• Sonuç bulunamadı

C- vitamini (Askorbik asit): Titrasyon yöntemi ile pH metre kullanılarak % mg olarak ölçülmüştür.

5. TARTIŞMA VE SONUÇ

Araştırma 2010 ve 2011 yıllarında Tokat ekolojisinde yürütülmüştür. 2010 yılında 11 genotip ile deneme kurulmuştur. Denemeye alınan bu genotiplerin 8’ inden çeşitli nedenlerden dolayı sağlıklı veri elde edilemediğinden sonraki yıl için deneme dışı tutulmuş ve düzenli veri elde edilen 3 genotip, 2011 yılında yürütülen denemeye dahil edilmiştir. 2011 yılında yürütülen araştırma; 2010 yılında seçilen 3 genotipe ilaveten, 3 farklı genotip daha ilave edilerek toplam 6 genotip ile yürütülmüştür. Her yıldaki genotiplere ait veriler ayrı ayrı verilmiş olup, ayrıca her iki yılda da ortak olan genotiplerin karşılaştırmalı sonuçları, varyans analizleri de yapılarak değerlendirilmiştir. 02 Mart 2010 tarihinde tohum ekimi yapılan genotiplerin çıkış süresi ve çıkış yüzdeleri genotiplere göre farklı olmuştur. Genotiplerde, ekilen tohumların çıkış yüzdeleri 2010 yılında % 86,66-100,00 arasında; 2011 yılında ise % 74,63-100,00 arasında saptanmıştır. Açık araziye dikim tarihleri genellikle torbadaki fidelerin %70’ inin dikime hazır hale geldiği dönemde yapılması planmış, ancak 2010 yılında fideler dikime hazır hale gelmiş olmalarına rağmen; açık alan şartları uygun olmadığından (don riski olduğundan) gecikmeli olarak dikimleri yapılmıştır. Tohum ekiminden, tohumların % 70’ inin çıktığı döneme kadar geçen süre genotiplerde yaklaşık 10-34 gün arasında olmuştur. Bu süreden itibaren yaklaşık iki hafta sonra dikime hazır hale gelmişler ancak yukarıda belirtilen gerekçelerden dolayı araziye geç dikilmiştir. Bu duruma göre tohum ekiminden, fide dikimine kadar geçen süre genotiplere göre değişmiş ve 24-48 gün aralığında olmuştur.

2010 yılında tohum ekiminden, tohumların en az % 70’ inin çıkışına kadar geçen süre çeşitlere göre 27-34 gün olurken, 2011 yılında bu süre 29-55 gün olarak saptanmıştır. Örneğin; Gamerika01 genotipinde bu süre 2010 yılında 27 gün, 2011 yılında 55 gün olarak belirlenmiştir (bkz. Çizelge 4.1-4.2 ve Çizelge 4.7-4.8). Bu durum yukarıda da belirtildiği gibi özellikle 2011 yılının ilgili aylarının günlük sıcaklıklarının uzun süreli düşük seyretmesinden kaynaklanmış olabilir.

