• Sonuç bulunamadı

Tarihsel Bir Varlık Olarak Ġnsan ve Ġnsan YaĢamı

BÖLÜM 2. FELSEFĠ DAYANAKLARI BAKIMINDAN GASSET‟ĠN ĠNSAN,

2.2. Tarihsel Bir Varlık Olarak Ġnsan ve Ġnsan YaĢamı

Tür olarak insanın doğuĢtan bir doğasının olmadığını, insanın kendini tarih içinde Ģekillendirdiğini öne süren Gasset, tarihsel bir varlık olarak gördüğü insanın neliğini soruĢturmanın ancak onun geçmiĢini, tarihini anlamakla mümkün olduğunu düĢünmektedir. Bu bağlamda, “doğa” ile “nesneler”, arasında nasıl bir iliĢki varsa insan ile tarih arasında da tıpkı bu türden bir iliĢki olduğunu ileri süren Gasset‟e göre, insanın öz varlığını oluĢturan Ģey, kaçınılmaz bir biçimde ardından sürüklediği ve geçmiĢi boyunca uzayıp giden deneyimler dizisidir. Buradan hareketle, insanı, “tıpkı varını yoğunu bir çıkında toplayıp sırtına vurmuĢ taĢıyan bir berduĢ gibi” kendi varlığını oluĢturan geçmiĢ deneyimlerinin “avare bir göçmeni” olarak nitelendiren Gasset, insanın olabileceği Ģeylere bir sınır koymanın anlamsız olduğu gibi mümkün de olmadığını iddia etmektedir (Gasset, 2015, s. 39). Ġnsanı, belirlenmiĢ, sabit bir doğadan yoksun olmanın sınırsızlığı içinde hep yeni olanaklara açık bir varlık olarak gören Gasset‟e göre, önceden belirlenmiĢ bir veri olarak insanı yönlendiren ve değiĢmeyen tek bir çizgi vardır; o da insanın geçmiĢidir, yani tarihidir. Tarih demek, geçmiĢe adeta yeniden can vermek demektir. Bu anlamda tarih, insanın tüm geçmiĢini bütüncül bir kavrayıĢla “gücül bir bugüne” dönüĢtürmeli, “önümüzdeki ufka dev boyutlar” kazandırmalı, böylelikle mutlak güncelliğin bilimi olmalıdır (Gasset, 2013, s. 56).

Dolayısıyla, tarih, “mumyalar müzesi olmaktan çıkmalı”, insanın tüm geçmiĢini, bugüne etkisi olacak Ģekilde bütünlüğüyle ele almalı ve böylece geleceğe yeni ufuklar açmalıdır (Gasset, 2013, s. 55). Nitekim, yaĢamımızı oluĢturan iki büyük boyutun geçmiĢ ve gelecek olduğunu belirten Gasset, ayrıca yaĢamın her anının, geçmiĢ ve geleceğin denkleminden oluĢtuğunu düĢünmektedir (Martí-Ibáñez, 1998, s. 339). Bu bağlamda, tarih, kaçınılmaz ve eĢsiz bir zincir oluĢturan insan deneyimlerinin, hayat tecrübesinin bir sistemidir (Gasset, 2015, s. 41). Bu sistemde edindiği yaĢam deneyimlerinin, insanın geleceğini etkilediğini ve hatta daralttığını ileri süren Gasset‟e göre, insanın ileride ne olacağını bilmek mümkün olmasa da ne olmayacağını bilmek mümkündür. Diğer bir deyiĢle, “geçmiĢ bize ne yapmamız gerektiğini söyleyecek

66

değildir, ama neyi yapmaktan kaçınmamız gerektiğini söyleyecektir” (Gasset, 2014b, s. 75). Çünkü, Gasset, yaĢamın, hayat tecrübesinden oluĢtuğunu ve insanın, geçmiĢini göz önüne alarak yaĢadığını düĢünmektedir (Gasset, 2013, s. 112). Bu bağlamda, Gasset‟e göre, insanın özvarlığı yalnızca “olmuĢ olduğu Ģey” değildir, gerçekte insanın “olduğu Ģey”, tam olarak “olmamıĢ olduğunu olmaktır” (Gasset, 2015, s. 36).

