• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM ŞÂNİ-ZÂDE’NİN ESERLERİ

2.1. TARİHE DAİR ESERİ

“Ma’denü’l-fezâ’ili ve’l-‘irfân Mütercimü’l-Kâmûsi ve’l Bürhân mevâlîden Ahmed Âsım Efendi, bin iki yüz otuz beş seferinde mat’ûnen şehid olup irtihâl-i dâr-ı cinân eyledikde, bu hıdmet-i celîle-i vâcibetû’d-dikkati bilâ-es’âr îsâra kudret-şi’âr olan erbâb-ı iktidârı, hazret-i Şehriyâr-ı Felâtûn-haslet istiksa vü istihbâr buyurduklarında cânib-i riyâset-i ‘atebe-i Sînâ-dirâyet ve ‘Utâridî-liyâkat’den bâ-telhîs-ı Sadr-ı Âsaf-şi’âr ‘arîza-i ‘atebe-i Şâhenşâh-i ‘adâlet-kâr buyurılan esâmî-i zevi’l-istihkakdan Şâni-zâde Mehmed ‘Atâ’ullah min-zümreti’l-mevâlî dâ’îlerini bî-irtiyâb mahz-ı lutf u keremlerinden intihâb u ihtiyâr buyurmalariyle...”57 diyerek 19 Kasım 1819 tarihinde vak’anüvisliğe atandığını bildirir. Şâni-zâde bu görevi boyunca karşılaştığı, duyduğu, belgelerini gördüğü olayları dört cilt halinde Tarih-i Şâni-zâde’

56 Şâni-zâde, a.g.e.,s. 13.

56 Şâni-zâde, a.g.e., aynı yerde.

de toplamıştır. Şâni-zâde selefinden kendine tevarüs eden tarihsel malzemenin eline geçmesi için gerekli girişimlerle işe başlamıştır.

Şâni-zâde göreve gelir gelmez bir maruzatname ile durumu bildirir. Belgeden de anlaşılacağı üzere Şâni-zâde tekrara düşmek ve yazılmış olanları yeniden yazmak istememektedir. Selefi Asım Efendi’nin nereye kadar geldiğini bilmek, kalan ve yazılmayı bekleyen zamana ait bilgi, belge ve kayıtların eline geçmesini istemektedir.58 Buradan da fark edileceği üzere zâde’nin yazdığı Tarih-i Şâni-zâde’nin önemli bir bölümünü selefinin yazmadığı ya da yazamadığı dönemler oluşturmaktadır. Dört ciltten oluşanTarih-i Şâni-zâde’nin dönemlendirmesi şöyledir:

I. Cilt 8+409 sayfa, 1223/1808-1225/1810 seneleri II. Cilt 8+425 sayfa, 1126/1811-1234/1818 seneleri III. Cilt 4+216 sayfa, 1234/1818-1236/1820 seneleri

VI. Cilt 4+216 sayfa, 1236/1820 senesinin diğer bazı hadiselerini ele almaktadır.59

zâde’nin vak’anüvisliğe başladığı ilk günden itibaren Tarih-i Şâni-zâde’yi dört cilt olarak tasarladığı ve buna göre bir çalışma yaptığı söylenebilir.

Şâni-zâde Tarihi toplam 1290 sayfa ve dört cilttir. Eserin 850 sayfa ve iki cildi Şâni-zâde’nin vak’anüvisliğe atanmadan önceki dönemi kapsamaktadır.

Buradan da anlaşılacağı üzere Şâni-zâde’nin vak’anüvislik görevinin önemli bir bölümü kendisinden önceki dönemi yazmakla geçmiştir. Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1999, s. 66.

60 Değerli olduğu düşünülen bu kısımla ilgili Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar tam aksi yönde şöyle düşünmektedir: “Tarih anlayışı eskilerden pek farklı değildir. Kitabının Cevdet Paşa tarafından ehemmiyetli addedilerek vesika şeklinde aynen alınan “El-mukadddimetü fi kavâid-i fenn‘it-tarih ve usûl-i metâli’üt tevârih” adlı mukaddimesi onun tarihi zamanlar hakkında bazı fikirlere sahip olduğunu, Roma ve Yunan tarihlerini bildiğini ve hatta bazı garp tarihlerini okuduğunu gösterir. Fakat tarihçi için koştuğu şartlar, ancak yazıldığı devir düşünülürse üzerinde durulacak şeylerdir. Üstelik

perspektifi yansıtır. Tarihin giriş kısmı II.Mahmud’a, Şâni-zâde’nin selefi Asım Efendi’nin kaldığı yerden itibaren tarihi evrak ve belgenin istendiği, aynı zamanda da Tarih-i Şâni-zâde’nin dibacesinin takdim edildiği bir hatt-ı hümâyûnla sunulmuştur.

