• Sonuç bulunamadı

TARİH EĞİTİMİMİZDE MENEMEN KAZASI

Ülkemizde gerek ilköğretim gerekse ortaöğretim kurumlarındaki ders müfredatlarını ve ders kitaplarını incelediğimizde; Menemen ilçesi yalnızca tek bir açıdan karşımıza çıkmaktadır: Menemen olayı. Bu siyasi nitelikteki olay haricinde tarih eğitim sistemimiz içinde Menemen ilçesi ile ilgili başka herhangi bir yerel özellik, tarih müfredatı veya ders kitaplarında karşımıza çıkmamaktadır.

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi müfredatı içinde yer alan Menemen olayının ders kitaplarında ele alınış biçimi, her zaman olduğu gibi sıradan resmi ideoloji bakış açısını yansıtmaktadır. Olayın, öğrenciye yalnızca gerici, dinsel karakterli, Cumhuriyet yönetimini ve özellikle laikliği hedef alan bir ayaklanma olarak aktarıldığını görmekteyiz. Ayrıca olayın çıkmasında dolaylı yoldan da olsa Serbest Cumhuriyet Fırkası sorumlu olarak gösterilmektedir. Elbette ki ayaklanmanın ortaya çıkış nedenlerinin bunlar olduğu birçok akademisyenin üzerinde uzlaşmış olduğu bir durumdur; ancak konu anlatılırken; olayın ardında yatan sebeplerin tam anlamıyla üzerinde durulmadığı, Menemenlilerin olaya yaklaşımının göz ardı edildiği ve karşıt düşüncelere yer verilmediği de diğer gerçekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Menemen Olayı, gerek ilköğretim gerekse ortaöğretim ders kitaplarında hemen hemen aynı sözcüklerle karşımıza çıkmaktadır. Aslında burada karşımıza çıkan asıl ilginç durum 1980’li yıllardan itibaren olayın aynı cümlelerle öğrenciye aktarılmasıdır.

Günümüzde ilköğretim okullarında 8. sınıflarda okutulan T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabında Menemen olayı şu şekilde anlatılmaktadır:

Ülkemizde cumhuriyet rejiminin yerleşip kökleşmesi, hiç de kolay olmadı. Çünkü cumhuriyete karşı olanlar, her fırsatta onu yıkmak, eski düzeni yeniden kurmak istediler; fakat her defasında, cumhuriyeti korumaya kararlı olan büyük çoğunluğun karşısında eriyip gittiler. Menemen olayı da bunlardan birisidir.

Nakşibendi tarikatına mensup Derviş Mehmet adındaki kişi ve etrafına topladığı cahil insanlar, Menemen Kasabasına geldiler(23 Aralık 1930). Din uğruna hareket ettiklerini açıklayıp bir ayaklanma çıkardılar. Bu baş kaldırma hareketini önlemeye çalışan Öğretmen Asteğmen Kubilay’ın başını keserek onu şehit ettiler.

Olay duyulur duyulmaz Menemen’e askeri birlikler gönderildi. Ayaklanma bastırıldı. Asiler yakalandı ve askeri mahkemede yargılanarak gerekli cezalara çarptırıldılar.

Demokrasiyi tam anlamı ile kurmak için çaba harcayan Mustafa Kemal Paşa, Menemen Olayından sonra ülkemizde çok partili hayata geçmek için ortamın henüz elverişli olmadığını anladı. Bundan dolayı bu alandaki çalışmaları fazla sürdüremedi. 31

Yukarıdaki paragrafta görüldüğü gibi; olayla Nakşibendi hareketi arasında bağlantı kurulmuştur. Paragrafta 1930 yılında İzmir’e bağlı bir kaza konumunda bulunan Menemen, öğrencilere kasaba olarak tanıtılmaktadır.

