• Sonuç bulunamadı

Tavukçuluk Sektörü ve Şeker Piliç

Köklerimizin üzerinde büyüyoruz

1960 yılında Emek Tavukçuluk adıyla kurulan Şeker Piliç, giderek gelişen ve güçlenen bir çizgide büyümesini sürdürerek, bugün Türkiye’nin önemli üretici kuruluşları arasında yer almayı başarmıştır. Bir aile işletmesi olarak faaliyete geçen Şirket, gelenekten geleceğe uzanan bir birikimin sahibidir. 1990’lı yıllarda profesyonel bir işletmeye dönüşme yolunda önemli adımlar atan, kurumsal ve organizasyonel yapısında kayda değer dönüşümler gerçekleştiren Şirket, 1997 yılı itibarıyla İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) hazırladığı “İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesine girmiştir. Takip eden süreçte yeniden yapılanmasını ve sürekli büyüme stratejisini sürdüren Şeker Piliç, Türkiye’nin lider beyaz et üreticilerinden biri konumuna gelmiştir.

Her yıl büyüyen Şirket, yetiştiricilik konusundaki tecrübesiyle günümüzde geleneksel üreticiliğin güvenini ve lezzetini koruyabilen nadir kuruluşlar arasında yer almaktadır.

Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerine ihracat yapan Şeker Piliç, Avrupa’ya ihracat için gerekli altyapı yatırımlarını da tamamlamıştır. 2009 yılında “yerde ve gökte, her yerde” vurgusuyla vizyonunu yenilen Şirket, ulaşabildiği alanları genişletmeyi sürdürmektedir. Çin pazarının yanı sıra, Almanya, İran, Irak, Libya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin artan talepleri, Şirket’in ulaşabildiği alanların ve ihracat kapasitesinin önümüzdeki süreçte de artmaya devam edeceğine işaret etmektedir.

en başarılı gıda firması

Dünya Gıda Günü nedeniyle Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) tarafından Tarım Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) işbirliği ile 15 Ekim 2010’da düzenlenen ödül töreninde Şeker Piliç, Tarım Bakanlığı tarafından Türkiye’nin en başarılı gıda şirketlerinden biri olarak seçildi. Dünya Gıda Günü etkinliği çerçevesinde düzenlenen ödül töreninde Şeker Piliç ödülünü Tarım ve Köy İşleri Bakanı’ndan aldı.

tüketiciler gözünde en başarılı firma

Tüm Tüketicileri Koruma Derneği tarafından dürüst ticaret kuralları ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanun kapsamında "gelen ve gelmeyen şikayetler" açısından takdire değer bulunan Şeker Piliç ve Yem San. Tic. A.Ş.'nin Temmuz ayında "AYIN MARKASI" ödülüne layık görülen şirketimiz dernekçe "TÜM TÜKETİCİLERE TAVSİYE EDİYORUZ" sertifikasını da almaya hak kazanmıştır.

Ayrıca dernek tarafından şirketimiz "ALTIN MARKA" ve şirket eski Genel Müdürümüz Sayın Cavit Ayvaz'ı da şirketin bu başarısında rol oynayan kişi olarak "ALTIN ADAM" ödülleri ile taçlandırılmıştır.

ihracat

01.01.2012 – 31.03.2012 tarihleri arasında toplam 34.828 Ton piliç eti, 5.722 Ton Tavukayağı ihracatı yapılmış olup şirketimiz aynı dönemde 2.266 Ton Piliç eti ve 785 Ton Tavukayağı ihracatı gerçekleştirmiştir.

sektör ve ekonomiye katkısı

Ülkemiz tavukçuluğu hayvancılık alanında en hızlı gelişen sektörlerden biridir. Modern teknolojiyi uygulama konusunda gelişmiş ülkeler seviyesinde entegre tesislere sahiptir. 1950’den itibaren gelişmeye başlayan,1970’li yıllardan sonra ticari nitelikli işletmelere dönüşen tavukçuluk sektörü, 1980’den sonra damızlıkçı işletmelerin kurulmaya başlamasıyla bugün ülke ihtiyacının dışında oldukça büyük bir ihracat kapasitesine ulaşmış durumdadır.

