• Sonuç bulunamadı

Amasya ili, ekolojisi değişken ve çeşitliliği olan bir yapıya sahiptir. Ekolojideki bu değişiklilik ve çeşitlilik, tarım için çok sayıda alternatifler ortaya çıkarmaktadır. Bu özelliklerden dolayı; gerek kültür bitkilerinde, gerekse florada, çok değişik tür ve çeşitlerin yetişmesi mümkün olmaktadır. Hemen hemen tüm tarım ürünlerinin yetiştiği ilde en önemli yetiştiricilik ürünlerinden biride Amasya (Çiçek) bamyasıdır.

Amasya (Çiçek) bamyası taze olarak tüketiminin yanı sıra kurutmalık özelliği ile ülkemiz de yetiştirilen diğer bamya türlerinden öne çıkmaktadır. Ancak henüz tescil edilmiş bir çeşidi bulunmamaktadır. Burada sonuçları sunulan çalışmada Amasya ve Tokat ilinde yetiştirilen ve değişik alanlardan toplanan populasyon halindeki genotipler Tokat koşullarında yetiştirilerek Amasya (Çiçek) bamyasının bazı bitkisel ve kimyasal özellikleri tanımlanmaya çalışılmış, bunun yanında bamya konusunda ıslah çalışması yapacak olan araştırıcılara katkıda bulunması hedeflenmiştir. Genotiplerin çimlenme süreleri ile ilgili verilere baktığımızda aldıkları değerlerin 7 gün (1, 5, 6, 9 ve 10 numaralı genotipler) ile 9 gün (4 ve 8 numaralı genotip) arasında değiştiği görülmektedir. Karagül (2003), yaptığı çalışmada kullandığı 114 farklı genotipte çimlenme süresini 5,2 gün ile 19,1 gün arasında tespit ettiğini belirtmektedir. Bamya tohumlarının çimlenmesinde tohumun yaşı, genetik yapısı, farklı tip ve farklı yörelerin etkisinin olabileceği düşünülmektedir.

Genotiplerin ortalama ilk çiçeklenme sürelerine bakıldığında genotipler arasında sürenin 53,5 gün (7 numaralı genotip) ile, 64,4 gün (4 numaralı genotip) arasında değiştiğini görmekteyiz. Karagül (2003), yaptığı çalışmada kullandığı genotiplerde çiçek açma sürelerini 46 gün ile 68,3 gün arasında tespit ettiğini belirtmektedir. Bu çalışmada ilk çiçeklenme süresinin bizim çalışmamıza göre daha kısa olduğu görülmektedir. Böyle bir sonuç çıkmasında ekolojik farklılığın etkisinin olabileceği düşünülmektedir. Çünkü bamya bir sıcak iklim sebzesi olarak sıcağı oldukça sever ve sıcaklık artışı ile birlikte daha hızlı bir gelişme gösterir. Karagül (2003), çalışmasını Mersin koşullarında yapmıştır. Dolayısıyla sıcaklık değerleri bizim çalışma koşullarımızdan çok daha yüksektir.

Ortalama ilk çiçeğin oluştuğu boğum numaraları bakımından genotiplerin aldığı değerlerin 5,2 numaralı boğum (1 numaralı genotip) ile 7,2 numaralı boğum (2 numaralı genotip) arasında değişen değerler aldığını görmekteyiz. Karagül (2003), tarafından yapılan çalışmada ilk çiçek boğum numaraları 3 numaralı boğum ile 8 numaralı boğum arasında tespit edilmiştir.

İlk çiçeklerin yerden yükseklikleri incelendiğinde, genotiplerin aldığı değerlerin 9,6 cm (10 numaralı genotip) ile 17,2 cm (8 numaralı genotip) arasında değiştiğini görmekteyiz. 10 numaralı genotipin bitki boyuda diğer genotiplere göre daha kısadır. Bu nedenle bodur bir gelişme gösterdiğinden dolayı ilk çiçek yüksekliğinin en az olması normaldir.