Ġnsanın “olmuĢ olduğu Ģeyi” olmamasını hayat tecrübesinin bir sonucu olarak gören Gasset, insanın “olmuĢ olduğu Ģey”in bundan sonra olabileceğini olumsuz etkilediğini ileri sürmekte ve bu düĢüncesini, “Avrupa insanı geçmiĢte „demokrat‟ oldu, „liberal‟ oldu, „mutlakiyetçi‟ oldu, „feodal‟ oldu, ama artık değil. Bu acaba artık kesinlikle bunların hiçbiri değil mi demek oluyor? Elbette ki hayır. Avrupa insanı hâlâ bu Ģeylerin hepsi olmayı sürdürüyor, evet, ama „olmuĢ olmak‟ biçiminde”, sözleriyle açıklamaktadır. Dolayısıyla, Gasset‟e göre, insan eğer o deneyimleri yaĢamamıĢ, geride bırakmamıĢ olsaydı, ya da “olmuĢ olmak denen o özel biçimiyle hâlâ öyle” olmasaydı, “bugünkü siyasal yaĢamın güçlükleri karĢısında o tutumlardan birini denemekten medet umabilirdi”, ama “bir Ģeyi olmuĢ olmak” o Ģeyi bir kez daha olmayı kendiliğinden önleyen güçtür. Bu bağlamda, yaĢamı boyunca “uzun bir canlı geçmiĢ” biriktiren insanın “geri dönüĢü yoktur, varlığı gereği hep kendi kendinin önünde gitmeye zorunludur”. Ancak, bu zorunluluğun, geçmiĢ zamanın herhangi bir anının geri dönemez olmasından kaynaklanmadığını belirten Gasset‟e göre, “zaman geri dönmez, çünkü insan olmuĢ olduğu Ģeye geri dönemez” (Gasset, 2015, s. 33).

Ġnsanın önünde olabileceği bir çok değiĢik olanağın serili olduğunu ancak, insanın bu olanaklardan birini seçerken, geçmiĢte olmuĢ olduğu Ģeyden önüne geçilemez bir Ģekilde kaçındığını ileri süren Gasset‟e göre, bu durum, “olmuĢ olduğumuz Ģeye iliĢkin bellekte saklanan ve bugünümüzde, güncel gerçeğimizde hep birikim halinde bulunan bir bilginin”, yani insanın tarihselliğinde edindiği hayat tecrübesinin bir sonucudur (Gasset, 2015, s. 33). Bu bağlamda, insan, kendi geçmiĢini ve deneyimlerini, yani tarihini göz önüne alarak yaĢayan tek varlıktır. Ancak, hayat tecrübesi sadece kiĢinin kendi yaĢadığı deneyimlerden ve kendi geçmiĢinden oluĢmaz; aynı zamanda her bir kiĢinin içinde yaĢadığı toplumun o kiĢiye aktardığı deneyimlerden ve atalarının geçmiĢinden oluĢur (Gasset, 2015, s. 33-34). Dolayısıyla, tarih, “bir kiĢinin eseri değildir”, tarih, “birçok insanın eseridir; gerekli vasıflara sahip insan

67

topluluklarının kollektif bir eseri”dir (Gasset, 1997, s. 57). Çünkü, birey, var olduğu andan itibaren kendini bir insan dünyasında, baĢka insanların arasında, onların oluĢturduğu toplumun içinde bulmaktadır. Nitekim, her bir insan teki, kendine ve yaĢamına bir büyüteçle baktığında, yani kendinin ve yaĢamının neden böyle olup da baĢka türlü olmadığını sorguladığında, anlaĢılmaz rastlantılardan kaynaklanan bir çok ayrıntıyla karĢılaĢtığı gibi aslında içinde yaĢadığı toplumla ve topluluk insanıyla karĢılaĢacaktır. Diğer bir deyiĢle, “içinde yaĢadığı toplum – „topluluk insanı‟ – öyle olduğundan kendisinin de öyle olduğunu” görecek, böylelikle bireysel gerçeğinin, yani kendi yaĢamının ana çizgilerini çok kolaylıkla anlayabilecektir (Gasset, 2013, s. 118). Ayrıca, birey, “o toplumun önceden – ve daha sonra – olduğu Ģeyi – inandığı, hissettiği, yeğlediği Ģeyleri – kendi varlığında keĢfettiğinde onun varoluĢ biçmini de zihninde açıklığa kavuĢturacaktır. Yani, kendi bugününde, bu anında, yaĢadığı ve yaptığı Ģeylerde tüm insanlık geçmiĢinin kalıntılarını bulacaktır” (Gasset, 2015, s. 41). Bu bağlamda, tıpkı birey gibi toplumun da geçmiĢte “olmuĢ olduğu Ģey”in, bundan sonra olabileceği Ģeyi olumsuz etkilediğini düĢünen Gasset‟e göre, “Batı toplumları artık “liberal”, “demokrat”, “monarĢist”, “feodal” ya da “firavuncu” olamayacaklarının bilincine varıyorlar”, çünkü “o Ģeyleri daha önce oldular, olmanın nasıl olduğunu biliyorlar”, dolayısıyla “bugün için yürürlükte bulunan güncel „siyasal kamuoyu‟nda geçmiĢin muazzam bir kesimi etkili oluyor ve bu hep öyle “olmuĢ olma” biçiminde” (Gasset, 2015, s. 34).

