• Sonuç bulunamadı

2. MATÜRÎDÎ’NİN TEVHİD ESERİYLE SÂLİMÎ’NİN TEMHÎD

3.5. SIFATLARIN İZAHI

3.5.4. Tekvin Meselesi

Sâlimî’nin tekvin bahsi altında ele aldığı Allahın yaratma sıfatını inceleyen bu meseleyi Mâtürîdî de “Tekvin Meselesi” başlığı altında ele almıştır. de Mâtürîdî bu meseleye, kendi görüşünü belirtmeden eleştirdiği bir görüşle başlamıştır: “Ezelde Allah vardı, fakat yaratma diye bir şey yoktu, sonra da varlıklar tekvin söz konusu olmadan kendiliğinden oluştu, zaten tekvin mükevvenin gayrıdır”, görüşü için: “Bu evrenin yaratılmasında yaratıcıyı devreden çıkaran kimsenin sözü gibidir”, demiştir. Mâtürîdî, yaratma fiilini tabiatlara ve gıdalara nisbet edenlerin görüşü bunların görüşünden daha mantıklıdır, şeklinde bir kıyasta da bulunmuştur.

Sonrasında Mâtürîdî, katılmadığı bu görüşe karşı kendi görüşünü açıklamak için çeşitli örnekler getirmiştir. Mesela, yaratıkların kötülükleri için aradan tekvin fiili çıkarılırsa bu kötü davranışlar doğrudan Allah’a nisbet edilecekti, şeklindeki bir aklî delil ile de bu görüşe reddiyede bulunmuştur. Allah’ın yaratma fiilinin ezelde sadır olduğunu savunan Mâtürîdî, bu fiilin sonradan imkân dâhiline girmesi, ya zatındandır ya da zatı dışında bir sebebe bağlıdır, demiştir. Zatından dolayı fail olmayışı, O’nun gerçek fail niteliğine sahip olmadığı anlamına gelir ki burada O’nun ezelden beri fail olduğu sonucu ortaya çıkar, demiştir. Ayrıca Mâtürîdî, bu konudaki temel prensibin, Allah’ın vasıflandırıldığı fiil, ilim gibi sıfatlarına ezelden beri sahip olduğunu belirtmektir, demiştir.

239 Ebu Şekur es-Salimi, et-Temhîd fî Beyâni’t-Tevhîd, s. 133-136.

Mâtürîdî, tekvin meselesinde bahsettiği ilk görüş olan, Allah’ın tekvin sıfatıyla nitelenme durumunu delillendirdikten sonra, bu fiilin vakti belirtilmediğine göre ya ezeli, ya da “zamanı Allah tarafından bilinmeyip, vakti dışında zannedildiğini çağrıştırır, denmiştir. Ve böyle bir durum Allah’a acz nisbet sayılır şeklindeki görüşü aktaran Mâtürîdî, bu duruma cevabını, aczin ne anlama geldiğini açıklayarak vermiştir.

Mâtürîdî, bir mükevven olmadan tekvini gündeme getirmek, Allah’a acz nisbet etmekle aynı anlama gelir, denilirse diyerek gelebilecek bir itirazı da aktarmış ve cevap olarak, “acz, tekvinin zamanı geldiğinde gerçekleşmemesidir”, demiştir. Ayrıca acz konusunda açıklamalarına devam eden Mâtürîdî, Allah’ın ezelde sahip olduğu tekvin sıfatıyla nitelenmemesini açıklamıştır. Mesela, bir fiili gerçekleştirmekle vasıflanan kişinin, gerçekleştirmeden önce ona tam yetenekli olmaması, onun için acz belirtisi sayılır, zamanı geldiğinde ise işi yapan kişi kudretle nitelenir, şeklinde açıklama yapan Mâtürîdî, bahsettiği tekvin sıfatı ile Allah’ı nitelemesini bu duruma benzetir ve bunun kemal bir niteleme olduğunu bildirir. Sonrasında açıklamalarına devam eden Mâtürîdî, yoktan var eden varlığın Allah olduğunu ve buna karşı ileri sürülen iddiaların da asılsız olduğunu, bildirmiştir.