Genotiplerin bitkisel özellikleri incelendiğinde; dallanma, yaprak tüylülüğü ve kaliks segment şekilleri bakımından genotipler arasında bir farklılık görülmemiştir. Ancak habitüs, gövde tüylülüğü, gövde rengi, yaprak şekli, yaprak rengi ve kaliks sayısında genotiplerin bireyleri arasında farklılıklar görülmüştür. Bu özellikler bakımından genotipler geniş bir varyasyon göstermişlerdir.

Çiçek ve meyve özelliklerine baktığımızda genotipler arasında; meyve şekli, meyve yivliliği, meyve köşeliliği ve petal bazında renk bakımından farklılık olduğu görülmektedir. Bu durum varyasyonun bir sonucudur. Petal rengi, meyve pozisyonu, meyve rengi, meyve tüylülüğü bakımından genotipler arasında bir farklılık görülmemiştir. Bu özellikler açısından bir homojenlik söz konusudur.

Genotiplerin ortalama bitki boylarına baktığımızda 113,4 cm (10 numaralı genotip) ile 157,1 cm (7 numaralı genotip) arasında değiştiği görülmektedir. Bamya ıslahı konularında bitki boyu önemli bir kriterdir. Çünkü hasat esnasında bitki boyunun uzun olması hasadı güçleştirebilirken, kısa boylu bitkilerde hasat daha kolay yapılabilmektedir. Her boğumdan bir meyve alındığı düşünüldüğünde bitki boyunun verimi etkilemesi söz konusu olacaktır.

Bamyada tüylülük üretimi sınırlandıran en önemli kriterlerden biridir. Bu özellik aynı zamanda yeme kalitesini de olumsuz şekilde etkilemektedir. Yaptığımız çalışmada kullandığımız Amasya (Çiçek) bamyasına ait genotiplerin az tüylülük özelliği gösterdiği gözlemlenmiştir. Bu sonuçlara göre ıslah programlarında aranılan bir özellik olarak az tüylü olan bu genotipler ileride yapılacak olan ıslah çalışmalarında kullanılmak üzere tavsiye edilebilir.

Meyve ağırlığı bakımından bamyayı, çeşitler bazında değerlendirmek güçtür. Çünkü çeşitlerin özelliğine göre meyve büyüklükleri değişmekte olup, tüketici tercihleri açısından da farklılık göstermektedir. Amasya (Çiçek) bamyasının meyveleri genel özelliği bakımından küçük olarak hasat edildiği için meyve ağırlıkları da diğer çeşitlere göre daha azdır. Buna bağlı olarak da birim alan verimi düşüktür. Düzyaman (1998), değişik bamya çeşitleri ile yaptığı bir çalışmada en düşük verimin 150 kg/da ile Amasya çeşidinde elde ettiğini belirtmektedir.

Tohumların 1000 dane ağırlıkları, tohumculuk sektörü için önem taşımaktadır. Ayrıca bamya tohumlarının yüksek oranda yağ içermesi ve bitkinin çok fazla miktarda tohum oluşturması nedeniyle yağ bitkisi olma özellikleri de araştırılmaktadır. Genotiplerin 1000 dane ağırlıklarına bakıldığında, 57,17 g (5 numaralı genotip) ile 66,02 g (8 numaralı genotip) arasında değişmiştir. Düzyaman (1998), yaptığı çalışmada genotipler arasında 1000 dane ağırlıklarının 40,6 g ile 66,9 g arasında değiştiğini bildirmektedir. Karagül (2003), tarafından yapılan çalışmada, genotiplerin 1000 dane ağırlıklarının 25,9 g ile 72,7 g aralığında geniş bir varyasyona sahip olduğu görülmektedir. Bizim elde ettiğimiz değerler her iki araştırıcının tespit ettiği değerlerin arasında kalmaktadır.

Tohum rengi ve tohum şeklinde genotipler arasındaki farklılıklar, genotipler arasında homojenliğin olmadığını bir kez daha göstermiştir.

