• Sonuç bulunamadı

IBR, BVDV, BRSV, P1V-3 ve BAV-3 enfeksiyonları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gözlenmekte ve meydana gelen ekonomik kayıplar nedeniyle özellikle geçimini hayvancılıkla sağlayan bölgelerde önem kazanmaktadır.

Daha önce Türkiye’ nin farklı bölgelerinde IBR, BVDV, BRSV, PIV-3 ve BAV-3 için genellikle serum nötralizasyon testi (SNT) ile yapılan çalışmalarda, sırasıyla, %17.1-70.7, %14.3-100, %43.75-73.0, %11.00-100 ve %14.20-92.3 arasında değişen seropozitiflik oranları bildirilmiştir (Erhan ve ark. 1971, Erhan ve ark. 1973, Öztürk ve ark. 1988, Bolat 1991, Öztürk ve Duman 1992, Alkan ve ark. 1997, Yavru ve ark. 1998, Çabalar ve Karaoğlu 1999, Çabalar ve Can-Şahna 2000, Yıldırım ve Burgu 2005, Yavru ve ark. 2005, Duman ve ark. 2007, Yeşilbağ ve Güngör 2007).

Türkiye’ de IBR enfeksiyonu ile ilgili yapılan çalışmalarda (Öztürk ve ark. 1988, Alkan ve ark. 1997, Yavru ve ark. 1998, Çabalar ve Can-Şahna 2000, Yıldırım ve Burgu 2005, Yavru ve ark. 2005, Duman ve ark. 2007, Okur-Gümüşova ve ark. 2007, Yeşilbağ ve Güngör 2007) enfeksiyonun seroprevalansı % 17.1-70.7 oranları arasında tespit edilmiştir.

Öztürk ve ark. (1988), Konya Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü sığırlarından aldıkları 238 kan serumu örneğini mikronötralizasyon testi ile IBR/IPV

virusuna karşı test ederek, serumların %56.3’ ünün pozif olduğunu bildirmişlerdir. Alkan ve ark. (1997) kamu işletmelerinde yaptıkları çalışmada IBR enfeksiyonunun

seroprevalansını %59.70 olarak belirlemişler ve IBR virusunun solunum sistemi enfeksiyonlarında etkin role sahip olduğunu saptamışlardır. Yavru ve ark. (1998) Konya bölgesinde boğalar üzerinde yaptıkları çalışmalarda IBR enfeksiyonunun seroprevalansını %41.60 olarak bulmuşlardır. Çabalar ve Can-Şahna (2000), Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ nde bulunan 12 özel ve 5 kamu işletmesine ait süt sığırlarından topladıkları 471 kan serumunu PIV-3, BHV-1 ve BRSV spesifik antikorları yönünden serum nötralizasyon testi ile kontrol ederek, işletmeler genelinde BHV-1 için seropozitiflik oranını % 52.4 olarak saptamışlardır. Yıldırım

