen bu liste, tereke sahibinin öldüğünde mülkiyetinde bulunan değerli değersiz çeĢitli mal varlığının dökümünü içermektedir. Titiz bir çalıĢma ürünü olduğu hissini uyandıran tereke listesinde, her biri tek baĢına servet değerinde olan gayrimenkul, ticari emtia stoku, mücevherat ve nakit gibi kıymetli kalemler bulunabildiği gibi kullanılmıĢ ev eĢyaları, bakır kap-kacaklar, eski gömlek, don veya çorabında da kaydedildiği kıyafetler gibi gündelik veya özel kullanıma tahsis edildiği düĢünülebilecek çeĢitli eĢya ve objeler de yer alıyordu. Tereke defteri bu özelliğiyle hiçbir ayrıntının ihmal edilmediği kapsamlı bireysel envanter özelliği kazanıyordu. Kolayca önemsiz, basit, sıradan nesneler olarak tanımlanabilecek eĢya ve objeler, bireysel anlamda yaĢanmıĢ hayatın maddi boyutunu görmemizi sağladığı gibi ölümle el değiĢtirerek varislere ya da yeni sahiplerine intikal eden, bu Ģekilde tekrar dolaĢıma çıkan toplumsal hayatın maddi kültür araçlarının meydana getiriyordu11

.

Tereke defterlerinin bir diğer önemi de Müslüman Osmanlıların tereke defterlerinin tanzim edilmesinin yanında gayrimüslim Osmanlıların terekelerinin de kaydedilmiĢ olmasıdır12

. Osmanlı Devleti‟nde gayrimüslimlerin tereke iĢlemleri de Müslümanlar gibi Ģer‟i mahkemelerde yapılmaktaydı. Ancak son dönemlerde Ģikâyetlere sebep olan bu durum, büyük devletlerin müdahalelerine yol açmıĢtır. Bu konuda devlet, 1856 Islahat Fermanı ile gayrimüslimlerin vasiyetlerini diledikleri

10 Fatih, Bozkurt, Tereke Defterleri ve Osmanlı Maddi Kültüründe DeğiĢim, BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, 2011, s. 33-34.

11 Bozkurt, Tereke Defterleri ve Osmanlı Maddi Kültüründe DeğiĢim, s. 35-36.

12

34

gibi yerine getirmelerine olanak sağlamıĢtır. Bu tarihten itibaren ölen gayrimüslimin varisi olsun ya da olmasın tereke iĢlemlerine kesinlikle karıĢılmamıĢ, gayrimüslimlerin tereke iĢlemleri vasiyetleri çerçevesinde yerine getirilmiĢtir. Bir gayrimüslim varis bırakmadan ölürse, bir varis çıkması ihtimaline karĢı devlet terekeyi kadı‟nın denetimi altında bir süre tuttuktan sonra gayrimüslimin dini kurumlarına teslim ederdi. Ġslam miras hukukuna göre taksimi yapılan gayrimüslim terekesinde, önce cenaze masrafları ve borçları çıkartılırdı. Daha sonra Müslüman halkta olduğu gibi diledikleri takdirde erkeğe tam, kadına yarım hisse verilirdi. Aynı Ģekilde geriye kalan yetimin malları da Müslüman yetimler gibi Eytam Sandığı‟na teslim edilirdi13.

Terekeler Ġslam hukukuna göre düzenlenirdi14. Ġslam hukukuna göre, terekenin mirasçılar arasında taksimi yapılmadan önce; ölen kiĢinin cenaze masrafları ile Ģahsın baĢkasına olan borçları düĢülür ve vasiyeti varsa yerine getirilirdi. Vasiyetler yerine getirildikten sonra, mirasçıların hisseleri Ģer‟i miras usullerine göre kendilerine teslim edilmektedir. Bu iĢlemden sonra mirasçının terekeleri, mahalli mahkemece görevlendirilen memurlar tarafından yazılırdı15. Tüm iĢlemler gerçekleĢtirildikten sonra ve masraflar düĢüldükten sonra geriye kalan kısım varisler arasında paylaĢtırılırdı ki, buna “sahhu‟l-baki” denilirdi16

.