Ortaöğretim kurumlarında Lise-3. sınıflarda okutulan T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitaplarında Menemen Olayı, “Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Menemen Olayı” başlığı altında incelenmiştir. Yani doğrudan Menemen’de meydana gelen ayaklanma ile Serbest Cumhuriyet Fırkası arasında bağlantı kurulmuştur. Ortaöğretim kurumlarında okutulan kitapta şu ifadeler kullanılmıştır:

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulmasından sonra partiyi ele geçirerek yapılan yenilikleri engellemeye ve halkı bu yeniliklere karşı kışkırtmaya çalışan bazı çıkarcı gruplar harekete geçtiler. Manisa’da mehdilik iddiasında bulunan Derviş Mehmet adlı kişi etrafında toplanan isyancı bir grup İzmir’in Menemen ilçesine geldiler. Derviş Mehmet ve adamları, 23 Aralık 1930 tarihinde kendilerine taraftar toplamak amacıyla cami çıkışında halkın dini duygularını istismar ederek,

kendilerine katılan küçük bir grupla birlikte hükümet konağına doğru yürüyüşe geçtiler.

Olayın duyulması üzerine o sırada Menemen’de vatani görevini yapmakta olan Öğretmen Asteğmen Kubilay, emrindeki askerlerle olay yerine geldi. Kubilay, Derviş Mehmet ve grubundan dağılmalarını istedi. Fakat bu isteği isyancılar tarafından reddedildi. Bunun üzerine Kubilay, eğitim mermileriyle doldurulmuş silahlar taşıyan askerlerine isyancıları korkutmak amacıyla ateş emrini verdi. Galeyana gelen isyancılar, Kubilay’ın üzerine hücum ederek genç Asteğmeni şehit ettiler. Olaylar devam ederken çevreden gelen askeri birlikler duruma el koydular. Katiller yakalandı ve bölgede sıkıyönetim ilan edilerek suçlular gerekli cezalara çarptırıldı. Yapılan araştırmalar sonucunda olayın bölgesel bir nitelik taşımadığı, Derviş Mehmet adlı kişi tarafından organize edilmiş bir şebekenin işi olduğu anlaşıldı. Bu olaydan sonra devlet adamları Cumhuriyet ve yeniliklerin tam olarak anlaşılamadığı ve yapılan yeniliklerin tam olarak anlatılamadığını anlamışlardır...32

Görüldüğü gibi ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında Menemen olayının ele alınış biçimi aşağı yukarı aynıdır. Sadece olayda Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın sorumlu tutulduğu düşüncesi, ortaöğretim kurumlarında okutulan ders kitaplarında daha net olarak göze çarpmaktadır. Kitapta Menemen’de ortaya çıkan isyanın münferit karakterde olduğu ve bölgesel bir anlam taşımadığı ifade edilmiştir; ancak bu durum, olaydan sonra Balıkesir ilini de kapsayan sıkıyönetim ilanıyla ve tüm bölgede adeta bir insan avının başlatılmasıyla çelişmektedir.

Tarih dersi müfredatlarında ve ders kitaplarında; Menemen’de ortaya çıkan isyan hareketi anlatılırken, tamamen resmi ideolojik anlayışın dili kullanılmıştır; ancak bu olayın o dönem için muhalifleri susturmak amacıyla kullanıldığını savunan karşıt düşüncelere yer verilmemiştir. Böylece öğrencilerin hangi düşünceyi benimseyeceklerine kendilerinin karar vermelerine izin verilmemektedir. Bu durum elbette ki tarih eğitim sistemimizde artık bir tabu haline gelmiş olan Cumhuriyet tarihinin ilk dönemlerinin eleştirilemeyeceği düşüncesinin bir sonucudur.

Son dönemlerde, eğitim camiasında ülkemizdeki tarih eğitim müfredatlarının değiştirildiği ile ilgili söylentiler dolaşmaktadır. Henüz bu müfredat programlarını görme şansımızın olmamasıyla birlikte, ülkemizdeki tarih eğitimi sisteminin ideolojik kıskaçtan kurtularak, olayların çok yönlü anlatıldığı bir anlayışın yerleşmesini umuyoruz.

Benzer Belgeler