• Sonuç bulunamadı

TEHCİRİN UYGULANMASI

A- ERZURUM-MALATYA-MUSUL HATTI

Erzurum şehri tehcir uygulamasında ayrı bir yere sahiptir. Rus sınırına yakınlığı sebebiyle ilk uygulamalar bu şehirde olmuştur. Çok az süre tanındığı iddiası yanlış olup komitelerle ilgisi olmayanlara, en az on beş gün müddet verilmiştir.1

Bu konuda bilgi veren Almanya Erzurum Konsolosu Von Scheubner-Richter, on dört gün, Harput Amerikan Konsolosu Leslie Davis de tehcir edilecek şahsa göre en az iki ile yirmi gün arasında mühlet verildiğini söylemektedir. Harput Amerikan Protestan Misyoneri Henry H. Riggs de şehirde tehcirin 26 Haziran günü ilan edildiği halde, ilk hareketin 31 Temmuzda gerçekleştiğini bildirmektedir. Genelde ilk hareket ettirilenler, yukarıda da söylendiği gibi doğrudan komiteler ile ilgisi olan terörist Ermenilerdir.2 Bunlar bir çok şehirde Haziran ve Temmuz aylarında yerlerinden çıkartılmış olup diğerlerine Eylül ayı gibi sıra gelmiştir. Erzurum Ermenileri, önceleri Kastamonu ve Sivas’a doğru gönderildilerse de sonradan bunun uygun olmadığı anlaşılıp Urfa, Musul’un güneyi ve Zor’a yönlendirilmişlerdir.3 Şehirden Alman Konsolosuna göre 16 Haziran da çıkartılan ilk kafile, Harput üzerinden Urfa’ya ulaşmıştır. Bu havalide genel olarak kullanılan güzergah ise Erzurum, Bingöl, Diyarbekir yoludur. Ancak elbette istenmeyen hadiseler de yaşanmamış değildir. Erzurum Erzincan arasında yaklaşık 500 kişilik bir Ermeni kafilesinin Kürtler tarafından katlediğildiği haberinin alınması üzerine, 14 Haziran 1915 tarihinde Bitlis, Diyarbekir ve Mamuretülazîz vilayetlerine yazılan şifre ile bu tür hadiselerin kesinlikle en ağır şekilde cezalandırılması istenmiştir. Alman konsolosu ile Osmanlı devletinin iç yazışmaları arasında, ne tarih ne de bunların gönderildikleri yer konusunda birliktelik yoktur. Yine 27 Temmuz tarihinde Erzurum Vilayeti, Dersim eşkıyasının gerçekleştirdiği yeni bir katliamı merkeze duyurmaktadır. “Dersimlilerin bu sûretle tevâlî-i cinâyetleri kat‘iyyen câ’iz olamayacağından” denilerek Ma‘mûretü’l-azîz Vilâyeti'ne bu saldırıların önlenmesi emri verilmiştir.4

1

Kemal Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü (1915-1917), Ankara 2005, s.89vd. 2 K. Çiçek, a.g.e., s. 91vd. 3 K. Çiçek, a.g.e., s.160vd. 4 BOA. DH. ŞFR, nr. 54/162

Ermeni kafilelerine Kürtlerin, eşkıyaların ve Urban aşiretlerinin gerçekleştirdiği saldırılarda ölenlerin sayısının en fazla 10.000 kadar olduğu hesaplanmaktadır.5 Bu hat boyunca Ermenilerin katliam edildikleri, kadın ve kızlarına tecavüz edilip zorla tehcir edilerek yayan yürürken ölenlerin kuyulara atıldıkları, çocuklarının açlık ve soğuktan öldükleri, mallarının gasb edildiğine dair Romanya’da L'Independance Roumaine6 ve diğer gazetelerdeki yalan ve maksatlı yazılar tekzip edilerek, işin iç yüzünün gazetelerde yayınlattırıldığı Bükreş Sefaretince bildirilmiştir.7 Tüm vilayet ve mutasarrıflılara gönderilen yazı ile tehcir esnasında kafilelere saldıranların kesinlikle cezalandırılmaları, şimdiye kadar cezalandırılanların da merkeze bildirilmeleri istenmektedir.8

