• Sonuç bulunamadı

2. NESEFÎ’NİN et-TEYSİR fi’t-TEFSİR ADLI ESERİ 1 Tefsirin Genel Özellikler

2.6. Bazı Tefsirler İle Mukayeses

Nesefî’nin et-Teysir adlı tefsirinin diğer tefsirler arasındaki yerini belirlemek üzere irtibatlı olduğu bazı önemli tefsirler ile alakası ortaya konulmaya çalışılacaktır. Kimisi rivayet ağırlıklı, kimisi dirayet ağırlıklı olan bu tefsirler kronolojik olarak takdim edilecektir.

2.6.1. Ebû Mansur el-Maturidî’nin (ö.333 /944) Teʾvîlâtü Ehli’s-Sünne Adlı Eseri

Maturidi, tefsirinde surenin ismini ve isimlendirilmesinin sebeplerini zikretmekte, daha sonra sahabe veya tabiîn ya da güvenilir müelliflerin sözlerini aktarmaktadır. Sonra da teyit ettiği görüşü tercih etmektedir. Ayeti Ehl-i Sünnet’e aykırı bir şekilde tefsir eden varsa adını veya mezhebini açıkça zikretmektedir. Ayet fıkhî bir mesele hakkında ise Ebû Hanefe’nin mezhebine göre tefsir etmektedir. Ebû Mansur fikirlerini zihne yaklaştırmak için ispat ve nefiy metodunu kullanmaktadır. Aklına bir şey geldiği zaman çoğunlukla ayetin tefsirine geri dönmektedir. 102

Ebû Mansur tevil edenlerin görüşlerinde ihtilaf sebebi olmayan ayetleri veya ayetin bir kısmını atlamış, tevilini desteklemek için şaz kıraatleri kullanmıştır. Tefsirinde yer alan bazı hadisler, sahih hadis kitaplarındaki hadislerden farklıdır. Hadisleri çoğunlukla ezberinden zikretmekte ve itikattaki büyük problemli konulara önem vermektedir.

Nesefî Ebû Mansur’un manevi öğrencisidir. Çünkü ayetlerin tefsirinde onun üslubunu çokça kullanmıştır. Fakat Nesefî başta dil ve belagat yönü olmak üzere birkaç yerde Maturidî’den farklı bir yol izlemiştir. Nesefî ayetin belagat ve dil yönüne çok önem vermekle beraber nefis ve ruhun akılla birlikte terakki etmesi için sufî-işârî bir üslup kullanmış ve Maturidi’den ayrılmıştır. Nesefî Kur’an’ın icazının en güzel şekilde ortaya çıkması ve Kur’an tefsirini kolaylaştırmak için tefsir üsluplarında çeşitliliğe başvurmuştur. Bu özellik Nesefî tefsirini diğerlerinden ayıran en önemli özelliktir.103

102 bkz: Muhammed İbrahim Halil, Tefsir Ebi Mansur el-Maturidi (Te’vilatı Ehli Sünnet): Dirasetün Menhecün

Taliliyyetün, Doktora tezi, Camiatü’l Yermük, Ürdün, 2009, s.25-55.