2011 yılında ise; 2010 yılı tohum ekiminden fide dikimine kadar geçen süre ile Tokat ili uzun yıllar ortalaması son don tarihi olan Nisan ayı sonu (28 Nisan) dikkate alınarak, ekim tarihi belirlenmiş ve buna göre her genotipin ekim tarihleri farklı olmuştur. Bu durumda, 2011 yılında denemeye alınan 6 genotipten Gamerika01, Fransa01, 2599 ve 849 genotiplerinin tohumları 30 Mart; Almanya01’ in 05 Nisan ve USA01 genotipinin tohumları ise ısıtmasız cam sera koşullarında 11 Nisan 2011 tarihinde viyollere ekilmiştir. Bu tarih ve sürelere ait karşılaştırma yapılacak bir kaynağa rastlanmamıştır. Ancak, Popova ve ark., (2010)’ nın Bulgaristan’ da 2 çeşit ile yürüttükleri bir araştırmada, tohum ekiminden-ilk hasada kadar geçen sürelerinin her iki çeşitte de (Plovdiv ve Obrazetc1) yaklaşık 6 ay olduğunu belirtmişlerdir. Bulgularımızda bu süre, her iki yılda veri aldığımız genotiplerde birinci yıl 5 ay, ikinci yıl ise Gamerika01 ve Almanya01 genotiplerinde 5 ay, USA01 genotipinde ise yaklaşık 4 ay olarak belirlenmiştir. Bu ve benzeri durumlar birçok araştırmada farklı türler için de belirtildiği gibi öncelikle çeşit özelliği ve ekolojilerden birinci derecede etkilenebilmektedir. Altın çilek konusunda özellikle yetiştiricilikle ilgili yapılan çalışmalarda sınırlı sayıda çeşidin de adının belirtildiği adaptasyon çalışmalarına rastlanmıştır. Örneğin; Wolf (1991)’ un iki farklı türde ve 8 çeşitte yürüttüğü bir çalışmada dikim aralık mesafesini 1,2×1,2 m olacak şekilde yürütmüş ve bu haliyle dönüme 695 bitki dikmiştir. Bu araştırmada kullanılan çeşitler bizim kullandığımız genotiplerle benzer olmamıştır. Yine altın çilek konusunda verilen genel bilgiler dikim aralık mesafesinin yöre ve çeşitlere göre değişebileceğini göstermiştir. Örneğin; Hindistan’ da 15-20 cm boyundaki bitkilere sahip çeşitlerde 45 cm sıra üzeri ve 0,9 m sıra arası olacak; Güney Afrika çiftçileri bu mesafeleri 0,6-0,9 m sıra üzeri ve 1,2-1,8 m sıra arası olacak şekilde önermişlerdir. Hatta zengin topraklarda sıra arası 2,4 m’ de olabildiğini ve destek sistemi olmadan yetiştirilemediğini belirtmişlerdir (Anonim, 1997). Bu bilgiler doğrultusunda araştırmada kullandığımız genotiplerin bitki özellikleri bilinemediğinden 2010 yılında benzeri diğer türlerde yapılan çalışmalar da göz önüne alınarak belirlenmiştir. 2011 yılı araştırmasında ise birinci yıl bulgularına göre dikim aralık mesafesi belirlenmiştir. Sonuçta her iki yılda da aynı genotipler bile olsa dikim aralık mesafeleri farklı olduğundan sonucun yıl faktörü yanında bu faktör de göz önünde bulundurularak yorumu yapılmıştır.

Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda 2010 yılı dikim aralık mesafesi 80×100 cm olacak şekilde belirlenmiştir. 2011 yılında ise bu mesafe 1,20×1,80 cm olarak ayarlanıp, fide dikimleri yapılmıştır. Bu durum özellikle verime önemli düzeyde etki etmiştir. Her iki yıl dikkate alınarak değerlendirdiğimiz Almanya01 ve Gamerika01 genotiplerinde birinci yıl verim değerleri, ikinci yıl verim değerlerine göre daha yüksek bulunmuştur. Örneğin; hâlihazırda Türkiye’ de altın çilek adı altında yetiştiriciliği yapılan Gamerika01 genotipinde birinci yıl verim değeri 659,47 kg/da, ikinci yıl verim değeri ise 147,54 kg/da olarak saptanmıştır. USA01 genotipinde ise bu değer ikinci yıl artmıştır. Ancak USA01 genotipinin gerek meyve özellikleri gerekse bitkisel özelliklerinin çok sağlıklı olmaması ve her iki yılda da mantari enfeksiyonlara (Fusarium sp. gibi) hassas olması nedenleriyle diğer iki çeşit kadar ticari bir değeri olmadığı kanaatindeyiz. Bu sonuç her ne kadar dikim aralık mesafesinden kaynaklanmışsa da, 2011 yılında tohum ekimi sonrası günlük düşük sıcaklıkların uzun sürmesi, vejetasyon süresinin ise 2010 yılına göre daha serin gitmesi özellikle bitki başına oluşan meyve sayısına ve neticede verime olumsuz etki yapan diğer faktörler arasında sayılabilir.