Avusturyalı araştırmacı Annette Höss, Erzurum Ermenilerinin hareket tarihlerini farklı yerlerde farklı zamanlarda vermekle beraber, 16 Haziran gecesi zenginlerden oluşan ve Diyarbekir'e gönderilen bir kafilenin, Kiğı ve Palu arasında iken hepsinin öldürüldüklerini iddia eder.9 Oysa Erzurum'dan güneye indirilen bütün kafileler ya Bingöl üzerinden Diyarbekir'e veya Harput üzerinden Urfa'ya gelmişler ve buralardan taksim edilmişlerdir. Oysa Kiğı ve Palu Erzurum-Diyarbekir güzergahı üzerinde değildir.

Malatya’dan Musul’a gönderilecek olan Ermeniler genel olarak Urfa üzerinden gönderildikleri halde, bu yolun tamamen tıkanıp izdihamın görüldüğü durumlarda Diyârbekir üzerinden Musul'a sevkleri uygun görülmüştür.10 Sayıları kırk bine yakın Kâhta Ermenilerinin Musul'a sevkleri, Urfa Mutasarrıflığı'na bildirilmiş ise de Urfa, Zor, Haleb havalisinin vilâyât-ı şarkıyyeden gelen Ermenilerle dolduğu ve Diyârbekir tarîkiyle Musul'a sevk olunmaları istenmektedir.11 Yine Adana, Erzurum, Bitlis, Haleb, Diyârbekir, Sivas, Ma‘mûretü'l-azîz, Urfa, Kayseri, Canik,İzmit Vilâyet ve Mutasarrıflıklarına gönderilen şifre ile artık Zor sancağında %10 nisbetine gelindiğinden, Haleb vilâyetinin güneyi, Sûriye vilâyetinin doğusu ve Kerkük livâsında iskan edilmeleri istenmiştir.12

5

Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri ve Gerçekler (1914-1918), Ankara 2001,, s.60 6

Yazarsız, Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekat-ı İhtilaliyyesi (İlan-ı Meşrutiyetten Evvel ve Sonra) Nşr. E. Cengiz, Ankara 1983, s. 333; Aynı gazetenin 12 Şubat 1915 tarihli nüshasında da Sazanof’un Duma’da, “Ermenilerin Ruslarla birlikte Devlet-i Aliyye’ye karşı harbetmekte oldukları yazılmaktaydı. Aynı husus 5 Teşrin-i Sani 1916 tarihinde Londra Lyceum Club’de Noel Buxton tarafından “Sırbistan ve Belçika’nın müttefiklere yaptıklarından çok daha cesurane (devlete malik olmadıklarından) olarak Ermenilerin Rusların yanında savaşarak İngilizlere yardım ettiklerini” söylemektedir.

7

BOA. HR.SYS 2882/14 8

BOA. DH.ŞFR 55-A/84 9

BOA. Hikmet Özdemir vd., Ermeniler: Sürgün ve Göç, Ankara 2005,, s. 82 10 BOA. DH.ŞFR 56/168 11 BOA. DH. ŞFR, 57/245 12 BOA. DH. ŞFR, nr. 54/413

Bunlardan, Urfa’dan Diyarbekir’e gönderilen Süryânî Kadîm Cemâ‘ati'nden13 Corci Ressam isimli Ermeninin, hat boyunca komitecilerle haberleştiği istihbar edildiğinden, tetkiki istenmiştir.14

