B. TASAVVUF
6. Tarikat Ġle Ġlgili Mefhumlar
190 “Tarikat” için bkz. Uludağ, a.g.e., s. 338.; Cebecioğlu, a.g.e., s. 687. 191 Cebecioğlu, a.g.e. s. 508.
6.1. MürĢid, MürĢid-i Kâmil, ġeyh, Pir, Pir-i Mügan
MürĢid; Ġslamiyeti çok iyi bilen, Ģefkat ve himmeti bol, âli, marziyye
makamında bulunan, isabetli görüĢ ve tesirli telkin sahibi kimsedir.193
Divanda mürĢid, “mürĢid-i kâmil (G 32/3 s.85), Ģeyh (G 4/2 s.57), pîr (G 19/1 s.72), pîr-i mugan (G 3/5 s.56), (G 33/2 s.86), (G 7/3 s.60)” Ģeklinde anılmaktadır.
MürĢid, irĢadına el ve gönül verenlerin Cenâb-ı Hakk‟ın himâyesine
ulaĢmaları için dua eder. Sâlik‟in kalbi zikrettiği esmanın nuru ile dolar.194
Sevdâyî, bir pîr-i mugâna gönül verdiğini, onun sunduğu aĢk Ģarabını içip iki cihanın kederlerinden sıyrıldığını ifade etmektedir. Allah‟ın tecellileri olan güzellikler karĢısında sarhoĢ olan göz Hakk‟a yönelince mürĢid salikleri aĢk Ģarabına davet eder. ġair, dergâhın sofasını gözyaĢıyla sulayıp pîrin meclisinde secde ettiğini anlatmaktadır. MürĢid-i kâmil‟in el verdiği kimsenin keĢfi açılır, keramet nurunu görür.
Bende-i pîr-i mugânum ki içüp câm-ı sabûh
Dü cihânun gamını cümle ferâmûĢ eyler (G 7/3 s.60)
Sermest-i imâm çeĢmün mihrâba geçdigiyçün
Pîr-i mugân getürdi nûĢ-ı Ģarâba kâmet (G 3/5 s.56)
Meyhâne suffesin sulayup âb-ı eĢkile
Pîr-i mugân bezmine yüzimi türâb idem (G 33/2 s.86)
MürĢid-i kâmil durur zülf-i siyeh-pûĢın meger
KeĢf ider nûr-ı kerâmet kime kim virirse el (G 32/3 s.85)
6.1.1. Keramet, Himmet
Kerâmet, peygamberlik iddiası olmaksızın, kiĢide harikulade bir halin zuhur
etmesi.195 Konu divanda Ģöyle iĢlenmiĢtir; MürĢid kerâmet nûrunu keĢf eder. MürĢid-
i kâmilin el verdiği kimseler de kerâmet nûrunu keĢf etmektedir. ġeyh oldı meger zülf-i siyeh-pûĢı nigârun
Dil mürĢîdine keĢf kılur nûr-ı kerâmet (G 4/2 s.57)
193 Bkz. GümüĢhanevî, a.g.e., 2005, s. 91. 194 GümüĢhanevî, a.g.e., 2005, ss. 100-101.
MürĢid-i kâmil durur zülf-i siyeh-pûĢın meger
KeĢf ider nûr-ı kerâmet kime kim virirse el (G 32/3 s.85)
ġair sufiye seslenir,“ey Sufi mescide kerâmet göremezsen gel sana dergâhtan kapı açayım.” Sufi de olsan eğer suyu saf Ģarab yapamazsan keramet gösteremezsin.
KeĢf-i kerâmet olmasa mescidde sûfiyâ
Gel himmet eyle meygededen feth-i bâb idem (G 33/3 s.86)
Ne kadar sufîye keĢf-i kerâmât idemez
Suyı Sevdâyî açup sâfi Ģarâb eylemeyen (G 35/5 s.88)
Himmet, bir olgunluk hâli veya kulun bir Ģeyi elde etmek üzere kalbinin
bütün gücüyle Hakk'a yönelmesidir.196
Peygamberimizin güzellik güneĢiyle sert taĢlar la‟l olur, onun himmetiyle toprak ilaç olur. Onun gönlünün güneĢi feleğe himmet ıĢıklarını düĢürür, ihsan gölgesi denize yağmur bulutu bırakır.
HurĢîd-i tal‟atünden olur seng-i hâre la‟l
Ġksîr-i himmetünle olur hâk kîmiyâ (K 1/17 s.36) DüĢirdi mihr-i dilün çerha pertev-i himmet
Bırakdı ebr-i kefün bahra sâye-i ihsân (K 2/29 s.41)
ġair, Ģehzade Korkut‟un yardımını isterken de himmet kavramını kullanmıĢtır. (K 4/32, 33 s.53), (G 15/6 s.68), (G 52/5 s.106)
6.2. DerviĢ, Evliyâ
DerviĢ, dünyadan yüz çeviren, kendini Allah‟a veren kiĢidir.197
ġair, derviĢ kavramını sadece bir beyitte ele almaktadır.
DimiĢ kûyumda Ģol dervîĢ neyler
Didüm dervîĢdür reyyân yâ hû (G 40/5 s.94)
Evliya, Hakk‟ın dostları, Allah‟ın özel ilgisine, sevgisine ve yardımına nail
olanlardır.198
Sevgili Peygamberimiz o kadar kadir kıymet sahibi değerli biridir ki onun büyüklüğünü evliya bile idrak edememiĢken müĢrikler kıymetini ne bilir.
