• Sonuç bulunamadı

5237 sayılı TCK' da görevi kötüye kullanma suçu mülga 765 sayılı TCK' nın aksine, tehlike suçu değil zarar suçu olarak düzenlenmiĢtir. Bu suçun zarar

suçu olmasının pek çok anlamı vardır. Burada tehlike suçu ve zarar suçu ayrımının teĢebbüse elveriĢliliği konusu önem arzeder. O yüzden bu suçun, tehlike suçumu yoksa zarar suçumu olduğunun belirlenmesi gerekir.

Evvela, neticesiz bir suç söz konusu olamaz.180

Her hareket mutlaka bir neticeye sebebiyet verir. Ancak her netice, dıĢ dünyada maddi bir değiĢiklik meydana getirmez. Netice, maddi bir zarardan oluĢabileceği gibi, bir tehlike doğurması Ģeklinde de tezahür edebilir.181

Bu bakımdan suçu oluĢturan eylemin, hukukça korunan menfaate zarar vermesi halinde zarar suçundan söz edilir182

. Bu eylem bir zarara yol açmıyor, yalnızca hukukça korunan menfaatin zarar görmesi tehdidine yöneliyorsa, burada zarar suçundan değil tehlike suçundan söz edilir.

Ġnceleme konusu görevi kötüye kullanma suçu, 765 sayılı kanunda ayrıca maddi bir zararın varlığı öngörülmediğinden tehlike suçu olarak düzenlenmiĢti.183

Tehlike suçlarında teĢebbüsün genel olarak mümkün olmadığı, ancak mülga kanun dönemindeki sistemde yer alan “eksik teĢebbüs” hükümlerinin uygulanabileceği kabul edilmekteydi.184

5237 sayılı kanunda ise eksik teĢebbüs tam teĢebbüs ayrımı yer almamaktadır. 35. maddeye göre suçun tamamlanması, icra hareketlerinin ne Ģekilde son bulduğuna ve ne ağırlıkta bir zarar veya tehlike meydana getirdiğine bakılarak belirlenmektedir.

Görevi kötüye kullanma suçunu düzenleyen 257/1. maddede, 3 farklı neticeden birinin gerçekleĢmesiyle suçun maddi unsurunun oluĢacağından

180

KUNTER, N., Maddi Unsur, sy.81.

181 DÖNMEZER, S., ERMAN, S., Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C.I, sy.383.

182 TOROSLU, N., Genel Kısım, sy.124.

183 EREM, F., TOROSLU, N., Özel Hükümler, sy.186.

bahsetmiĢtik. Görevi kötüye kullanma suçu kamu zararı, kiĢilerin mağduriyeti ve kiĢilere sağlanan haksız kazancın meydana gelmesiyle oluĢan bir zarar suçudur. Öyleyse görevin gereklerine aykırı davranmak eyleminin varlığına rağmen, bu neticelerin meydana gelmemesi halinde suç tamamlanmıĢ olmayacak ve teĢebbüste kalmıĢ suçtan bahsedilecektir.

Görevin gereklerine aykırı hareket etme eyleminin sebebiyet verdiği sonuçları “objektif cezalandırılabilme Ģartı” olarak kabul eden görüĢe göre, teĢebbüs cezalandırılmaz. ĠĢlenen eylem sonucu, kanunda öngörülen Ģartlar gerçekleĢmedikçe, mevcut icra hareketleri suça vücut vermez185. Bu görüĢe

paralel olarak, görevi kötüye kullanma suçu neticesiz suç olarak kabul edilmektedir. O yüzden görevi kötüye kullanma suçlarının teĢebbüse elveriĢli olmadığı ileri sürülmektedir. Gerçekten, cezalandırılabilme Ģartını ihtiva eden suçlarda, teĢebbüsten sorumluluk doğmaz186

.

Ancak çalıĢmamızın “netice” konusunu irdelediğimiz kısmında gerekçeleriyle söylediğimiz gibi, görevi kötüye kullanma ve ihmal suçlarının sebebiyet verdiği halleri, maddi unsurun neticeleri olarak kabul ettiğimizden, bu görüĢe iĢtirak etmemekteyiz. O yüzden suçun maddi unsurunu oluĢturan eylemlerin, 257. maddedeki neticeleri gerçekleĢtirmemesi halinde, teĢebbüste kalan görevi kötüye kullanma suçunu oluĢturduğunu ve teĢebbüse elveriĢli olduğunu burada tekrar etmemiz icap eder.

