• Sonuç bulunamadı

Bu araştırma ile Isparta – Eğirdir ekolojik koşullarında Elma İçkurdun’un farklı dönemlerde olgunlaşan bazı elma çeşitlerinde sebep olduğu zarar oranları (vuruklu elma oranı) belirlenmiştir. Söz konusu zararlı dünyanın her yerinde ve ülkemizin diğer yörelerinde olduğu gibi, elma yetiştiriciliğinin çok yoğun olarak yapıldığı Isparta- Eğirdir meyve bahçelerinde de, üretimin kalitesini ve dolayısıyla pazar değerini önemli ölçüde etkileyen ana zararlı konumundadır.

Bazı elma çeşitlerinde Elma İçkurdu’nun meydana getirdiği zarar seviyeleri ile çeşitlerin hasat dönemleri, meyve eti sertliği ve meyve kabuk rengi arasındaki ilişkileri tespit etmeye yönelik yapılan araştırmalar sonucu elde edilen 2006 ve 2007 yılına ait bulgular aşağıda özetlenmiştir.

Öncelikle Elma İçkurdu’nun sebep olduğu zarar oranları ile çalışmada kullanılan 30 farklı elma çeşidinin hasat zamanları arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmada kullanılan bu çeşitler olgunlaşma dönemlerine göre;

15 Ağustos’a kadar olgunlaşan çeşitler Erkenci Çeşitler, 15 Eylül’e kadar olgunlaşan çeşitler Orta Mevsim Çeşitleri,

15 Eylül’den sonra olgunlaşan çeşitler Geçci Çeşitler olarak üç grupta ele alınmıştır (Özongun ve ark. 2004).

2006 yılında Erkenci çeşitleri zarar görme yönünden değerlendirdiğimizde, zararlanma seviyeleri % 6 ile % 38 arasında değişmektedir. Bu grupta en az zararlanma % 6 ile Vista Bella çeşidinde, en fazla zararlanma ise % 38 ile William Spride çeşidinde görülmektedir.

2007 yılında, Erkenci elma çeşitlerinde, elma içkurdunun sebep olduğu kurtlanma oranları incelendiğinde, zararlanma seviyeleri % 12 ile % 50 arasında değişmektedir. Bu grupta en fazla kurtlanma oranının % 50 ile Delprim çeşidinde oluştuğu görülmektedir. Erkenci dönemde olgunlaşan çeşitler arasında en az kurtlanma oranı bir önceki yılda olduğu gibi 2007 yılında da % 12 ile Vista Bella çeşidinde olmuştur.

2006 yılında Orta Mevsim çeşitleri zararlanma seviyeleri açısından incelendiğinde ise zarar seviyeleri % 13 ile % 74 arasında değişmektedir. Bu grupta en az zararlanma % 13 ile Anna çeşidinde, en fazla zararlanma ise % 74 ile Mondial Gala çeşidinde görülmektedir.

2007 yılında Orta Mevsim elma çeşitlerinde elma içkurdunun sebep olduğu kurtlanma oranları zararlanma seviyeleri açısından incelendiğinde ise zarar seviyeleri % 29 ile % 59 arasında değişmektedir. Bu grupta Mondial Gala çeşidi bir önceki yılda olduğu gibi 2007 yılında da % 59 ile en fazla kurtlanmanın olduğu çeşit olmuştur. Aynı grup içinde 2007 yılında en az kurtlanmanın ise % 29 ile Jonafree çeşidinde oluştuğu görülmektedir.

2006 yılında Geçci çeşitler zararlanma seviyeleri açısından incelendiğinde ise zarar oranları % 36 ile % 77 arasında değişmektedir. Bu grupta en az zararlanma % 36 ile Red Braeburn çeşidinde, en fazla zararlanma ise % 77 ile Melrose çeşidinde görülmektedir.

2007 yılında Geçci elma çeşitlerinde elma içkurdunun sebep olduğu kurtlanma oranları zararlanma seviyeleri açısından incelendiğinde ise zarar oranları % 25 ile % 73 arasında değişmektedir. Bu grupta en fazla kurtlanmanın % 73 ile Jonagold çeşidinde meydana geldiği görülmektedir. Aynı olgunlaşma periyodu içinde en az kurtlanmanın % 25 ile Pilot çeşidinde oluştuğu gözlenmiştir. 2006 yılında % 36 ile en az kurtlanmanın görüldüğü Red Braeburn çeşidindeki kurtlanma oranı ise 2007 yılında % 42 olmuştur.

