• Sonuç bulunamadı

5.1 Büyüme

BPD’li çocuklar term doğan çocuklara göre büyüme geriliği açısından risk altındadırlar [297][298][299]. Sürfaktan öncesi dönemde okul çağındaki BPD’li çocukların ağırlık ve baş çevresi ölçümleri BPD’siz prematüre çocuklara göre daha düşük saptanmış, boy uzunluğu 2 grupta benzer saptanmıştır [300]. Başka bir çalışmada ise okul çağındaki BPD’li çocuklar, BPD’siz çocuklar ile benzer büyüme göstermişlerdir [301].

Korhonen ve ark. sürfaktan sonrası dönemde okul çağındaki BPD ve BPD’siz prematüre grubundaki çocukları term kontrollere göre daha kısa ve daha zayıf bildirmişlerdir [20]. Fortuna ve ark. 8-12 yaş BPD’li çocukların ağırlıklarını daha düşük bildirmişler, boy uzunluklarını da gruplar arasında benzer bulmuşlardır [304]. Suursalmi ve ark. okul çağındaki BPD’li çocukların baş çevrelerini BPD’siz ve term kontrollere göre daha küçük bildirmişlerdir [297]. Bizim çalışmamızda da benzer olarak BPD’li çocukların ağırlıkları ve baş çevresi ölçümleri ve Z skorları term kontrollere göre daha düşük bulunmuştur, BPD’siz prematüreler ile BPD grubu arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Boy uzunluğu ölçümlerinde 3 grup arasında farklılık saptanmamış ancak boy uzunluğu Z skorlarına baktığımızda BPD grubu BPD’siz prematüre grubundan anlamlı olarak daha kısa bulunmuştur. BPD grubunun baş çevresi term kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha küçük bulunmuştur, BPD’siz prematüre ve BPD grubu baş çevresi ölçümleri arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Bulduğumuz sonuçlar diğer yapılmış çalışmaları destekler niteliktedir ve BPD’li prematürelerin okul çağında hala büyüme geriliği açısından risk altında olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, prematüre doğan ve özellikle BPD’li çocukların uzun dönem izlemlerinin titizlikle yapılması ve malnütrisyon açısından yakın takip edilmeleri çok önem taşımaktadır.

5.2. Solunumsal Değerlendirme

BPD, özellikle süt çocukluğu döneminin en önemli kronik akciğer nedenidir [29]. Sürfaktan öncesi dönmede yapılan çalışmalarda obstruktif akciğer hastalığı ve küçük hava yolu hastalığı bulguları bildirilmiştir, FEV1% ve FEF25-75%, term

kontrollere göre BPD’li çocuklarda düşük saptanmıştır [308][309][310]. Sürfaktan sonrası dönemde yapılan çalışmalar da sürfaktan öncesi döneme benzer şekilde bulguların devam ettiğini saptamıştır [314][313].

Okulçağı prognozunu değerlendirdiğimiz kohort çalışmamızda yaptığımız solunum fonksiyon testi değerlendirmesinde FVC%, FEV1%, FEV1/FVC oranları 3 grupta benzer saptanmıştır, FEF25-75% ise BPD’siz prematüre grubunda BPD’li

prematüre ve term grubuna göre daha düşük saptanmıştır. Üç grubun FEF25-57

ortalama değerleri >%80 saptanmıştır. Egzersiz provakasyon testi sonrasında yaptığımız tekrarlanan spirometri ölçümlerinde FEV1% değerlerinde BPD ve BPD’siz prematüre gruplarında zamanla azalma görülmüştür, ancak azalma oranı <%10 olması nedeniyle anlamlı kabul edilmemiştir. Tekrarlanan ölçümlerde FEV1/FVC oranı ve FEF25-75% BPD’siz prematüre grubunda zamanla düşme

eğiliminde olmuştur, ancak FEV1/FVC oranlarındaki düşüş de <%10 saptanmıştır, anlamlı kabul edilmemiştir. FEF25-75% oranları BPD grubunda %14 oranında azalma

göstermiştir, tüm gruplarda azalma eğilimi saptanmıştır. Egzersiz provakasyon testi sırasında hiçbir çocuğumuz solunum semptomu tariflememiştir.