ve Burgu (2005), Kuzeydoğu Anadolu bölgesindeki sığırlarda mavidil (BT), IBR, PIV-3, Bovine Leukemia Virus (BLV) enfeksiyonlarının seroprevalanslarını araştırmak amacıyla 8 ildeki özel sektöre ait organize yetiştiricilik yapılan ve aile işletmelerinde bulunan sığırlardan aldıkları toplam 506 kan serumu örneğini mikronötralizasyon testine tabi tutarak, IBR virusuna karşı % 59.48 oranında bir seropozitiflik belirlemişlerdir. Yavru ve ark. (2005), Konya Et ve Balık Kurumu Mezbahası’ ndaki farklı yaş, cinsiyet ve ırktaki sığırlardan aldıkları toplam 254 kan serumu örneğini mikronötralizasyon testi (mNT) ile BAV- 1, 2 ve 3, IBR/IPV,PIV-3, BRSV ve BVDV nötralizasyon antikorları yönünden kontrol ederek, 145 (% 57.08) hayvanda IBR/IPV virusuna karşı nötralizan antikor varlığı tespit etmişlerdir. Duman ve ark. (2007), BHV-1 enfeksiyonlarının varlığını serum nötralizasyon testi ile ortaya koymak için Türkiye’ nin orta (Konya) ve güney (Denizli) bölgelerinden üç yaş ve üzeri, sağlıklı, BHV-1’ e karşı aşılanmamış 3001 besi sığırından kan serum örnekleri almışlardır. Test sonucunda, BHV-1 enfeksiyonunun seroprevalansını, Đç Anadolu’da % 35.08 ve Güney Anadolu’ da % 38.75 olarak tespit ederek, sonuçları Türkiye’ nin orta ve güneyindeki sığır populasyonlarında BHV-1 enfeksiyonunun prevalansında bir azalma olduğu şeklinde yorumlamışlardır. Okur-Gümüşova ve ark. (2007), Türkiye’ nin Samsun ilindeki aşılanmamış, 1-3 yaş arasındaki 188 sığırdan aldıkları kan serumu örneklerini, SNT’ ni kullanarak, sığırlarda solunum sistemi hastalıklarına neden olan 5 virusa (BHV-1, BVDV, PIV-3, BAV-1 ve BAV-3) karşı antikorlar yönünden test ederek, BHV-1’ e karşı % 61.17 oranında bir seropozitiflik tespit etmişlerdir. Yeşilbağ ve Güngör (2007), Marmara bölgesinde bulunan 7 ildeki 39 sığırcılık işletmesinden topladıkları toplam 584 kan serumu örneğini BHV-1, BVDV, BRSV, PIV-3, BAV-1 ve BAV-3’ e spesifik nötralizan antikorlar yönünden inceleyerek, BHV-1’ in seroprevalansını % 17.1 olarak saptamışlardır. Ayrıca, IBR, BVDV ve BRSV’ unun seroprevalansının büyük kapasiteli süt sığırı işletmelerinde küçük kapasiteli işletmelere oranla son derece yüksek olduğunu tespit ederek, sürü kapasitesinin solunum yolu virusları açısından çok önemli bir risk faktörü olduğunu bildirmişlerdir.

Bu çalışmada IBR enfeksiyonunun seroprevalansı örneklenen populasyon için % 25.55 olarak belirlenmiştir (Tablo 4.1.2). Bu sonuç yukarda belirtilen Türkiye’ de yapılan çalışmalarda bildirilen değerler ile karşılaştırıldığında; Yeşilbağ ve

Güngör’ün (2007) bildirdiği değerden (% 17.1) yüksek, diğer araştırmalarda bildirilen değerlerden ise düşüktür. Burada vurgulanması gereken husus, IBR’ nin seroprevalansının Konya bölgesinde azalma eğiliminde olduğudur. Öztürk ve ark. (1988), Yavru ve ark. (2005) ve Duman ve ark. (2007) tarafından Konya bölgesinde önceden yürütülen araştırmalarda, enfeksiyonun seroprevalansı sırasıyla %56.30, %41.60 ve 35.08 olarak belirlenmiştir. IBR enfeksiyonunun seroprevalansının araştırmanın yapıldığı Konya bölgesinde düşük çıkmasının nedeni, özellikle son birkaç yıldır Tarım Bakanlığı Konya Đl Müdürlüğü’ nün IBR’ nin eradikasyonu kapsamında bölgede uyguladığı sıkı kurallardan (hayvan hareketlerinin ve bir sürüye hayvanların girişinin kontrol altına alınması, sığırcılık işletmelerine IBR- seronegatif damızlık boğaların katılması, vs.) kaynaklanmış olabilir. IBR virusu yönünden seropozitif aşılanmamış sığırlar latent virus taşıyıcıları olabileceği için (Obando ve ark. 1999), IBR’ nin Konya’ da seroprevalansındaki bu azalma önemlidir.