61 Buna karşılık II.Mahmud, Asım Efendi’nin tahriri olan cüzlerin elinde ve büyük bir bölümünün de henüz tahrir edilmemiş olduğunu bildirdikten sonra, Şâni-zâde Tarihi’nin dibacesi için “Ataullah Efendi’nin mukaddimesi güzel olmuş bir okunaklı yazı ile tebyiz olunup taraf-ı hümâyûnuma takdim olunsun.”62 diyerek hem bir önceki maruzatta ifade edilen ve Şâni-zâde’nin selefinden kalan tarihsel malzemenin akıbetini netleştirir hem de Tarih-i Şâni-zâde’nin girişinde bulunan, tarih ilmi metodolojisi kapsamına giren bölümü beğendiğini ifade eder. Gerçekten de Şâni-zâde Tarihi’nin en özgün yanı bu giriştir.63

Şâni-zâde Tarihi’nde dil diğer alanlardaki eserlerine göre daha ağırdır.

Arapça ve Farsça terkiplerin yoğun olması vak’anüvis geleneğinin bir parçası olarak düşünülebilir.64 Oysa tıp ve askerlikle ilgili eserlerinde oldukça sade ve anlaşılır bir dil kullanmıştır.

Şâni-zâde Tarihi içerik bakımından düşünüldüğünde en fazla ele alınan konular tayin, terfi ve tevcihât’tır. Dört ciltte toplam 129 kez bu konunun geçtiği tespit edilmiştir. Bunu 77 kez ele alınan harp ve ordu ile ilgili haberler izler. Ferman suretleri ise üçüncü sırada gelir. Tıbbî hadiselere dair konu dört ciltte toplam üç kez geçer.65 Bu açıdan bakıldığında ise klasik vak’anüvislerden farkı olduğu söylenemez.

Tarih-i Şâni-zâde Osmanlı XIX. yüzyılı üzerine düşünen, çalışma yapan araştırmacılar için önemli kroniklerden biridir. Dönemin bütün çalkantısı, savaşları, isyanları ve siyasi olayları bu eserin tanıklığıyla anlaşılabilir. Elbette ki bu olayların umumî menfaat için bazı hakikatlere göz yumulmasına bile açıktan açığa razıdır. Ayrıca eserinden istifa ettiği selefleri ile olan münasebetlerinde hiçbir zaman tenkit fikriyle hareket ettiği görülmez.”

diyerek çok uç ve genel kabullerin dışında bir fikir beyan etmiştir. Daha fazlası için bkz.: Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar, 19 uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Çağlayan Kitabevi, 9. Baskı, İstanbul, 2001, s.

113-114.

61 BOA, HAT, 277/16255.

62 BOA, HAT, 277/16255.

63 Bu girişin içeriği ve bu içerikle ilgili tartışma Vak’anüvis Şâni-zâde kısmında ele alınacaktır.

64 Şâni-zâde Tarihi’nden içerikle ilgili bir örnek için bkz.: EK-12.

65 Daha fazlası için bkz.: Halil İbrahim Erol, “Şanizade Mehmet Ataullah Efendi’nin Tarih Anlayışı”, İÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, YYLT., İstanbul, 2010, s. 85-88.

vak’anivüs geleneği içerisinde, devlet yanlısı bir üslup ve tutumla yansıtıldığı da akılda tutulmalıdır. Diğer taraftan Türk Tarihçiliği açısından -belli ölçeklerde- bir dönüşümün başlangıcı, modern tarih anlayışının ilk örneği olarak değerlendirilebilir.

Şâni-zâde Tarihi’nin pek çok kütüphanede basma nüshaları bulunmaktadır.

Fatih, Süleymaniye ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanelerinde66 bulunan birer suret buna örnek teşkil eder. Eser yazma ve basma nüshalar karşılaştırılarak Ziya Yılmazer tarafından günümüz harflerine iki ciltte toplanarak aktarılmıştır.67