GeçmiĢte “olunan Ģey”in bireyin ve toplumun “olabileceğini” olumsuz etkilediği için bildiğimiz bütün insanlık geçmiĢinin, “olmuĢ olma” biçiminde hâlâ canlı olduğunu belirten Gasset için geçmiĢ, baĢkalarının baĢından geçtiği için “geçmiĢ” değildir. GeçmiĢ, “bizim bugünümüzün, olmuĢ olmak biçiminde olduğumuz Ģeyin parçası olarak geçmiĢtir” (Gasset, 2015, s. 35). Öte yandan, tıpkı bir kimyagerin ya da bir fizikçinin bir cisme uyguladığı gibi bugünkü varlığımızı diğer bir deyiĢle, Ģimdi olduğumuz varlık ve yaĢam biçimini çözümlediğimizde, yani bileĢenlerine ayırdığımızda, Gasset‟e göre, fark edeceğimiz ilk Ģey, içinde bulunduğumuz andaki varlık ve yaĢam biçiminin, birey ve topluluk olarak geçmiĢte olduğumuz Ģeylerin bir bileĢimi olduğudur. Bu anlamda geçmiĢ, arkada kalmıĢ, soyut veya gerçek dıĢı değildir. Tam tersine, “tarihsel gerçeklik, gündelik olaylarda, beklenmedik ve olağanüstü her Ģeyi uçsuz bucaksızlığıyla yutan o

68

sınırsız okyanusta aranmalıdır” (Gasset, 2017a, s. 85). Çünkü, geçmiĢ, bizim bugünümüzü ayakta tutan ve geleceğimizi etkileyen canlı bir güçtür, “geçmiĢ ta uzaklarda, mazide değil, buracıkta, benim içimdedir. GeçmiĢ benim kendimdir – yani yaĢamımdır” (Gasset, 2015, s. 43). Bu bağlamda, insanın içinde yaĢadığı günün, geçmiĢle geleceğin kesiĢmesinden doğduğunu belirten Gasset‟e göre, insan Ģimdiki haline, tarih içinde geçmiĢini biriktirerek, varlığını zenginleĢtirerek gelmiĢtir. Bu nedenle geçmiĢi inkâr etmek aldatıcıdır. Çünkü, geçmiĢ, “insanın doğal halidir” ve inkâr edildiğinde “dörtnala geri döner” (Gasset, 2014b, s. 17).

