• Sonuç bulunamadı

Bu çalışmada Japon bıldırcınlarının soya küspesine ilave olarak soya küspesinin sağladığı proteinin sırası ile %20, 40, 60 ve 80‟ini sağlayacak miktarda fındık küspesi içeren rasyonlar ile bir günlük yaştan itibaren 5 hafta süre boyunca beslenmesinin büyüme performansı ve karkas özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışmada kullanılan rasyonlar hem lisin hem de metiyonin bakımından dengelenmiştir. Sonuç olarak büyütme dönemi sonunda ortalama canlı ağırlıklar, ortalama canlı ağırlık artışları, yem değerlendirme katsayıları, karkas ağırlıkları, karkas randımanları, but ağırlıkları, göğüs ağırlıkları ve dışkıdaki ham protein oranları bakımından muamele grupları arasında istatistiki açıdan önem taşıyan bir fark bulunmamıştır (P>0.05).

Bununla beraber 80FK grubunun haftalık ortalama yem tüketimleri toplamının, dışkıdaki ham yağ oranının ve dışkıdaki nişasta oranının 0FK ve 20FK gruplarınınkine göre istatistiki açıdan önemli derecede yüksek olduğu tespit edilmiştir (P<0.05). 60FK grubunun dışkıdaki nişasta oranı ise yalnızca 0FK grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (P<0.05). Ayrıca kontrol grubunda dışkıdaki ham selüloz oranı 40FK, 60FK ve 80FK gruplarınınkine göre istatistiki olarak önemli derecede yüksek olmuştur (P<0.05).

Konuyla ilgili daha önceki yıllarda yapılan çalışmaların birinde (Sarıçiçek ve ark., 1994b), günlük yaştaki Japon bıldırcınları 6 hafta süre boyunca %40.35 soya küspesi veya %42.45 fındık küspesi içeren ve sentetik aminoasitlerce desteklenmeyen rasyonlarla beslenmiş ve neticede bitkisel kökenli protein ek yemi olarak sadece fındık küspesi içeren rasyonla beslenen grupta sadece soya küspesi içeren rasyonla beslenen gruba göre ortalama canlı ağırlık ve ortalama yem tüketimi daha düşük bulunurken yemden yararlanma oranı daha yüksek bulunmuştur (P<0.05).

Mevcut çalışmada ise rasyonlarda %38‟e varan oranda fındık küspesi kullanımı deneme sonu ortalama canlı ağırlıkları ve yem değerlendirme katsayılarını etkilememiş (P>0.05) hatta 80FK grubunun haftalık ortalama yem tüketimleri toplamı 0FK ve 20FK gruplarınınkine göre yüksek gerçekleşmiştir (P<0.05).

Bir diğer araştırmada (Şehu ve ark., 1996) Japon bıldırcınları bir günlük yaştan itibaren 5 hafta boyunca %10, 15, 20, 25 ve 30 oranlarında fındık küspesi içeren rasyonlarla beslenmiştir. Çalışmada kullanılan rasyonlara sentetik aminoasit olarak sadece metiyonin ilave edilmiştir. Neticede rasyonda %25 ve %30 oranlarında fındık küspesi kullanımının ortalama canlı ağırlıkları olumsuz etkilediğini bildirilmiştir. Aynı çalışmada %30 seviyesinde fındık küspesi kullanımı karkas ağırlığını da olumsuz etkilemiş, karkas randımanları açısından ise muamele grupları arasında istatistiki olarak önem taşıyan herhangi bir fark görülmemiştir.

Bu sonuçlar mevcut çalışmanın sonuçları ile kıyaslandığında fındık küspesinin rasyonda %20 oranına kadar kullanımının ortalama canlı ağırlığa, %25 oranına kadar kullanımının karkas ağırlığına, %30 oranına kadar fındık küspesi kullanımının ise karkas randımanına istatistiki olarak önem taşıyacak derecede menfi bir etkisi olmadığı konularında iki çalışmanın da mutabık olduğu söylenebilir. Ancak mevcut çalışmada, rasyonda %38‟e varan oranda fındık küspesi kullanımında dahi deneme sonu ortalama canlı ağırlığı ve karkas ağırlığı değerlerinde istatistiki olarak önem taşıyan bir azalış görülmemesi Şehu ve ark. (1996) tarafından yapılan çalışmada bulunan sonuçlarla uyuşmamaktadır.