Bu bulgular incelendiğinde özellikle erkenci çeşitler ile geçci çeşitler arasında zararlanma seviyeleri yönünden çok önemli bir fark olduğu görülmektedir. Erkenci çeşitlerde zarar görmüş meyvelerin oranı 2006 yılında en fazla % 38, 2007 yılında % 50 seviyelerinde kalırken, bu oran geçci çeşitlerde 2006 yılında % 77, 2007 yılında ise % 73 seviyesine kadar çıkabilmektedir. Bu durumun Elma İçkurdu’nun biyolojisinden kaynaklandığı bilinmektedir.

Nitekim, Isley (1943), zararlının ikinci dölünden önce olgunlaşan erkenci çeşitlerde daha az zarar görüldüğünü bildirmektedir.

Friedrich ve ark.’nın (2005), yaptığı çalışmada ise Jonafree çeşidi elmalardaki elma içkurdu zararının Redfree çeşidine oranla önemli oranda yüksek olduğunu, bunun muhtemelen her iki çeşidin hasat zamanındaki farklılıktan kaynaklandığını,

erken hasat edilen Redfree çeşidinin zararlının sonraki populasyonlarının etkisine maruz kalmadığını belirlemişlerdir. Yine bu çalışmada daha geçci bir çeşit olan Liberty’nin daha fazla elma içkurdu zararına maruz kalmasının muhtemel olduğu belirtilmektedir.

Denemede bulunan Redfree çeşidi ile Jonafree çeşidi kıyaslandığında erkenci bir çeşit olan Redfree çeşidinde zarar oranının % 30 seviyesinde olduğu buna karşın orta mevsim çeşitler grubuna giren Jonafree çeşidinde ise bu oranın % 45 seviyesine kadar çıktığı bulunmuştur. Bu durum, elde edilen araştırma sonucunun yukarıdaki çalışmanın sonucuyla örtüştüğünü göstermektedir.

MacLellan (1977), zararlının yılda bir döl verdiği, Nova Scotia şartlarında yapılan bir çalışmada, on iki yıl boyunca insektisit kullanılmayan bahçelerde yapılan gözlemlerde, çeşide bağlı olmakla birlikte meyvelerde zararlanma oranının % 6-10 arasında değiştiğini bildirmektedir. Glass ve Lienk (1971), ise zararlının yılda bir döl verdiği ve kısmi olarak ikinci dölünün oluştuğu New York’ta Ontario Gölü yakınlarında yapılan bir çalışmada, on yıl boyunca insektisit kullanılmayan bahçelerde yapılan gözlemlerde, meyvelerde zararlanma oranının % 7-35 arasında değiştiğini bildirmektedir (Barnes 1991).

Denemede bulunan erkenci çeşitlerin, zarar seviyeleri; 2006 yılında % 6-38 ,2007 yılında % 12-50 arasında bulunmuştur. Bu araştırma bulgularının sonucunda elde edilen veriler değerlendirildiğinde Erkenci çeşitler Elma İçkurdu’nun sadece birinci dölünden zarar görmekte, zararlının ikinci dölünün verdiği zarardan etkilenmemektedir. Erkenci çeşitlerin 15 Ağustos’tan önce hasat edildiği, fenolojik dönemlerinin verildiği Çizelge 4.1 ve Çizelge 4.2.’ de de bu durum görülmektedir.

Elma çeşitlerinde, Elma İçkurdundan kaynaklanan meyve dökülmelerinin mevsimsel dağılımı incelendiğinde, erkenci çeşitlerde, çeşitlere göre ortalama kurtluluk oranı değerlendirildiğinde meyve dökülmelerinin ilk sayımı (Temmuz 10- 15 ) ile son sayımı Ağustos (10-15) arasında ortalama kurtluluk oranında düşme olduğu görülmektedir.

Bu durum orta mevsim ve geçci elma çeşitlerinde de aynı dönemlerde yapılan sayımlarda da gözlenmektedir. Dolayısıyla bu dönemlerde görülen zararın elma içkurdunun 1. dölünün zararı olduğu söylenebilir.

Orta mevsim ve geçci elma çeşitlerinde Ağustosun üçüncü haftasından sonra (20-25 Ağustos) yapılan sayımlarda ortalama kurtluluk oranında genel olarak görülen artış, Elma içkurdunun 2. dölünün zararı olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Çalışmanın yapıldığı 2006 ve 2007 yıllarında elma içkurdu ergin uçuşları incelendiğinde, çeşitlerin fenolojik gelişimi ile ergin uçuşları arasında bazı ilişkilerin olduğu görülmektedir. Feromon tuzaklarda ilk erginler 2007 yılında 28 Nisanda, 2006 yılında ise 1 Mayısta yakalanmıştır. Bu tarihlerde, çeşitlere göre fenolojik gelişim değişmekle birlikte; çiçeklenmenin yaklaşık % 30’unun tamamlanması ile, çiçeklenmenin sonlanması dönemlerinde olduğu gözlenmektedir. Bu durumda ilk ergin uçuşlarının elma ağaçlarında tam çiçeklenme döneminde başladığı görülmektedir.