Hirata ve ark., ADDA bebeklerin 8-12 yaş spirometrik karşılaştırmalarını yaptıkları çalışmada, ağır BPD varlığının 8-12 yaş aralığında akciğer fonksiyon bozukluğu ile ilişkili olduğunu saptamışlardır [422]. Fortuna ve ark., 8 ve 12 yaş döneminde yaptıkları çalışmada, 8 yaşta BPD grubunda FEV1%, FVC%, FEV1/FVC, FEF25-75% değerlerini BPD’siz prematüre ve term kontrollere göre

düşük saptamışlardır [304]. BPD’siz prematüre grubunda ise FEV1%, FEV1/FVC ve FEF25-75% term kontrol gruplarına göre düşük saptanmıştır [304]. 12 yaş

değerlendirmelerinde de BPD grubunda FEV1%, FVC%, FEV1/FVC ve FEF25-75%

değerlerinin tüm gruplara göre düşüklüğünün devam ettiği, BPD’siz prematüre grubunda da term kontrol grubuna göre FEV1%, FEV1/FVC ve FEF25-75%

düşüklüğün devam ettiği bildirilmiştir [304]. Volsaeter ve ark. da 11 yaş aşırı preterm doğan BPD’li ve BPD’siz çocukları değerlendirdiğinde FEV1%, FEV1/FVC ve FEF25-75%oranlarını term kontrollere göre anlamlı olarak daha düşük saptamışlar,

astım, atopi semptomları açısından gruplar arasında farklılık saptamamışlardır [423]. Yapılan çalışmalar, BPD’li ve BPD’siz prematüre çocukların obstruktif ve küçük hava yolu hastalığı açısından risk altında olduğunu göstermektedir [304][423]. Wong ve ark. adölesan ve genç erişkin BPD’li kişilerde term doğanlara göre FEV1% ve

erişkinlerin BPD tanısı almamış prematüre doğan ve term doğan erişkin kontrollerine göre FEV1, FEF25-75 oranlarını daha düşük bildirmiştir, ayrıca BPD öyküsü olan

erişkinlerin term doğanlara göre 2 kat daha fazla wheezing tanımladığını ve 3 kat fazla astım tedavisi kullandığını saptamıştır [331]. Nordlund ve ark., astım tanılı ve BPD’li okul çocuklarını değerlendirdikleri çalışmalarında; FEV1%, FEV1/FVC, FEF50% oranlarını BPD grubunda daha düşük saptamışlardır [424], ayrıca metakolin

testi pozitifliği BPD grubunda anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur [424]. Bizim çalışmamıza dahil edilen çocuklarda BPD grubunda spirometriyi yapabilen çocuk sayısı azdı ve orta/ağır BPD’li çocuklarımız yapamayanların çoğunluğunu oluşturuyordu, BPD grubunda saptadığımız sonuçlar bu nedenle diğer çalışmalardan farklı olabilir. BPD’siz prematüre grubunda diğer gruplara göre FEF25-75% düşüklüğü

ve egzersiz provakasyon testinde BPD’siz prematüre grubundaki FEF25-75%

oranlarında anlamlı azalma eğilimi saptadık.

Knihtil ve ark., okul öncesi çocukluk döneminde İOS değerlendirmesinin sensitivitesini değerlendirmişlerdir ve alt solunum yolu semptomu olan çocuklarda R5-20, R5-20%, AX (reaktans eğrisinin altında kalan alan) değerlerini anlamlı olarak daha yüksek saptamışlardır [425]. Ancak R5 ve X5 değerlerinin sağlıklı ve hasta çocukları ayır edemediğini bildirmişlerdir [425]. Suursalmi ve ark. 2015 yılında yayınladıkları çalışmalarında, 6-14 yaş çocuklarda İOS, R 5Hz ölçümünü radyografik BPD grubunda en yüksek saptamıştır [426].