Ülkemizde gerek süt sığırcılığı, gerekse besi sığırcılığı yapılan işletmelerde önemli ekonomik kayıplara neden olan IBR enfeksiyonlarının varlığı, dünyanın değişik ülkelerinde de yapılan serolojik çalışmalarla (Durham ve Hassard 1990, Ghirotti ve ark. 1991, Suzan ve ark. 1983) ortaya konulmuştur.

Durham ve Hassard (1990), Kanada’ nın Saskatchewan ve Alberta eyaletlerinde bulunan 295 çiftlikten aldıkları toplam 1745 sağlıklı ineğin kan serum örneklerini IBR/IPV, PIV-3, BRSV ve BVDV’ una karşı spesifik antikorlar yönünden ELISA ile teste tabi tutarak, IBR yönünden % 37.8 oranında bir seropozitiflik değeri saptamışlardır. Ghirotti ve ark. (1991), Zambia’ da sığırlarda IBR/IPV,PIV-3,BAV-3 ve BVD-MD enfeksiyonlarının seroprevalansını belirlemek amacıyla yaptıkları araştırmalarında, IBR/IPV’ nin seroprevalansını % 42.1 olarak tespit etmişlerdir. Suzan ve ark. (1983), Meksika’ nın 19 farklı eyaletinden sütçü inek ve besi sığırlarının kan serumu örneklerini BHV-1, PIV-3, BAV-7 ve BVDV’ u yönünden test etmişler ve IBR/IPV’ nin seroprevalansını % 57 olarak saptamışlardır. Bu sonuçlar elde ettiğimiz bulgularla karşılaştırıldığı zaman; sonuçlar, IBR enfeksiyonlarının Türkiye’ de yapılan araştırmalarla genelde benzer oranlarda bulunduğunu, fakat bu araştırmada bulunan seropozitivite oranından (% 25.55) yüksek olduğunu göstermektedir.

BVDV enfeksiyonları tüm dünyada sığır populasyonlarında yaygındır. Değişik ülkelerde, hatta aynı ülkede değişik sürülerde farklı virulense sahip BVDV’ ları izole edilebilmektedir (Liess 1990). Türkiye’ de BVDV enfeksiyonu ile ilgili yapılan çalışmalarda (Erhan ve ark. 1971, Gelfert 1991, Çabalar ve Karaoğlu 1999, Yavru ve ark. 2005, Yıldırım ve Burgu 2005, Okur-Gümüşova ve ark. 2007, Yeşilbağ ve Güngör 2007) enfeksiyonun seroprevalansı % 14.3-100 oranları arasında tespit edilmiştir.

