• Sonuç bulunamadı

Temsili Bir Sanat Olarak Fotoğraf (Robert Wicks)

Estetik tarihi üzerine çalıĢmaları bulunan Robert Wicks, Scruton‟un makalesinden sekiz yıl sonra Photography as a Repsentational Art adlı iddialı makalesi ile fotoğrafın sanatsal ve temsili niteliği üzerine düĢüncelerini dile getirmiĢtir. Wicks, fotoğrafın nedensel (causal) ve mekanik bir süreç olması özelliğine dayanarak bazı estetikçilerin fotoğrafı sanat, fotoğrafçıyı da sanatçı kabul etmemeleri gibi geleneksel düĢüncenin geçerliliğini yitirdiğini; çünkü iyi bir fotoğraf elde etmenin deklanĢöre basmaktan fazlasını gerektirmesinden yola çıkan usta fotoğrafçıların, fotoğraflarında içerik ve kompozisyonu estetik yargı anlamında bir bağla oluĢturarak kurmakta olduklarını ifade etmiĢtir.

Wicks makalesinde Scruton‟un tam karĢısında yer alarak, fotoğrafın estetik ve sanatsal kapasitesinden yola çıkarak fotoğrafın temsili bir sanat olma niteliğini belirlemeye çalıĢır.

“Scruton, fotoğrafta sanatsal olarak varolan şeylerin fotoğrafik araca özgü özelliklerden kaynaklanmadığını iddia eder. Edebi, dramatik, resimsel veya heykelsi anlamdaki bir temsil gibi fotoğrafik temsilin olduğuna inanmaz. Scruton‟a göre, fotoğrafın bir şeyin temsili olarak estetetik değeri onun yalnızca temsil edilen

nesnenin estetik özelliklerinden sağlanır, fotoğraf yapılmadan önce nesnenin varolan özelliklerinden.”77

Wicks, Scruton‟un fotoğrafik aracın temsil özelliğini tamamen reddetmesinin ötesinde, ideal bir fotoğrafın bir nesnenin görünümünün mükemmel bir kaydını sağladığını kabul ettiğini, böylece de fotoğrafı bir kayıt aracı olarak kabul ettiğini vurgular. Aslında temel sorun estetik bir ilginin temsil edilmesidir ve bu yaklaĢım da geleneksel estetik teorinin sorunudur. Scruton ideal fotoğraf ile estetik bir ilginin temsilinin imkânsızlığına zaten vurgu yapmıĢtı çünkü ona göre ideal fotoğrafik mükemmel yeniden üretim bir nesnenin görsel görünümünü ve çıplak gözle ne görüyorsak onun sadece bir kopyasını, suretini verir ve bunun ötesinde de nesne ile ilgili bize hiçbirĢey söyleyemez. Yani ideal fotoğraf, tıpkı ayna gibi nesneleri gösterir; bizim bir fotoğrafı güzel bulmamız demek fotoğraftaki nesnenin veya konunun güzel olmasından kaynaklanır.

Scruton‟un bütün bu savunduğu fikirlerin karĢıtı olarak Wicks, fotoğrafın tıpkı bir ayna gibi çıplak gözle görülen nesneleri olduğu gibi yansıtmasından yani görüntüyü tekrarlamasından farklı olarak, fotoğrafın -ideal veya aktüel- nesnenin veya konunun görüntüsünü yakaladığını ve sakladığını savunur. Böylece nesneyi inceleme fırsatı bulur ve çıplak gözle olduğundan daha çok Ģey görebiliriz. Fotoğrafın bu özelliği, Edward Muybridge‟in koĢan atların fotoğraflarını seri halde çekip, atların dört ayağının da havadayken ikisinin tam arkada, ikisinin de tam önde durduğuna dair yanlıĢ inancı yerle bir edip dört ayağın da karın bölgesinde toplandığını fotoğrafik olarak belgelediği zamandan beri bilinmektedir. Çıplak gözün algılayamadığını fotoğrafın kaydetmesi ve saklaması görsel bilinci de evrimleĢtirmiĢtir. Wicks, fotoğrafın nesnesiyle aynı estetik özellikleri her zaman paylaĢmadığı için ikisinin estetik olarak birbiriyle değiĢtirilebilir olmasının yanlıĢ bir inanıĢ olduğunu ileri sürer. Yani nesnesiyle fotoğraf aynı estetik değerde veya özellikte değildir.