103 وهو ةغللا لهأ لاقو كلذ مكعنم امل ةيكزتلل نيقحتسم متنك ولف لق نإو هملعب هقحتسي ائيش هدابع نم ادحأ الله صقني لا يأ ﴾ًلَيِتَف َنوُمَلْظُي َلا َو﴿ :ىلاعت هلوقو لا ةرقنلا يف نوكي ام ريقنلاو لاوط ةاونلا قش يف نوكي ام ليتفلا نسحلا لاقو خسولا نم عباصلأا لتفب ثدحي ام ليتفلا اضيأ يبلكلا لوق ةاونلا رهظ يف يت ديز نب بحرمو ىفوأ نب نامعنوهو رمع نب يرحب مهنمف ملسو هيلع الله ىلص يبنلا ىلإ مهلافطأب اوتأ دوهيلا نم لااجر نأ سابع نبا لاقو اهرشق ريمطقلاو انلمع امو راهنلاب انع رفك ليللاب هانلمع ام مهتئهك لاإ نحن ام اللهو اولاقف لا لاقف بنذ نم ءلاؤه ىلع له دمحم اي اولاقف ىلاعت الله مهبذكف ليللاب انع رفك راهنلاب ه نم احلاص ايقت ارب هنوك ىري نأ يه ةيكزتلاو هب مركأ ءيش نع رابخإ وه لب هسفنل ةيكزتب سيل نمؤم انأ لجرلا لوقو﴿ :روصنم وبأ ماملإا لاقو . ةيلآا هذهب حادتما لاف دح تاذ ةدابع لكو توافتي لا مولعم دح هل ناميلإا نلأو هسفن تججحو رهشلا تمصو ةاكزلا تيدأو رهظلا تيلص هلوقك اهبادأب ربخأو اهادأ دق نمم نع ةلفغ وهف اقداص ناك نإف مهيلع رختفيو لاكشلأا ىلع عفرتي كلذب وهف هدح فرعي لا امم الله بيبح وأ يقت وأ أرب وه هلوق امأف تيبلا ناك نإو الله ةنم ةيؤر سفنلا ةيؤرو هسفن كزم وهف هل صاخلا لوبقىلحتساو هل سانلا ةيكزت ىلإيكزي نم( : يريشقلا لاقو ةمصعلا للهابو الله ةنعلو الله تقملينجتسم وهف ابذاك ) هباجح اطع يف وهف هتانكسا وأ هتاكرح وأ هداهتجاب وأ هداروأب هسفن يكزي هفلكتب هنأ مهوت نمو باجح مظعأ en-Nesefî, a.g.e., vr.222b

29

2.6.2. Kuşeyrî’nin (ö.465 /1072) Leṭâʾifü’l-işârât Adlı Eseri

Kuşeyrî Leṭâʾifü’l-işârât adlı eserinden önce geleneksel manada et-Teysîr fi’t-Tefsîr adında tam bir Kur’an tefsiri yazmıştır. Daha sonra Leṭâʾifü’l-işârât adlı tefsirini yazmıştır. Kuşeyrî Letâifi’l-İşarât’ta belirli ve açık bir plan takip ederek kitabın başından sonuna kadar buna sadık kalmıştır. Mesela Besmele’nin kelime kelime, bazen de harf harf tefsiriyle başlamaktadır. Her surenin başında bulunmasına rağmen Besmele’yi dikkat çekici bir şekilde farklı ve diğer yerlerdeki tefsire benzemeyecek bir şekilde tefsir ettiğini görüyoruz. Çok nadir durumlar dışında ayetleri tefsir etmeden bırakmamıştır. Ayetlerin uzun olması durumunda ayetlere işaret etmeden hızlı bir şekilde geçmek yerine sıkıcı olmaması için “Kısa kesmek adına” diyerek ayetlere işaret etmiştir. Kuşeyrî nefsi durumlar ve vicdani deliller üzerinde çok durmuş ve Kur’an’ın icazı hususundaki pek çok şeyi ortaya çıkarmıştır. Aynı şekilde sanat zevkindeki dehasını da göstermiştir. Açık bir basirete sahip bir sufî, ince duyguları olan bir şair, insan nefsinin derinliklerine dalmış bir araştırmacı ve tattığı şeyleri güzel bir şekilde ifade eden bir edebiyatçı için bu durum garip değildir.104

Nesefî, nefislerde latif şeyler bırakan bu tefsirden faydalanmış ve nefislerde manaların derinleşmesi ve nefislerin yükselmesi için tefsirini işarî inceliklerle donatmış ve çoğu yerde bütün açılardan Kur’an’ın güzelliğini ortaya çıkaran ve tefsirini daha da güzelleştiren bu manevî-ruhî inceliklerle süslemiştir.

Nesefî Kuşeyrî’den çokça nakilde bulunmuş olsa da Kuşeyrî’nin tefsirinde kullandığı üslubu almamıştır. Kuşeyrî, daha önce değinildiği gibi, tasavvufi konulara sadece cemalî bir yol ile değinmiştir. Fakat Nesefî tefsirinin birçok yerinde belagat, nahiv, fıkıh, şüphelere cevap verme, Ehl-i Sünnet’i savunma gibi konuları açıklamaktadır. Kuşeyrî ise tefsirinde sadece sufî yöne ve nefsin terakkisine yer vermiştir.105

2.6.3. el-Vâhidî’nin (ö.468/1076) el-Basit fi’t-Tefsir Adlı Eseri

Müfessir kitabında rivayet ve dirayet tefsirini bir araya getirmiştir. Dilin bütün inceliklerine vakıf olmuş ve onu dikkatli bir şekilde kullanmıştır. Kur’an’ın bir kısmının diğer bir kısmını tefsir