Erhan ve ark. (1971), Marmara bölgesinde iki çiftlikten alınan sığır serumlarında % 62 oranında BVDV’ una özgü antikor varlığı tespit etmişlerdir. Gelfert (1991), Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan 10 ilden topladığı 476 kan serumunda % 18-100 arasında BVDV seropozitifliği bildirmiştir. Çabalar ve Karaoğlu (1999), Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde kamuya ait işletmelerden ve halk elinde bulunan sığırlardan alınan 471 adet serum örneğinde SNT sonucunda % 14.3-100 arasında BVDV seropozitifliği saptamışlardır. Yavru ve ark. (2005), Konya Et ve Balık Kurumu Mezbahası’ ndaki sığırlardan aldıkları toplam 254 kan serumu örneğini mikronötralizasyon testi (mNT) ile BAV- 1, 2 ve 3, IBR/IPV,PIV-3, BRSV ve BVDV nötralizasyon antikorları yönünden kontrol ederek, BVDV’ una karşı % 44.09 oranında bir seropozitiflik belirlemişlerdir. Yıldırım ve Burgu (2005), Kuzeydoğu Anadolu bölgesindeki sığırlarda mavidil (BT), IBR, PIV-3, Bovine Leukemia Virus (BLV) enfeksiyonlarının seroprevalanslarını araştırmak amacıyla 8 ildeki özel sektöre ait organize yetiştiricilik yapılan ve aile işletmelerinde bulunan sığırlardan aldıkları toplam 506 kan serumu örneğini mikronötralizasyon testine tabi tutarak, BVD virusuna karşı % 81.62 oranında bir seropozitiflik belirlemişlerdir. Okur-Gümüşova ve ark. (2007), Türkiye’ nin Samsun ilindeki aşılanmamış, 1-3 yaş arasındaki 188 sığırdan aldıkları kan serumu örneklerini, SNT’ ni kullanarak, sığırlarda solunum sistemi hastalıklarına neden olan 5 virusa (BHV-1, BVDV,PIV-3, BAV-1 ve BAV-3) karşı antikorlar yönünden test ederek, BVDV’ una karşı % 53.19 oranında bir seropozitiflik tespit etmişlerdir. Yeşilbağ ve Güngör (2007), Marmara bölgesinde bulunan 7 ildeki 39 sığırcılık işletmesinden topladıkları toplam 584 kan serumu örneğini BHV-1, BVDV, BRSV, PIV-3, BAV-1 ve BAV-3’ e spesifik nötralizan antikorlar yönünden inceleyerek, BVDV’ unun seroprevalansını % 41.4 olarak saptamışlardır. Bu çalışmada ise, BVDV enfeksiyonunun seroprevalansı

örneklenen populasyon için % 96.11 olarak belirlenmiştir (Tablo 4.1.2). Bu sonuçlar Türkiyede yapılan diğer çalışmalarda bildirilen değerlerle genelde paralellik göstermektedir. Ancak, Yavru ve ark.’ nın (2005) Konya bölgesinde önceden yapmış oldukları araştırmada BVDV’ unun seroprevalansının (% 44.09) bu araştırmada tespit edilen orandan (% 96.11) düşük çıkması, üzerinde önemle durulması gereken bir husus arzetmektedir. Bu durum, Tarım Bakanlığı Konya Đl Müdürlüğü’nün IBR’ nin eradikasyonu konusunda gösterdiği itinayı BVDV’ unun eradikasyonu konusunda (sürü içindeki persiste enfekte hayvanların tespiti ve bu hayvanların sürüden uzaklaştırılmasına yönelik çalışmaların yapılması, bunun yanında sürülere yeni katılacak hayvanların persiste enfekte olup olmadığının belirlenmesi amacıyla BVD enfeksiyonu yönünden kontrol edilmesi gereği) yeterince göstermediği şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca, yapılan bu araştırmada Türkiye’ de ve dünyanın birçok ülkesinde BVDV ve diğer solunum yolu enfeksiyonlarının serolojik teşhisinde yaygın olarak kullanılan SNT’ ne göre sensitivite ve spesifitesinin daha yüksek olduğu bildirilen (Hazari ve ark. 2002) ELISA’ nın kullanılması (Yavru ve ark. 2005 araştırmalarında SNT’ ni kullanmışlardır) da, daha yüksek seropozitivite oranının belirlenmesinde etken olabilir.

BVDV enfeksiyonları Türkiye’ de olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde de sığır populasyonlarında oldukça yaygın olan bir enfeksiyondur (Suzan ve ark. 1983, Mahin ve ark. 1985, Meyling ve ark. 1990, Zaghawa 1998, Mockeliūnien÷ ve ark. 2004).