Sarıçiçek ve ark. (1994b) tarafından yapılan çalışma ile Şehu ve ark. (1996) tarafından yapılan çalışma sonuçları itibarıyla mevcut çalışmadan bazı farklara sahiptir ve bu farkların nedenini bulmak için en başta söz konusu çalışmalar arasında materyal ve yöntem bakımından fark olup olmadığı incelenmelidir. Gerek Sarıçiçek ve ark. (1994b) gerek de Şehu ve ark. (1996) çalışmalarında kullandıkları rasyonlara sentetik lisin ilave etmemiştir. Fındık küspesinin bilhassa lisin muhtevası bakımından soya küspesine göre fakir olduğu da bilinmektedir. Dolayısı ile çalışmaların sonuçları arasındaki fark bu sebepten kaynaklanmış olabilir. Nitekim Sarıçiçek ve ark. (1994a) tarafından etlik piliçler üzerinde soya küspesi, fındık küspesi, fındık küspesi+lisin, fındık küspesi+metiyonin, fındık küspesi+metiyonin+lisin içeren beş farklı rasyon kullanılarak yapılan bir çalışmanın sonuçları rasyonda sentetik lisin ilavesi olmadan yüksek oranda kullanılan fındık küspesinin bazı verim değerlerini olumsuz etkileyebileceğini bildirmektedir. Bahsi geçen çalışmada lisin ve metiyoninle desteklenmemiş fındık küspesi içeren rasyonla beslenen grupla sadece metiyoninle desteklenmiş fındık küspesi içeren grubun canlı ağırlıkları, karkas ağırlıkları ve yem

tüketimleri diğer üç gruptan düşük, yemden yararlanma oranları ise diğer üç gruptan yüksek bulunmuştur (P<0.05). Buna rağmen Şehu ve ark. (1996) tarafından yapılan çalışmada rasyonda sentetik lisince desteklenmemiş fındık küspesinin %20 oranına kadar kullanımının ortalama canlı ağırlığı ve %25 oranına kadar kullanımının karkas ağırlığını olumsuz etkilememiş olması, fındık küspesinin lisin bakımından eksikliğinin belli bir dereceye kadar tolere edilebildiğini düşündürmektedir.

Sarıçiçek ve ark. (1994b) yapmış olduğu çalışmada, bitkisel kökenli protein ek yemi olarak sadece fındık küspesi içeren rasyonla beslenen grupta sadece soya küspesi içeren rasyonla beslenen gruba göre ortalama canlı ağırlığın daha düşük bulunmasında rasyonlara sentetik metiyonin ilave edilmemesinin de payı olabilir. Nitekim Sarıçiçek ve ark. (1994a) tarafından yapılan çalışmada fındık küspesi+lisin içeren rasyonla beslenen grubun ortalama canlı ağırlığı soya küspesi içeren rasyonla beslenen gruba göre önemli derecede daha düşük olmuştur (P<0.05). Fındık küspesi+metiyonin+lisin içeren rasyonla beslenen grubun ortalama canlı ağırlığı ise soya küspesi içeren rasyonla beslenen grubunkine göre istatistiki açıdan önemli derecede farklılaşmamıştır (P>0.05).

Erener ve ark. (2003), denemelerini 7 günlük yaştan itibaren 5 hafta boyunca soya küspesinden gelen proteinin sırası ile %25, 50, 75 ve 100'ünü karşılayacak oranlarda fındık küspesi içeren rasyonlar ile besledikleri Japon bıldırcınları üzerinde yürütmüştür. Rasyonlara sentetik lisin ve metiyoninin de katıldığı bu denemenin sonunda ortalama canlı ağırlık artışları, ortalama yem tüketimleri, yemden yararlanma oranları ve karkas randımanları bakımından gruplar arasında önemli bir fark gözlemlememiştir (P>0.05).