Suda çözünebilir kuru madde miktarındaki değerler, Agbo ve ark., (2008)‟nın çalışmasında elde etmiş oldukları değerlerden düşüktür. Aynı çalışmada olgunlaşma safhasına göre yapılan karşılaştırmalarda farklılık tespit edildiği görülmektedir. Bu

nedenle değişik yerlerde ve farklı çeşitlerle yapılan çalışmalarda farklılık olması düşünülebilir.

Taze meyve ile kuru meyvedeki C vitamini miktarına bakıldığı zaman kuru meyvedeki C vitamini miktarları, taze meyveye göre daha fazla gibi görülmektedir. Ancak kuru bamya elde etmek için taze meyveler kurutulduğunda hasat dönemlerine göre taze-kuru oranı %18,23-20,81 arasında değişmiştir. Bu durum kuru meyvelerde C vitamini miktarının taze meyvelere göre oransal olarak bir azalışını ifade etmektedir. Osunde ve Makama (2007), yaptığı çalışmada domates, dolmalık biber ve bamyayı taze ve güneşte kurutarak bazı besin maddelerini incelemiş, güneşte kurutma sonucunda bamyada 46,5 mg/100g, dolmalık biberde 69,67 mg/100g ve domateste 74 mg/100g C vitamini kaybını tespit etmişlerdir. Bu çalışma bizim yaptığımız çalışmayla benzer bir sonuç göstererek güneşte kurutulan sebzelerde C vitamini kaybının olduğunu göstermektedir. Ayrıca; Ertugay ve ark., (1994) C vitamini içeren meyve ve sebzelerin; kesildiği, ezildiği ve soyulduğu zaman zedelenen dokularda bulunan oksidaz enzimlerince C vitamininin oksidasyona uğrayarak etkinliğini kaybettiğini belirtmektedirler.

Protein içeriği açısından kurutulmuş meyveler bekletme sürelerine göre önemli bir farklılık göstermemiştir. Elde edilen değerler, Baysal ve ark., (1988)‟nın belirlediği 17,40 g/100g‟ın üzerindedir. Taze meyvede belirlenen protein değerleri ise, Gopalan ve ark., (2007)‟nın elde ettiği değerin yaklaşık 2,5 katıdır.

Kurutulmuş meyvelerdeki Ca, P, Fe ve K elementlerinin değerlerine bakıldığında, Baysal ve ark. (1988)‟nın kuru bamyada belirlemiş oldukları değerlerin üzerindedir (İnan 1995).

Kuru bamya verimlerinde, hasat dönemi başı ve ortasına göre, hasat dönemi sonunda yaklaşık olarak %2‟lik bir artış söz konusudur. Rithichai ve ark., (2003a) meyvedeki kuru madde miktarının tohum ekiminden sonra 50-70. günler arasında hızlı olarak arttığını belirtmekte olup, bu nedenle hasat dönemi sonunda da kuru meyve veriminin fazla olması beklenebilir.

Ülkemizde bamya ile ilgili çok fazla çalışma yapılmamıştır. Bunun nedenleri arasında diğer sebzelere göre bamyanın yetiştiriciliğinin daha zahmetli ve zor olması gösterilebilir. Bunun yanında belirli bir tüketici grubu taze, kuru, konserve ve dondurulmuş bamya tüketimini tercih ederken, bir çok tüketicide isteksiz gözükmektedir. Bu gibi sebepler belirli bölgelerde ticari bamya üretiminin kısıtlı kalmasına ve amatör düzeyde üretimin yapılmasına neden olmuştur. Bu tür üretimlerde de ticari çeşitlerin yerine daha çok yerel çeşitler tercih edilmiştir. Son yıllarda bamya üzerinde yapılan çalışma sayısında artışlar gözlenmektedir. Özellikle yerel olarak yetiştirilen genotiplerin özelliklerinin belirlenmesi ve ıslah edilerek üretime kazandırılması son derece önemlidir. Bu araştırmadan elde edilen sonuçların ileride planlanacak olan çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

KAYNAKLAR

Agbo, A.E., Gnakri, D., Beugre, G.M., Fondio, L. ve Kouame, C., 2008. Maturity degree of four okra fruits varieties and their nutrients composition. Electronic Journal of Food and Plants Chemistry, 3 (1), 1-4.

