• Sonuç bulunamadı

TARTIŞMA: BENİM ÇOCUKLUĞUM ÖLÇEĞİ (BÇÖ)

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 108-115)

88

89 düzeyde uyuma işaret etmektedir (Bollen, 1989). Ek olarak, verilerin uyumunu değerlendirmek amacıyla incelenen diğer ölçütler arasında Comparative Fit Index (CFI), Goodness of Fit Index (GFI), Root Mean Square Residual (RMR) ve Root Mean Square of Approximation (RMSEA) yer almaktadır. RMSEA ve RMR için 0.08 ve altı; CFI ve GFI 0.90 ve üstü kabul edilebilir değerler olarak alanyazında belirtilmiştir (Browne ve Cudeck, 1993; Hu ve Bentler, 1999; Kline, 2005). Mevcut tez çalışmasında χ2/sd oranının mükemmel düzeyde olduğu görülmüştür. Üstelik, elde edilen bulgular diğer kabul edilebilir değerler arasında RMSEA ve RMR değerlerinin olduğunu ortaya koymuştur.

Ölçeğin Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı toplam puan için .91, “Aile İlişkileri”

alt boyutu için .91, “Sosyal İlişkiler” alt boyutu için .82, “Kendiliğe Yönelik Olumsuz Duygular” alt boyutu için .76 ve “Kendiliğe Yönelik Olumlu Duygular” alt boyutu için .76 olarak belirlenmiştir. Cronbach alfa katsayısının .70 ve üzeri olmasının ölçüm aracının güvenilir olduğuna işaret ettiği (Field, 2009) göz önünde bulundurularak, ölçeğin iç tutarlılık katsayılarının tatmin edici düzeyde olduğu söylenebilir. Ek olarak, ölçeğin düzeltilmiş madde-toplam korelasyon katsayıları .22 ile .65 arasında değişmektedir.

Streiner ve Norman (1995, akt., Doi ve Minowa, 2003) düzeltilmiş madde toplam korelasyon değerinin .20 ve üzeri olmasını önermiştir. Buna göre, BÇÖ’nün iç tutarlılığı düzeltilmiş madde toplam korelasyon değerleri açısından da desteklenmektedir. Son olarak, ölçeğin güvenirliğini test etmek amacıyla gerçekleştirilen yarıya bölme yöntemi ölçeğin güvenirliği açısından ek bilgi sağlamıştır.

Ölçeğin yakınsak geçerliğini incelemek amacıyla yürütülen analizlere göre BÇÖ toplam puanı ve alt boyut puanları ile ÇYÖ’nün alt boyutları arasında olumsuz yönde ilişki olduğu görülmüştür. Yalnızca ÇYÖ-Okul Yaşantısı ile BÇÖ “Kendiliğe Yönelik Olumsuz Duygular” alt boyutu arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. Çocukluk dönemine ait ilişkisel ve duygusal boyutları olumlu yönden değerlendiren BÇÖ ile olumsuz çocukluk yaşantılarını değerlendiren ÇYÖ’nün alt boyutları (Manap, 2015)

90 arasında olumsuz yönde anlamlı ilişki olması beklenen bir bulgudur. Ek olarak, Demografik Bilgi Formuna eklenen sorularla elde edilen çocukluktan hoşnutluk ve çocukluğu hatırlamaktan keyif alma düzeyleri ile BÇÖ toplam puanı, “Aile İlişkileri”,

“Sosyal İlişkiler”, “Kendiliğe Yönelik Olumsuz Duygular” ve “Kendiliğe Yönelik Olumlu Duygular” alt boyutları arasındaki olumlu yöndeki anlamlı ilişkiler ölçeğin geçerliğini desteklemiştir.

Demografik değişkenler açısından bulgular incelendiğinde, BÇÖ’nün toplam puanı ve alt boyut puanları açısında kadın ve erkek katılımcılar arasındaki karşılaştırmalar yalnızca “Kendiliğe Yönelik Olumlu Duygular” alt boyutunda kadın katılımcıların erkek katılımcılara göre anlamlı düzeyde daha yüksek puan elde ettiğini göstermiştir.

Alanyazındaki çalışmalar otobiyografik anıların aktarımında cinsiyetler arası farklılık olduğunu, kadınların anılarını aktarırken daha çok bilgi verdiklerini ve erkeklere göre duygusal anıları daha çok aktardıklarını göstermiştir (Grysman ve Hudson, 2013).

Örneğin, bir çalışmada kadınların erkeklere göre anılarını aktarırken olayların duygusal boyutları hakkında daha fazla bilgi verdikleri işaret edilmiştir (Niedźwieńska, 2003). Ek olarak, Davis’in (1999) araştırması ise kadınların erkeklere göre çeşitli duygularla ilişkili çocukluk anılarını daha fazla ve hızlı bir şekilde hatırladıklarını ortaya koymuştur.

