• Sonuç bulunamadı

-Hükümetlerin üretici kooperatif yönetimlerine müdahalesi sürüyor, üstelik bunlara mali desteği yok.

- Devletin tarım kooperatiflerine mevcut yaklaĢımı değiĢmezse, üreticilerin ürün pazarlama, girdi ve kredi sorunlarının yakın gelecekte çözümü oldukça zor.

91

7. SONUÇ

Edirne, toplam tarımsal üretim değerleri açısından, 2010 TÜĠK verilerine göre, Türkiye‟nin toplam ayçiçeği üretiminin % 20‟sini, çeltik üretiminin % 51‟ini ve buğday üretiminin % 3‟ünü karĢılamaktadır. Bölgede bu 3 ürünün tarımı oldukça geliĢmiĢ ve tarıma dayalı sanayi kurulmuĢtur. Ancak Türkiye tarımında özellikle 1980‟li yılların 2.yarısında baĢlayan tutarsız tarım politikaları ve kalkınmada tarımı önemsemeyen politikalar neticesinde bölge üreticilerinin gelirlerinde belirgin azalmalar görülmektedir. Bu azalmalara Edirne ilindeki ilçelerin toprak verimliliklerinin farklılıkları da eklendiğinde düĢük verim elde eden ilçelerde baĢlayan göçün diğer ilçelere de yansıması sonucu oluĢmuĢtur.

Türkiye‟nin en önemli tarımsal bölgelerinden biri olan Trakya bölgesi de Türkiye tarımında yaĢanan “üretimi dıĢlayan” tarım politikalarından nasibini almıĢtır. Türkiye ayçiçeği üretiminin % 65‟inin, çeltik üretiminin % 55‟inin ve buğday üretiminin % 10‟unun yapıldığı bölgede ciddi bir iĢsizlik ve buna bağlı olarak “göç” artıĢı yaĢanmaktadır.

Türkiye ekonomisi ve sanayinde çok önemli rol oynayan bu ürünlerde Türkiye maalesef net ithalatçı bir konumdadır. Bölgede üreticilerce kurulmuĢ ve üreticilere pazar olanağı sağlayan önemli bir bitkisel yağ iĢleme potansiyeli bulunan Trakyabirliğin varlığına rağmen Türkiye yılda 3 milyar $ civarında bir dövizi yurtdıĢına ödemektedir. Üreticiler, ellerine geçen ayçiçeği fiyatlarından olumsuz yönde etkilenmekte olup ayçiçeği üretiminde bir türlü istikrar yakalanamamıĢtır. Yine özellikle Ġpsala, KeĢan ve Meriç ilçeleri ekonomisine önemli katkılar sağlayan çeltik üretiminde Türkiye maalesef yılda 150-200 milyon $‟ı bulan bir dövizi yurtdıĢına ödemektedir. Bölgedeki çeltik fabrikalarının kapasitesinin 2 milyon tonu aĢmasına rağmen üretimin 800 bin tonlarda kalması düĢündürücüdür. Bölgenin en önemli bu iki ürününde maalesef nitelikli ve tutarlı bir tarım politikası uygulanamamıĢtır.

Edirne‟ye komĢu olan Tekirdağ ilindeki Çorlu ve Çerkezköy‟ün sanayileĢmesi ve sonucunda fabrikaların kurulması bölgede göçü arttırmıĢtır. Son yıllarda sanayi merkezlerinin sanayi yüklerini çevre kentlere aktarması sebebiyle Ġstanbul ve diğer kentlerden Çorlu ve Çerkezköy‟e fabrikalar kurulmuĢtur. Bu ilçelere gelen göçlerle ve sanayileĢmeyle birlikte Ergene Havzasında meydana gelen kirlilik tarımsal üretimi olumsuz yönde etkilemektedir.

Trakya Alt Bölgesi (Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illeri) jeopolitik özellikleri, potansiyelleri ve bölgesel projeler kapsamında ülkenin Avrupa‟ya açılan bir kapısı niteliğindedir. Mevcut geliĢme eğilimlerinin sürmesi halinde Edirne ve Kırklareli illerinde nüfusun azalmaya, Tekirdağ‟da ise hızlı nüfus artıĢı sebebiyle bölgenin çekim gücü olmaya

92

devam edeceği söylenebilir. Edirne ve Kırklareli‟nde tarıma dayalı kalkınmanın desteklenmesi ile nüfusun artıĢ oranı dengeli tutulabilir.

Üretim alanları açısından karma bir yapıya sahip olan Trakya Alt Bölgesindeki Tekirdağ‟da sanayi sektörü ve hizmet sektörü alanları ağırlıkta iken, Edirne ve Kırklareli‟nde verimli tarım toprakları bulunmaktadır. Aynı coğrafyada farklı üretimlerin yapıldığı bu bölgede ekonomik ve ekolojik sistem etkileĢimleri bulunmaktadır. Edirne‟de diğer ilçelere göre nispeten daha yüksek verime sahip olan Ġpsala‟dan fazla bir göç‟ün olmadığı bariz bir Ģekilde anlaĢılmatadır. Ancak düĢük verime sahip olan LalapaĢa, Enez ve Süloğlu gibi ilçelerdeki köyler neredeyse boĢalmıĢtır.

Edirne‟de yapılan tarım ülke açısından mutlak korunacak tarım arazilerini bünyesinde bulundurmaktadır. Edirne‟nin ülkenin mutlak korunacak tarım arazilerinin % 3‟ünü oluĢturduğu bilinmektedir. Trakya Alt Bölgesinin % 25‟lik bölümünü içeren bu arazilerin tarımsal kullanımlarının sürdürülmesi ülke çıkarları açısından büyük önem taĢımaktadır.