Suzan ve ark. (1983) Meksika’ da yaptıkları çalışmada, BVDV seropozitifliğini besi sığırlarından sağlanan kan serumlarında % 62.5, süt sığırlarından sağlanan kan serumlarında ise % 70.5 olarak bildirmişlerdir. Mahin ve ark. (1985) Fas’ ta yaptıkları bir araştırmada 524 sığır serumunun % 48.5’ inde BVDV seroprevalansı rapor etmişlerdir. Meyling ve ark. (1990) Danimarka’ da yaptıkları çalışmada, persiste enfekte hayvanların bulunduğu sürülerde BVDV antikor prevalansını % 87, persiste enfekte hayvanların bulunmadığı sürülerde ise seroprevalansı % 43 olarak saptamışlardır. Sürü içinde bulunan persiste enfekte hayvanların transplasental enfeksiyonlara neden olabileceğini, bu hayvanların sürü içinde başka persiste enfekte hayvanların oluşmasında önemli rol oynadığını ileri sürerek, BVDV’ nin eradikasyonu kapsamında sürü içindeki persiste enfekte hayvanların tespit edilerek,

bunların sürüden uzaklaştırılması gerektiğini bildirmişlerdir. Zaghawa (1998) Mısır’da evcil ruminantlarda (sığır, manda, koyun, keçi ve develer) BVDV ve/veya BDV (Border Disease Virus)’ ye karşı antikorların prevalansını değerlendirmek amacıyla yapmış olduğu araştırmada, 128 sığırdan aldığı kan serumu örneklerinde BVDV’ ye karşı nötralizan antikorların prevalansını % 49,9 olarak belirlemiştir. Mockeliūnien÷ ve ark. (2004), Litvanya’ nın farklı bölgelerindeki sığır sürülerinde BVDV’ nin enfeksiyon derecesini ve seyrini etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yaptıkları araştırmalarında, BVDV’ nin seroprevalansını % 58.2 olarak bulmuşlardır. Ayrıca, BVDV’ nin yayılımı üzerinde sürü büyüklüğü ve yaş faktörünün etkili olduğunu (büyük kapasiteli işletmelerde ve 1 yaş ve üzeri hayvanlarda seropozitivite oranları daha yüksek), cinsiyet faktörünün ise etkili olmadığını belirlemişlerdir. Bu araştırmada ve Türkiye’ de yapılan diğer araştırmalarda BVDV’ ye karşı saptanan seroprevalans değerlerinin, yukarda dünyanın değişik ülkelerinde bildirilen seroprevalans değerlerinden oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Ancak, farklı yerleşim alanlarında, farklı bakım ve beslenme koşullarında bulunan sürülerde etkene maruz kalma oranlarının değişiklik göstermesi doğaldır.

Türkiye’ de BRSV enfeksiyonu ile ilgili yapılan çalışmalarda (Burgu ve ark. 1990, Bolat 1991, Alkan ve ark. 1997, Çabalar ve Can-Şahna 2000, Yavru ve ark. 2005, Yeşilbağ ve Güngör 2007) enfeksiyonun seroprevalansı % 43.75-73.0 oranları arasında tespit edilmiştir.

Türkiye’de BRSV enfeksiyonu üzerinde Burgu ve ark. (1990) tarafından yapılan ilk çalışmada, sığırlarda % 46,12 oranında nötralizan antikor bulunduğu bildirilmiştir. BRSV enfeksiyonu ile ilgili olarak daha sonra yapılan çalışmalarda; Bolat (1991) % 43,75, Alkan ve ark. (1997) %44,66 oranında seropozitiflik saptamışlardır. Çabalar ve Can-Şahna (2000) tarafından yapılan çalışmada kontrol edilen sığır kan serumlarının % 67,3’ü BRSV spesifik antikorlar yönünden serapozitif bulunmuştur. Yavru ve ark.’ nın (2005) Konya bölgesinde yaptıkları araştırmada , BRSV’ ye spesifik nötralizan antikorlar yönünden % 46.06’ lık bir seropozitiflik oranı belirlenmiştir. Yeşilbağ ve Güngör (2007) ise, Marmara bölgesinde bulunan 7 ildeki 39 sığırcılık işletmesinden topladıkları toplam 584 kan serumu örneğini BHV-1, BVDV, BRSV, PIV-3, BAV-1 ve BAV-3’ e spesifik nötralizan antikorlar yönünden inceleyerek, BRSV’ nin seroprevalansını % 73.0