İmpulse Oscillometry değerlendirmesi yaptığımız gruplarımızda, R 5Hz% BPD’siz prematüre grubunda diğer gruplara göre yüksek saptanmıştır, R 20Hz%, X 5Hz% ve Fres% ortalamaları arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır.

Um-Bergström ve ark., adölesan dönemde BPD’li olguları değerlendirmiş ve özellikle ağır BPD’li olguların FEV1% ve FEV1/FVC oranlarını anlamlı olarak daha düşük bulmuştur, bununla birlikte İOS değerlendirmesi de yapmışlardır, BPD’siz prematüre grubu ile karşılaştırıldığında BPD ağırlık derecesi ile R5-20değerlerinin arttığını ve X ölçümünün daha yüksek olduğunu saptamışlardır [427]. Broström ve ark., okul çağındaki BPD’li çocukların BPD’siz prematüreler ile karşılaştırdıkları çalışmada; özellikle ağır BPD’li çocuklarda R5 Hz, R10 Hz, X5 Hz, X10 Hz, Fres ölçümlerini anlamlı olarak yüksek saptamışlardır, BPD’siz prematüre grubunda hafif/orta ve ağır BPD gruplarına göre düşük bulunmuştur [315]. Ayrıca spirometrik değerlendirmede de FEV1%, FVC% ve FEF25-75% oranları tüm BPD gruplarında

saptanmıştır [315]. Çalışmamızda BPD’siz prematüre grubunda R 5Hz% oranı diğer gruplara göre yüksek saptanmıştır ve egzersiz provakasyon testinde yapılan İOS ölçümlerimizde de bu yükseklik diğer gruplara göre anlamlı olarak devam etmiştir, bu durum periferik hava yolu obstrüksiyonu ile uyumlu olarak yorumlanmıştır. Solunumsal etkilenmelerin BPD’siz prematüre grubunda daha belirgin olması ilgili çekicidir. Klinik olarak yakınması olmayan hasta grubumuzda saptadığımız bu bulgular; prematüritenin BPD’den bağımsız etkilerinin egzersizle belirginleşse de ilerleyen yaş ve büyüme ile belirgin düzelme gerçekleştiğini düşündürmektedir. 5.3 Nörolojik Değerlendirme

Jeng ve ark. PM 36 haftadan düzeltilmiş 12 aya kadar BPD’li ve BPD’siz ÇDDA bebekleri gelişimsel ve klinik olarak izlemiştir [11]. PM 36-39. haftalarda Yenidoğan Nörodavranışsal İnceleme (NNE=Neonatal Neurobehavioral

Examination) ve düzeltilmiş 6-12. aylarda Bayley Bebek Gelişimi Skalası

(BSID=Bayley Scale of Infant Development) kullanılarak nörogelişimsel durumları incelenmiştir ve BPD’si olanlarda daha fazla nörogelişimsel gerilik saptanmıştır ve yaş arttıkça nörodavranışsal değişkliklerin belirginleştiği bildirilmiştir [11].

BPD’li bebeklerde uzun hastanede kalış süresi, solunum sıkıntısı, intraventriküler kanama (IVK), enfeksiyonlar, hipoksi episodlarının sıklığı gibi ciddi komplikasyonlar nörogelişimsel etkilenme insidansını arttırmaktadır [333][334]. Büyüme geriliği ve postnatal steroidler gibi bazı tedaviler de bu çocukların beyin gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir [335].