Bû Cehl [u] Bû Leheb ne bilür kıymetün senün
196 GeniĢ bilgi için bkz. Cebecioğlu, a.g.e., s. 363. ; ed-DımeĢki, a.g.e., ss. 374-375. 197 GeniĢ bilgi için bkz.Cebecioğlu, a.g.e. s. 215.
Çün kibriyânı derk idemez rûh-ı evliyâ (K 1/20 s.36)
6.2.1. Ya Hû
Lugat anlamı “ey Tanrı!” olup derviĢlerin “Allah‟a ısmarladık” yerinde
birbirlerine verdikleri selam. “a canım” anlamı da vardır.199
DerviĢlerin kullandığı bu söz divanda iki beyitte geçmektedir.
Sofiler vecde varup mest-i gözün Ģevkı ile
Kodılar mescidi meyhâneye yâ Hû didiler (G 13/3 s.66) DimiĢ kûyumda Ģol dervîĢ neyler
Didüm dervîĢdür reyyân yâ hû (G 40/5 s.94)
6.2.2. ġey’en Lillah
Divan‟da “Ģey‟i lillah” Ģeklinde kullanılan bu tabirin doğrusu, “Ģey‟en lillah” Ģeklindedir ve “Allah için bir Ģey!” anlamına gelir. Melâmîlikten diğer târikatlara da geçmiĢ olan bir ananeye göre derviĢler, Ģeyhlerinin emri ile nefislerini alçaltmak için ellerindeki keĢkülleriyle dilenmeye çıkarlardı. BaĢka dilenciler gibi yapmazlar, ilahi okuyarak yahut hiç ses çıkarmadan karĢılarındaki kiĢilere keĢkülü uzatırlardı. Bu esnada yavaĢça “Ģey‟en li‟llâh” dedikleri olurdu. Çekilirken de “Eyvallah”
derlermiĢ.200
ġair nergisi yol kenarında elinde Ģamdanla dirhem tutup “Ģey‟en lillah” diyen melâmi derviĢe benzetmektedir.
Nergis gözünden itmeğe Ģey‟i lillâh ziyâ
Yollarda Ģem‟dânla dirhem tutup durur (G 14/3 s.67)
6.3. Hırka, Dergâh
DerviĢlerin giydiği yakasız kollu cübbeye hırka denir. DerviĢlerin hırka giydikten sonra dünya nimetlerinden el çekmeleri dolayısıyla bu hırkalara “hırka-i
tecrit (soyutlanmıĢlık hırkası)” denilir.201
ġair, sufiye öğüt verir; gel aĢk Ģarabını iç hırkayı, seccadeyi aĢk Ģarabının dünyasına çevir.
Sûfiyâ gel ârif ol nûĢ eyle câm-ı bâdeyi
199 Devellioğlu, a.g.e., s. 1155.; “Ya Hû” için bakınız.; Uludağ, a.g.e., s. 377. 200 Pala, a.g.e., s. 430.
Rind isen dehr-i Ģarâb it hırka [ü] seccâdeyi (G 52/1 s.106)
Ay ve güneĢ peygamberimizin kapısında duran altın cübbeli kölelere benzetilmiĢtir.
Her subh u Ģâm mihr ü meh ey sîmâ-yı hüsn
Turur kapunda bende-i zerîn-kabâ gibi (G 60/3 s.114)
EĢik, atabe anlamına gelen dergâha, tasavvufta tekke, âsitâne, zaviye
anlamları yüklenmiĢtir.202
Divanda, âĢığa vefâyı tavsiye ederken öldürseler bile terk-i dergâh etme denilmektedir.
Terk-i dergâh itme ger öldürseler Sevdâyî çün
Yâr bâbında gerekdür âĢık olan ârsuz (G 21/6 s.74)
Humhâne, Ģarap küplerinin konulduğu yer, meyhane. Tasavvufta tekke
anlamında ve feyiz kaynağı olarak kullanılmıĢtır.203
Sevdâyî de içtiği aĢk Ģarabından tanınmaz halde olduğunu anlatırken dergâh anlamında “humhane” kavramını kullanmıĢtır.
AĢkun meyini ol kadar içdük bizi kimse
Bilmez hum-ı mey mi ne humhâneye benzer (G 12/4 s.65)
Dergâh kapısında alnını secdeye koymayan boĢuna nâz niyâz eylemesin secdesi yanlıĢtır derken de “der-i meyhane” terkibi kulanılmıĢtır.
Secdesi sehv durur eylemesünnâz [u] niyâz
Der-i meyhânede alnını türâb eylemeyen (G35/2 s.88)
Verilen örneklerden baĢka meyhane (G 33/2 s.86), (G13/3 s.66), (G 15/3 s.68), (G 27/3 s.80) ve mey-gede (G 33/3 s.86), (G 38/4 s.91) kavramları da dergâh anlamında kullanılmıĢtır.
202 Uludağ, a.g.e., s. 102. 203Pala, a.g.e., s. 212.
II. BÖLÜM CEMĠYET A. ġAHISLAR
1. Hükümdarlar, ġehzadeler, Devlet Adamları