Buradan yola çıkarak, kadınların BÇÖ’nün “Kendiliğe Yönelik Olumlu Duygular” alt boyutunda erkeklere göre daha yüksek puan elde etmesi çocukluklarına ilişkin anılarını değerlendirirken olumlu duygusal anılarını kısa sürede daha fazla hatırlamaları ile ilişkili olabilir.

Anne babanın ayırdığı zamana dair bireyin algısı değişkeni açısından bulgular değerlendirildiğinde, çocukluğunda anne babasının kendisine zaman ayırmadığını algılayan katılımcıların BÇÖ toplam puan, “Aile İlişkileri” ve “Sosyal İlişkiler”

puanlarının çocukluğunda anne babasının kendisine zaman ayırdığını algılayan katılımcılara göre anlamlı düzeyde daha düşük olduğu bulunmuştur. Bir başka ifadeyle

91 bu katılımcıların çocukluktan memnuniyet/hoşnutluk düzeylerinin genel olarak ve/veya aile ilişkileri ve sosyal ilişkiler düzeyinde daha düşük olduğu görülmüştür. Ayrıca, anne babasının kendisine zaman ayırdığını algılayan katılımcıların “Kendiliğe Yönelik Olumsuz Duygular” boyutundan aldıkları puanlar anne babasının kendisine zaman ayırmadığını algılayan katılımcılara göre daha yüksek düzeydedir. Bu bulgu, anne babasının kendisine zaman ayırmadığını algılayan katılımcıların çocukluğa yönelik değerlendirmelerinde kendiliğe yönelik olumsuz duyguları daha yüksek düzeyde belirttiklerini göstermiştir. Zaman ayırma ile paralel olarak, çocukluğunda anne-babasından ayrı kaldığını belirten katılımcıların BÇÖ toplam puanı ve “Aile İlişkileri” alt boyutundan aldıkları puanlar çocukluğunda anne-babasından ayrı kalmadığını belirten katılımcılara kıyasla daha düşük düzeydedir. Örsel, Karadağ, Karaoğlan Kahiloğulları ve Akgün Aktaş (2011) ülkemizde yürütülen bir çalışma ile boşanma, göç veya eğitim gibi nedenlerin çocukluk döneminde anne-babadan uzun süre ayrı kalmaya yol açabileceğini belirtmiştir. Anne-babanın veya önemli bir yetişkin figürün varlığı, çocukların mutluluk düzeyini belirleyen unsurlar arasında gösterilmiştir (Greco ve Ison, 2014). Coyl-Shepherd ve Hanlon (2013) iyilik hali daha düşük düzeyde olan çocukların anne-babaları ile daha az vakit geçirdiklerini bulmuştur. Özellikle de boşanmanın hem çocuklukta hem de yetişkinlikte iyilik hali üzerindeki olumsuz etkileri çalışmalarla gösterilmiştir (Amato, 2001; Amato ve Keith, 1991; Amato ve Sobolewski, 2001; Baxter, Weston ve Qu, 2011).

Boşanma üzerinden ele alınan anne baba yokluğunun çocuğun gereksinimlerinin karşılanmasını (örneğin, ilgilenilme, destek sağlanması) ve sosyal becerilerinin gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceği belirtilmiştir (Amato ve Keith, 1991). Üstelik, bu durumun çocuğun işlevselliğini pek çok açıdan (örneğin, okul başarısı, kişilerarası ilişkiler, davranışsal ve duygusal sorunlar) etkileyebileceği Amato’nun (2001) gerçekleştirdiği meta-analiz çalışmasıyla da ortaya konmuştur. Mevcut çalışmada da anne babanın vakit ayırmadığını ve anne babadan ayrı kaldığını belirten katılımcıların

92 çocukluğa yönelik değerlendirmenin çeşitli boyutlarda farklılaştığı, geçmişe dönük olumsuz değerlendirmenin yükseldiği, bir başka ifadeyle çocukluktan memnuniyetin/hoşnutluğun azaldığı görülmüştür.

Tüm bu bilgiler ışığında değerlendirildiğinde, bu tez çalışması kapsamında geliştirilen BÇÖ geçerli ve güvenilir bir ölçek olarak değerlendirilmiştir.