Martins ve ark., düzeltilmiş 6 aydaki psikomotor gelişim indeksi geriliğini BPD ile ilişkili bulmuştur [336]. Düzeltilmiş 6. ayda ağır BPD’li bebeklerin nörolojik değerlendirme skorları (Hammersmith Infant Neurological Examination) anlamlı olarak daha düşük saptanmış ve kötü nöromotor sonuç için bağımsız bir risk faktörü olarak bildirilmiştir [337][338]. Düzeltilmiş 12. Ay sonuçlarına bakıldığında, periventriküler lökomalazi ve hastanede kalış süresinin genel skorları önemli derecede azalttığı bildirilmiştir [338][335]. Çalışmamızda BPD grubunun hastanede yatış süresi BPD’siz prematüre grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur ve BPD grubunda periventriküler lökomalazi BPD grubunda %30 oranında saptanırken, BPD’siz prematüre grubunda %7,1 saptanmıştır.

Natarajan ve ark. düzeltilmiş 18-22. ayda ADDA prematüre bebeklerin orta ve ağır serebral palsi, spastik dipleji ve spastik kuadripleji sıklığının BPD’li çocuklarda daha sık olduğunu bildirmiştir, ayrıca bilişsel ve dil puanları BPD’li bebeklerde daha düşük bulunmuş ve BPD bilişsel gerilik için bağımsız bir risk faktörü olarak bildirilmiştir [339].

Lodha ve ark., 3 yaşındaki BPD’li çocuklarda bilişsel bozuklukların BPD’li olmayanlara göre daha sık olduğunu ve hafif ve ağır serebral palsi insidansını BPD’li çocuklarda daha yüksek bildirmişlerdir [343]. BPD’li çocukların okul çağındaki değerlendirilmesinde; Performans IQ, algısal organizasyon ve dil değerlendirmelerinde ağır BPD’li çocukların puanları daha kötü saptanmış ve ağır BPD’li çocukların hafif BPD’li çocuklara göre daha fazla eğitimsel destek, fizik tedavi ihtiyacı olduğu bildirilmiştir [342]. Çalışmamızda da benzer olarak BPD grubunda serebral palsi oranı BPD’siz prematüre grubuna göre daha yüksek saptanmıştır ve özel eğitim alma oranları BPD grubunda daha yüksekti.

Hitzert ve ark. gestasyonel yaşı <32 hafta olan ve yüksek doz

(0.5mg/kg/gün) deksametazon (DXM) uygulanan prematüre bebeklerde, ortalama 9 yaşta normal popülasyona göre DXM ile tedavi edilen prematüre bebeklerde ince motor, top ve denge becerilerini daha kötü saptamış, ayrıca IQ toplam, sözel ve performans puanlarını daha düşük bildirmişlerdir [17]. Fitzert ve ark., düşük doz DXM ile tedavi edilen BPD riski olan prematüre bebeklerin 12-36. aylarda nörolojik izlemlerini yaptıkları diğer çalışmalarında; düşük doz DXM tedavisi alanlarda yüksek doz DXM tedavisi alanlara göre daha iyi motor optimality skoru mevcut saptanmış ve 12-36. Ayda normal nörogelişim gösterdikleri bildirilmiştir [347]. Bizim çalışmamızda postnatal kortikosteroid tedavisi BPD grubunun %90’ına düşük doz kortikosteroid uygulanmıştı. BPD grubu nöromotor kısıtlılıklar açısından değerlendirildiğinde KMİÖ ve MKDS değerlendirmelerinde %25 ve %35 oranında hafif ve üzeri etkilenmenin olduğu saptanmıştır ve BPD’siz prematüre grubuna göre daha yüksek oranlarda saptanmıştır.

Çalışmamız diğer çalışmalara benzer olarak serebral palsi, periventriküler lökomalazi sıklığının BPD’li prematüre grubunda daha yüksek oranda olduğu, özel eğitim desteğine BPD’li prematürelerin daha fazla gereksinimi olduğunu saptamıştır. Nöromotor gelişimleri değerlendirildiğinde BPD’li prematürelerin kısıtlılıkları daha fazla görünmektedir. Antropometrik ölçüm analizlerinde saptanan BPD’li

çocuklardaki baş çevresindeki anlamlı düşüklük de artmış nörolojik etkilenme bulgusunu desteklemektedir.