Tüketiciye görece ucuz ve kaliteli gıda alternatifleri sunan kanatlı sektörü son yıllarda ülke çapında önemli bir gelişme göstermiştir. Özellikle üretim seviyesinde 1990’lı yıllardan bu yana büyük artışlar gözlenmiştir. 1990 yılında 217 bin ton seviyesinde olan kanatlı üretimi 2000 yılında 752 bin ton, 2011 yılında 1.600.000 ton üretim seviyesine ulaşmıştır. Üretimin içeriğini ağırlıklı olarak piliç eti oluşturmaktadır. Piliç etini son yıllardaki üretim artışıyla hindi eti, çıkma tavuk ve diğer kanatlı etleri takip etmektedir.

Etlik piliç üretimi, Marmara, Ege, İç Anadolu, Batı Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde yoğunlaşmış durumdadır. Bu bölgelerin büyük yerleşim merkezlerine yakınlığı nedeniyle tüketimin fazla olması, enerji temininin daha kolay olması, iklim, coğrafi yapı uygunluğu ve ulaşım imkânlarının kolaylığı üretimin buralarda yoğunlaşmasına etki eden başlıca unsurlar olarak sıralanabilir.

Kanatlı eti ve yumurta ülkemiz insanlarının dengeli beslenmeleri için stratejik öneme sahiptir. 2008 yılında gerek sektörün içine girmiş olduğu kriz ve gerek dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz, tavukçuluk sektöründe de olumsuz etkiler yaratmıştır. Ancak, temel tüketim ihtiyaçlarına yönelik gıda sektörü içinde yer almasından dolayı, küresel kriz etkileri tavukçuluk sektöründe diğer sektörlere göre daha sınırlı düzeyde seyretmiştir. Küresel ekonomik kriz ortamında kanatlı et tüketimi AB ülkelerinde değişim göstermezken, Türkiye’de düzenli bir artış göstermiştir.

Ülkemizde, Avrupa ve Orta Doğu’nun en modern kanatlı kombinalarına sahip etlik piliç entegrasyonları bulunmasına rağmen, ihracat kapasitesi son zamanlarda Arap baharı ile birlikte orta doğu ülkelerine tarihsel ve dinsel bağların da etkisiyle artmıştır. Yakın çevremizde yer alan ve dünyanın en büyük kanatlı ithalatçıları konumunda Küresel ekonomik kriz ortamında kanatlı et tüketimi AB ülkelerinde değişim göstermezken, Türkiye’de düzenli bir artış göstermiştir. Buna paralel olarak, sektörel performans da yükselmiştir. Bağımsız Devletler Topluluğu ve Orta Doğu ülkeleri gibi pazarların daha etkin bir biçimde değerlendirilmesi ülkemiz kanatlı sektörüne önemli katkılar sağlayacaktır.

Yakın zamanda açılan AB pazarı ise ithalata belli koşullar getirmiştir. Ancak politik engeller nedeni ile AB ülkelerine ihracat olanağı olmamasına rağmen, Şeker Piliç’in de aralarında olduğu uygunluk standartlarını yerine getiren bir kaç firma, AB ülkelerine ithalat gerçekleştirebilecek firmalar arasındadır.

Piliç ve diğer kanatlıların ve aynı zamanda yumurta üretiminin artırılması, özellikle ülkemizde kırmızı ette yaşanan gerilemenin yarattığı hayvansal protein açığının kapatılması açısından büyük önem taşımaktadır.

Üretimdeki artış önümüzdeki süreçte ihracatı da teşvik edecektir. Tavukçuluk sektörü Türkiye için her yönüyle katma değer sağlamaya devam edecektir.

Emek yoğun bir sektör olan tavukçuluk sektörü, 6 milyar Dolarlık pazarıyla ülkemizin önemli ölçüde istihdam yaratan sektörleri arasında yer almaktadır. Genel olarak kanatlı sektöründe, hammadde üreticisi çiftçi, sektörle ilgili esnaf, yem, ilaç-aşı, yan sanayi, nakliye, pazarlama dalları dahil yaklaşık aileleriyle beraber 1.700.000 kişinin geçimini sağladığı bir sektör tahmin edilmektedir. Sektörde kayıtlı olarak 11.623 adet etlik piliç kümesi, 1.657 adet damızlık, 3.162 adet yumurta kümesi mevcuttur. Son yıllarda yapılan yatırımlarla artan üretim kapasitesi, ülkemizin başlıca ekonomik sorunlarından biri olan istihdama önemli katkı sağlamıştır. Gerek artan üretim kapasitesi, gerekse sektörün emek yoğun niteliği, sektörün istihdam kapasitesini artırıcı unsurların başında gelmektedir.

Doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık aileleriyle beraber 1.700.000 kişiye geçim olanağı sağlayan tavukçuluk sektörü, emek yoğun niteliği ve artan üretim kapasitesiyle ülkemizin istihdam yaratan belli başlı sektörleri arasında yer almaktadır.

Kanatlı sektörünün diğer istihdam yaratan sektörlerden önemli bir farkı, üretimin coğrafi yapılanmasından kaynaklanmaktadır. Genel olarak kırsal bölgelerde kurulan işletmeler, Türkiye’deki istihdam profilinin başlıca sorunları arasında yer alan tarımsal

işsizliği önleme konusunda da olumlu katkı sağlamaktadır. Kanatlı üretim sektörü, verimliliği ve insan gücü azalan tarımsal alanlara yeni bir dinamizm getirmiştir. Böylelikle, söz konusu bölgelerdeki nüfusun kentsel alanlara göç etme eğiliminin de belli ölçüde önüne geçmiştir.

Yıllık 6 milyar ABD doları civarında bir ciroya sahip olan sektörün önümüzdeki süreçte ivme kazanarak büyümesi, ülke ekonomisi açısında da katma değer sağlayacaktır. İstihdam ve vergiler aracılığıyla ülkemiz ekonomisine değer katan sektör, nüfusun gelir seviyesi düşük geniş bir kesimine, besin değeri yüksek, kaliteli ve ucuz gıda temin ederek uzun vadede büyük katkı sağlamaktadır. Bütün bu nedenlerden dolayı, kanatlı ve yan ürünleri sektörünün gelişimine destek olmak, aynı zamanda ülkemiz ekonomisine ve insanımızın yaşam kalitesine sahip çıkmak anlamına gelmektedir. Sektörün mevcut sorunlarına çözüm üretilmesi bu noktada önem taşımaktadır.

sorunlar

Ülkemizdeki kanatlı üretimi son yıllarda önemli gelişmeler kaydetmekle birlikte henüz bazı sorunlarına çözüm bulabilmiş değildir. Tüketimin yetersizliği, tesislerdeki bazı eksiklikler ve yetersizlikler, denetim sorunları ve ihracattaki sıkıntılar bu sorunların başında gelmektedir. Bu sorunların bazıları yapısal nitelikte olup toplumsal alışkanlıklarla ilgilidir, bazıları ise piyasa koşullarının ürettiği sorunlardır. Piyasa koşullarından kaynaklanan sorunlara yine piyasa mekanizmaları içinde bazı çözümler ya da alternatifler üretmek mümkündür. Yapısal nitelikteki sorunlar ise piyasa-dışı bazı mekanizmaların devreye girmesini gerektirmektedir.

Tüketimin Yetersizliği; Ülkemizdeki tavuk eti ve yumurta tüketim seviyesi, Avrupa ülkelerinden çok düşüktür.

Gelişmiş ülkelerde kişi başına tavuk eti tüketimi 15 ile 27 kg/yıl düzeyindeyken, ülkemizdeki tüketim ancak 2008 yılında 15,7 kg/yıla 2011 yılında 19 kg/yıla ulaşabilmiştir.

Yumurta tüketiminde de aynı durum gözlenmektedir. Ülkemizde kişi başına yumurta tüketimi 180 adet/yıl dolaylarındayken, Avrupa ülkelerinde bu rakam 250 ile 300 adet/yıl arasında değişmektedir.

Tüketimi ve aynı zamanda üretimi olumsuz yönde etkileyen faktörlerin başında, hastalıklar (Avian, Influenza, Newcastle), son yıllarda görülen kene faktörü ve girdi maliyetlerinin yüksekliği gelmektedir. Bayram ve tatil gibi unsurlar tüketici alışkanlıkları üzerindeki etkisini sürdürürken, nüfus artışı, şehirleşme hızı, milli gelirdeki artış, ambalaj ve ürün çeşitliliği gibi faktörler tüketim kapasitesine olumlu yansıyan faktörler arasında öne çıkmaktadır.