7 Eylül sene 1331/20 Kasım 1915 tarihli yazı ile Diyârbekir, Mardin ve Kayseri taraflarından gelecek Ermenilerin, Haleb'e uğratılmayarak Musul'a sevkleri münâsip görülmüş ve Urfa ile Diyârbekir'e teblîğ edilmiştir.15 13 Eylül 1331/26 Kasım 1915’de de Musul'a sevkedilmek üzere Diyarbekir’e gelen Ermeni kâfilelerinin Urfa'ya gönderilmeyip Mardin yoluyla sevkedilmeleri ve bu sûretle Urfa'da ki izdihâmın izâlesi öngörülmektedir.16 Yine Elazığ’dan Urfa’ya indirilmeye çalışılan bir kafile muhafızlarının görev gereği kendilerini terk etmek zorunda kaldıklarından, Arap aşiretlerinin saldırısına uğradığından bundan sonra Diyarbakır üzerinden Musul’a gönderilmeleri tavsiye edilir.17 Ancak Musul Vilayetine bilahire yazılan yazıyla, şimdiye kadar gönderilen göçmenlerin kesinlikle Bağdat hattının kuzey ve doğusuna yerleştirilmeyip batısının tercih edilmesi istenmiştir.18 Urfa ve Zor Mutasarrıflıklarına yazılan yazı ile de gönderilenlerin Bağdâd hattının [şark] ve cenûb kısmına tesâdüf eden arâzîde iskân edilmeleri istenmiştir. 19

Erzurum Ermeni muhâcirleri, Diyarbekir’den Musul'a gönderilmiş olup Cizre'den sonra vilâyet hudûdunda Musul jandarmaları tarafından teslim alınmışlardır.20 Cizre'de Demirkapı menzillerine

zahire ve cephane nakleden kafilelelere, bazı Ermeni ve Yezidilerin ortak saldırılar düzenlemeleri üzerine üzerlerine gidilmiştir.21

Hat boyunca, hükümetin yayınladığı kanunlar haricinde davrananlar ve Ermenilere karşı suç işleyenler, görevleri ne olursa olsun cezalandırılmışlardır. Behisni Kaymakâmı Edhem Kadrî Beyin zimmetine mal geçirdiğinden Divan-ı Harbe sevkleri emredilmiş22, Sivas Vilayetine ise, Kaymakam Vekili Fahri Efendinin tehcir esnasında önlem almadığından ve Koçhisar hükümet memûrlarından Halim Efendinin -İstanbul’da sakin Oskinyan isimli bir Ermeni tarafından yeğeni Maryam’ı alıkoyarak nikahlaması- şikayetiyle soruşturulması bildirilmiştir. 13 BOA. DH.ŞFR 58/264 14 BOA. DH.ŞFR 58/262 15 BOA DH. ŞFR, 56/85 16 BOA DH.ŞFR 56/180 17 BOA DH.ŞFR 57/190 18 BOA DH. ŞFR, nr. 54/83 19 BOA DH. ŞFR, nr. 54/84 20 BOA DH.ŞFR 56/387 21 BOA DH.ŞFR 61/101 22 BOA DH.ŞFR 60/61 ; BOA DH.ŞFR 61/165 ;

Erzurum Ermeni Katolik rahiplerinden olup Sivas'a sevkedilmiş olan Vahan ve Koçoryan Serop efendilere uygun şekilde muamele edilmesi23 istendiğinden, genelde sevk edilmeyen din adamlarının mecburi hallerde nispeten yakın mevkilere gönderildiklerini öğrenmekteyiz.

Trabzon, Bitlis, Mamûretülazîz, Diyârbekir, Musul vilâyetlerine, Kürtçe bilen Ermenilerin Rusya içlerinden oldukça külliyetli altınla sınıra gelip bölgeye geçecekleri bildirilerek dikkatli olmaları tavsiye edilmiştir.24