Nitekim, ABD’de Kuzeybatı Pasifik Bölgesinde zararlının ilk erginlerinin Red Delicious çeşidinde tam çiçeklenme döneminde çıktığı bildirilmektedir (Beers ve ark. 1993).

2006 yılında zararlının 1. dölünde tuzaklarda yakalanan kelebeklerin % 50’si 27 Mayısta, 2007 yılında zararlının 1. dölünde tuzaklarda yakalanan kelebeklerin % 50’si ise 25 Mayısta yakalanmıştır. Her iki yılda da meyve büyüklüklerinin bu tarihlerde 10 mm ile 30 mm arasında olması, zararlıya karşı ilk ilaçlamaların zamanlaması için oldukça önemlidir.

2006 yılında zararlının 2. dölünde tuzaklarda yakalanan kelebeklerin % 50’si 31 Temmuzda, 2007 yılında zararlının 2. dölünde tuzaklarda yakalanan kelebeklerin % 50’si ise 3 Ağustosta yakalanmıştır. Her iki yılda da meyve büyüklüklerinin bu dönemlerde çok farklı olması; elma çeşitlerinin bazılarının hasat edilmiş olması diğerlerinin de hasat tarihlerinin yakınlaşması yönünden, zararlının 2. dölüyle çeşitlerin fenolojik gelişmeleri arasında bir ilişkinin olmadığı söylenebilir.

Ergin uçuşlarının 2006 yılında 9 Ekimde, 2007 yılında ise 5 Ekimde sona erdiği görülmüştür. Bu durumda, Eğirdir koşullarında Ekim ayının ikinci haftasından sonra ergin uçuşlarının olmadığı görülmektedir.

Deneme parseline ait iklim verileri esas alınarak üç değişik formül kullanılarak hesaplanan günderece bilgilerinin aynı yıl içinde farklı olması elma içkurdunun larva çıkış tarihlerinin değişebileceğini göstermesi ve ilaçlama tarihlerinin belirlenmesi yönünden önemlidir.

Çalışmada kullanılan elma çeşitlerinin kabuk rengi ile çeşitlerde meydana gelen zarar düzeyleri arasındaki ilişki incelenirken kabuk rengi ile ilgili üç ayrı değer belirlenmiştir. Bunlar L değeri, a değeri ve b değerleridir. L değeri koyuluk açıklığı (0-100) ifade etmektedir. A değeri (Hue0= tan-1x (b/a)) formülü kullanılarak Hue0 değerine dönüştürülmüş bu değerle de rengin kırmızı yada sarılığı belirlenmiştir (Tuncay ve Kuşaksız 2003). Bu değerin küçülmesi rengin kırmızıya yaklaştığını göstermektedir. Kroma = √ a2 + b2 formülü kullanılarak ise rengin canlılığı saptanmıştır (Günen ve ark. 2005).

Denemede bulunan 30 elma çeşidinde L, Hue, Kroma değeri ile kurtluluk oranı arasındaki ilişki regresyon analizi ile incelenmiştir. Bu değerler ile Kurtlanma oranı arasındaki ilişkiler ayrı ayrı incelendiğinde; Kurtlanma oranı ile, L, Hue ve Kroma değerleri arasındaki ilişkilerin önemli olmadığı belirlenmiştir.

Yapılan çoklu regresyon analizinde L, Hue, Kroma ve bunların quadratik değerlerinin (L2, Hue2, Kroma2) kurtluluğa etkisi araştırılmış ve değişkenler elenerek sonuçta; Kurtlanma Oranı = 91,99-1,2*L+0,009 Hue2 formülü istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Burada L değeri arttıkça Kurtluluk Oranının düşmekte olduğu, Hue değerinin artması ise Kurtluluk Oranını çok da az olsa arttırdığı tespit edilmiştir. Witzgall ve ark. (1999), elma içkurdu ergin dişilerinin yeşil renkli meyveleri taşıyan dallar tarafından cezbedildiklerini saptamışlardır.