olarak saptamışlardır. Bu araştırmada ise, test edilen sığır kan serumlarında BRSV’ye karşı % 95,55 oranında bir seropozitivite belirlenmiştir (Tablo 4.1.2). Bu sonuç Türkiye’de yapılan diğer çalışmalarla karşılaştırıldığında, BRSV için belirlenen oranın daha yüksek olduğu görülmektedir. Bunun sebebi bu araştırmanın 1 yaşın üzerindeki hayvanlarda araştırılmasından kaynaklanabilir. Çünkü, BRSV daha çok yetişkinlerin solunum yolu enfeksiyonu olarak bilinir. Ancak, farklı yerleşim alanlarında, farklı bakım ve beslenme koşullarında bulunan sürülerde etkene maruz kalma oranlarının değişiklik göstermesi doğaldır. Ayrıca, mevcut araştırmada söz konusu etken için daha yüksek seropozitivite oranlarının elde edilmesinde; araştırma bölgesinden (Konya) geçmişinde solunum sistemi hastalık semptomlarına sahip olduğu bilinen aşılanmamış ineklerin örneklenmesi, buna karşılık daha önce yapılan araştırmalarda klinik olarak sağlıklı görünümlü hayvanların örneklenmiş olması da etkili olabilir. Öte yandan, uygulanan testler de sonuçları etkileyebilir. Mevcut araştırmada, sığırların viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının seroprevalanslarını belirlemede, Türkiye’ de ve dünyanın birçok ülkesinde bu enfeksiyonların serolojik teşhisinde yaygın olarak kullanılan SNT’ ne göre sensitivite ve spesifitesinin daha yüksek olduğu bildirilen (Hazari ve ark. 2002) ELISA kullanılmştır.

BRSV enfeksiyonlarının diğer ülkelerde de yaygın olduğu bildirilmektedir (Baker ve ark. 1985, Mahin ve ark. 1985, Obando ve ark. 1999, Costa ve ark. 2000, Hazari ve ark. 2002, Härtel ve ark. 2004).

Baker ve ark. (1985) A.B.D.’inde yaptıkları çalışmada % 65.5, Mahin ve ark. (1985) Fas’ ta yaptıkları çalışmada %70.1, Obando ve ark. (1999) Venezuela’ da yaptıkları çalışmada % 85.3, Costa ve ark. (2000) Uruguay’da yaptığı çalışmada %95, Hazari ve ark. (2002) Hindistan’ da yaptıkları çalışmada % 65,33, Härtel ve ark. (2004) Finlandiya’ da yaptıkları çalışmada % 67 oranında BRSV için seropozitiflik saptamışlardır. Bu çalışmada BRSV için belirlenen seropozitiflik oranı (% 95.55); Costa ve ark’ nın (2000) bildirdiği orana benzer, dünyanın değişik yerlerinde saptanan oranlardan ise oldukça yüksektir. Ancak, farklı yerleşim alanlarında, farklı bakım ve beslenme koşullarında bulunan sürülerde etkene maruz kalma oranlarının değişiklik göstermesi doğaldır. Ayrıca, yapılan bu çalışmada yukarda bildirilen çalışmalardan farklı olarak (ki bu çalışmaların genelinde rastgele

örnekleme yapılmıştır) solunum semptomu gösteren aşılanmamış sığırların örneklenmesi de yüksek seropozitivite oranlarının saptanmasında etkili olabilir. Türkiye’ de yapılan çalışmalarda (Erhan ve ark. 1971, Erhan ve ark. 1973, Afzal 1975, Burgu ve ark. 1984, Öztürk 1985, Öztürk ve Yavru 1988, Öztürk ve ark. 1988, Öztürk ve Duman 1992, Alkan ve ark. 1997, Çabalar ve Can-Şahna 2000, Yıldırım ve Burgu 2005, Yavru ve ark. 2005, Okur-Gümüşova ve ark. 2007, Yeşilbağ ve Güngör 2007) sığırlarda PIV-3 seropozitiflik oranının %11.8-100 arasında değiştiği bildirilmiştir.