Bulgaristan’ da 2008 ve 2009 yıllarında yapılan bir araştırmada; ortalama verim ‘Plovdiv’ çeşidinde 220,61-360,40 kg/dekar; ‘Obrazetc 1’ çeşidinde ise 201,93-317,74 kg/dekar olarak bulunmuştur (Popova ve ark., 2010). Ayrıca altın çileğin Kolombiya’ da geniş alanlarda yetiştirildiği belirtiliyor. Çeşitlere ve ekolojilere göre değişmekle birlikte Kolombiya’ da yürütülen denemelerde ortalama 1500 kg/dekar verim alınabildiği belirtilmektedir (Morton, 1987). Bununla birlikte çoğu çalışmalarda verimin yaklaşık 400-600 kg/dekar aralığında olduğu bildirilmektedir (Wolf, 1991; Çelik, 2011). Almanya01 genotipine ait 2010 yılı bulgularımız, Popova ve ark., (2010)’ nın bulgularına göre benzer olurken, aynı yıla ait Gamerika01 verileri, her iki genotipten de yüksek olmuştur. 2’nci yıl ise yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı daha düşük olmuştur (bkz. Çizelge 4.4, Çizelge 4.10).

Kabuklu ve kabuksuz meyve ağırlıkları yıllara ve çeşitlere göre değişmiştir. 2010 yılı bulgularımıza göre; kabuklu meyve ağırlığı yabani çeşitlerde 1,04-2,16 g arasında değişim göstermiştir. Meyvesi tüketilen diğer 3 genotipte ise 3,15-24,93 g arasında değişmiştir. Kabuksuz meyve ağırlıklarına baktığımızda ise yabani genotipler içerisinde

en düşük ağırlık 0,84 g çıkarken, en yüksek ağırlık 1,67 g çıkmıştır. Meyvesi tüketilen diğer üç genotip ise bu aralık 2,88-24,07 g arasında değişmiştir. 2011 yılı bulgularımıza göre; kabuklu meyve ağırlığı 2,95-34,11 g arasında değişirken, kabuksuz meyve ağırlığı 2,79-33,35 g aralığında değişmiştir. Her iki yılda da ortak olan genotiplerde hem kabuklu ağırlıkta hem de kabuksuz ağırlıkta yıl×çeşit interaksiyonu önemli çıkmazken, yıl faktörü (%5) ve çeşit faktörü (%1) düzeyinde önemli olmuştur. Meyve ağırlıkları öncelikle bir çeşit özelliği olup, bakım şartları yanında özellikle bu türlerde bitki başına oluşan meyve sayısına göre de değişebilmektedir. Yapılan araştırmalara göre meyvesi sofralık olarak tüketilen altın çilek çeşitlerinde meyve ağırlıklarının 4-10 g olduğu belirtilmektedir (Çelik, 2011). Bulgularımız belirtilen sınırlar içerisinde olmuştur (bkz. Çizelge 4.3, Çizelge 4.9). Bununla birlikte USA01 genotipinin ortalama meyve ağırlığı 28,71 g olarak belirlenmiştir. Bir çok bitki türünde de olduğu gibi, bulgularımızda da bitki başına oluşan meyve sayısının fazla olduğu 2010 yılında, ortalama meyve ağırlığı (bkz. Çizelge 4.4) azalmıştır.