Ancak deneme sonucunda özellikle yeşil-sarı çeşitlerde kurtlanma oranı yıllara göre değişerek, Granny Smith çeşidinde % 59-60, Mutsu çeşidinde % 50-57, Hüryemez çeşidinde % 43-50, Ozark Gold çeşidinde % 31-49 olarak bulunmuştur. Kırmızı çeşitlerdeki kurtlanma oranı ise bu çeşitlerden daha yüksek veya daha düşük bulunmuştur. Bu durum bize çeşitlerin meyve kabuk renginin kırmızılığı veya yeşil- sarı olmasının kurtlanma oranındaki etkisinden daha çok kabuktaki koyuluk açıklık (L değeri) ile, kabuk canlılığının (Kroma değeri) kurtlanmada daha önemli olduğunu göstermektedir.

Çalışmada kullanılan elma çeşitlerinin meyve eti sertliği ile çeşitlerde meydana gelen zarar düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinde bu ilişkinin çok önemli olduğu ancak hasat döneminde belirlenen meyve eti sertliğinin, larvanın

meyve içine girmesi sırasında nasıl bir önem derecesine sahip olduğu bilinmemektedir.

Daha önceki yapılan çalışmalarda, Elma İçkurdu ergin dişilerinin ve larvalarının elma kabuğunda bulunan kokular tarafından meyveye çekildiği bilinmektedir. Wildbolz (1958), elma kokularının ergin dişinin yumurtlaması üzerinde uyarıcı etkisi olduğunu bildirmiştir. Elma kabuğunun içeriğinde bulunan

E,E α ve Z,E α- farnesenelerin Elma İçkurdu için kairomonelara benzer

fonksiyonları vardır. Sutherland (1973), kabukta bulunan bu farnesenlerin yeni çıkan larvalar üzerinde güçlü bir cazibe özelliği olduğunu bildirmiştir. Charmillot ve ark.’na (1973) göre de, elmadaki bu kokular çiftleşmemiş dişileri kendilerine çekmektedir. Wearing ve ark.’na (1973) göre ise bu kokular aynı zamanda çiftleşmiş dişilerin sayısını da artırmaktadır ( Barnes 1991).

Sutherland ve ark. (1977), meyve büyüklüğü ile toplam farnesene miktarının birbiriyle ilişkili olduğunu bildirmektedir.

MacLellan (1962) ise, yumurtlamanın her ağaçtaki meyve sayısı ile orantılı olduğunu belirtmektedir ( Barnes 1991).

Larvaların çekirdekle beslenmesi elma, armut ve cevizde belirgin bir özelliktir. Heriot ve Waddell (1942), olgunlaşmamış meyve çekirdeği yerine meyve pulpuyla beslenen larvalarda diaposa girme oranının daha yüksek olduğunu bildirmektedir ( Barnes 1991).

Goonewardene ve ark.’nın (1984) bildirdiğine göre, bitki büyüme düzenleyicilerinin kullanılmasıyla oluşan çekirdeksiz meyveler ile çekirdekli meyveler kıyaslandığında zarar çekirdekli meyvelerde daha yüksektir. Söz konusu zarar çeşide ve meyve büyüklüğüne göre de değişmektedir.

Bütün bu bilgiler doğrultusunda, özellikle meyve kabuk rengi ve meyve eti sertliği dışında başka etkenlerin de zararlının tercihinde etkili olduğu düşünülmektedir.

Denemede Elma İçkurdu larvasının meyveye giriş yerleri belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre larva meyveye % 2,81 oranında sap dibindeki çukurluktan, % 5,56 oranında çiçek çukurundan, % 91,63 oranında ise iki meyvenin birbirine değdiği korunaklı yan kısımlarından girmektedir. Önceki yapılan çalışmalarda Chugunin (1929), Plourde ve ark.’na (1985) göre, yeni çıkan larvalar meyveye genellikle (%

60-91) meyvenin direk ışık almayan korunaklı yan kısımlarından, % 3-15 oranında ise çiçek çukuru ve sap dibinden girdiğini bildirmişlerdir. Fisher-Colbrie ve ark. (1976) ise, çiçek çukuru ve sap dibinden girişin armutta daha yaygın olduğunu belirtmişlerdir (Howell, 1991).

Denemede yer alan elma çeşitlerinde Elma İçkurdu larvasının açtığı galeri boyu incelendiğinde Erkenci çeşitlerde galeri boyunun 7.27 mm ile 23.32 mm arasında olduğu, Geçci çeşitlerde ise galeri boyunun 27.17 mm ile 35.99 mm arasında olduğu görülmektedir. Bu durum hasat zamanına bağlı olarak larvanın meyve içinde açtığı galerini boyunun değiştiğini göstermektedir.

Benzer Belgeler