Tereke kayıtları mirasçılar arasında yaĢanan anlaĢmazlıklar sonucu mahkemeye intikal ettirilmekteydi. Çünkü Kadının baĢvuru olmaksızın terekeyi deftere kaydetmesi söz konusu değildi. Mahkemeye baĢvuranlar açısından ise mahkeme ücreti kiĢilerin anlaĢmazlık dıĢında mahkemeye gelmesini engelleyen diğer bir husustu. Kadı‟ların görevleri nedeni ile bazı durumlarda kendiliğinden miras taksimi yaptığı da oluyordu. Bu, varis olarak sadece yetimlerin kaldığı durumlarda geçerlidir. Yetimlerin varis olduğu durumlarda kadı‟lar teorik olarak tereke paylaĢtırılmasına ek olarak onların yetiĢkin duruma gelinceye kadar mallarını ve kendilerini gözetecek olan vasilerin atanması ve bu vasilerin iĢlemlerinin kontrol edilmesi ile de yükümlüdürler17

.

13 Mehmet Çanlı, ”Eytam idaresi ve Sandıklar (1851-1926)”, Ankara, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, C.XIV. s.58.

14 Yunus, ”Bayburtlu ġair Zihni’nin Ölümü ve Tereke Defteri”, s.218.

15 Çanlı, “ Eytam Ġdaresi ve Sandıkları (1851-1926)”, s.58

16 Yunus, ”Bayburtlu ġair Zihni’nin Ölümü ve Tereke Defteri”, s.218.

17

35

Terekelerin dağılımı iĢi Kassam isimli görevli tarafından yapılmaktaydı. Ġki tür kassam vardı: bunlardan birincisi “sıradan” kiĢilerin tereke taksimiyle ilgilenen “beledi” kassam, ikincisi ise askerlerin geride bıraktığı malların dağılımını yapan “askeri” kasssamdır18. Osmanlı Devleti‟nde her kadılıkta müstakil bir kassam defteri vardı. Vefat eden Ģahsın tereke denilen bıraktığı emval ve eĢya, kassamın huzuriyle kalem kalem bu deftere yazıldıktan sonra ehl-i hibre (bilirkiĢi) marifetiyle her birinin takdir olunmasıyla; zevcin ve zevcenin ve diğer varislerin hisselerine isabet eden miktar tespit olunup kassamın alacağı para müteveffanın techiz ile tekfin ve iskat masrafları tereke yekûnundan tenzil edildikten sonra geri kalan miktar ne kadar tutarsa Ģer‟i kanuna göre varislere dağıtılırdı19

.

Kassam memuru ve diğer görevliler terekenin bulunduğu mahalde görevlerini yerine getirirlerdi. Kassamın huzurunda piyasa değerini iyi bilen dellalların takdir ettikleri değerler, her eĢya ve malın altına yazılırdı. Bu taksim ve değerlendirmenin bir heyet huzurunda yapılması eĢyaların kaybını ve bir kısım eĢyaların ortaya konmayarak diğer mirasçıların ziyana uğramasını önlediği gibi ayrıca mal ve eĢyaların fiyatının yüksek tutularak fazla resim alınmasına da mani olmaktaydı20

.

2.3.1452 Numaralı Ġzmit ġer’iyye Sicilindeki Terekelerin Değerlendirilmesi

Bu kısımda defterdeki terekeler esas alınarak kapsamlı bir değerlendirme yapılmıĢtır. Tereke sahiplerinin cinsiyetleri, dini durumları, aile yapıları, eĢ durumu, ekonomik durumu, çocuk sayısı, alacak-verecek iliĢkisi çerçevesinde ekonomik faaliyetler, kullandıkları ünvanlar gibi konular değerlendirmeye tabi tutulmuĢtur.