Kimyasal özellikler yıl ve çeşitlere göre farklı çıkmıştır (bkz. Çizelge 4.22-4.24). Çizelgelerde de görüldüğü gibi yıllar dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, SÇKM, pH ve toplam kuru madde miktarında yıl×çeşit interaksiyonu önemli çıkmazken, asitlik önemli çıkmıştır. Yıl faktörü, asitlik ve pH bulgularında önemli olmazken, SÇKM ve kuru madde değişimlerinde ise önemli bulunmuştur. Çeşitlerin SÇKM, asitlik, pH ve toplam kuru madde değişimleri önemli bulunmuştur. Bu konuda yapılan çalışmalarda genel olarak Physalis türüne ait çeşitlerin askorbik asit (C vitamini) miktarının 43,00 mg/100 g, SÇKM miktarının % 14,10, toplam su içeriğinin % 76,70 ve asitlik değerinin ise % 1,84 olduğu belirtilmektedir (Anonim, 2008). Genotiplerin kimyasal özelliklerinden C vitamini analizi yalnızca 2011 yılında yapıldı. Bu yılki USA01 genotipimiz dışındaki çeşitlerde C vitamini bulgularımız 39,82 mg/100 g-57,91 mg/100 g aralığında belirlenmiştir. Bu değerler yukarıda belirtilen sınırlara yakın olmuştur. Hatta Almanya01, Fransa01 ve 849 genotiplerine ait bu değer daha yüksek olmuştur. USA01 genotipi ise 5,48 mg/100 g değeri ile en düşük olarak saptanmıştır.

Her iki yıla ait araştırma sonucuna göre çeşitlerin SÇKM değerleri arasında çok büyük bir farklılık gözlenmemiştir (bkz. Çizelge 4.22). Benzer şekilde asitlik değişimleri de yaklaşık aynı düzeylerde kalmıştır (bkz. Çizelge 4.22). SÇKM ve asitlik bulgularımız,

rastladığımız kaynaklarla karşılaştırıldığında (Anonim, 2008; Wolf, 1991); özellikle asitlik benzer olurken, bazı çeşitlerimizin SÇKM değerleri yüksek bulunmuştur. pH değeri ise 2010 yılında genotiplere göre 3,95-4,07 aralığında değişirken, 2011 yılında 3,82-4,29 aralığında değişmiştir. Bu kaynaklarda üzerinde çalışılan çeşitler Tokat ekolojisinde adaptasyon çalışması yaptığımız genotiplerle birebir uyuşmamaktadır. Ancak kullandığımız genotiplerdeki isimler, tohum temin ettiğimiz Almanya ve Fransa gibi ülkelerde belki aynı genotip ancak farklı isimlerde yetiştiriliyor olabilir. Yine de aynı genotip bile olsa meyvelerin pomolojik ve kimyasal yapılarında ekoloji ve kültürel uygulamalardan kaynaklanan farklılıklar olabilir.

Sonuç olarak; yer kirazı (altın çilek) Türkiye’ de yeni bir tür olmakla birlikte hızlı bir şekilde yeni ürünler arasına girebilecek tür konumundadır. Yüksek fiyattan alıcı bulması ve yetiştiriciliğinin kolay olması bunun nedenleri arasında sayılabilir. Bununla birlikte herhangi bir tarım ürünün üretim alanının yaygınlaşması sofralık tüketim yanında tarıma dayalı sektörlere ham madde olabilme özelliklerine de bağlıdır. Ayrıca her kesenin ve herkesin alabileceği makul seviyelerdeki satış fiyatı da çok önemli bir faktördür. Yukarıda belirtilen konulardaki gelişmeler olumlu seyrederse altın çileğin yaygınlaşacağı kanaatindeyiz. En önemli girdisi işçiliğinin fazla olması ve destek sistemine ihtiyaç duymasıdır.