Dolayısıyla, geçmiĢ, birey ve toplum için adeta bir kimlik kartı ve kaçınılmaz bir yazgıdır. Öte yandan, Gasset, bir kimlik kartı ve kaçınılmaz bir yazgı olarak geçmiĢin, aynı zamanda insana “olmamıĢ olduğunu olma”nın yolunu açtığını öne sürmektedir (Gasset, 2015, s. 33). Bu noktada, tarihin öngörülemeyeceğine iliĢkin görüĢlere ise Gasset Ģöyle yanıt vermektedir; “tarih öngörülemez demek yanlıĢtır. Kehanetler sayısız kez gerçeğe dönüĢmüĢtür. Eğer gelecek kehanete elveriĢli olmasaydı, sonradan gerçekleĢip geçmiĢe karıĢtığında da anlaĢılamazdı. Tarihçinin ters yönde bir kahin olduğu fikri tüm tarih felsefesini özetler. Elbette ki öngörülebilen, geleceğin yalnızca genel yapısıdır”, dolayısıyla, eğer insan kendini ve yaĢamını tam olarak görmek istiyorsa kendine ve yaĢamına çok uzaktan bakmalıdır, “ne uzaklıktan mı? Çok basit: Tam Kleopatra‟nın burnunu seçebilmenizi olanaksız kılan uzaklıktan” (Gasset, 2014b, s. 83-84). ĠĢte Gasset‟e göre, insan yaĢamında tarihin ağır basan gücünü seçip okumaya tam da bu uzaklıktan bakıldığında, insanın, “olma halinde” ve “olduğundan dönme halinde” olduğu görülecektir (Gasset, 2015, s. 36).

GeçmiĢini, tarihini biriktirerek, kendi deneyimlerinin diyalektik dizisi içinde yaĢayan bir varlık olan insanın “olma halinde” ve “olduğundan dönme halinde” olması ise Gasset‟e göre “yaĢamak” demektir (Gasset, 2015, s. 36-38). Bu bağlamda, hem “olma halinde” hem de “olduğundan dönme halinde” bir varlık olarak yaĢayan insanın olmuĢ olduğu, halen olduğu ya da ileride olacağı varoluĢ biçimlerinden hiçbirisinin bir kez ortaya çıkıp sonsuza dek devam etmeyeceğini ileri süren Gasset, insanın baĢından birbirinden farklı varlık ve yaĢam biçimlerinin gelip geçtiğini belirtmektedir. Nitekim, “Stoacı, Hristiyan, akılcı, dirimselci olmak” veya “TaĢ Devri‟nde bir diĢi ya da Pompadour Markizi, Cengiz Han, Stephan George, Perikles ya da Charlie Chaplin

69

olmak”, insanın “baĢından geçmiĢtir” (Gasset, 2015, s. 37). Ancak, Gasset‟e göre insan, bu varoluĢ biçimlerinden ya da kimliklerden hiçbirisiyle özdeĢ değildir. Dolayısıyla, Gasset, yaĢamın, değiĢim olduğunu, insanın her yeni anda daha önce olduğundan farklı olduğunu ve bu bağlamda asla değiĢmez bir kesinlikle insanın bir kalıba sokulamayacağını ileri sürmektedir (Gasset, 2014a, s. 148).

Bu bağlamda, yaĢamın “değiĢim” olduğunu belirten Gasset‟e göre, insan yaĢamı kazara ya da tesadüfen değiĢen bir bütün değildir. Aksine, Gasset, değiĢmenin, insanın özü ve yapısal bir özelliği olduğunu düĢünmektedir (Marías, 1967, s. 457). Öyle ki bir an yerine tüm anlar düĢünüldüğünde, yani insanın geçmiĢi, bugünü ve geleceği göz önünde bulundurulduğunda, insanın var oluĢuna getirilebilecek bir sınırın olmadığını belirten Gasset‟e göre, “beĢten yukarısını sayamayan Brezilya yerlisinden Newton çıkmıĢtır” (Gasset, 2015, s. 30). Dolayısıyla, Gasset için, “insanoğlu son derece yoğrulabilir bir kendiliktir, istenilen her Ģey olmaya elveriĢlidir. Öyledir, çünkü baĢlı baĢına hiçbir Ģey değildir, „siz nasıl istiyorsanız öyle‟ olmaya hazır salt potansiyeldir” (Gasset, 2015, s. 29). BaĢka bir deyiĢle, “insanoğlu, ister öteki olsun ister ben olayım, belirlenmiĢ ya da saptanmıĢ bir varlık değildir; varlığı zaten varolma özgürlüğüdür. Bunun sonucunda, insan yaĢadığı sürece her zaman o ana değin olduğundan farklı olabilir; dahası var, zaten fiilen hep az çok farklıdır”. Çünkü, “yaĢamsal bilgimiz açıktır, dalgalanmaya bırakılmıĢtır” ve “o bilginin konusu, yaĢam”dır. Bunun yanı sıra, “insan da zaten hep yeni olanaklara açık bir varlıktır” ve “hiç kuĢkusuz, geçmiĢimiz ağırlığını üstümüzde duyurur, gelecekte Ģöyle olmaktansa böyle olmaya özendirir, ama bizi ne zincirler, ne sürükler”. Bu anlamda, insanın “ancak öldüğünde varlığı belirlenir: Ne olmuĢsa olmuĢtur artık, yeni baĢtan biçimlendirilmesi, tersine çevrilmesi, yerine baĢka bir Ģey konması olanaksızdır (Gasset, 2014a, s. 148).