Tereke sahiplerinin 13 tanesi erkek21, diğer 3 tanesi ise kadın terekesidir22 .

2.3.1. Erkek Terekelerin Değerlendirilmesi

Osmanlı aile hukuku, Ġslam aile hukukunun vaz ettiği ilkeler çerçevesinde oluĢmuĢ olup, bu ilkelere ters düĢmeyen bazı örf ve adetten kaynaklanan uygulamalara izin verilmiĢtir. Bir erkeğin aynı anda evli bulunabileceği eĢ sayısını da

18 Abacı, Bursa ġehri’nde Osmanlı Hukuku’nun Uygulanması, s.172.

19

Ömer Tokkan, 626 Nolu Karahisar-ı Sahip Sancağı’nın Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi, Kars, BasılmamıĢ Yüksek lisans Tezi, 2008, s.16.

20Tokkan, 626 Nolu Karahisar-ı Sahip Sancağı’nın Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi, s.17.

21 ĠġS, 1452/3, 4, 7, 13, 14, 17, 21, 22, 24, 28, 42, 46.

22

36

bu ilkeler belirlemiĢtir. Ġslam dini, toplumda ancak dörde kadar evliliğe müsaade ederek sınırlama getirmiĢ ve bu müsaadeyi de bazı Ģartlara bağlamıĢtır23

. Erkek terekelerindeki eĢ sayısı dikkate alındığında tereke sahiplerinin tamamı tek eĢlidir24

, bu da Osmanlı toplumunda çok eĢliliğin yaygın görüldüğün dair kanıların yanlıĢlığını ortaya koymaktadır. Ayrıca yukarıdaki bilgiler doğrultusunda Ġzmit‟te genel olarak tek eĢli bir toplum yapısının olduğu görülmektedir. Yine terekelerdeki çocuk sayısı dikkate alındığında ortalama çocuk sayısının 1 ile 3 çocuk arasında değiĢtiği görülmektedir25. Çocuk sayısı en fazla olan aile 1 erkek 4 kız olmak üzere toplam 5 çocuğa sahip olan ailedir26, en az çocuk sayısı ise 1 çocuklu ailelerden oluĢmaktadır27. Çocuk sayılarının çok olmamasında dönem gereği ölümlere yol açabilen hastalıkların görülmesi ve bu hastalıklara yeterince müdahale edilememesi, doğum sırasındaki kayıplar vb. nedenlerin sebep olabileceği hatırdan çıkarılmamalıdır.

Tereke kayıtlarındaki çocukların bir kısmı “sagir” (küçük, özel anlamıyla buluğ çağına ermemiĢ) diye tanımlanmıĢlardır. Bu, ortalama ömrün süresinin kısa olmasının bir göstergesi Ģeklinde de değerlendirilebilir. Ayrıca çocuk oranlarının azlığı ile 1 ve 2 çocuklu ailelerin çokluğunun bir parça da olsa dikkat çekilen noktayla iliĢkisi olması muhtemeldir.

Terekelere bakarak tereke sahiplerinin ekonomik durumu hakkında bilgi edinilebileceğinden yukarıda da bahsetmiĢtik. Mevcut terekelerde zenginlik göstergesi olarak kabul edilebilecek değerli ev eĢyaları, ziynet eĢyaları, değerli emlaklar, değirmen, sefine ve bahçelerdeki hisse paylarına bakılarak erkek tereke sahiplerinin maddi durumları hakkında bilgi edindik. Bu terekeler arasındaki en fakir tereke bırakılan eĢyaların ve emlaklarının toplam değerine bakıldığında 5000 guruĢluk bir tereke olduğu göze çarpmaktadır28. Diğer erkek tereke kayıtları genel olarak maddi açıdan zengin, orta halli ve fakir kiĢilerin terekelerinden ibarettir. Toplam servet tutarları ise 18.718.5 guruĢ ile 477.090 guruĢ arasında

23 Said Öztürk, “Osmanlı’da Çok Evlilik”, Ankara, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, C.X, s.686. 24 ĠġS, 1452/3, 4, 7, 9, 13, 14, 17, 21, 22, 24, 28, 42, 46. 25 ĠġS, 1452/3, 4, 7, 9, 13, 17, 21, 24, 28,42, 46. 26 ĠġS, 1452/14. 27 ĠġS, 1452/17, 21, 36, 77. 28 ĠġS, 1452/4.