104 bkz: Muhammed Ebû’l-İz, Menhecu’l-Kuşeyri fi Leṭâʾifü’l-işârât, Yüksek Lisans Tezi, Camiatü’l-Ürdüniyye, Ürdün, 1993, s.34-50 105 نبا نم ناطيشلا نبا ام :بيسملا نب ديعس لاقو ءاسنلا رمأ يف افيعض :سواط لاقو ءاسنلا نع ربصي لا : يبلكلا لاق﴾اًفيِعَض ُناَسن ِلإا َقِلُخ َو﴿ :ىلاعت هلوقو ءاسنلا ةنتف يسفن ىلع فاخأ ام فوخأ نإف ىرخلأاب قشعأ انأو ينيع ىدحإ تبهذو ةنس نونامث ىلع ىتأ دقو ءاسنلا لبق نم هاتأ لاإ طق مدآ ةريره وبأ لاقو نسحلا لاقو يح سيلبأو نمآ فيك لاقف 105انزلا نم كسفن ىلع فاختأ الله لوسر بحاص تنأو كنس ربك دق هل ليقف قرسأ وأ ينزأ نأ نم كب ذوعأ ينإ مهللا رحلا ىلع ربصي لا ليقو ةبوقعلا قيطي لا افيعض يأ ليقو ﴾ِ َّاللَّ ىَلِإ ُءا َرَقُفْلا ُمُتنَأ ُساَّنلا اَهُّيَأ اَي﴿ىلاعت لاق اريقف يأ ليقو نيقيلا يف افيعض ليقو نيهم ءام نم قلخ ةقب هملؤيو ةضوعب هحرجت ليقو شطعلاو عوجلاو دربلاو هفعض لمتحيو( لاقو ةيلآا ) ٍفْعَض ْنِم ْمُكَقَلَخ﴿ ىلاعت لاق ءادتبلاا يف افيعض 105قلخ لاق )هسفن معنتلا لوط نع لمتو هردص قيضي( : روصنم وبأ ماملإا لاقو حيلي امب تادهاجملا ةاساقم مكنع ففخي نأ الله ديري( : يريشقلا لاقو )نورسحتسي لاو نورتفي لا مهنإ ةكئلاملا فلاخب تادابعلا نع هتللام قح يفو هسفن يف َفِِّفَخُي﴿ لاقو مكنع اهلمحب ةناملأا فلك ﴾ْمُكنَع َفِِّفَخُي﴿ ىلاعت لاق ةعاطلا ةولاحب ةمدخلا بعت ﴾مكنع ففخي نأ الله ديري﴿ ىلاعت لاق )تادهاشملا راونأ نم مكبولقل .مهرذع هب طسبيل مهرضو مهرقف اذهب فصو )اًفيِعَض ُناَسنِلإا َقِلُخ َو﴿ هلوق يف لاقو لوصولا حورب بلطلا بعت ﴾ْمُكنَع en-Nesefî, a.g.e., vr.218b

30

etmesinden dolayı her şeyden önce Kur’an’ı, Kur’an ile sonra da Allah Teala’nın “Sana Kur’an’ı indirdik ki insanlara vahyedileni açıklayasın. Umulur ki düşünürler.”(Nahl/44) sözünden dolayı sahih sünnet, daha sonra sahabe, tabiîn ve tebei tabiînin rivayet ettiği Hz. Peygamber (s.a.v.)’in tefsirleri ile tefsir etmiştir.

el-Basît fi’t-Tefsir adlı kitabının mukaddimesinde kendisini bu değerli kitabı telif etmeye iten sebepleri ve el-Vecîz adlı eserinin mukaddimesinde belirttiği gibi daha önce benzeri görülmemiş, nadir bir kitap ve kaynağı ortaya çıkarmak için çektiği sıkıntıları zikretmiştir.