Üretim Sorunları; Etlik piliç ve yumurta üretiminde karşılaşılan en büyük sorun, ürün maliyetlerinin yüksekliğidir. Üretim maliyetlerinin %70’ini yem bedeli oluşturmaktadır. Özellikle kanatlı yemlerinin ana hammaddeleri olan, mısır, soya küspesi, balık unu ve vitamin premiksleri büyük oranda ithalat yoluyla temin edilmektedir. Bu hammaddelerin yemlerdeki oranı, etlik yemlerinde %85’lere, yumurtacı yemlerinde ise

%50’lere ulaşmaktadır. Ülkemizde yem hammaddelerinin yüksek fiyatlarla üretilmesi nedeniyle kanatlı beslenmesinde kullanılan fabrika yemleri fiyatları da yüksek olmakta, bunun sonucu olarak kanatlı ürün maliyetleri yükselmektedir. Bunun yanı sıra, KDV oranlarının toptan piliç eti satışlarında %8’den %1 düşürülmesi fakat bu oranın tüketiciye satışlarda yani perakende satışlarda %8’de bırakılması da iç pazarda, vergilerini ödeyen üretici firmaları finansal açıdan maliyetlerini artıran bir unsur olarak karşımıza çıkmıştır.

Ortalama % 8 ile % 9 arasında yüklendikleri KDV ler karşısında sektör ancak bu yüklenilen KDV nin % 1’ini tahsil edebilmekte kalan kısmının yarıdan daha az bir bölümünü yıl içerisinde ancak vergi ve SGK borçlarına mahsup edebilmektedir. Mahsup edemediği kısmı ise yıl tamamlandıktan sonra iade talep edebilmektedir. Bu durum da sektörün finansal açıdan maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır.

Damızlık üretimi sektörün bir başka önemli sorunudur. Tavukçuluk sektöründeki tüm gelişmelere rağmen damızlık konusundaki dışa bağımlılık halen devam etmektedir. İthalata bağımlı sektörde olası bir ambargo veya karantina uygulaması durumunda, üretim miktarlarında büyük düşüşler yaşanması söz konusudur.

Tesis Eksikliği; İleri teknolojiyle donatılmış ülkemiz tavukçuluk tesisleri etkin ve verimli çalışmalarını sürdürmesine rağmen, üretimden maksimum fayda sağlanması ek bir takım tesislerin kurulmasını gerektirmektedir. Tavukçuluk ürünlerini işleyen sanayi tesislerinin yetersiz olması, önemli bir eksiklik olarak sektörün verimliliğini ve kâr marjını etkilemektedir. Bu noktada, yumurta sarısının sıvı veya kurutularak pasta sektörünün talebine uygun hale getirilmesi, tavuk etinden sosis salam gibi et mamulleri üreten tesislerin yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Denetim ve Düzenleme Eksikliği; Ülkemizdeki tavukçuluk tesisleri, iç pazar talebinin ihtiyacının üzerinde üretim yapabilecek ve üretim fazlasını da ihraç edilecek kapasiteye sahiptir. İhracat imkânları kısıtlandığı

durumlarda iç pazar, üretilen ürünü tüketememekte ve bu da krize yol açmaktadır. Bu durum, piyasaya yeni girecek üreticiler konusunda sınırlayıcı bazı düzenlemelere gidilmesini zorunlu hale getirmektedir.

Yeni üreticilerin düzenlenmesinin yanı sıra, mevcut üreticilerin de özellikle hijyen yönünden daha sıkı denetlenmeleri gerekmektedir. Birinci derecede korunma gerektiren, büyük yatırımlarla kurulan Grand parent veya parent stock ile kuluçka işletmelerinin çevrelerinde belli bir tampon bölge oluşturulması, bu bölgeye hijyenik hassasiyet derecesi düşük, kesimhaneler, broiler ve yumurta üretim kümesleri kurulmasına izin verilmemesi gerekmektedir. Sektörün güvenliği ve tüketicinin sağlığı için biogüvenlik önlemlerine azami önem verilmelidir.