5.4. Kardiyovasküler Değerlendirme

BPD, prematüre doğum ile ilşkili önemli bir morbidite nedenidir ve sürfaktan sonrası dönemde uzun dönem kardiyovasküler sonuçlarının araştırıldığı çalışma sayısı sınırlıdır. BPD’nin uzun dönem kardiyovasküler etkileri, çeşitli EKO yöntemleri ile değerlendirildiğinde klinik ve subklinik PH farklı yaşlardaki BPD hastalarında gösterilmiştir [19][428]. Fiztgeral ve ark. 48-87 ay BPD hastalarında subklinik PH prevelansının yüksek olduğunu bildirmiştir [19]. Korhonen ve ark. ise 7-8 yaşlarında pulmoner basınç yüksekliğinin devam etmediğini ve BPD’si olan ve olmayan preterm hastalarının her iki ventrikül fonksiyonlarını benzer saptamışlardır [20].

Sürfaktan öncesi dönemde Smyth ve ark. ortalama 8.4 yaş BPD’li çocukların EKO’larında artmış sağ ventrikül diyastol sonu hacmi, artmış sağ ventrikül duvar kalınlığı ve anormal olarak uzamış sağ ventrikül sistol interval zamanı bildirmişlerdir [307]. Sürfaktan sonrası dönemdeki diğer çalışmalara benzer olarak çalışmamızda ventrikül hipertrofi bulgusu saptanmamıştır [240][362][363]. Ventrikül hipertrofisi saptanmamış olmasına rağmen BPD grubunda sağ ventrikül disfonksiyonu bulguları mevcuttu.

Suursalmi ve ark., doku doppler ve speckle-tracking ekokardiyografi ile okul çağındaki BPD’li çocukları değerlendirdikleri çalışmada sağ ve sol ventrikül sistolik disfonksiyon bulgusu saptamamışlardır [429]. Kohortumuzun okul öncesi dönem değerlendirilmesinde PH’a bağlı sağ ventrikül sistolik disfonksiyon göstergesi olan RVFS oranı BPD grubunda BPD’siz prematüre grubuna göre daha düşük saptanmıştı [22], şimdiki değerlendirmemizde RVFS, BPD grubunda BPD’siz prematüre ve term kontrol gruplarına göre düşüktü, ancak 3 grup arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Bu bulgu sağ ventrikül sistolik disfonksiyonunda zamanla iyileşme görülebileceğini düşündürmüştür.

Diyastolik disfonksiyonun erken evrelerinde sol ventrikülün gevşemesi bozulmuştur, buna bağlı olarak erken diyastolik doluş hızı (E) azalır, atriyal kontraksiyonda doluş hızı artar (A) ve E/A oranı azalır [430]. Xie ve ark. ortalama 4

deselerasyon zamanını BPD’siz prematüre ve term kontrol gruplarına göre daha uzamış saptamıştır [23]. Okul öncesi çalışmamızda; Mitral A BPD’li grupta anlamlı olarak azalmış ve Mitral E/A oranı BPD grubunda daha düşük ve sol ventrikül global disfonksiyonunu gösteren LVMPI yüksek saptanmıştı [22]. Suursalmi ve ark. 8-14 yaş BPD’li çocukların mitral E, mitral A ve mitral E/A oranlarını BPD’siz prematüre ve term kontroller ile benzer bulmuşlardır [365].

Bizim çalışmamızda da Mitral E, A ve LVMPI ölçümlerinde 3 grup arasında farklılık saptanmamıştır, Mitral E/A oranı ise BPD grubunda hafifçe daha düşük bulunmuş ancak gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Saptadığımız bulgular sol ventriküldeki diyastolik ve global disfonksiyonun zamanla gerileme gösterdiğini düşündürmektedir.