77 Robert Wicks, Photography as a Repsentational Art, British Journal of Aesthetics, 29:1 (1989:Winter), s:2

Scruton‟un, fotoğrafla estetik bir ilginin ifade edilememesi tezine Wicks karĢı çıkar ve bunun nasıl olası olabileceğini örneklerle göstermeye çalıĢır. Örneğin bir fotoğrafçı bir fabrikayı görüntülerken, pozlandırma boyunca veya öncesinde fabrika hakkındaki düĢüncelerini ifade edecek bir tarzı benimseyip ona göre davranacaktır. Bunu, seçtiği teknik, bakıĢ açısı, ıĢığın kullanımı, çerçeveleme, çekim zamanı vb. gibi unsurlarla kurabilir. OluĢturduğu görüntüyle sadece fabrikada yapılan iĢlere de dikkat çekebilir, bacadan çıkan dumanı ön plana çıkartarak fabrikanın neden olduğu hava kirliliğine de...

Konusunu dondurarak kaydeden fotoğrafta “resimsel veya eliĢi gibi etkilerle kirlenme” Scruton tarafından aktüel fotoğraf olarak tanımlanmıĢtı. Bu durumu anlamak için Wicks “resimsel metodlar ve amaçlar” nedir sorusunu sorar ve asıl önemli olanın hangi genel metodlarla resimde ve fotoğrafta temsilin bağımsız olarak yapılabildiğinin belirlenmesi olduğunu vurgular. Ġlk olarak ele aldığı konu, Scruton‟un da bahsettiği, temsili sanat çerçevesinde kurgusal (fictive) temsil kapasitesidir. Scruton, resim ve edebiyatın bu yeteneğe sahip oldukları için temsili sanatlar olduğunu fotoğrafınsa nesnesine mutlaka bağlı olduğu için böyle bir kurgusal karakterden yoksun olduğunu savunurken Wicks, bu bakıĢ açısının oldukça geleneksel olduğunu savunur; fotoğrafın kurgusal olamama durumunun, resimle karĢılaĢtırmalı olarak, sadece konu içeriği bağlamında sınırlandırıldığında olabileceğini çünkü resmin hem gerçek hem de olası olanla ilgili olabileceğini fotoğrafınsa sadece gerçek olanı kapsadığını savunur.

“Fotoğrafın temsili bir sanat olup olmadığı problemini çözmek için, aynı zamanda, şöyle bir karşılaştırma da yapmak zorundayız: bir nesne hakkındaki gerçek düşünceleri vurgulayan gerçek nesnenin resmi ile, aynı nesnenin fotoğrafını karşılaştırmalıyız. Sadece bu anlamda fotoğraf ve resim arasındaki temsili ifade kapasitesi farklılıkları belirgin hale gelecektir.”78

Wicks, bu düĢüncesini sağlamlaĢtırmak için, bir kiĢinin ekspresyonist bir portresinin izgesel(spectral) maviler, sarılar ve morlarla resmedilmesinin o kiĢinin iç

dünyasını doğru olarak ortaya koyup koyamadığını düĢünmemizi salık verir ve resmin de bunu tam olarak gerçekleĢtiremeyeceğini belirtir. Temsil edilen düĢüncenin ifadesi, kurgusal temsil kapasitesi burada da çok belirgin değildir. Nesnelerin görüntüsüne doğrudan bağımlı olan natüralistik temsil ise bu bağımlılık yüzünden Scruton tarafından daha az temsili olarak kabul edilmiĢti.

