• Sonuç bulunamadı

16 7-F 28 SĐVAS TECER

5. TARTIŞMA ve SOUÇ

Tür içi ve türler arası genetik çeşitliliğin belirlenmesinde ayrım gücü yüksek olan markör sistemlerinden biri olan SRAP markör sistemi etkili ve basit kullanımı sayesinde yaygınlaşmıştır. Çalışılan örnek sayısının artışı SRAP’in spesifitesini olumsuz etkilememektedir. Budak ve ark. (2004), ayrım gücü bakımından markör sistemlerini karşılaştırmışlar ve SRAP > SSR > ISSR > RAPD şeklinde bir sıralama elde etmişlerdir.

Çalışmada kullandığımız bitkiler Oxytona seksiyonuna ait çok yıllık bitkilerdir. Sivas, Erzincan, Tunceli, Niğde ve A.Ü.Z.F. (Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi) bitkilerin toplandığı bölgelerdir. Toplamda 40 bitkinin 16’sı Niğde, 11’i Tunceli, 6’sı Sivas, 5’i Erzincan ve 3’ü de A.Ü.Z.F. bölgesinden toplanmıştır. Kullanılan SRAP primerleri daha önce yapılmış olan çalışmalarda kullanılan ve iyi sonuç veren primerler arasından seçilmiş olup, en fazla bant veren 3 nolu primer olarak tespit edilmiştir (Çizelge 3.3). Feng ve ark.(2009), Çin de bir süs bitkisi olan Celosia argentea L. ve Celosia cristata L. populasyonlarının genetik çeşitliliğini araştırmışlardır. Me2/Em2 olarak adlandırdıkları primer, kulandıkları 10 primerden biridir. Bu primer kombinasyonu bizim çalışmamızdaki 3 nolu primerdir. 16

Celosia populasyonundan 11’i diğerlerine göre daha yüksek bir genetik çeşitlilik göstermiştir.

Bunun daha büyük bir populasyonun varlığı ve daha az insan etkisi ile açıklanabileceğini belirtmişlerdir. Ayrıca çalışmadaki kültür bitkilerinin polimorfizm oranı ve genetik çeşitliliğin daha düşük olduğu bulunmuştur. Yabani populasyonlar arasındaki çaprazlamalar genetik çeşitliliği artırmıştır. Bizim çalışmamızda da bitkilerin Türkiye doğal florasında yetişen yabani türler olması polimorfizm oranının yüksek seviyede gözlenmesine neden olmuştur.

Feng ve ark.(2009) Celosia ile yaptıkları genetik çeşitliliğin tespiti çalışmasında, benzer şekilde 10 primer çifti kullanmışlardır. Primerlerin seçimi ve sayısı konusunda herhangi bir sınırlama olmadığından dolayı farklı çalışmalarda farklı sayıda primer kombinasyonu kullanılabilmektedir. Ding ve ark.(2008), Çin de endemik ve nesli tehlike altında olan Orchidaceae familyasından Dendrobium officinale ‘ nin genetik çeşitliliğinin belirlenmesi ve bitkinin korunmasına yönelik olarak yaptıkları çalışmada SRAP tekniğini yalnızca 4 primer çifti kullanarak gerçekleştirmişlerdir. Li-jun ve ark.(2008) ise 35 kenevir genotipini 33 SRAP primer çifti kullanarak analiz etmişlerdir. Oxyona seksiyonuna ait bitkilerde RAPD tekniği ile yapılan bir çalışmada (Parmaksız, 2004), benzer bölgelerden toplanan 53 populasyonda 15 primer kullanılmış ve oluşan 96 banttan 90 tanesinin polimorfik ve polimorfizm oranının