B- SİVAS-MALATYA-MUSUL HATTI

Sivas Vilayetinden daha da öne çıkan bir merkez Merzifon olup buradan gönderilen Ermeniler, diğer yerlere göre dış basında kendilerine daha fazla yer bulmuşlardır. Bunda, hem burada yer alan Merzifon Anadolu Kolejinin25 faaliyetleri, hem de Hınçak örgütünün yönetim merkezi olması etkili olmuştur. Halep ve Musul’a sevkedilen Merzifon Ermenilerinin bir kısmı Müslüman olup vilayet içlerine gönderilmişlerdir. Kolej Merzifon Ermenileri için bir nevi toplanma ve sığınma yeri haline geldiğinden, bir süre sonra boşaltılmış ve son olarak da kız talebeler öğretmenleri26 ile 2 Ağustos günü Sivas’a gönderilmişlerdir. Merzifon Konsolosunun raporuna göre, diğer vilayetlerde araba sıkıntısı çekilmesine rağmen bura Ermeniler; arabalarla gönderilmiş ve öğretmenler muaf oldukları halde gönüllü olarak tehcire katılmışlardır.27

Merzifon, Amasya, Samsun yörelerinden çıkartılan Ermenilerin durumları hakkında hatıralarını kaleme alan Mary L. Graffam’ın verdiği bilgilere göre, Bayan Mary Ermenilerle beraber yaklaşık Malatya’ya kadar yürümüş, üzerinde çok fazla spekülasyon yapılan “Tohma suyuna atılma korkusunu” onlarla beraber yaşamış, ancak köprü kayıpsız geçilmiştir. Bayan Mary genel olarak hükümetin iyi niyetli olduğunu söylemekte ise de Kürtlerden ve görevini istismar eden jandarmalardan şikayetçidir. Özellikle üst düzey görevlilerin suiistimalleri

23 BOA DH.ŞFR 95/109 24 BOA DH.ŞFR 77/47 25

Bu kolej Osmanlı topraklarında bulunan en büyük yabancı misyoner okulu olup öğretmenleri ABD’de yüksek öğrenim görmüş olan Ermeni gençleriydiler. Okul ve faaliyetleri hakkında Bkz. A. Tuzcu, “Merzifon’da Ermeni Ayaklanmaları”, LVII/220, (Aralık 1993), s.795vd.; Anadolu'nun tamamında kurulan Ermeni okullarına ve misyonerle ilişkileri konusunda genel bir bakış için bkz. N. Tozlu, “Osmanlı Devletinde Ermeni Eğitim Kurumları ve Faaliyetleri”, Yeni Türkiye 38, (Ankara Mart-Nisan 2001), s. 921-934

26

63 kız öğretmenleri Miss Gage ve Miss Willlard ile gönderilmişlerdir. Bkz. K. Çiçek, a.g.e., s.129 27

engellemek için canla başla çalıştıklarını belirtirken ”fakat bu bir sel, önüne aldığını götürüyor” demektedir.28

Urfa Mutasarrıflığına 24 Haziran [1]331 / 6 Eylül 1915'de gönderilen yazı ile, Canik ve Sivas'tan gönderilecek Ermenilerin, Mamuretülaziz - Diyarbekir yoluyla gelecekleri bildirilmektedir.29

27 Haziran tarihli Sivas vilayetine gönderilen yazıyla, “Harb mıntıkalarına yakın olan Kemah, Kuruçay, Zara, Refâhiye, Suşehri, Karahisar, Alucra, Giresun ve Tirebolu kazâlarında sevk esnasında firâr veyâ ihtidâ ederek kalmış olan Ermenilerin, düşmana câsusluk etmelerinden dolayı vilayetin güneyine sevk edilmelerine karar verilmiştir.30

Sivas, Trabzon, Erzurum, Mamûretülazîz, Diyârbekir, Bitlis vilâyetleriyle Cânik livâsı dâhilindeki Ermenilerin sevki esnâsında kânûna aykırı hareketleri gözlenen memûrlar ve jandarma haklarında muhakeme başlatılarak derhal Divan-ı Harbe sevkleri emredilmiştir.31 Yine Sivas Vilayetine32 yazılan emirle, “Gürün kaymakâmı Şuayb Efendinin, Ermeni işlerindeki ahvâl ve yakışıksız hareketlerine binâen, Dîvân-ı Harbe verilmesi lüzûmu ve işten el çektirilmesi” bildirilmiştir. Akdağ Madeni ve Boğazlıyan Ermenilerinin ise Sivas vilayeti dahilindeki mücavir köylere nakli, Ankara Vilayetine yazılmıştır.33