Doku doppler EKO’da BPD’li çocuklarda saptadığımız triküspit anulus E’/A’ oranındaki düşüklük, sağ ventriküldeki diyastolik disfonksiyonu göstermektedir. Aynı zamanda BPD’li çocuklardaki RVMPI yüksekliği de sağ ventrikül global disfonksiyonunu göstermektedir. Aynı kohort grubumuzun okul öncesi değerlendirmesinde de BPD grubunda triküspit anulus E’/A’ oranında düşüklük ve RVMPI yüksekliği saptanmıştır [22]. Şimdiki çalışmamız sağ ventriküldeki global disfonksiyonun devam ettiğini göstermektedir.

Sehgal ve ark. ağır BPD’li bebeklerin düzeltilmiş PM 36. Haftadaki EKO bulgularında, azalmış sistolik parametreler ve artmış diyastolik parametreler, uzun süreli solunum desteği ile ilişkili bulmuşlardır ve en güçlü korelasyon E/E’ ile bulunmuştur [431]. Miyokardiyal perfüzyon indeksi yüksekliği ve doku doppler EKO’da sistolik pik hızlarındaki düşüklük ile sistolik ve diyastolik disfonksiyon gösterilmiştir [431]. Diyastolik işlev bozukluğu, E/E’ oranının artmış olması ile karakterize edilmiş ve şiddetli BPD’li kohortta, RV fonksiyon bozukluğu saptanarak uzun süreli solunum yolu sekeli ile ilişkili bulunmuştur [431].

Xie ve ark. ortalama 4 yaş olan BPD grubunda term gruba göre Triküspit S’ hızını daha düşük saptamışlardır ve bu bulgu sağ ventrikül sistolik disfonksiyonunu göstermektedir [23]. Okul öncesi çalışmamızda, Triküspit anulus E’/A’ oranı ve E’ hızı BPD grubunda azalmış, A’ hızı ve izovolumetrik kontraksiyon zamanı uzamış olarak saptanmıştı [22]. Bu bulgular okul öncesi dönemdeki sağ kalpte sistolik ve diyastolik disfonksiyonu göstermektedir. Okul çağı çalışmamızda da Triküspit E’/A’ oranı BPD grubunda diğer 2 gruba göre anlamlı olarak düşük saptanmıştır, Triküspit

E’ Triküspit A’ ve S’ hızlarında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Bu bulgular sağ ventrikül diyastolik disfonksiyonunun devam ettiğini göstermektedir.

Sürfaktan sonrası dönemde PH ve sağ kalp yetmezliği, BPD’li hastaların dörtte birinde tanımlanmıştır [361][240]. Okul öncesi çalışmamızda PH göstergesi olan PAAT, BPD grubunda anlamlı olarak düşük saptanmıştı. Okul çağı çalışmamızda BPD grubundaki PAAT düşüklüğünün devam ettiği görülmüştür. Bu bulgu pulmoner basınçtaki yüksekliğin düzeltilmiş ortalama 110 aya kadar sürdüğünü göstermektedir. Suursalmi ve ark. ise 8-14 yaş BPD’li çocukların doku doppler EKO bulgularını, pulmoner akım hızını BPD’siz prematüre ve term kontroller ile benzer bulmuşlardır [365].

Eidem ve ark., çalışma grubumuza benzer yaşta en fazla sayıda sağlıklı çocuk ile LVMPI ve RVMPI için ortalama ± SD değerleri, 6-9 yaşlarındaki çocuklar için 0.32 ± 0.06 ve 0.29 ± 0.08, 10-13 yaş için 0.34 ± 0.06 ve 0.28 ± 0.08 bildirmiştir [432]. Bu değerler BPD’siz prematüre ve term kontrol grubumuzun değerlerine çok yakındır ve verilerimizin tekrarlanabilirliğini göstermektedir. Pulmoner arteriyel hipertansiyonun değerlendirilmesinde EKO kısıtlılıkarı vardır, en doğru değerler yalnızca invaziv olarak ölçülebilir [433].