Bu noktada, önceden belirlenmemiĢ ve yeni olanaklara açık bir varlık olarak insanın, kendini her an herhangi bir kiĢiye dönüĢtürebileceğini de kastetmediğini belirten Gasset‟e göre, insan, sahip olduğu ve önüne açılan olanaklar doğrultusunda, içinde yaĢadığı tarihsel, toplumsal ve kültürel ortamın koĢullarının önüne çıkardığı güçlüklere doyurucu bir Ģekilde karĢılık veren bir “yaĢam programı” oluĢturmaktadır. Bu “yaĢam programı” sayesinde, insanın kendisine, “durağan bir varlık imgesi” yarattığını belirten Gasset‟e göre, insan, hevesle olmayı kararlaĢtırdığı kiĢiliği

70

gerçekleĢtirmeye çalıĢır ve o deneyimi enine boyuna yaĢar. Böylece insan, zamanla, söz konusu kiĢiliğin kendi gerçek benliği ve kiĢiliği olduğuna iliĢkin derin bir inanç besler. Ancak, insan, seçtiği bu yaĢam programını, içinde bulunduğu tarihsel, toplumsal ve kültürel ortamın içinde deneyip sınadıkça, seçtiği “yaĢam programı”nın, yani seçtiği kiĢiliğin ve yaĢam biçimin sınırlarının ve yetersizliklerinin farkına varır. Ayrıca, bir insan, seçtiği kiĢilik ve yaĢam biçimiyle önüne çıkan bütün güçlükleri, sorunları çözemediği ya da “gideremediği gibi yenilerini yaratmaktadır” (Gasset, 2015, s. 37).ĠĢte o zaman, insan, yeni bir varoluĢ ve yaĢam biçimi tasarlar. Ancak, insan, ikinci kez yeni bir varoluĢ, yeni bir yaĢam programı belirlerken bu sefer sadece içinde bulunduğu ortama göre düĢünmez. Ġnsan, tasarladığı yeni varoluĢ ve yaĢam biçimi ile bir öncekinin olumsuzluklarından da kaçınmaya çalıĢır. Ġnsanın oluĢturduğu ikinci varlık biçimini bir üçüncüsünün izlediğini, üçüncü varlık tasarımının ise ikinci ve birinci varlık Ģeklinin göz önüne alınarak hazırlandığını ileri süren Gasset‟e göre, insan, önüne geçilemez bir biçimde daha önce olmuĢ olduğu varlık Ģeklinden de kaçınmaktadır. Böylece insanın, “olma yolunda” ve aynı zamanda da “olduğundan dönme yolunda” olan bir varlık olarak karĢımıza çıktığını belirten Gasset‟e göre, insan varlığı dingin ve salt edilgen değildir aksine “değiĢim” adeta insanın “maddesi”dir (Gasset, 1941, s. 215-216 ; 2015, s. 30-37).

Öte yandan, Gasset, insan varlığının salt değiĢken olduğu gibi aynı zamanda ileriye dönük olduğunu düĢünmektedir. BaĢka bir deyiĢle, insan, geçmiĢ varlık biçimine, dünkü yaĢamına veya eskiden olmuĢ olduğu varlık biçimine bağlı kalmadan ilerlemektedir. Bu bağlamda, Gasset, ilerlemenin, insanın salt geliĢmesi, bir baĢlangıç konumundan itibaren geniĢlemesi, büyümesi olarak da yorumlanabileceğini belirtmektedir. Ancak, insanın daha iyiye yönelik bir ilerlemesinden söz edebilmek için insanın, tıpkı deri değiĢtirip yeni bir deriye bürünen yılan misali baĢka bir kalıba girmesi yeterli değildir. Çünkü, “daha yüksek bir ısının daha düĢük ısıların üstünde gelmesi gibi”, iyiye yönelik bir ilerleme, yeni kalıbın öncekinden üstün olmasını gerektirmektedir (Gasset, 2015, s. 40). Dolayısıyla, Gasset, tarihsel bir varlık olarak gördüğü insanın, geçmiĢini biriktirerek, varlığını zenginleĢtirmesi anlamında ilerlediğini düĢünmekte, insan varlığının ve yaĢamının ileriye dönük oluĢunu, insanın değiĢken bir varlık olması temelinde açıklamaktadır. Ayrıca, insan varlığının değiĢken ve ileriye