Erener ve ark. (2003) yapmış olduğu çalışmanın sonuçları ortalama canlı ağırlık artışları, yemden yararlanma oranları ve karkas randımanları bakımından mevcut çalışmanın sonuçları ile uyum gösterse de, mevcut çalışmada FK80 grubunun haftalık ortalama yem tüketimleri toplamı, kontrol grubuna ve FK20 grubuna göre istatistiki açıdan önemli derecede daha yüksek olmuştur (P<0.05).

Altop (2006) 7 günlük yaştan itibaren 5 hafta boyunca besledikleri Japon bıldırcınlarına soya küspesinden gelen proteinin %50‟sini ve %100'ünü karşılayacak oranlarda fındık küspesi içeren rasyonlar vermiştir. Kullanılan rasyonlar lisin ve

metiyonine ilave olarak treonince de desteklenmiştir. Büyütme dönemi sonunda bitkisel kaynaklı protein ek yemi olarak sadece soya küspesi kullanılan rasyonla beslenen grup ile sadece fındık küspesi kullanılan rasyonla beslenen grup arasında ortalama canlı ağırlıklar, ortalama canlı ağırlık artışları ve yemden yararlanma oranları bakımından farklılık bulunamamıştır (P>0.05). Soya küspesi ile fındık küspesinin birlikte kullanıldığı grup ise diğer iki gruptan daha yüksek ortalama canlı ağırlığa ve ortalama canlı ağırlık artışına, buna mukabil daha düşük yemden yararlanma oranına sahip olmuştur (P<0.05). Ortalama yem tüketimleri, karkas ağırlıkları ve karkas randımanları bakımından ise gruplar arasında istatistiki açıdan önemli bir fark görülmemiştir (P>0.05).

Soya küspesinden gelen proteinin fındık küspesiyle ikame oranı bakımından mevcut çalışmada %80‟e kadar, Altop (2006) tarafından yapılan çalışmada ise %100‟e kadar çıkılması ortalama canlı ağırlıklar, ortalama canlı ağırlık artışları, yem değerlendirme katsayıları, karkas ağırlıkları ve karkas randımanları bakımından menfi bir etki yaratmamıştır. Bununla beraber Altop (2006) ortalama canlı ağırlıklar, ortalama canlı ağırlık artışları ve yem değerlendirme katsayıları bakımından soya küspesinden sağlanan proteinin %50‟sinin fındık küspesi ile ikame edildiği rasyonla beslenen grubun diğer iki gruba göre istatistiki açıdan önemli derecede daha iyi performans gösterdiğini tespit etmiştir (P<0.05). Mevcut çalışmada ise 40FK ve 60FK grupları dahil olmak üzere fındık küspesi ilave edilen rasyonlarla beslenen grupların hiçbirinde benzer bir sonuç elde edilmemiştir. Ayrıca mevcut çalışmada haftalık ortalama yem tüketimlerinin toplamları bakımından FK80 grubu, kontrol grubundan ve FK20 grubundan istatistiki açıdan önemli derecede daha fazla yem tüketirken (P<0.05) Altop (2006) grupların yem tüketimleri arasında istatistiki açıdan anlamlı bir fark görememiştir.

Mevcut çalışmada gruplara uygulanan muameleler arasında, rasyonlarda fındık küspesi ve sentetik lisinin artan miktarlarda kullanılması dışında kayda değer bir fark olmamasına gayret edilmiştir. Bu sebeple FK80 grubunun haftalık ortalama yem tüketimleri toplamının kontrol grubu ve FK20 grubuna göre yüksek çıkmasında en başta bu iki farkın yaratabileceği etkiler göz önünde bulundurulmalıdır.