Wicks, Scruton‟un özellikle ideal fotoğraftan yola çıkarak, fotoğrafın gösterdiği Ģey hakkında bir düĢünce ifade edemeyeceğine dair fikirlerini maddeleĢtirerek hepsinin anti-tezini belirginleĢtirir. Ġlk olarak, Scruton‟un, bir nesnenin görünümünün mükemmel bir kopyası o nesne hakkında bir düĢünce ifade edemez, bu yüzden de sadece nesnenin nasıl göründüğünün kopyasını üretir (it can only replicate how the object looks)79 görüĢüne karĢı çıkar. Wicks, pek çok nesnenin anlam değiĢtirerek veya anlamı güçlendirecek Ģekilde sembolik olarak pozlandırılmıĢ fotoğrafik imgelerinin varolduğunu, bunun bir örneği olarak da dur iĢareti/fabrika fotoğrafının hem ideal hem de aktüel olabileceğini ileri sürer. Diğer önemli nokta ise, Scruton‟un ressamın resmindeki ifadeci detaylara fotoğrafçıya göre daha çok hâkim olması yolundaki düĢüncesidir. Wicks fotoğrafta ayrıntıların kontrolünün bir sorun teĢkil etmediğini, çünkü bir fotoğrafçının objektifini yavaĢça çevirerek, objektifine takacağı bir filtreyle veya değiĢik ebattaki bir objektifle görüntüdeki bütün detayları en ince ayrıntısına kadar elde edebileceğini öne sürer.

Tüm bunlardan yola çıkarak fotoğrafın temsili bir sanat olarak görülmesi gerektiğini savunan Wicks, fotoğrafın temsili bir sanat olarak ifade kapasitesini resimle karĢılaĢtırarak belirlemeye çalıĢır. Öncelikle fotoğrafa özgü, düĢüncenin temsili bir biçimde ifade edilme biçimlerini belirler: ilki, hareketli bir nesnenin imgesini dondurmak suretiyle tartıĢtırmasıdır. Diğer temsil biçimleri, fotoğrafçının özel film seçiminden (renkli, siyah/beyaz, infra-red, değiĢik grenli filmler, baskı ve slayt) ve çekim teknikleriyle (zamanlı pozlama, uzun süreli pozlama, kaydırarak veya teleskopik pozlama) ortaya çıkar. Bütün bu fotoğrafik seçenekler fotoğrafçıya

79Wicks, a.g.e., s:6, Burada kullanılan kavram „replicate‟ önemlidir ve „imitate‟ ile karıĢtırılmamalıdır. Raplicate, -çoğunlukla çoğaltmak için- aynını yapmak, kopyalamak anlamındadır, imitate ise taklit örnek almak, andırmak, benzerini yapmaktır. Replicate daha çok uygulama anlamında kullanılmaktadır.

çıplak gözle deneyimlenenden yola çıkarak nesnenin imgesini yaratması imkânını sağlar. Fotoğrafik imgenin üretimi, özel bir araç (medium) olarak fotoğrafçılığın kendine özgü yöntemleriyle ortaya çıkan görsel özellikler kullanılarak mümkün olabilir. Wicks, bütün bu özelliklerin konu içeriğine uygun bir Ģekilde yoğrularak düĢüncenin fotoğrafik temsilinin mümkün olduğunu savunmaktadır.80

Sonuç olarak, Wicks Scruton‟un ortaya koyduğu nedensel bağın temsil için yeterli olmadığı yönündeki tezini geleneksel bularak reddetmekte ve fotoğrafın bu yönünün avantaj sayılabileceğini, resim sanatının da hem kurgusal temsil hem de natüralist temsil kapasitesine sahip olduğunu ifade etmektedir. Yanı sıra, geliĢen teknolojiyle birlikte sınırsızca artan teknik imkânlar ve bu teknikler içinde kaybolan konu içerikleri de her iki sanat alanında da ortak olarak yaĢanmaktadır.

80 Wicks, a.g.e., s:7

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

SAVAġIN FOTOĞRAFĠK TEMSĠLĠNĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ

1-SAVAġ KAVRAMI VE SAVAġ FOTOĞRAFÇILIĞINDA ĠLK DÖNEMLER

Benzer Belgeler