26

% 84,3 olduğu belirtilmiştir. Bizim çalışmamızda ise polimofizm oranı % 89,66 olarak bulunmuştur. RAPD ve SRAP tekniği verileri bu bakımdan birbirini destekler niteliktedir. Yine Parmaksız ve ark. (2009) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada; RAPD tekniğinin 183 populasyonda uygulanması sonuçlarına göre kullanılan 22 primerden 21 tanesinin polimorfik olduğu ve bu primerlerin toplam 87 bant oluşturduğu belirlenmiştir. Polimorfizm oranı ise %92,55 olarak bulunmuştur. Ayrıca aynı bitki gruplarında ISSR tekniği ile yapılan diğer bir çalışmanın verilerine göre (Gürkök, 2009) çalışılan 20 primerin oluşturduğu toplam 82 banttan 80 tanesinin polimorfik ve polimorfizm oranının %96,97 olduğu bildirilmiştir. Bitkilerin toplandıkları bölgelerin aynı olmasının yanı sıra, ISSR tekniği kullanılarak yapılan çalışmada 180 farklı bitkinin çalışıldığı göz önüne alınırsa daha yüksek bir polimorfizm oranı şaşırtıcı olmamıştır. Çünkü farklı genotipler genetik çeşitliliği artırmış ve buna bağlı olarak polimorfizm oranı bizim çalışmamıza oranla yaklaşık %7’lik bir farklılık göstermiştir.

Elde edilen dendogram incelendiğinde, bitkilerin 2 ana gruba ayrıldığı görülmektedir (Şekil 4.3.) Alt gruplar incelendiğinde ise bitkilerin 9 alt gruba ayrıldığı görülmektedir. Sivas ve Niğde bölgesine ait olan P. pseudo-orientale (2n=42) türü dendogram üzerinde aynı grupta yer almıştır. Erzincan ve Tunceli bölgesine ait P. orientale (2n=28) türlerine ait bitkiler ayrı

noktalarda gruplanmıştır. Papaver bracteatum (2n=14) türü ise net bir gruplanma

göstermemiştir.

Çalışmamızda en yakın genetik mesafe değeri 0,109 olarak bulunmuştur. 25-C kodlu 1 nolu populasyon ile 29-C kodlu 2 nolu populasyon arasında 0,109’luk bir genetik mesafe saptanmıştır. Sıfıra çok yakın olan bu değer iki bitkinin birbirine genetik olarak oldukça yakın olduğunu göstermektedir. Bu iki bitkinin de 28 kromozomlu ve Tunceli bölgesine ait oluşu bu sonucu desteklemektedir. Matris verileri ile coğrafi köken bilgileri uyuşmaktadır. 5-F kodlu 14 nolu populasyon ile 11-F kodlu 18 nolu populsayon arasında ise 1,00’lik genetik mesafe saptanmıştır. Bu da 40 bitki içerisinde bu bitkilerin genetik olarak birbirine en uzak iki bitki olduğunu göstermektedir. Bu bitkilerin her ikisi de 42 kromozomlu olup, 14 nolu populasyon Sivas bölgesine, 18 nolu populasyon ise Erzincan bölgesine ait bitkilerdir.

27

5.1. Sonuç

Bu tez çalışması ile ülkemiz doğal bitki örtüsünde var olan Oxytona seksiyonu bireylerinde gen potansiyelinin genetik düzeyde tanımlanması açısından SRAP tekniği ile ilk uygulama olarak gerçekleştirilmiş ve daha sonraki çalışmalar için optimize edilmiştir. Bunun yanında bundan sonra yapılacak olan çalışmalar için uygun DNA izolasyon yöntemi ve PCR koşulları belirlenmiştir. SRAP tekniğinin genetik olarak farklı olan populasyonların tespit edilmesinde güvenle kullanılabileceği bulunmuştur. Dolayısıyla bu çalışma, bundan sonra Oxtona seksiyonu içersinde bulunan belki de Papaver cinsine ait türlerde yapılacak olan gen kaynaklarının karakterize edilmesi ve markörler yardımıyla seleksiyon çalışmalarına alt yapı hazırlamıştır.

Benzer Belgeler