Elazığ’da da bir Amerikan misyonu ve koleji olduğundan, bu şehrin tehciri dış kaynaklarda oldukça fazla yer bulmuştur.34 Bunlardan en önemlileri elbette Harput Amerikan Konsolosu Leslie A. Davis ve Halep Konsolosu Jackson’un raporlarıdır.35 Davis’e göre Harput’ta hicret 1 Temmuz da başlamış olup istikamet Urfa idi. Konsolos bu iki vilayetin yaklaşık 15-20 günlük bir yol olduğunu, yol üzerine bir iki köyden başka yerleşim birimi olmadığını, ve Vali ile görüştüğünde, yolculuk esnasında Ermeniler haricinde hiç kimsenin onlara katılıp yardım edemeyeceğinin söylendiğini aktarmaktadır. Ancak daha sonra yayınlanan raporlarında ise görüşmesinin sadece ABD vatandaşı olan Ermenilerin yerlerinde bırakılmaları konusunu kapsadığını belirtmektedir. Bu görüşmede Misyoner Riggs ve Mr. Ehmann da olduklarından bunların raporları da incelenmelidir. Riggs’in raporuna göre

28 K. Çiçek, a.g.e., s.153vd 29 BOA. DH. ŞFR, 54/337 30 BOA. DH.ŞFR 71/12 31 BOA. DH.ŞFR 56/179 32 BOA. DH.ŞFR 57/413 33 BOA. DH.ŞFR 54-A/257 34

Harput Ermenilerinin durumları, Müslümanlarla ilişkileri ve Harput'ta bulunan Amerikan misyonerlerinin günlüklerinin etraflı bir şekilde incelendiği Bkz. Osman Kılıç, “Harput'ta Ermeni Katliamı Yapıldı mı?”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, Ankara 2003, s. 81-95; Harput'ta Amerikalıların faaliyetleri için bkz. Erdal Açıkses, Amerikalıların Harput'taki Misyonerlik Faaliyetleri, Ankara 2003

35

görüşmede tehcirin geciktirilmesi, vasıta sorunu, tutukluların salıverilmesi, yaşlı, hasta ve çocukların affı, muhtaçlara yardım, Amerika’ya para nakli muhacirlere refakat konuları görüşülmüş olup vali, bunlardan sadece tehcirin geciktirilmesi ve muhacirlere refakat konusunu kabul etmeyip diğer meseleleri kabul etmiştir. Konsolosun raporuna göre, 1 Haziran günü Harput’tan çıkartılanlar aynen bugün devlet karayolunun geçtiği güzergahtan geçirtilmişlerdir. Konvoyun 13. Gün Malatya’ya vardığını ve koruma karşılığı aldıkları 200 lirayla bölgeyi terk eden polislerin ardından Ermenilerin, Akçadağ36 Kürtlerine terk edildiklerini yazar. 32. Gün Kahta’ya ulaşan konvoyun 52. gün Kürtler tarafından donlarına kadar soyulup çırılçıplak yürümek zorunda kaldıklarını yazar. 60. gün Viranşehir’e varan kafile37, buradan trenle Haleb’e götürüldü demektedir. Ancak konsolosun Mamuretülazîz vilayetinden “mezbahane” diye bahsetmesi ne kadar ciddi olduğunun bir göstergesi olup devamlı soyulduğunu bahsettiği Ermenilerden, yanlışlıkla gönderilen Protestanların geri dönmek için 50-100 lira rüşvet verebildiklerini de söylemesi ilginçtir. Ermenilerin tehcir esnasında maruz kaldıkları durumları bu kadar abartılı yorumlarla anlatan Davis’in, Ermenilerin bizzat kendileri hakkındaki düşüncesi de incelenmelidir. Davis’e göre;38