Türkiye’de sığırlarda PIV-3 enfeksiyonu üzerine ilk çalışma Erhan ve ark. (1971,1973) tarafından yapılmış ve %86,8-100 oranlarında seropozitiflik saptanmıştır. Afzal (1975), Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde bulunan kamu işletmeleri ve halka ait sığırlarda PIV-3 karşı %51,85 oranında seropozitiflik tespit etmiştir. Burgu ve ark. (1984) yaptıkları araştırmada Karacabey harasından topladıkları 338 adet sığır kan serumunun 319 (%94, 37)’unda PIV-3 nötralizan antikor varlığı saptamışlardır. Öztürk (1985), Konya Tarım Đşletmesi’ ndeki sığırlardan alınan kan serumlarında % 50.63 oranında PIV-3’ e karşı nötralizan antikor varlığı saptamıştır. Öztürk ve Yavru (1988) Konya Bölgesi sığırlarına ait kan serumlarında % 45.6 oranında nötralizan antikorlar saptamışlardır. Öztürk ve ark. (1988) yaptıkları bir araştırmada, Konya Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’ne ait sığırlardan alınan 238 adet kan serumunun 116 (%49,57)’sında PIV-3’e karşı nötralizan antikor varlığı saptamışlardır. Öztürk ve Duman (1992) yine Konya Bölgesi sığırlarından topladıkları 800 adet kan serumunu Hemaglutinasyon-Đnhibisyon (HI) testi ile PIV-3’ e karşı gelişen HI antikorları yönünden kontrol ederek, % 73.6 oranında pozitiflik tespit ettiklerini ve bu pozitiflik oranının Konya Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü’ ndeki sığırlarda % 91.7’ ye kadar ulaştığını bildirmişlerdir. Daha sonraki yıllarda Alkan ve ark. (1997) tarafından yapılan çalışmada, örneklenen populasyonlarda %11,8–94,37 arasında değişen oranlarda PIV-3 enfeksiyonuna spesifik nötralizan antikorlar saptandığı bildirilmiştir. Çabalar ve Can-Şahna (2000) tarafından yapılan çalışmada 17 süt sığırcılığı işletmesine ait kültür ırkı sığırlardan toplanan 471 adet kan serum örneğinin %18’ inde PIV-3 için seropozitiflik tespit edilmiştir. Yıldırım ve Burgu (2005) Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ ndeki sığırlarda BT, IBR, PIV-3, EBL ve BVDV enfeksiyonlarının seroprevalansını belirlemek