37

değiĢmektedir29. Erkek terekeler içinde en zengin tereke ise 1.139.040 guruĢluk mal varlığına sahiptir30. Bu kiĢinin terekede tutulan mal varlığındaki eĢya listesi incelendiğinde elmaslı çiçek, elmas bilezik, elmas gerdanlık, yüzük, küpe, altın, çeĢitli gümüĢ eĢyalar, değirmen hissesi ve farklı cinste büyük baĢ hayvanları olduğu görülmektedir. Yine bu kiĢinin tereke kaydındaki alacak-verecek kısmındaki listeye bakıldığında borcunun yok denecek kadar az, alacaklarının ise bir hayli fazla olduğu göze çarpmaktadır. Bu durum tereke sahibinin kasaplık mesleğinin yanında baĢka bir iĢle daha meĢgul olduğunu göstermektedir31

.

Osmanlı Devlet‟inde çeĢitli din, ırk ve mezheplere mensup milletler bulunmaktaydı. Osmanlı toplumu yapısı genel olarak dini bakımdan, müslim ve gayrimüslim olmak üzere ikiye ayrılarak tasnif edilmektedir32

.

Osmanlılar, her cemaate örf ve adetlerine göre bir düzen kurma imkânı verdi. Cemaatler, her türlü dini ve dâhili iĢlerini düzenlemede serbest bırakıldılar. Her türlü dini ve vicdanı hürriyetten istifade eden kiliselerin politikayla uğraĢmaları yasaktı. Devlet, cemaatlerin dini iĢlerine karıĢmazdı. Ancak dini liderlerin aynı zamanda idari vazifelerinin de olması nedeniyle, bunların seçimine müdahale ederdi. Her cemaat dini liderini ve ruhani meclisini serbestçe seçer ve devletin onayına sunardı. PadiĢah tasdik ederse patrik göreve baĢlardı. Patriğin baĢkanlığında oluĢan ruhani meclis, cemaatin her türlü meselesiyle meĢgul olurdu. Evlenme, boĢanma ve vasiyet gibi medeni haklarını tamamen kendi dini ve hukuki sistemlerine göre tanzim ve idare ederdi. Bazı küçük davalar kilisede kurulan mahkemelerde, kilise kanunlarına göre görülür, verilen kararlar onlar adına Osmanlı Devlet‟i tarafından infaz edilirdi.

Osmanlı Devleti‟nde bulunan müslim veya gayrimüslim, vatandaĢ veya yabancı bütün insanlar devletin yargı sistemine ve kanunlarına tabidir. Bununla birlikte Osmanlı hukuk sisteminde Ġslam‟ın gayrimüslimlere tanıdığı inanç özgürlüğünün bir gereği olarak aile, Ģahıs, miras ve borçlar hukuku gibi dini inançla yakından ilgili konularda kendilerine adli ve hukuki tercih hakkı tanınmıĢtır. Gayrimüslimler, aralarındaki hukuki meseleleri kendi mahkemlerine götürme

29 ĠġS, 1452/3, 7, 9, 14, 17, 21, 22, 24, 28, 42, 46.

30

ĠġS, 1452/13.

31 ĠġS, 1452/13.