“Olaylar esnasında bir tek Ermeni bile canını kahramanca feda etmek yoluna gitmediğinden, dini ve ahlâkî ilkelere sahipsiz olmayan temelsiz bir ırktırlar. Anneler kendi canlarını kurtarabilmek için en aşağılık ve barbar bir Türk’e kızını verebilmektedir. Ölümün eşiğindeyken bile dinlerini değiştirmek, yalan ve hile, para aşkı, bunlar için önemsiz günahlardır. Bir defa, Amerikan İlahiyat Semineri Ermeni öğrencileri tutuklandıklarında kendilerini kurtarabilmek için, birbirleri hakkında iğrenç iftiralar uydurdular. Dürüstlük bu ırk arasında bilinmemekte olup insanın hayranlık duyacağı değil, acıyacağı bir millettirler.”

Sevkiyat tamamen sorunsuz bitirilmiş olmayıp bu aylarda jandarmalara ateş açıldığı vaki olmuş ve 5-6 jandarma şehit olmuştur. Ayrıca komiteciler, Harput hapishanesini yakmışlardır.

Mamûretülazîz Vilâyetine 16 Kânûn-ı Evvel [1]331 / 28 Kasım 1915’de “Kahta Kaymakâmı Hakkı Beyin, Malatya'dan yola çıkarılan Erzurum Ermeni kâfilesini sevke memûr Hısnımansûr kaymakâmından, yetkisi olmayarak almak için kazâsı hudûdunu tecâvüz etmesi üzerine, aralarında ihtilâf vukû bulmuş ve bu hâl, kâfilenin üç gün dağ başında kalmasını ve emvâlin gasb olunarak kâfilenin perişan olmasına sebep olmuş olduğu ve Kahta kazâsından

36

Akçadağ Malatya Kahta karayolu güzergahında olmadığı gibi halkı da Kürt değildir. 37

3000 kişilik Harput konvoyundan 35 kadın ve 1800 kişilik konvoydan da 150 kadın ve çocuk kaldığını yazar. Bkz. K. Çiçek, a.g.e., s.187

38

geçirilen diğer Ermeni kâfileleriyle yerli Ermenilerin sevki esnâsında, bir çok para ve eşyâ Hakkı Bey tarafından teslim alındığı hâlde mâl sandığına teslîm olunan akçe sadece on bin kuruş olduğundan, Divân-ı Harb'e verilmesi gereği Hey’et-i Tahkîkiye Re’isi Mazhar Bey tarafından bildiriliyor39” denerek görüşleri istenmektedir. Yine bu vilayete 25 Kasım 1915 tarihinde verilen emirle havalar iyice soğuduğundan başlarında bir erkek bulunmayan çocuk ve kadınların sevklerinin tehiri istenmiştir.40

Sivas, Kastamonu, Mamuretülazîz vilayetleri dahil, tehcire tabi bütün vilayet ve mutasarrıflıklara yazılan yazıyla sevkedilen Ermenilerin devlet ve askerlik işlerinde kesinlikle istihdam edilmemeleri, 8 Şubat 1332 / 21 Nisan 1916 tarihinden sonra ellerindeki bu meyanda hiçbir belgenin de kabul edilmemesi istenilmiştir.41

Ermenilerden sevkiyat esnasında kuduz köpek tarafından ısırılanlar, İstanbul’a celb edilmişler ve tedavileri, Dar’ül Kelb Tedavihanesinde tamamlanmıştır. Ancak Canik vilayeti Ermenilerinin bu durumu İstanbul’a gidebilmek için istismar ettiklerini düşünen hükümet, bu durumun araştırılmasını istemiştir.42