Nesefî, Vâhidî’nin tefsirindeki nüzul sebeplerini tefsirinde kullanmıştır. Görünüşe göre o, tefsirde rivayet ve dirayeti birleştirme üslubu ve metodundan faydalanmıştır. Fakat Nesefî’nin üslubu Vâhidî’nin üslubundan farklıdır. Nesefî tefsirinde işârî tefsiri ve geniş bir şekilde fıkhı ele almış, Mutezile ve diğer mezheplere cevap vermiş, bunun yanı sıra dil, itikat ve tasavvufî yöne de genişçe yer vermiştir. Bu da Kur’an’ı birçok açıdan tefsir etmeye çalışan Nesefî’nin tefsirini büyük ölçüde bu tefsirden ayırmıştır. Bu durum ayrıca Nesefî’nin tefsirini bir muhtasar olan Vâhidî’nin tefsirinden daha kapsamlı hale getirmiştir. Nesefi, tefsirinde Kur’an’ı Kerim’in güzel ve kolay bir tefsirini, icâz ve belagatını ortaya koymaya çalışmıştır. 106

2.6.4. Ebû’l-Kasım ez-Zemahşerî’nin (ö.538/1144) el-Keşşaf Adlı Eseri

Zemahşeri tefsirinde birkaç ayeti bir arada zikretmiş ve nüzul yerini (Mekkî-Medenî) belirtmiştir. Surenin isimlerini, ayetlerin tefsirlerini ve izahlarını zikretmiştir. Her ayete “Dil ve İrap” başlığı altında bir paragraf ayırmıştır. Müşkil kelimelerin nahiv hükümlerini, kelimenin icaz sırrını, fasih terkiplerin ve belîğ manaların üsluplarını belirtmiştir.

Zemahşerî tefsirinde Kur’an icazının vecihlerini, belagatını ve nazmının güzelliklerini ortaya çıkarmaya önem vermiş, bu konuda öne çıkmış ve bu konuda kaynak olmuştur. Zemahşerî hadisleri nadiren delil olarak kullanmıştır. Bazen mevzu hadisleri de zikretmiştir. Tefsirini Mutezile akâidi, delilleri ve Mutezili teviller ile doldurmuştur. Bunu kitabına öyle bir yerleştirmiştir ki ancak mahir olanlar bu durumu fark edebilmektedir. Nesefî de tefsirinde birçok yerde Kur’an icazının vecihleri ve belagatının güzelliklerini ortaya çıkarmaya önem vermiştir fakat Zemahşerî kadar ilgi görmemiştir. Hadisleri iyi bir şekilde delil olarak kullanmakla birlikte Zemahşerî gibi mevzu hadisleri zikreden Nesefî, itikadî konuları ise Maturidi akaidine göre ele almıştır.

Müfessirler Zemahşerî’nin tefsirinden çokça faydalanmışlardır. Tefsirlerine Zemahşerî’nin Keşşâf’ında zikrettiği ve Kur’an’ın nazmı ve güzel üslubunun inceliklerini ortaya çıkaran istiare

106 bkz: Cevdet Muhammet El-Mehdi, el-Vahidi ve Menhecuhu fi’t-Tefsir, 1.Baskı, el-Meclisü’l-Âlâ li’ş-Şuuni’l- İslamiyyeti-Vezaratü’l-Evkafı’l-Mısriyyeti, Mısır, 1978, s. 14-27

31

örneklerini, mecazları, belagat nüktelerini ve diğer belagat şekillerini almışlardır. Fakat müfessirler, Necmüddin en-Nesefî’nin tefsirine- kolay olmasına ve Zemahşerî’nin yaptığı gibi belagat konularında derine inmesine rağmen- o dönemde yeteri kadar başvurmamışlardır.

Zemahşerî, fıkhi ve itikadi mezhebine taassup derecesinde bağlı olmakla birlikte fıkhi meselelerde detaya girmemiştir. Nesefî ise fıkhî konuları Zemahşeriye göre daha ayrıntılı bir şekilde ele almıştır.

Zemahşeri, İsraili rivayetlere nadiren yer vemiş olup, bu rivayetleri “rivayet edildiği” kalıplar ile naklederek zayıf olduklarına işaret etmiştir. Nesefî de bu hususta aynı yolu takip etmiştir.

Zemahşerî Kur’an’ı Kerim’i Mutezile mezhebinin usulü ışığında tefsir etmiştir. Eğer bu mezhebin usulü Kur’an’ın zahiri ile çatışırsa mezhebine uyması için ayetleri tevil etmiştir. Nesefî ise Kur’an’ı Mâturîdî mezhebinin usulüne göre tefsir etmiş olup Mutezile’ye ait görüşleri şiddetle tenkit etmiştir.