Dışkı analiz sonuçları, deneme rasyonlarında soya küspesinin fındık küspesi ile artan oranda ikame edilmesinin deneme rasyonları üzerinde meydana getirdiği etkileri

anlamaya yardımcı olabilir. Mevcut çalışmada kontrol grubunun dışkıdaki ham selüloz oranı 40FK, 60FK ve 80FK gruplarınınkine göre istatistiki olarak önemli derecede yüksek olmuştur (P<0.05). Ayrıca 80FK grubunun dışkıdaki ham yağ oranı ve dışkıdaki nişasta oranı 0FK ve 20FK gruplarınınkine göre anlamlı derecede yüksektir (P<0.05).

Kanatlı hayvanlar nişasta tabiatında olmayan polisakkaritleri parçalayacak enzimlerden yoksun olduklarından selülozdan yeterince faydalanamazlar (Karademir ve Karademir, 2003). Nitekim Şahin ve ark. (2001) tarafından düşük çevre sıcaklığında yetiştirilen yumurta tavuklarında rasyona katılan kromun verim ve ham besin maddelerinin sindirilme derecesi üzerine etkisi üzerine yapılan bir çalışmada, kontrol grubundaki hayvanların rasyonla alınan ham selülozun yalnızca %1.59‟unu sindirebildiği tespit edilmiştir. Kanatlı hayvanlar tarafından tüketilen ham selülozun tamamına yakınının sindirilmeden dışkı yolu ile atılması, tüketilen rasyonun ham selüloz muhtevası ile dışkı kuru maddesinin ham selüloz muhtevası arasında kuvvetli bir ilişki olmasına yol açar. Dolayısı ile mevcut çalışmada kontrol grubunun 40FK, 60FK ve 80FK gruplarına göre daha fazla dışkı ham selülozuna sahip olması, kontrol grubunun tükettiği rasyonun 40FK, 60FK ve 80FK gruplarının tükettiği rasyonlara göre daha yüksek ham selüloz içerdiğine işarettir.

Kontrol grubunun rasyonunda düşük ham selüloz içeren mısır ve ham selüloz içermeyen yağ daha yüksek oranda, orta düzeyde ham selüloz içeren küspeler ise daha düşük oranda kullanılmıştır. Buna rağmen kontrol grubunun tükettiği rasyonun 40FK, 60FK ve 80FK gruplarının tükettiği rasyonlara göre daha yüksek ham selüloz içermesi (P<0.05), kullanılan soya küspesinin fındık küspesine oranla daha fazla ham selüloz içermesi ile mümkündür. Bu durum, soya küspesinin yüksek oranda kullanıldığı rasyonların ham selüloz seviyesini arttırarak bu rasyonların tüketimlerini azaltmış olabilir. Nitekim konserve karpuz püresi ve suyunun etlik bıldırcın rasyonlarına katılma olanakların incelendiği bir çalışmada (Erocağı, 2018) %10 ham selüloz içeren rasyonla beslenen bıldırcınlar 7.79 g/bıldırcın/gün yem tüketirken %8 ham selüloz içeren rasyonla beslenen bıldırcınlar 10.42 g/bıldırcın/gün yem tüketmiştir.

80FK grubunda dışkıdaki ham yağ ve nişasta oranlarının 0FK ve 20FK gruplarınınkine göre anlamlı derecede yüksek olması (P<0.05), soya küspesiyle fındık küspesinin ham yağ ve nişasta fraksiyonlarının sindirilebilirlik oranlarının benzer

olması durumunda fındık küspesinin ham yağ ve nişasta muhtevasının daha yüksek olmasıyla, benzer olmaması durumunda ise fındık küspesinin ham yağ ve nişasta fraksiyonlarının sindirilebilirliğinin daha düşük olmasıyla açıklanabilir. Ancak dışkı analiz sonuçlarının fındık küspesinin soya küspesine göre daha az ham selüloz içerdiğine işaret etmesi, fındık küspesinin ham yağ ve nişasta fraksiyonlarının sindirilebilirliğinin düşük olması ihtimalini azaltmaktadır. Hal bu iken en kuvvetli olasılık çalışmada kullanılan fındık küspesinin ham yağ ve nişasta muhtevası bakımından soya küspesinden daha zengin olmasıdır. Bitkisel yem materyallerinde ham selüloz muhtevası ile ham protein, ham yağ ve nitrojensiz öz maddeler gibi diğer besin maddelerinin muhtevaları arasında genellikle ters orantılı bir ilişki olması bu olasılığı daha da arttırmaktadır.