Türkiye‟nin diğer bölgelerinde olduğu gibi, Trakya Alt Bölgesinde de tarımsal istihdamın hızla en azından sağlıklı bir biçimde diğer sektörlere aktarılması mümkün görülmemektedir. Bilindiği üzere tarım sektöründe istihdam edilenlerin eğitim düzeyinin düĢük kalmasına bağlı olarak vasıf düzeyinin de beklenilen düzeyinin altında Ģekillenmesi bu alanda istihdam edilenlerin katma değeri daha yüksek olan alanlara kaydırmalarına yönelik en önemli engeli teĢkil etmektedir. Tarımsal sektörün çözülmesine bağlı olarak gerçekleĢen geçiĢlerde ise sosyoekonomik sorunlar daha da artmaktadır.

Trakya bölgesinde sanayileĢme giriĢimleri bölgenin doğal kaynaklarını kullanırken iĢletmelerin karlılığını artırmaktadır. Bunun yanında bölgenin sosyoekonomik geliĢmesine ve makroekonomik dengelere önemli katkılar sağlamaktadır. Bu açıdan sanayide yaĢanan geliĢmeler hem bölgenin hem de ülkenin geliĢmesine katkı sağlamaktadır.

Türkiye‟nin Avrupa‟da kalan kısmını oluĢturan Trakya‟da ve özellikle Edirne‟deki tarımsal yapı, verimlilik ve tarımsal örgütlülük düzeyi ülke geneline oranla tarımsal üretime daha elveriĢlidir. Bölge, iĢletme baĢına düĢen arazi, miktarı ve girdi kullanım düzeyi açısından, Türkiye‟ye oranla daha verimli üretim yapabilmek için uygun Ģartlara sahiptir. Bunun doğal sonucu olarak da bölgede tarımsal verimlilik değerleri Türkiye‟de oranla, hatta bazı geliĢmiĢ ülkelerden bile daha yüksektir. Bu nedenle hükümetlerce uygulanacak tarım politikalarının daha tutarlı ve bilinçli olması bölgeler arası dengesizliği de önleyecektir.

Diğer yandan Trakya‟da kontrolsüz sanayi geliĢiminin neticesinde hava kirliliği ve su kirliliği dikkati çekmektedir. BaĢta sivil toplum örgütleri, akademik kurumlar, hükümetler ve en önemlisi Ģehir sakinleri tarafından desteklenecek kirlilik azaltıcı önlemlerin hayata

93

geçirilmesi gerekmektedir. Ayrıca artan nüfus ve sanayileĢme ile birlikte önem kazanan katı atıkların zararlı etkilerinden korunmak için katı atıklara uygun yer seçimi ile ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanmasına iliĢkin çalıĢmaların hızlandırılması sağlanmalıdır.

Türkiye tarımında uygulanabilecek bilinçli ve tutarlı tarım politikaları, yeniden üretici bir ülke olmamızı sağlayabilir. Burada yapılacak en önemli Ģey tarımsal desteklemelere daha fazla kaynak ayırmaktır. Burada tek çözüm vardır. “Üretimi arttırma yönünde politikalar geliĢtirmek”. Bu yapıldığı taktirde yapılan birçok araĢtırma sonucu göstermiĢtir ki, Türkiye ciddi, tutarlı ve bilimsel nitelikli bir tarım politikası uygularsa baĢta pirinç olmak üzere birçok üründe net ithalatçı konumdan kendine yeterli hatta ihracatçı konuma geçebilecektir. Çünkü Türkiye tarımsal potansiyeli yüksek bir ülkedir.

KAYNAKLAR

Aktar, C., “Bölgesel Politikalar”, Avrupa Birliğinin GeniĢleme Süreci, Der. Aktar, C., ĠletiĢim Yayınları, 2002.

Armstrong, H., “Regional Policy”, The European Union Economics and Policies, Seventh Edition, Edited by El-Agraa, Alı, England, Pearson Education Limited, 2004.

Aysu, A., Avrupa Birliği ve Tarım, Ġstanbul, Kalkedon Yayıncılık, 2006.

Candan, T., “Avrupa Birliği‟nde Bölgesel Politika”, Avrupa Birliği Politikaları, (Ed): Erhan, Ç. ve Senemoğlu, D. Ankara, Ġmaj Yayınevi, 2007.

Çetin, M. ve Karamustafa, O., “Avrupa Birliği‟nde Bölgesel Kalkınma Aracı Olarak Yapısal Fonlar”, Ekonomik Yorumlar Dergisi, Yıl: 39, Sayı:12, Ġstanbul, 2002.

Demirci, A., “Bölgesel Kalkınma Ajansları”, Kamu Yönetimi Dünyası Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 15, 2003. Gaytancıoğlu, O., Dünya‟da ve Türkiye‟de Tarımsal Destekleme Politikası, Ġstanbul, ĠTO Yayınları, Yayın No: 2009-14, 2009.

Karluk, R., Avrupa Birliği ve Türkiye, Ġstanbul, Beta Basım Yayın, 2007.

SağbaĢ, Ġ., “Avrupa Birliği Bölgesel Politikası”, Avrupa Birliği Ortak Politikalar ve Türkiye, Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Politikaların UyumlaĢtırılması, Editörler: Kar, M. ve Arıkan, H., Ġstanbul, Beta Basım Yayım, 2003