Okul öncesi çalışmamızda antenatal kortikosteroid ve sürfaktan tedavisinin LVMPI, RVMPI ve PAAT üzerinde ilişkisi saptanmamıştır. Ancak postnatal kortikosteroid tedavisinin artmış LVMPI ve artmış RVMPI ve azalmış PAAT ile ilişkili saptanmıştır [22]. Bu çalışmamızda sürfaktan tedavisi RVMPI ile ilişkili bulunmuştur. Postnatal kortikosteroid tedavisi artmış RVMPI ve azalmış PAAT ile ilişkili bulunmakla birlikte, azalmış sağ ventrikül longitudinal sistolik strain, azalmış sol ventrikül sirkümferansiyal sistolik strain, azalmış sağ ventrikül lateral sistolik strain ve strain oranı ve azalmış septum sistolik strain ve strain oranları ile ilişkili saptanmıştır. Şimdiki çalışmamızda gestasyonel yaş ve doğum ağırlığı ile RVMPI arasında negatif korelasyon saptanmıştır, önceki çalışmamızda GY ile RVMPI arasında ilişki bulunmamıştır ancak doğum ağırlığı ile RVMPI arasında negatif korelasyon aynı zamanda doğum ağırlığı ile PAAT arasında pozitif korelasyon saptanmıştır [22]. Suursalmi ve ark., Xie ve ark. RVMPI ve LVMPI ölçümü yapmadıkları için karşılaştırma yapılamamıştır [23][365]

Xie. ve ark., ortalama 4 yaş BPD’li çocukların sol ventrikül diyastol ve sistol sonu çap ölçümlerini BPD’li grupta term kontrol grubuna göre anlamlı olarak düşük

ölçümleri BPD grubunda daha düşük bulunmuştur. Çalışmamızda sol ventrikül sistol sonu çap ölçümü, BPD grubunda BPD’siz prematüre ve term kontrollere göre anlamlı düşükken, sol ventrikül diyastol sonu çap ölçümü BPD grubunda term kontrol grububuna göre düşük bulunmuştur, BPD ve BPD’siz gruplar arasında fark saptanmamıştır. Lewandowski ve ark. preterm doğan erişkinlerin kalplerini manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirmişler ve sol ventrikül çaplarını küçük saptamışlardır [366]. Korhonen ve ark. da BPD grubunda LVes çap, IVSed çapını term ve BPD’siz kontrole göre anlamlı küçük, LVed çap ve LV arka duvar çap ölçümlerini yine BPD grubunda term kontrol grubuna göre küçük saptamışlardır [20]. Suursalmi ve ark. ise 8-14 yaş BPD’li çocukların LV ve RV sistol ve diyastol sonu çap ölçümlerini diğer gruplar ile benzer bildirmişlerdir [365].

Levy ve ark., yaşamlarının düzeltilmiş 1 yılına kadar aralıklı ekokardiyografi ile değerlendirdiği BPD’li bebeklerde; yaşamlarının ilk haftasında LV global strain ve RV serbest duvar longitudinal strain ölçümlerinin sağlıklı prematürelere göre anlamlı olarak düşük olduğunu saptamışlar ve bu bulguların ilk 1 yaşa kadar devam ettiğini bildirmişlerdir [434]. Lewandovski ve ark. BPD’li çocukların sol ventrikül ve sağ ventrikül strain oranlarını term doğanlara göre azalmış, ancak sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunu term doğanlar ile benzer saptamışlardır [366]. Xie ve ark., sol ventrikül deformasyon değerlendirmesinde, BPD grubunda term kontrol ve BPD’siz prematüre gruplarına göre azalmış global longitudinal sistolik strain oranı saptamışlardır, ancak anlamlı bir farklılık saptamamışlardır, radiyal ve sirkümferansiyal strain oranları gruplar arasında benzer bulunmuştur [23]. Bizim

Benzer Belgeler