Tehcire tabi bütün vilayet ve mutasarrıflıklara, tehcir edilecek olan Ermenilerin özellikle komitecilerle alakası olanların bir şekilde fırsat bulup ortadan kaybolduğu durumlarda, bunun derhal resmi yazı ile bildirilmesi ve mümkün olduğu kadar gözetimin sıkı tutularak kaçmalarına meydan verilmemesi istenmiştir.43 Trabzon Ermenileri Sivas yolundan sevk edildiklerinden Erzurum, Sivas, Mamuretülazîz, Diyârbekir, Sûriye, Haleb, Zor, Urfa'ya gönderilen yazılar ile yanlışlıkla44 gönderildikleri anlaşılan Katolik Mısıryan, Tahtacıyan, Kaydakyan ve Giresun'dan Galrosyanla âilelerinin orada iseler buldurularak bulundukları mahallerde bırakılmaları istenmiştir. Bunlar gönderildikleri mahallere Erzincan ve Gümüşhane üzerinden gönderilmişlerdir. Konsolos Hezier’in “duyduğu dedikodolara göre” buradaki komite üyeleri ise deniz yolu ile Samsun‘a nakledilmişlerdir. Ancak bu konuda şu ana kadar hiçbir Osmanlı belgesi bulunamamıştır. Öyle ki bu esnada asker sevki için dahi

39

BOA. DH.ŞFR 59/146; BOA.DH.ŞFR 59/235; BOA.DH.ŞFR 58/47; BOA.DH. KMS. 49-2/19 40 BOA. DH.ŞFR 58/124 41 BOA. DH.ŞFR 73/54 42 BOA. DH.ŞFR 79/14 43 BOA. DH.ŞFR 85/166 44

Dr. Dodd, Konya’da bu yanlışlıkla gönderilen Protestan ve Katolik Ermenilerin rüşvet karşılığı geri dönebildiklerini, bundan da valilerden ziyade İttihat Komitesi ve Selanik Hizibi’nin sorumlu olduğunu söylemektedir.

kayık bulunamamaktadır. Zaten arkasından Rus uyruklu ve sonradan öldüğü söylenen bir kişinin şahitliğine dayanarak bu kayıkların açıkta havaya uçurulduğu iddiası gelmektedir.45

Musul ve Zor civarında, Irak cephesine olan yakınlıkları sebebi ile bazen iskan durdurulmuş olup buralara gelmeleri gerekenler, Haleb’in doğu ve güneyine sevk edilmişlerdir.46

C- ADANA-HALEP-LÜBNAN HATTI

Bu bölgeye genelde Konya üzerinden gelen Ermeniler, Adana-Halep yolu ile Musul’a sevk olunmuşlardır. Komitelerle alakası olan kişilerin sevklerine ise daha fazla dikkat edilmiştir.47 30 Ağustos 1915 tarihinde, elçisi Morgenthau’ya rapor gönderen Mersin Konsolosu Edward Natan, Tarsus’dan Adana’ya kadar bütün güzergahın Ermeniler ile dolu olduğunu, Adana’dan itibaren trenle gittiklerini, hükümetin kalabalığa rağmen bu işi gayet intizamlı organize ettiğini, ihtiyaçlı olanlara bilet tedarik edildiğini yazmaktadır.48 Adana'ya verilen

emirle hasta ve özürlü ailelerinin kesinlikle sevk edilmemesi istenmiştir.49

Adana Ermenilerinin sayısı, 1914 Osmanlı sayımına göre yaklaşık 50.000 kadar olup bunlardan 14.000 kadarı, Halep ve ötesine sürgün edilmiştir. Bunların nakledilmelerinde bir sorun yaşanmazken, Musa Dağı Ermenilerinin nakli büyük sıkıntılara sebep olmuştur.50 1915 Eylülünde göç etmeyen 5.000 kadar Musa Dağı Ermenisi, 1.500 kadar asker tarafından kuşatılmış ve meydana gelen olaylarda 500 kadar asker şehit olduktan sonra 4.000 kadar Ermeni, bir Fransız savaş gemisi51 ile Port Said’e nakledilmiştir.