71

dönük olmasını insanın ayrıcalıklı bir yönü olarak nitelendiren Gasset‟e göre, günümüzün Avrupalı insanı elli yıl öncekinden farklıdır. Ancak, bu farkılıkla birlikte bugünkü varlığı yarım yüzyıl önceki varlığını da içermektedir (Gasset, 2013, s. 117).

Buna karĢılık, hayvan bu tür bir tarihsel birikime sahip değildir ve bugünkü kaplanın bin yıl önceki kaplandan ne fazla ne de eksik bir yanı vardır (Gasset, 1941, s. 220). Diğer bir ifadeyle, kaplan, hep o ilk kaplandır, yani “bugünün kaplanı altı bin yıl öncekinin tıpkısıdır, çünkü her bir kaplan, sanki kendinden önce baĢka kaplan olmamıĢ gibi, kaplanlığa yeniden baĢlamak durumundadır” (Gasset, 2014b, s. 31-32). Nitekim, Gasset‟e göre, insanı, Ģempanzeyle orangutandan ayıran Ģey, “kesin terimlerle söyleyecek olursak, zekâ dediğimiz Ģey değildir” (Gasset, 2014b, s. 31). Hayvanın belleğinin, “bizimkinden çok daha kısa oluĢudur”. Çünkü, hayvanlar, “her sabah bir gün önce yaĢadıklarını unutmuĢ olarak uyanırlar, zihinleri çok ufak bir deneyim malzemesiyle iĢler” (Gasset, 2014b, s. 31). Oysa, “insan, hatırlama yetisi sayesinde, geçmiĢini biriktirir” ve biriktirdiği, sahip olduğu bu geçmiĢten yararlanır. Dolayısıyla, “insan asla ilk insan değildir: BirikmiĢ bir geçmiĢin yüksekliğinden baĢlar var olmaya. ĠĢte insanın tek hazinesi, ayrıcalığı ve belirtici özelliği budur”. Ancak, “geçmiĢin isabetli, korunmaya değer sayılan kısmı o hazinenin en değerli yanı değildir”. Bu noktada, Gasset, asıl önemli ve değerli olan Ģeyin, insanın aynı hatalara düĢmesini engelleyen “yanılgıların anısı” olduğunu düĢünmektedir: “insanın gerçek hazinesi yanılgılarının hazinesidir, binlerce yıl süresince damla damla damıtılmıĢ hayat deneyimidir”. Hatta, bu nedenle Nietzsche‟nin “üst insanı „belleği en uzun olan‟ varlık” olarak tanımladığını belirten Gasset‟e göre, insanın geçmiĢiyle ve tarihiyle sürekliliğini sağlayan bağları koparması demek “sıfırdan baĢlamak, aĢağılara inmek, orangutana öykünmek” demektir (Gasset, 2014b, s. 32).

Ġnsan söz konusu olduğunda her bir insanın, daha önce biçimlendirilmiĢ bir insan olma tarzını kendi insanlığında biriktirdiğini belirten Gasset‟e göre, insan, “varlığını – geçmiĢi – biriktirmektedir”. BaĢka bir ifadeyle, insan, yaĢama, bir kaplan gibi hep sıfırdan baĢlamak zorunda değildir (Gasset, 1941, s. 216-220). Aksine, insan, bireysel geliĢimine hep bir artı noktasından baĢlar ve kendi büyümesini, ilerlemesini de ona ekler. Gasset‟in deyiĢiyle, “insan bir ilk insan, sonsuza değin Âdem değildir, biçimsel olarak ikinci, üçüncü vb. insandır” (Gasset, 2013, s. 118). Dolayısıyla, Gasset,