32 Rıdvan Çubuk, ġer’iyye Sicillerindeki Tereke Kayıtlarına Göre XIX. Yüzyıl Sonlarında

Osmanlı Kırsal Toplumu Hakkında Bir AraĢtırma, UĢak, BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, 2011,

38

hakkına sahip oldukları gibi davalarının Osmanlı mahkemelerinde görülmesini isteme hakkına da sahiptiler. Ancak dava sonucunda çıkacak kararı kabul etmek zorundaydılar. Özellikle gayrimüslimlerin Osmanlı mahkemelerini tercih etme sebebi ise Ġslam hukukunun, gayrimüslim kadınlara miras hukukunda kendi hukuklarından daha fazla hak tanımasıydı33

.

Eldeki tereke kayıtlarındaki 16 terekeden sadece 1 tanesi gayrimüslim terekesidir. Tereke sahibinin ismi Gürcü Kadi Ağa olarak zikredilmektedir. Tek eĢlidir, 2 kızı ve 2 kız kardeĢi bulunmaktadır. Kızlarının isimleri Saide,AyĢe, kız kardeĢlerinin isimleri Emetullah ve Safiye‟dir. Dönem koĢulları içerisinde önemli bir zenginliğe sahiptir. Toplam mal varlığı 477.090 guruĢtur. ÇeĢitli ev eĢyaları, ziynet eĢyaları ve bilhassa 2 sefine ve 1 menzil hissesinin olması ne derece zengin olduğunu gözle r önüne sermektedir. Borçlu olduğu kimselere dikkat edildiğinde farklı kömürcülere hatırı sayılır borcunun olduğu görülür34. Ġzmit‟te yaĢayan birinin Ġzmit‟in iklimi doğrultusunda bu kadar kömür kullanması mümkün değildir. Çünkü Ġzmit‟in kıĢları kısa ve ılıman geçmekteydi. Bu durum bize bu tereke sahibinin kömür ticaretiyle uğraĢmıĢ olabileceğini göstermektedir.

Bir diğer tereke ise müsaderede değinilen Ragıb Mehmed PaĢa‟nın tereke kayıdıdır. Bu tereke kaydında Ragıp Mehmed PaĢanın Kütahyada ikamet ettiğinden ve görevden alındığından daha önce bahsetmiĢtik. EĢya ve malları genel olarak nitelendirilmiĢ olup teker teker belirtilmemiĢtir. Tereke 15 Nisan 1805‟te kayda geçirilmiĢtir.

2.3.2.Kadın Terekelerin Değerlendirilmesi

Çocuk sayısı bakımından kadın terekelerinde en fazla çocuk sayısı 2 iken en az çocuk sayısı 1‟dir35. Görüldüğü gibi erkek terekelerinde olduğu gibi kadın terekelerinde de çocuk sayısı azdır. Çocuk sayılarının az olması konusuna yukarıda değinmiĢtik.

33 Cevdet Küçük,” Osmanlı Devlet’inde Millet Sistemi”, Ankara, Osmanlı, Yeni Türkiye Yayınları, 1999, C.IV. s.210.

34 ĠġS, 1452/3.

35

39

Mevcut 3 kadın terekesi incelendiğinde mal varlıklarının fakirden zengine sırasıyla 19.307, 58.725 ve 199.981 guruĢ Ģeklindedir36. Elde bulunan en yüksek kadın mirası 199.981, en düĢüğü ise 19.307 guruĢ tutarındadır37. En yüksek kadın mirasına sahip tereke incelendiğinde; çeĢitli kürkler, sim ayet, sim tepsi, sim maĢrapa, sim çuka, sim tabak, sim Ģamdan, sim tas, mücevher çiçek, zümrütlü çiçek, elmas çiçek, yüzük, zümrüt yüzük, zümrüt küpe, zümrüt taĢ yüzük gibi değerli Ģeyler zenginliğini açıklayan önemli giyim ve ziynet eĢyalarıdır38. En fakir kadın terekesine baktığımızda ise; birkaç parça değerli ziynet eĢyasına sahip olmakla beraber toplam mal varlığına yakın borcunun olması fakir olduğunun göstergesidir39

.

Benzer Belgeler