Bronfenbrenner’in (1979) çocuğun pek çok farklı sistemden etkilenebileceği görüşünden yola çıkarak aile, akran, okul ve çevre gibi pek çok farklı unsurun değerlendirilebileceği bir ölçüm aracı geliştirilerek alanyazına kazandırılmıştır. Gerçekleştirilen analizler sonucunda ortaya çıkan faktör yapısı, yaşanılan deneyimlerin hem ilişkisel hem de duygusal boyutuna dikkat çekmiştir. Aile ilişkilerinin hem çocukluktaki hem de yetişkinlikteki önemi (Raudino ve ark., 2013; Shaw ve ark., 2004; Young ve Klosko, 2011) düşünüldüğünde “Aile İlişkileri” alt boyutunun aile içinde farklılaşan ilişkileri (örneğin, anne-baba, anne-baba-çocuk, geniş aile üyeleri-çocuk) içermesinin kapsamlı bir değerlendirme yapılabilmesi açısından önemli olduğu düşünülmüştür. “Sosyal İlişkiler”

alt boyutundaki soruların ise akran ilişkileri ve yaşanılan çevreye ilişkin özellikleri değerlendirdiği görülmüştür. Akran ilişkileri ve yaşanılan çevreye ait özelliklerin de yaşamın farklı evrelerinde gelişime önemli katkılar sağladığı ve yaşam boyu bireyin yaşamı üzerinde etkili olabileceği alanyazında açıklanmıştır (Bagwell ve ark., 1998;

Bagwell ve ark., 2001; Hay ve ark., 2004; Sherman ve ark., 2000; Xue ve ark., 2005). Bu doğrultuda, geriye dönük olarak akran ilişkileri ve çevre ilişkileri bağlamında yapılan değerlendirmelerin çocukluğa ilişkin memnuniyeti/hoşnutluğu değerlendirmeye katkı sağlayacağı desteklenmiştir.

Elde edilen bulgular temelinde, farklı bağlamlarda ortaya çıkan kendiliğe yönelik duygusal değerlendirmelerin baskın olduğu boyutlar “Kendiliğe Yönelik Olumlu Duygular” ve “Kendiliğe Yönelik Olumsuz Duygular” olarak adlandırılmıştır. Genel olarak değerlendirildiğinde kendilik algısının (self concept) bireyin kendine yönelik

93 duygu ve düşüncelerinin bütününü temsil ettiği çoğu araştırmacı tarafından belirtilmiştir (bkz., Franzoi, 2006). Benlik saygısının (self-esteem) ise kendiliğe yönelik, özellikle duygusal temelli değerlendirmeler ile ilişkili olduğu açıklanmıştır (Brown, Dutton ve Cook, 2001; Brown ve Marshall, 2001; Garaigordobil, Pérez ve Mozaz, 2008).

Alanyazındaki çalışmalar, anne-baba ile olan ilişki kalitesinin (Bulanda ve Majumbar, 2009; Kim ve Cicchetti, 2004), akran ilişkisinin (Bosacki, Dane, Marini ve YLC-CURA, 2007) ve çevresel risk faktörlerinin (Behnke, Plunkett, Sands ve Bámaca-Colbert, 2011) benlik saygısı ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Önceki araştırmalar özellikle de olumsuz çocukluk yaşantılarının benlik süreçleri (self process) üzerindeki zarar verici etkisini ortaya koymuştur (Kim ve Cicchetti, 2006; Turner, Finkelhor ve Ormrod, 2010). Buna göre, araştırma bulguları çocuğun maruz kaldığı duygusal kötü muamele ile fiziksel istismarın (Kim ve Cicchetti, 2006) ve cinsel istismarın (Turner ve ark., 2010) benlik saygısını olumsuz olarak etkilediğini göstermiştir. Ülkemizde gerçekleştirilen bir çalışmayla, Berber Çelik ve Odacı (2012) da çocukluk çağı travmatik yaşantılarındaki artışın yetişkinlikteki olumlu kendilik algısı ile negatif yönde ilişkili olduğunu göstermiştir. Tüm bu bilgiler ışığında, akran ilişkileri, okul veya çevre gibi çeşitli bağlamlar üzerinden oluşturulan BÇÖ ölçek maddelerinin kendiliğe yönelik olumlu ve olumsuz duygular olmak üzere iki yapı ortaya çıkardığı görülmüştür.

BÇÖ geliştirme, geçerlik ve güvenirlik çalışmasının sınırlılıkları da mevcuttur.

Öncelikle ölçeğin test-tekrar test güvenirliğinin gerçekleştirilmemiş olması bir sınırlılıktır. İlerleyen çalışmalarda test-tekrar test güvenirliğinin değerlendirilmesi önerilmektedir. İkinci olarak, geçmişe dönük değerlendirmenin öz-bildirim ölçekleri üzerinden yapılması bir başka sınırlılıktır. Mevcut duygudurum duygusal anıları etkileyebileceği (bkz., Richter ve ark., 2009) için gelecekteki çalışmalarda duyguduruma yönelik değerlendirmelerin alınması önerilmektedir. Tüm bu sınırlılıklarla birlikte, BÇÖ’nün çocukluk yaşantılarını farklı boyutlarla değerlendiren kapsamlı, geçerli ve

94 güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir. Çocukluktan memnuniyeti/hoşnutluğu değerlendiren bu ölçeğin, çocukluğa yönelik olumlu bir ölçüm sunmasıyla Türkçe alanyazındaki boşluğu dolduracağı düşünülmektedir.

95

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 108-115)

Benzer Belgeler