Bu çalışma ile kısa dönemde genetik kaynak muhafazası açısından Tokat ekolojisinde bulunan türler belirlenmiş olup, bunun yanında; Tokat ekolojisinde tohum ekiminden hasada kadar geçen süreçte yer kirazı tür ve çeşitlerin yetiştiriciliği hakkında doğru bilgiler elde edilmeye çalışılmıştır. Uzun dönemde ise elde edilen veriler ile; ülkemiz koşullarında bu türün de kültürü yapılan türler arasında yer almasının sağlanması ve ilk kez Türkiye koşullarında akademik anlamda kayıtlara girecek bilgilerin toplanması ve ülkemizde tarımı yapılan ürünler arasına bu ürününde girmesi sağlanarak, yeni gelir ve istihdam kaynağı oluşturmak hedeflenmiştir.

İki yıllık araştırma bulgularımıza göre sonuçlar şu şekilde özetlenebilir. Bu türe ait genotiplerde meyveden tohum alınarak yapılan yetiştiricilikte büyük oranda homojenite olduğu, kendine döllenme oranının çok yüksek olduğu yani tek bir çeşit ile de rahatlıkla bahçe kurulabileceği, Türkiye koşullarında reklamı ve yetiştiriciliği yapılan ve araştırmamızda da kullandığımız Gamerika01 genotipinin büyük bir olasılıkla belirtilen

ülkede kullanılan standart bir çeşit olabileceği, Tokat ekolojisi içinde birinci derecede önerilebilecek çeşit olduğu; dikim aralık mesafesinin gerçekte ne olabileceği net olarak bilinemediğinden 2010 yılı bulgularımıza göre verilen aralık mesafesinin dar olduğu, 2011 yılı bulgularımızda ise fazla olduğu saptanmıştır. Bu duruma göre bu genotiplerle yürütülecek çalışmalarda sıra üzeri mesafesinin 1 m, sıra arası mesafesinin ise 1,25 m olacak şekilde (800 adet bitki/dekar) dikimleri önerilmektedir.

KAYNAKLAR

Anonim, 1997. Cape Gooseberry (P. peruviana L.). California Rare Fruit Growers, Inc., http://www.crfg.org/pubs/ff/capegooseberry.html.

Anonim, 2005. General Characteristics of The Sectors Studied. ftp://fao.org/docrep/fao/010/a1505e/a1505e01.pdf.

Anonim, 2008. Cape Gooseberry. Published by Family Content. www.family- content.com.

Anonim, 2009. Yer Kirazı Üreticinin Yeni Umudu Olacak.

http://www.yms.gov.tr/HaberDetay.aspx?NewsId=566.

Anonim, 2010. Tokat İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Taşlıçiftlik Erken Uyarı İklim Veri İstasyonu Verileri.

Anonim, 2011. Tokat İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Taşlıçiftlik Erken Uyarı İklim Veri İstasyonu Verileri.

Bown, D., 1995. Encyclopaedia of Herbs and their Uses. Dorling Kindersley, London. ISBN 0-7513-020-31.

Cemeroğlu, B. 1992. Meyve ve Sebze İşleme Endüstrisinde Temel Analiz Metotları. Biltav yayınları, 381 sayfa, Ankara.

Çelik, H., 2011. Altın Çilek, Yeni Alternatif Meyve. www.gifimey.com. Davis, P. H. 1978. Flora of Turkey and The East Aegan Island. 6; 444 (808)

Duke. J. A., Ayensu. E. S., 1985. Medicinal Plants of China Reference Publications, ISBN 0-917256-20-4.

Düzgüneş, O., Kesici, T., Gürbüz, F., 1983. İstatistik Metotları I. Ankara Üniversitesi Ziraat Fak., Yayın No:861, Ders Kitabı:229, Ankara.

El-Tohamy, W. A., El-Abagy, H. M., Abou-Hussein, S. D., Gruda, N., 2009. Response of Cape Gooseberry (Physalis peruviana L.) to Nitrojen Aplication under sandy soil conditions. Gesunde Pflanzen (2009) 61:123-127.