Yargıtay ise kötüye kullanılan göreve rağmen , kamu zararı, kiĢilerin mağduriyeti veya kiĢilere haksız kazanç sağlanması neticelerinin gerçekleĢmemesi durumunda, eylemin teĢebbüs aĢamasında kalıp kalmadığını tartıĢmadan suçun oluĢmadığına dair kararlar vermektedir.187

Görevi kötüye

185 ARTUK, M.E., GÖKÇEN, A., YENĠDÜNYA, C., Özel Hükümler, sy.77-78.

186 DÖNMEZER, S., ERMAN, S., Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C.I, sy.321.

187 “...anılan eylemle kamunun zarara uğradığının söylenmesine olanak bulunmamaktadır. Sağına

isnad edilen eylemde, 5237 sayılı yasanın 257. maddesinde yer alan “kiĢilerin mağduriyeti, kamunun zararına neden olunması veya kiĢilere haksız kazanç sağlanması” öğelerinden hiç biri

kullanma ve görevi ihmal suçlarına teĢebbüs mümkünken, Yargıtayın bu hususu göz ardı ederek karar vermesi hukuka aykırıdır.

Kamu görevlisi olan fail, suçun icra hareketlerine baĢladıktan bir süre sonra bu hareketleri tamamlamaktan vazgeçerse, 5237 sayılı kanunun 36. maddesinde düzenlenen “gönüllü vazgeçme” hükümlerinden yararlanır. Bu vazgeçmeyi gerçek bir piĢmanlık göstergesi olarak anlamamak gerekir. Fail hakikaten eyleminden piĢman olarak vazgeçebileceği gibi, korktuğu için yahut istediği koĢulları sağlamak için vazgeçmesi durumunda da bu hükümlerin uygulanması gerekir.188

Görevi kötüye kullanma suçunun icra hareketlerine baĢlayan kamu görevlisinin daha sonra piĢman olması üzerine, bu hareketleri tamamlamaktan vazgeçerse ve o ana kadar iĢlediği eylemler baĢka bir suça vücut vermiyorsa, eyleminden sorumlu olmayacaktır. Örneğin; akrabasına haksız kazanç sağlamak amacıyla kamu ihale kanunu hükümlerine aykırı olarak, baĢkalarının ihaleden haberdar olmalarını engellemek amacıyla yaptığı ihalenin kendi akrabasına kalmasından sonra, bu durumdan piĢman olarak herhangi bir ödeme yapılmadan ihaleyi iptal etmesi durumunda, eylemi baĢka bir suça vücut vermediğinden cezalandırılmayacaktır.

Suçun tamamlanmasını ve neticenin önlenmesini engelleyen failin de gönüllü vazgeçmiĢ olacağı kanunda kabul edilmiĢtir. Bu anlamda gönüllü vazgeçmeyi düzenleyen 36. madde etkin piĢmanlık hususunu da kapsamaktadır.

gerçekleĢmediğinden, özel dairece bu hususlar tartıĢılmak suretiyle verilen beraat kararı isabetlidir.” Yargıtay CGK. 18.10.2005, E.2005/4-96, K.2005/118.

“...sanığın eylemlerinde kamu zararı belirlenemediği gibi suç iĢleyem kastıyla hareket ettiği kesin olarak saptanamadığından beraat kararı vermek gerekmiĢtir. Yargıtay 4. CD. 16.06.2005, E.2005/2, K.2005/28.; (GÖKCAN, H.T., Görevi Kötüye Kullanma, sy.168-170.)

“...ortada kamuya verilen bir zarar yoktur. Sinema bir süre çalıĢtırıldıktan sonra kapanmıĢtır. Bu süre içerisinde bir yangın , patlama olmadığından kiĢilerin yaralanması gibi bir durumda vuku bulmamıĢtır. Kanımızca sanıkların baĢkalarına haksız çıkar sağlama gibi bir kasıtlarıda yoktur...,Görevde yetkiyi kötüye kullanma suçlarının maddi ve manevi unsurları oluĢmadığından beraatlerine karar vermek gerekmiĢtir.” Yargıtay 4. CD. 16.06.2005, E.2004/30, K.2005/27.; (GÖKCAN, H.T., Görevi Kötüye Kullanma, sy.171-173.)

Çünkü suçun tamamlanması ve neticenin önlenmesi, icra hareketleri bittikten sonra meydana gelen bir durumdur. Görevi kötüye kullanma suçunda neticeyi engelleyen fail, daha evvel yaptığı eylemler baĢka bir suça vücut vermiyorsa, eyleminden sorumlu olmayacaktır.