Son olarak Mâtürîdî, katılmadığı görüşleri aktarıp ve bu görüşlere cevap verirken Allah’a acz nisbet edilme konusuna değinmeye de devam etmiştir. Tekvin sıfatının ezeliyetinin reddedenlerin görüşleri için Mâtürîdî, Allah’a acz nisbet edilmesi sayılır ve Allah ise bu durumdan münezzehtir, demiştir. Bütün bu açıklamalardan sonra ise Mâtürîdî, tekvinin mahiyetini beşer idrakinin kavraması mümkün değildir, demiştir. Bu mesele ne kadar derinleştirilirse derinleştirilsin, nihai noktasına ulaşılması mümkün olmayan bir meseledir, diyerek konuyu burada sonlandırmıştır.240

Sâlimî bu meseleyi tekrar özel bir başlıkla “Tekvin ve Mükevven Meselesi”

şeklinde ele almış ve daha çok ayrıntıya girmiştir.

Sâlimî, tekvin meselesinde konuya Eş’arî ve Kerramiyye’nin görüşünü bildirerek başlamıştır. Onlara göre tekvin ve mükevven birdir yani tekvini kudret

240

Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Kitabü’t-Tevhîd Tercümesi, s. 99-104.

sıfatının içinde sayarak hâdis olduğu görüşüne sahiplerdir. Sâlimî’nin Ehl-i sünnet olarak addettiği grubun görüşüne göre ise, “tekvin mükevvinin fiilidir, mükevven de tekvinin tesiridir, tekvin Mükevvenin gayrıdır,” demiştir. Aslında bu meselenin sûreti: Mükevvin bir şey yaratacağı zaman yaratma fiili ondan ayrılır ve mükevvene yani yaratılan şeye hulûl eder. Bu nedenle hâdislik söz konusudur, demişlerdir diyen Sâlimî, burada yine Ehl-i sünnet olarak addettiği gruba göre ise: Fiil failden ayrılmaz ve tekvin mükevvinden yani yaratıcıdan ayrı düşünülemez, demiştir.

Sâlimî bu mesele için Allah’ın sıfatlarının hâdis olma meselesinin fer’idir, demiştir. Ehl-i sünnet’e göre, Allah’ın sıfatlarının hâdis olması caiz değildir, demiştir. Bu meseleyi de ayrıntılı bir şekilde açıklayan Sâlimî, bahsedilen hulûl konusu için yani yaratıcının mahlûkata hulul etmesi konusu küfürdür, demiştir. Çünkü hulûl anlayışında hâdisat için, ya yaratıcıyı mahal yapar, ya da mükevveni kıdem yapar, demiş ve bütün bu ihtimallerin küfür olduğunu vurgulamıştır.

Son olarak Sâlimî, bazı mutasavvıfların yaratmanın her şeyin illeti olduğu görüşlerini de reddetmiş ve bunun doğru olmadığını belirtmiştir. Gelebilecek itirazlara da cevap veren Sâlimî, Allah’ın kendi sıfatlarını değiştirmeye kâdir olma durumu sorgulanırsa bu soru için küfürdür, demiştir. Allah’ın sıfatlarında söz konusu değişim caiz olmaz ve bu Allah’ın kemâlliğine aykırıdır, diyerek meseleyi sonlandırmıştır.241

Görüldüğü gibi Sâlimî, tekvin konusunda Mâtürîdî ile benzer bir görüşte olmasına rağmen tekrar tekrar üzerinde durduğu mesele, Allah’ın ezelde bu sıfata sahip olmasıdır. Mâtürîdî de aynı meseleye vurgu yapmış ve Allah’ın ezelde yaratıcı olması üzerinde durmuştur. Burada dikkat çeken bir diğer detay ise Sâlimî’nin Eş’arî ve Kerramiyye’nin görüşlerini birlikte zikredip hemen ardından Ehl-i sünnet’e göre böyle değildir, demesi ve bu şekilde Eş’arîyeyi, Ehl-i sünnet’in dışında zikretmesi olmuştur.

Mâtürîdî, tekvin konusunda katılmadığı görüşleri eleştirirken herhangi bir isim vermediği görülse de genelde bu görüşlerin sahiplerinin Mu’tezile ve Kabi

241 Ebu Şekur es-Salimi, et-Temhîd fî Beyâni’t-Tevhîd, s. 136-137.

olduğu anlaşılmaktadır. Sâlimî ise, Mâtürîdî’den farklı olarak, görüşlerini aktarmadan önce bu görüşlerin sahiplerini belirterek açıklamasını yapmıştır.