72

bireysel yaĢamın her zaman tarihsel olduğunu ve tarihselliğin her birimizin yaĢamının bir parçası olduğunu belirtmekte ve bir insanı anlamanın en iyi yolunun onun tarihiyle bağlantı kurmak olduğunu düĢünmektedir (Marías, 1967, s. 458). Çünkü, bireyin insanlığı, yani bireyde geliĢmeye baĢlayan insanlık, “daha önce geliĢmiĢ ve doruğuna eriĢmiĢ olan bir baĢka insanlıktan baĢlar” (Gasset, 2015, s. 41). Diğer bir deyiĢle, dün, bir önceki gün hesaba katılmadan açıklığa kavuĢamaz. Bu nedenle, “rasyonalist Avrupa insanının ne olduğunu iyi anlayabilmek için Hıristiyan olmanın ne demek olduğunu iyice anlamak, Hıristiyan olmanın ne demek olduğunu anlamak için de Stoacı olmanın ne demek olduğunu anlamak gereklidir ve bu hep böyle geriye doğru gider, baĢka türlüsü olanaksızdır” (Gasset, 2015, s. 42). Çünkü, yaĢanan her çağ ve her zaman, bir öteki çağın tohumlarını içermektedir. Bu bağlamda, Gasset, her kuĢağın, gelecek kuĢak üzerinde etkili olduğunu düĢünmektedir (Gasset, 2013, s. 55). Bunun yanı sıra, her kuĢak yaĢama farklı yaklaĢımlar sunmaktadır. Bu yaklaĢımların kısmen önceki kuĢaktan miras alındığını belirten Gasset‟e göre, alınan bu miras, izleyen kuĢakları yönlendirmektedir. Böylece, insan, geçmiĢ yaĢam deneyimlerini dikkate alarak geleceğini belirlemektedir (Martí-Ibáñez, 1998, s. 339).

Öte yandan, her insanın bir kuĢak içinde doğduğunu ve o kuĢakla birlikte yaĢadığını belirten Gasset‟e göre, tarihsel olarak “bugün”ün üç farklı boyutu bulunmaktadır; çünkü, “bugün”, birisi için yirmisinde olmak, baĢka birisi için kırkında olmak ya da bir diğeri için altmıĢında olmaktır. Daha açık bir ifadeyle, Gasset, farklı yaĢam dilimlerinin aynı “bugün”ü yaĢadığını ve paylaĢtığını belirtmektedir. Dolayısıyla, “bugün”, içinde üç büyük yaĢamsal boyut barındırmakta ve böylelikle zenginleĢmektedir. Örneğin, Gasset, 1933 yılının tek bir zaman dilimi olarak görülebileceğini, ama 1933 yılını bir çocuğun yaĢadığı gibi olgun ya da orta yaĢlı bir insanın veya yaĢlı bir insanın da yaĢadığını, böylece 1933 yılının, üç farklı zaman dilimini ve üç farklı yaklaĢımı kendinde topladığını belirtmektedir. BaĢka bir deyiĢle, üç farklı yaĢam anı, aynı tarihsel anda bir araya gelmekte ve bu üç farklı yaĢam anı, içinde yaĢadığımız dünyanın biçim kazanmasına farklı yollardan katkıda bulunmaktadır (Gasset, 1962, s. 42-43). Dolayısıyla, her kuĢak istese de istemese de dünyada bir değiĢim gerçekleĢtirerek, dünyanın biçim kazanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu sayede Gasset, tarihin, bir hareket, değiĢim, süreç ve farklılaĢma olduğunu

73

belirtmektedir (Gasset, 2013, s. 64). Bu bağlamda, kuĢak, tarihin üzerinde hareket eden adeta bir çeĢit menteĢedir (Akt. Ceplecha, 1958, s. 110).

KuĢak kavramıyla, dünyadaki düĢünsel ve yaĢamsal değiĢimleri açıklamaya çalıĢan Gasset‟e göre, her kuĢak temelde iki öbeğe ayrılmaktadır. Bu iki öbekten ilki, “çağdaĢlar”dır ya da belirli bir anda dünyanın herhangi bir bölgesinde yaĢayan

Benzer Belgeler