Zemahşerî kıraati seçerken kendi belagat zevkine ve nahiv kurallarına dikkat etmiştir. Nesefî ise aksine ayetin kıraatlerini, sadece nahiv ve belagat kurallarını ortaya çıkarmak için değil, onları açıklamak ve manada onlardan istifade etmek için zikretmiştir.107

2.6.5. Ebû’l-Berekât en-Nesefî’nin (ö.710/1310) Medârikü’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl Adlı Eseri

Ebû’l-Berekât tefsirinde mütevatir ve şaz kıraatleri, onları tam olarak öğrenebilecek kadar zikretmiştir. Necmüddin en-Nesefî de aynı üslubu kullanarak mütevatir ve şaz kıraat çeşitlerini zikretmiştir. Ebû’l-Berekât kıraatler arasında tercihte bulunmuş ve bazılarını seçmiştir. Tercihinde Arap dili kurallarına, belagata ya da siyaka dayanmıştır. Bu konuda nakil ve rivayetleri göz ardı etmiştir. Nesefî de tefsirinde kıraatler arasında tercihte bulunmuştur. Ebû’l-Berekât irab açısından tali konulara girmemiş, kısa ve öz olarak mana ile zikretmekle yetinmiştir. Buna karşılık Nesefî irap konularında bazen derine dalmış ve aralarında tercihte bulunmuştur.

Her iki müfessir de nahiv bilgilerini, bu ilmin kurucuları olan el-Halîl, Sibeveyhi ve diğerlerinden almıştır. Her iki müfessir- özellikle de Nesefî- Ferrâ, Zeccâc ve diğer alimlerin Meâni’l-Kur’an kitaplarından faydalanmışlardır. Ebû’l-Berekât, Zemahşerî’nin Kur’an belagatı, beyân ve bedî’ ilimlerinde yazdığı neredeyse her şeyi benimsemiştir. Tefsirine Keşşâf’ta bulunan belagat nüktelerini, bedî’ sanatının örneklerini ve ortaya çıkardığı gizli manaları almıştır. Nesefî de tesfirinde belagat yönünü zikretmiştir. Bu yönde onun kendine has bir üslubu olup bu konuda Zemahşeri’den faydalanmamıştır. Meânî açısından her iki müfessir de Kur’an’ın cümleleri

107 bkz: Mustafa el-Sevı el-Cüveyni, Menhecu’z-Zemehşeri fıl-Tefsir ve Beyenu İcazihi, Daru’l-Mearif, y.y., 1984, s.20-38

32

hakkında konuşmuş ve isim cümlesi, fiil cümlesi, inşaî cümle, haberî cümle gibi çeşitlerini belirtmiştir.

Her iki müfessir de Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in sözlerini kullanmışlardır. Amelde Hanefî, itikatta Mâtürîdî - Bu yüzden çokça bu ekolün kurucusu olan Ebû Mansûr el-Maturidî’nin sözlerini delil olarak getirdikleri görülmektedir - mezhebine bağlı olan bu iki müfessirin tefsirleri, mezheplerine uygun olup Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’i ve kendi mezhepleri olan Hanefî mezhebini savunmak için muhalif fırkalara reddiyelerle doludur. Her iki imam da muhalif mezheplere karşı reddiye yaparak, sapık fırkalara, özellikle de Mutezile, Dehriye ve diğer mezheplere karşı müdafada bulunmuşlardır. Hanefî mezhebinin önde gelen alimlerinden olan bu iki alim, fıkıh ve fıkıh usulü alanında çok sayıda kitap telif etmişlerdir. Bu yüzden ayetle alakası olan fıkhî meselelere değindikleri görülmektedir.

Her iki müfessir de surelerin faziletleri konusunda varid olan hadisleri zikretmiş, İsrailiyatla ilgili rivayetlere temkinli yaklaşmış, özellikle peygamber kıssaları konusundaki rivayeleri terk etmişlerdir. Ancak nadiren de olsa İsraili rivayetlere yer vermişlerdir. Ebu’l-Berekat yer verdiği İsrailî konular üzerinde genellikle yorum yapmaksızın Necmüddin en-Nesefî gibi bu rivayetleri bir değerlendirmeye tabi tutmakta ve batıl olduklarını bildirmektedir.108

108 bkz: ez-Zehebi, a.g.e., s 21; Dr. Emine Raşid Bedreddin, en-Nesefî ve Menhecuhu fi’t-Tefsir, Daru’n-Nur, Dimeşk, 2012, s.15-32.

Benzer Belgeler