Anonim, 2004. www.amasya.8k.com/tarim.htm (08.04.2010) Anonim, 2008. http://www.fao.org (25.02.2010)

Anonim, 2009. www.upov.int/en/publications/tg-rom/tg167/tg167-3.pdf. (15.04.2009) Bayraktar, K., 1970. Sebze Yetiştirme. Cilt II. Ege Üniv. Ziraat Fakültesi Yayınları,

No.169, 479 s, Bornova-İzmir.

Blennerhassett, R. ve El-Zeftavi, B., 1986. Productivity and growth of six okra cultivars. Aust. J. Exp.Agric 26, 625-629.

Cemeroğlu, B., 2007. Gıda Analizleri. Gıda Teknolojisi Derneği Yayınları No:34. 535 s, Ankara.

Chauhan, D.V.S., 1972. Vegetable Production in India, 3rd ed., Ram Prasad and Sons (Agra).

Çağlar, G., Aras, V., Doğar, N., 2000. Bamya çeşitlerinde hasat aralıklarının verim ve kalite üzerine etkileri. 3. Sebze Tarımı Sempozyumu, Isparta.

Düzyaman, E. ve Vural, H., 2002 a. Farklı ekocoğrafik kökenli bamya genotiplerinin morfolojik varyabilitesi üzerinde bir araştırma. Ege Üni. Ziraat Fak.

Derg., 2002, 39 (2): 17-24.

Düzyaman, E. ve Vural, H., 2002 b. Farklı ekocoğrafik kökenli bamya genotiplerinin verim değerlerinde görülen heterosis üzerinde bir araştırma. Ege

Üniv. Ziraat Fak. Derg., 2002, 39 (2): 9-16.

Ertugay, Z., Kurt, A., Elgün, A., ve Gökalp, Y., 1994. Gıda Bilimi ve Teknolojisi, Atatürk Üniversitesi Yayın No: 671, Ziraat Fakültesi Yayın No: 301, Ders Kitapları Serisi No:53, 398 s, Erzurum.

Gopalan, C., Rama Sastri, B.V. ve Balasubramanian, S., 2007. Nutritive Value of Indian Foods, published by National Institute of Nutrition (NIN), ICMR.

Güngör, F., Güvenç, İ. ve Aslay, M. 1998. Bamya ve bezelyede tohumun bazı kalite özellikleri ve laboratuar testleri ile çıkış arasındaki ilişki. 2. Sebze Tarımı

Sempozyumu, 28-30 Eylül 1998, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tokat.

İnan, Y., 1995. Amasya bamyası ıslahı. Bilimsel Araştırmalar ve İncelemeler, Yayın No: 58, Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Yalova.

İnan, Y., 1998. Seleksiyon yolu ile ıslah edilen yeni bamya çeşitleri. 2. Sebze Tarımı Sempozyumu, 28-30 Eylül 1998, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tokat.

Karagül, S., 2003. Yerel Bamya (Abelmoschus esculentus) Çeşit ve Tiplerinin Karakterizasyonu. (Yüksek Lisans Tezi), Çukurova Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Bahçe Bitkileri Bölümü, Adana.

Karakaya, A., 1998. Bamyada külleme hastalığına karşı ilaçlı savaşım ve bamya çeşitlerinin hastalığa dayanıklılığı üzerinde ön çalışmalar. 2. Sebze Tarımı Sempozyumu, 28-30 Eylül 1998, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tokat.

Katung, M., 2007. Productivity of okra varieties as influenced by seasonal changes in Northern Nigeria. Not. Bot. Hort. Agrobot. Cluj, Volume 35, Issue 1.

Kuşvuran, Ş., Üzen, N., Daşgan, H.Y. ve Abak, K. 2006. Bamyada tuzluluğa tolerans bakımından genotipsel farklılıkların ortaya konması. 6. Sebze Tarımı Sempozyumu, 19-22 Eylül 2006, KSÜ Ziraat Fakültesi, Kahramanmaraş.