Fischer, G., Ebert, G., Lüdders P., 2000. Provitamin A Carotenoıds, Organic Acids and Ascorbic Acid Content of Cape Gooseberry (Physalis Peruviana L.) Ecotypes Grown at Two Tropical Altitudes. II ISHS Conference on Fruit Production in the Tropics and Subtropics. ISHS Acta Horticulturae 531. Jeager, P. 2001. Study of the Market For Rwandan Physalis in Europe. ADAR

Agribusiness Centre, November 2001.

Moreno, N. H., Alvarez-Herrera, J. G., Balaguera-Lopez, H. E. ve Fischer, G. 2009. Asexual propagation of cape gooseberry (Physalis peruviana L.) using different substrates and auxin levels. Agron. Colomb. v. 27 n.3 Bogota sep./dic.

Morton, J. 1987. Cape Gooseberry, Fruits of warm climates. Julia F. Morton, Miami, FL. p. 430-434

Perry L. M., 1980. ‘’Medicinal Plants of East and Southeast Asia, ‘’The MIT Pres, Cambridge, Massachusetts, p. 393. Physalis peruviana. Biol. Pharm. Bull. 28(6) 963-966.

Pietro R. C., Kashima S., Sato D. N., Januario A. H., Franca S. C., 2000. Phytomedicine, 7,335-338.

Popova, A., Panayotov, N. ve Kouzmova, K. 2010. Evaluation of the Development of Cape gooseberry Plants Under the Environmental Conditions Of South Bulgaria. Balwois.2010-Ohrid, Republic of Macedonia-25,29 May.

Ramadan, M. F., Moersel J. T. 2007. Impact of Enzymatic Treatment on Chemical Composition, Physicochemical Properties and Radical Scavenging Activity of Goldenberry ( Physalis peruviana L.) Juice. Journal of The Science of Food and Agriculture. Sci Food Agric 87:452-460.

Ramadan, M. F., 2010. Bioactive Phytochemicals, Nutritional Value, and Functional Properties of Cape Gooseberry (Physalis peruviana) : An overview. Food Research International 44 (2011) 1830-1836.

Selvi, B., 2012. Yazılı görüşme. Gaziosmanpaşa Üniv. Fen Edebiyat Fak. Biyoloji Böl. Öğretim Üyesi, Tokat.

Şahin, S., Karaman, M. R., Ünlükara, A., Geboloğlu, N., Durukan, A., 2010. Tokat Kazova Yöresi Sırık Domates Yetiştiriciliğinde Fertigasyon tekniği ile Uygun Azot Dozu ve Bitki Su Tüketiminin Belirlenmesi. E. Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi, özel sayı, 81-87.

Wanyama, D. O., Wamocha, L. S., Ngamau, K., Ssonkko, R. N., 2006. Effect of Gibberellic Acid on Growth and Fruit Yield of Greenhouse-Grown Cape Gooseberry. 319African Crop Science Journal, Vol. 14. No.4, pp. 319-323. Wu, S., NG, L., Huang, Y., LIN, D., Wang, S., Huang, S., Lın, C. 2005. Antioxidant

Activities of Physalis peruviana. Biol. Pharm. Bull. 28(6) 963-966. Wolf, X. Y., 1991. U.S. Department of Agriculture, Agricultural Research Service,

Center for Small Farm Research, Southern University and A&M College, P. O. Box 11170, Baton Rouge, LA 70813. HORTSCIENCE 26(12): 1558 1559.

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı Soyadı : Elçin Gözde ERGÜR Doğum Tarihi ve Yer : 29/ 09/ 1988 Ankara Medeni Hali : Bekar

Yabancı Dili : İngilizce

Telefon : 0 505 9322609

e-mail : gozde_gop@hotmail.com

Eğitim

Derece Eğitim Birimi Mezuniyet Tarihi

Yüksek Lisans Gaziosmanpaşa Üniversitesi 2012 Lisans Gaziosmanpaşa Üniversitesi 2009

Lise Rauf Denktaş Lisesi 2005

Benzer Belgeler