Kanatlı hayvanlarda rasyonun sindirilebilir enerji düzeyi ile yem tüketimi arasında ters bir ilişki vardır. Dolayısı ile çalışmada kullanılan fındık küspesinin ham selüloz bakımından daha fakir, ham yağ ve nişasta bakımından ise daha zengin olması fındık küspesinin yüksek oranlarda kullanıldığı rasyonların tüketimini arttırıcı değil bilakis azaltıcı etkide bulunabilir. Bu sebeple FK80 grubunun haftalık ortalama yem tüketimleri toplamının kontrol grubu ve FK20 grubuna göre yüksek çıkmasında fındık küspesi ile soya küspesinin ham yağ ve nişasta muhtevaları arasındaki farkın etkisi olabileceği düşünülmemektedir.

Mevcut çalışmada kullanılan fındık küspesinin lisin içeriğinin öngörülenden fazla olması ve bu durumun fındık küspesinin yüksek oranda kullanıldığı rasyonların hesaplanandan daha fazla lisin içermesine yol açması da ihtimal dahilindedir ve bu durum FK80 grubunun haftalık ortalama yem tüketimleri toplamının kontrol grubu ve FK20 grubuna göre yüksek çıkmasında etkili olabilir. Fındık küspesinin lisin bakımından fakir olması sebebi ile mevcut çalışmada kullanılan rasyonlarda fındık küspesinin oranı arttıkça rasyonlara ilave edilen sentetik lisinin oranı da artmış ve FK80 grubunun tükettiği rasyona ilave edilen sentetik lisin oranı %0.80‟e ulaşmıştır. Bu oran Erener ve ark. (2003) tarafından soya küspesinden gelen proteinin %75‟inin fındık küspesi ile ikame edildiği rasyona ilave edilen sentetik lisinin oranından (%0.54) yüksektir. Farklı düzeylerde lizin ve treonin aminoasitleri içeren yemlerin etlik civcivlerin besi performansı üzerine etkileri konusunda yapılan bir çalışmada (Ayaşan ve Ferda, 2010) rasyondaki lisin seviyesinin %1.10 seviyesinden %1.16 veya %1.24

seviyesine çıkarılmasının etlik civcivlerin 2. ve 3. haftadaki ortalama yem tüketimlerini ve ortalama canlı ağırlıklarını istatistiki açıdan önemli derecede (P<0.05) arttırdığı bildirilmiştir.

Denemenin 2., 3. ve 4. haftalarında 40FK, 60FK ve 80FK gruplarının ortalama canlı ağırlıklar bakımından 0FK ve 20FK gruplarına göre daha iyi performans göstermesi (P<0.05) ancak denemenin 5. haftasında bu farklılığın istatistiki açıdan önemsiz seviyeye inmesi de soya küspesi ağırlıklı rasyonlarda lisinin sınırlayıcı etkisi olabileceği varsayımını desteklemektedir. Nitekim kanatlı hayvanlar genç yaşta esansiyel aminoasitlerin sınırlayıcı etkisine daha açıktır ve bu hassasiyet yaş ilerledikçe azalmaktadır.

Altop (2006) yaptığı çalışmada ortalama canlı ağırlıklar, ortalama canlı ağırlık artışları ve yem değerlendirme katsayıları bakımından soya küspesinden sağlanan proteinin %50‟sinin fındık küspesi ile ikame edildiği rasyonla beslenen grubun diğer iki gruba göre daha iyi performans göstermesini en başta rasyonun valin, lösin ve izolosin başta olmak üzere bazı aminoasitler bakımından dengelenmesine bağlamıştır. Buna rağmen mevcut çalışmada 40FK ve 60FK dahil olmak üzere hiçbir deneme grubunda benzer bir etki görülmemiştir.

Benzer Belgeler