• Sonuç bulunamadı

1.8. SEÇİM SİSTEMLERİ

1.8.2. Nispi Temsil Sistemi

Nispi temsil sisteminde siyasi partiler aldıkları oy oranında parlamentoda yer alırlar. Çoğunluk sisteminden farklı olarak bu sistemde her seçim çevresinde birden fazla aday seçilir ve liste usulü uygulanır. Bu sistemde adayların listelerdeki sıralaması çok önemlidir. Çünkü her siyasi parti oy oranına göre listedeki adaylar seçilmiş olur (Türk, 2006: 84).

Nispi temsil sistemi, çoğunluk sisteminin dezavantajlarını gidermek için geliştirilmiştir. Fikir babalığını Fransız siyasetçilerden Victor Considerant’ın yaptığı

nispi temsil sistemi, ilk olarak 1855 yılında Danimarka Anayasası’na girmiştir. 19. yüzyılın ikinci arısından sonra başta İsviçre ve Belçika olmak üzere diğer ülkelere de yayılmaya başlayan nispi temsil sistemi, I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere ve Sovyet Rusya ile Türkiye hariç tüm Avrupa ülkelerinde uygulanan bir sistem olmuştur

(Yiğitbaş, 2009: 40). Avrupa ülkelerinde yaygın olarak görülmesinde iki faktör etkili olmuştur. Birincisi, etnik ve dinsel azınlıkların temsilinin sağlanması ile ulusal birliği korumaya çalışmaktır. İkinci faktör ise demokratikleşme aşamasında karşılaşılan dinamizmdir (Aydın, 2008: 72).

Nispi temsil sistemi ulusal düzeyde veya seçim çevresi düzeyinde uygulanabilir. Seçim çevresi büyüdükçe temsilde orantılılık artacağı için ulusal düzeyde nispi temsil, tam nispi temsil olur (Gözler, 2008: 137).

1.8.2.1. Ulusal Düzeyde Nispi Temsil

Ulusal düzeyde nispi temsil sisteminde ülkenin tamamı bir seçim bölgesi olarak görülür. Siyasi partiler de parlamentoda yer alacak toplam milletvekili sayısı kadar aday gösterirler. Ülke genelindeki geçerli oyların parlamentoda yer alacak milletvekili sayısına bölünmesiyle ulusal seçim kotası bulunur ve bu kotaya göre partilerin ne kadar milletvekili çıkaracağı belirlenir (Gözler, 2008: 138).

33

Ulusal düzeyde nispi temsil sistemine örnek şunu verebiliriz: 20.000.000 geçerli oyun olduğu, 200 milletvekili seçilecek olan bir ülkede seçim kotası 20.000.000:200=100.000 olarak bulunur. Bu seçimde A=8.000.000, B=6.000.000, C= 4.000.000, D=1.800.000 ve E=200.000 oy aldığını varsayarsak;

A, 8.000.000:100.000=80 milletvekili B, 6.000.000:100.000=60 milletvekili C, 4.000.000:100.000=40 milletvekili D, 1.800.000:100.000=18 milletvekili

E, 200.000:100.000=2 milletvekili çıkarmış olur (Gözler, 2008: 138).

1.8.2.2. Seçim Çevresi Düzeyinde Nispi Temsil

Seçim çevresi düzeyinde nispi temsilde, ulusal düzeyde nispi temsilin aksine ülke seçim bölgelerine bölünür. Bir seçim çevresindeki geçerli oyların o bölgeden çıkacak olan milletvekili sayısına bölünmesiyle seçim sayısı (seçim kotası) bulunur. Bu işlem sonucunda partilerin aldıkları oylar “seçim sayısının tam katları olmayacağı için artıklar vermektedir” (Türköne, 2007: 298). Artan oyların değerlendirilmesinde de şu yöntemler kullanılır:

1.8.2.2.1. En Yüksek Artık Usulü

En büyük artık usulünde, artık kalan oylar en yüksek oy alan partiden başlayarak partilere verilir (Gürbüz, 1997: 16).

Bir seçim çevresinde 600.000 geçerli oy olduğunu ve 6 milletvekili seçileceğini varsayalım. Seçim kotası 600.000:6=100.000 olarak bulunur. Bu seçimde A=190.000, B=60.000, C=120.000 ve D=230.000 oy aldığında;

A, 190.000:100.000= 1 milletvekili çıkarabilir ve 90.000 artık oyu kalır.

B, 60.000:100.000= hiç milletvekili çıkaramaz ve 60.000 oyun tamamı artık olur. C, 120.000:100.000= 1 milletvekili çıkarabilir ve 20.000 artık oyu kalır.

34

En yüksek artık usulüne göre, artık oyu en yüksek olan A ve B birer milletvekili daha çıkarabilecektir (Yüce, t.y.: 44).

1.8.2.2. En Yüksek Ortalama Usulü

En yüksek ortalama usulünde, seçim sonucunda partilerin aldıkları oy sonucuna göre belirlenen milletvekili sayılarına bir eklenerek bulunan sayıya bölünür (Gözler, 2008: 140). “Her parti için bu işlem yapıldığında bulunan sayı hangi partiye ait ise açıkta kalan milletvekili o partiye verilir” (Gürbüz, 1997: 16).