Lee, L. ve Chong, C., 2007. Performence of seven okra accessıons. Senior Officers Conference, Department of Agriculture Sarawak, 11-14 December 2007, Kuching, Sarawak.

Marsh, L., Jones, R. ve Ellersieck, M., 1990. Growth of okra and fruiting pattern as affected by growth regulators. Hortscience 25 (4): 431-433.

Marsh, L., 1992. Emergence and seedling growth of okra genotypes at low temperatures. Hortscience, 27 (12):1310-1312.

Marsh, L., 1993. Moisture affects cowpea and okra seed emergence and–growth at low temperatures. Hortscience, 28 (8): 774-777.

Mondal, N. ve Dana, I., 1993. Genetic divergence in okra. Department of Genetics and Plant Breeding, B.C.K.V., Mohanpur 741252, West Bengal, India. Indian Agriculturist, 37 (3), 189-192.

Oluwatoyinbo, F., Akande, M. ve Adediran, J., 2005. Response of okra (Abelmoschus

esculentus) to lime and phospuhorus fertilization in an acid soil. World Journal of

Agricultural Sciences 1(2): 178-183.

Osunde, Z.D. ve Makama, A.L., 2007. Assessment of changes in nutritional values of locally sun-dried vegetables. AU J.T. 10 (4): 248-253.

Pakyürek, A.Y., Sarı, N. ve Abak, K., 1998. Harran ovası koşullarında farklı bamya çeşitlerinin verim ve bazı meyve özellikleri. GAP I. Sebze Tarımı Sempozyumu, 7-10 Mayıs 1996, Harran Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü, Şanlıurfa.

Rithichai, P., Fujime, Y., Sukprakarn, S., Terabayashi, S., Okuda, N. ve Date, S., 2003a. Effect of fruting on plant growth and distribution of dry matter in okra (Abelmoschus esculentus), Bull.Univ. Farm, Fac. Agr. Kyoto Pref. Univ. 23. Rithichai, P., Fujime, Y., Sukprakarn, S., Terabayashi, S., Okuda, N. ve Date, S.,

2003b. Cultivar differences in flowering response of okra (Abelmoschus

esculentus) in spring and autumn. Sci.Rep.Kyoto Pref. Univ., Hum. Env and Agr.,

50-54.

Siemonsma, J.S., 1982. La Culture du Gombo (Abelmoschus spp.), Legume-Fruit Tropical. www.agralin.nl/wda/

Splittstoesser, W.E., 1984. Vegetable Growing Hanbook, Second Edition University of Ilionis. The AVI Publishing Company, INC. Westport, Connecticut, Printed in the United States of America, 239-240.

Sridhar, T.S., Poonam-Sinha ve Sinha, P., 1989. Assessment of loss by powdery mildew (Erysiphe cichoracearum) of okra (Hibiscus esculentus) and its control. Indian Journal of Agricultural Sciences. 59 (9): 606-607.

Şahin, M., 1993. Bazı bamya çeşitlerinin Erzincan şartlarında verim ve kalite özelliklerinin saptanması. Sonuç Raporu, Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Erzincan.

Vural, H., Eşiyok, D., ve Duman, İ., 2000. Kültür Sebzeleri, Ege Üniversitesi Basımevi, 440 s, Bornova, İzmir.

Whitehead, W., ve Singh, B., 2000. Yield, time of maxsimum CO2 exchange rate, and

leaf-area index of „Clemson Spineless‟ okra are affected by within-row spacing. Hortscience 35 (5):849-852.

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı Soyadı : Elif DEMİRKIR Doğum Tarihi ve Yer : 1984-SAMSUN Medeni Hali : Bekar

Yabancı Dili : İngilizce Telefon : 0546 478 44 72

e-mail : elif.demirkir@mynet.com

Eğitim

Derece Eğitim Birimi Mezuniyet Tarihi

Lisans Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü

2008

Lise Samsun 19 Mayıs Lisesi 2001

Benzer Belgeler