45

Trabzon Ermenilerinin nakli hakkında ayrıntılı bilgi için amerikan Konsolosu Heizer’in raporlarının yer aldığı Bkz. K. Çiçek, a.g.e., s.107vd.; Bu iddilara dayanılarak çizilmiş olan soykırım haritalarında Anadolu'da Ermenilerin yaşamadıkları yerler dahi soykırım noktaları olarak gösterildiği gibi, başta Trabzon olmak üzere bütün Karadeniz dahi katliama mekan olmuş gibi gösterilmektedir. Bkz. http://www.umd.umich.edu/dept/armenian/facts/genocide.html; http://www.armeniapedia.org/index.php?title= Armenian_Genocide#The_Genocide 06/06/06, 00:06:20

46

BOA. DH. ŞFR. 64/248; DH.ŞFR 64/239 47

BOA. DH.ŞFR 87/335: “Hınçak ve Taşnak Ermeni ihtilâl komiteleri rû’esâsından ve eşirrâdan olmalarına binâ’en Musul'a teb‘idleri lüzûmu Konya Vilâyeti'nden teblîğ edilmiş olan Zaharyan Bezdifyan ve Ohanyan Kirkoryan ve Aşcıyan nâmlarında dört şahsın”

48 Y. Halaçoğlu, a.g.e., s.58 49 DH. ŞFR, nr. 56/27 50 K. Çiçek, a.g.e., s.235 51

Fransızların Ermeni ihtilalcileri kendi garantileri altında başta Marsilya olmak üzere faklı şehirlere nakletmeleri bir defaya mahsus olmayıp farklı örnekleri vardır. Örneğin 25 Mart 1896 tarihinde Oghassi, Ratchia, Eyak ve Meldj isimli dört Ermeni, bizzat Adana Fransız konsolosu tarafından gemiye bindirilerek Marsilya'ya gönderilmiştir. Bkz. Uğur Demirbaş vd., Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Fransız İlişkileri (1879- 1918) I, Ankara 2001, s. 55 ; 13 Mart 1897 tarihinde ise bu dört kişinin aynı yollarla yurda girdiği rapor edilmiştir. Bkz. U. Demirbaş vd., Osmanlı Belgelerinde...s.93

19 Ağustos [1]331/1 Kasım 1915 tarihinde hemen hemen bütün vilayet ve mutasarrıflılara gönderilen yazılarla52 “Urfa Amele Taburunun bir bölüğündeki Ermenilerin, kazma ve kürekle hücûm ederek yüzbaşılarını ve Müslümanlardan bazılarını şehîd edip firâr eyledikleri, mahallinden bildirilmesi üzerine bu husûsda daha ziyâde müteyakkız bulunulması” emredilmektedir.

Adana, Haleb, Sûriye vilâyetleriyle Urfa, Zor ve Mar‘aş livâları dâhilindeki Ermenilerin sevkinde, görevlerini kötüye kullanan memur ve jandarmaların derhal cezalandırılmaları için İstanbul’dan müfettiş gönderilmiştir.53

Haleb Vilâyetine 7 Temmuz sene 1332 / 20 Eylül 1916’da54 “İstanbul'dan Zor'a gönderilen yedi Ermeni'den ikisinin ve Haleb'den Zor'a sevk olunan yetmiş iki Ermeni'den üçünün, Zor'a geldikleri ve diğerlerinin muhâfazâlarına memûr jandarmalar tarafından para mukâbilinde salıverildiği anlaşıldığı Zor Mutasarrıflığı'ndan bildiriliyor. Muhâfız jandarmalar hakkında derhal tahkîkât icrâsıyla kendilerinin haklarında ki evrâkla birlikte Dîvân-ı Harb'e verilmeleri” emredilmektedir. Bu konuda suiistimalleri55 görülen herkesin derhal cezalandırılması ayrıca bildirilmektedir.

Aynı vilayete yazılan bir başka yazıda, “ismiyle müsemmâ oteli idâre eden Baron nâmındaki yabancı Ermeni'nin otelini bir misâfirhâneden ziyâde kumâr-hâne olarak