100.000 oyun olduğu ve 5 milletvekili çıkaracak bir seçimde seçim kotası 100.000:5=20.000 olur. A=36.000, B=30.000, C=24.000 ve D=10.000 oy aldığını varsayarsak:

A, 36.000:20.000=1 milletvekili çıkarır ve 16.000 artık oyu kalır. B, 30.000:20.000=1 milletvekili çıkarır ve 10.000 artık oyu kalır. C, 24.000:20.000=1 milletvekili çıkarır ve 4.000 artık oyu kalır.

D, 10.000:20.000= milletvekili çıkaramaz ve oyların tamamı artık oy kalır. En yüksek ortalama usulüne göre,

A, 36.000: 2(1+1)=18.000 B, 30.000: 2(1+1)=15.000 C, 24.000:2(1+1)=12.000

D, 10.000: 1(0+1)=10.000 olur ve boşta kalan iki milletvekilliği en çok ortalama sahip A ve B partilerine verilir. En yüksek artık usulü küçük partilerin lehine iken, en yüksek ortalama usulü büyük partilerin lehinedir (Gözler, 2008: 140).

1.8.2.2.3. Milli Bakiye Usulü

Ülke genelindeki bütün artık oylar toplanır, artık milletvekili sayısına bölünür ve ulusal seçim sayısı elde edilir. Her partinin artık oy sayısında kaç kere ulusal seçim sayısı bulunduğuna göre de o partiye o kadar milletvekilliği verilir (Aydın, 2008: 103).

35

Bu yöntem Türkiye’de de 1965 seçimlerinde uygulanan bir yöntemdir (Gürbüz, 1997: 17).

Her seçim çevresindeki artık oyların ülke düzeyinde değerlendirilmesine yönelik ulusal artık (millî bakiye) sistemi, 25.5.1961 tarih ve 306 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 13.2.1965 tarih ve 533 sayılı Kanun’la değişik 32 ve 33. maddelerine göre şöyle özetlenebilir: Her seçim çevresindeki geçerli oylar toplamı, o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısına bölünerek “seçim sayısı” bulunur. Her parti listesinin aldığı geçerli oy sayısında “seçim sayısı” ne kadar varsa, o parti o seçim çevresinde o kadar milletvekilliği kazanmış olur. Her partiye ait geriye kalan geçerli oylar, seçimin yapıldığı bütün seçim çevrelerini içine alan “millî seçim çevresi” içerisinde toplanır. Bu toplam, seçim çevrelerinde açık kalan milletvekilliklerinin toplamı ile bölünerek “millî seçim sayısı” bulunur. Daha sonra her partinin millî seçim çevresi içindeki geçerli oy toplamı “millî seçim sayısı” ile bölünmek suretiyle bu milletvekillikleri de partiler arasında bölüştürülür. Bu işlem sonucunda da doldurulamamış milletvekillikleri kalırsa; bunlar, partiler arasında bakiye geçerli oyların büyüklük sırasına göre partiler arasında bölüştürülür (Türk, 2006: 89).

1.8.2.2.4. d’Hondt Usulü

d’Hondt sistemi Belçikalı hukukçu ve matematikçi olan Victor d’Hondt ortaya konulmuştur. Bulduğu bu sisteme göre seçim çevresinde her partinin aldığı oylar bire, ikiye, üçe… bölünür. Bu bölme işlemi çıkarılacak milletvekili sayısı elde edilinceye kadar yapılır. Daha sonra yapılan işlemler sonucu büyükten küçüğe sıralanır ve bu sıraya göre milletvekilleri seçilmiş olur (Türk, 2006: 90).

Bu sistem artık oy bırakmaz ve en yüksek ortalama usulü ile ortak özelliği olarak büyük partilere avantaj sağlar (Türköne, 2007: 299).

d’Hondt usulü, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Hollanda, İzlanda, Portekiz ve Türkiye’de uygulanmaktadır (Gözler, 2008: 141).

d’hondt sisteminin baraj sınırı koyularak uygulanması da mevcuttur. Bu barajlı d’Hondt sistemine göre %10 barajını aşamayan siyasi partiler milletvekili çıkaramazlar. Ülke genelinde %10’u geçemeyenlerin milletvekili çıkaramayacağını öngören sistem ülke barajlı d’Hondt sistemi, %10’luk baraj seçim çevresinde geçerli ise çevre barajlı

36

d’Hondt sistemi denir. Türkiye’de çifte barajlı d’Hondt sistemi 1983, 1987 ve 1991 seçimlerinde, ülke barajlı d’Hondt sistemi 1995,1999 ve 2002 seçimlerinde, çevre barajlı d’Hondt sistemi ise sadece 1961 seçimlerinde uygulanmıştır (Türköne, 2007: 305).

1.8.2.2.5. Saint-Lague Usulü

d’Hondt sisteminin büyük partilere sapladığı avantajı önlemek için Saint-Lague usulü geliştirilmiştir. d’Hondt usulünde bire, ikiye, üçe sırayla bölünen oylar, Saint- Lague usulünde sadece tek sayılara yani bire, üçe, beşe bölünerek hesaplanır (Gürbüz, 1997: 17).