amacıyla yaptıkları araştırmalarında, PIV-3’ e karşı seropozitiflik oranını % 61.26 olarak tespit etmişlerdir. Yavru ve ark. (2005), Konya Et ve Balık Kurumu Mezbahası’ ndaki sığırlardan aldıkları toplam 254 kan serumu örneğini mikronötralizasyon testi (mNT) ile BAV- 1, 2 ve 3, IBR/IPV, PIV-3, BRSV ve BVDV nötralizasyon antikorları yönünden kontrol ederek, PIV-3’ e karşı % 53.93 oranında bir seropozitiflik belirlemişlerdir. Okur-Gümüşova ve ark. (2007), Türkiye’ nin Samsun ilindeki aşılanmamış, 1-3 yaş arasındaki 188 sığırdan aldıkları kan serumu örneklerini, SNT’ ni kullanarak, sığırlarda solunum sistemi hastalıklarına neden olan 5 virusa (BHV-1, BVDV, PIV-3, BAV-1 ve BAV-3) karşı antikorlar yönünden test ederek, PIV-3’ e karşı % 88.82 oranında bir seropozitiflik tespit etmişlerdir. Yeşilbağ ve Güngör (2007) ise, Marmara bölgesinde bulunan 7 ildeki 39 sığırcılık işletmesinden topladıkları toplam 584 kan serumu örneğini BHV-1, BVDV, BRSV, PIV-3, BAV-1 ve BAV-3’ e spesifik nötralizan antikorlar yönünden inceleyerek, PIV-3’ ün seroprevalansını % 43.0 olarak saptamışlardır. Bu çalışmada ise % 91,11 olarak belirlenen PIV-3 seropozitiflik oranı Türkiye’de daha önce yapılan çalışmaların verileri ile uyum göstermektedir. Ancak, araştırıcıların (Öztürk 1985, Öztürk ve Yavru 1988, Öztürk ve ark. 1988, Öztürk ve Duman 1992, Yavru ve ark. 2005) daha önce Konya Bölgesi’ ndeki sığırlarda genellikle nötralizasyon testi ile saptadıkları seropozitiflik oranı ile bu araştırmada aynı bölgedeki sığırlarda ELISA ile saptanan seropozitiflik oranı (% 91.11) arasında farklı sonuçlar ortaya çıkmış olup, bu araştırmada daha yüksek seropozitiflik tespit edilmiştir. Hazari ve ark. (2002), solunum yolu viruslarının indirek teşhisinde ELISA’ nın sensitivite ve spesifitesinin diğer testlere oranla daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir.

PIV-3 enfeksiyonlarının diğer ülkelerde de yaygın olduğu bildirilmektedir (Suzan ve ark. 1983, Mahin ve ark. 1985, Durham ve Hassard 1990, Ghirotti ve ark. 1991, Obando ve ark. 1999, Härtel ve ark. 2004).

Suzan ve ark. (1983) Meksika’da 19 farklı işletmeye ait süt ve besi sığırlarında PIV-3 yönünden, sırasıyla, % 75 ve % 69.3 oranında seropozitiflik tespit etmişlerdir. Mahin ve ark. (1985) Fas’ ta farklı işletmelerde bulunan 524 sığıra ait kan serumlarında PIV-3 seropozitifliğini % 68.1 olarak tespit etmişlerdir. Durham ve Hassard (1990) Kanada’ da sığırlar üzerinde yaptıkları çalışmada, PIV-3’ e karşı %93.9 oranında seropozitiflik saptamışlardır. Ghirotti ve ark. (1991), Zambia’ da

sığırlarda IBR/IPV, PIV-3, BAV-3 ve BVD-MD enfeksiyonlarının seroprevalansını belirlemek amacıyla yaptıkları araştırmalarında, PIV-3’ unun seroprevalansını %94.4 olarak tespit etmişlerdir. Obando ve ark. (1999) Venezuela’ da yaptıkları çalışmada sığırlarda PIV-3 yönünden % 94±2 oranında bir seropozitiflik saptamışlardır. Härtel ve ark.’ nın (2004) Finlandiya’da yaptıkları araştırmada, sığırlarda PIV-3 yönünden %73 oranında bir seropozitiflik tespit edilmiştir. Bu çalışmada ise, Konya bölgesinden toplanan 180 adet sığır kan serumunda PIV-3’ na karşı genel olarak %91.11 oranında bir seropozitiflik tespit edilmiştir (Tablo 4.1.2). Bu pozitiflik oranı yukarda çeşitli araştırıcıların bildirdiği oranlara uygunluk göstermektedir. Bulgularımız diğer yurtiçi araştırma sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, PIV-3 enfeksiyonlarının Türkiye’de sığır populasyonlarında yaygın olduğunu ifade edebiliriz.

Türkiye’ de yapılan çalışmalarda (Burgu ve Akça 1982, Burgu ve Toker 1985, Öztürk ve Toker 1988, Yavru ve ark. 2005, Okur- Gümüşova ve ark. 2007, Yeşilbağ ve Güngör 2007) sığırlarda BAV–3 seropozitiflik oranının %20.07–99

Benzer Belgeler