İhracatta Yaşanan Sorunlar; Yetersiz ihracat desteği sektördeki ihracat sorunlarının başında gelmektedir.

Piliç etinde ihracat iadesinden ele geçen net miktarın 76 ABD doları/ ton olması, ihracatın önündeki en büyük engellerden biridir. ABD piliç eti ihracatına 600 ABD doları/ton, AB ise 300 avro/ton destek uygulamaktadır.

Bu yüksek destekler himayesindeki ülkelerle Türkiye kanatlı sektörünün rekabet etmesi ve ihracatını geliştirmesi mümkün değildir. Maliyetlerin yüksekliği sebebiyle, Türkiye kanatlı sektörü Rusya Federasyonu ve Orta doğu gibi büyük ithalatçıların sağladığı pazar fırsatlarından yeterince faydalanamamaktadır. Ama Arap baharı ile birlikte Suudi Arabistan’ın Türkiye’den piliç eti ithalatını serbest bırakması sektör için olumlu gelişme olarak nitelenebilir.

piliç eti üretimi

2005 yılı üretim büyüklüğüne göre, Türkiye, 943 bin ton piliç eti üretimiyle dünya ülkeleri arasında 14. sırada yer almıştır. Her geçen yıl üretimini ve tüketimini artıran sektör ihracatını da artırarak ülke ekonomisine önemli ölçüde katma değer yaratan bir sektör haline gelmiştir.

Kırmızı et üretiminin giderek azalmasıyla ve son yıllarda da fiyatının yüksek oranda artmasıyla ortaya çıkan hayvansal protein açığı, tavuk eti üretimindeki artışlarla dengelenebilmiştir. Fert başına piliç eti tüketimi 1990 yılında 3,8 Kg iken, 2010’da 19,13 kg’a yükselmiştir. AB ülkelerinde ise ortalama tüketim 26 kg/kişi’nin üzerindedir.

KANATLI ETİ ÜRETİM VE TÜKETİM MİKTARLARI

Kaynak: 1)BESD-BİR 2)Nüfus TÜİK yılsonu değerleri

TÜRKİYE KANATLI ETİ VE SAKATATI İHRACAT KALEMLERİ

YILLAR Piliç Eti ve Sak.

Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı – Besd-Bir

2012 Yılı Üç Aylık Türkiye Piliç Eti ve Ayağı İhracatı (ton)

ÜRÜN ADI Ocak Şubat Mart

Tavuk Eti 12.480 9.237 13.111

Tavuk Ayağı 1.820 1.603 2.299

İhracatımız

Şeker Piliç ve Yem San.Tic. A.Ş.

2012 Yılı Üç Aylık Piliç Eti ve Tavuk Ayağı İhracatı (Ton)

Ürün Adı Cari Dönem (2012) Önceki Dönem (2011)

Ocak-Mart İhracat Payı (%) Ocak-Mart İhracat Payı (%)

Piliç Eti 2.266 6,51 534 1,38

Tavuk Ayağı 785 13,72 520 5,80 2012 yılının ilk üç aylık döneminde 34.828 ton piliç eti ve 5.722 ton tavukayağı ihracatı yapılmış olup ülkemizin toplam piliç eti ihracatında 2011 yılının aynı ayına göre ihracatını % 324 artırarak 2.266 Ton ile % 6,51 ve tavukayağı ihracatında da 2011 yılının aynı ayına göre ihracatını % 51 artırarak 785 Ton ile % 13,72 paya sahibiz.

üretim ve satışlar

Şirketimizin ürün tipleri itibariyle bir önceki dönemle karşılaştırmalı üretim ve satış adetleri aşağıda gösterilmiştir.

Üretim

Değişim

01.01.2012 -31.03.2012 % 01.01.2011 -31.03.2011

Civciv Adet 12.064.960 (4,23) 12.598.400

Yem Ton 60.598 3,62 58.478

Piliç Eti Ton 21.778 13,47 19.193

Satış

Değişim

01.01.2012 -31.03.2012 % 01.01.2011 -31.03.2011

Civciv Adet 0 (100,00) 1.324

Yem Ton 495 6.165,52 8

Piliç Eti Ton 21.676 10,00 19.688

Benzer Belgeler