• Sonuç bulunamadı

4.2. Tanburun Yapısı

Tanbur kendine özgü rezonansıyla Türk Müziğinin en önemli sazlarının başında gelir, aynı zamanda Türk Müziğinin piyanosu kabul edilir. “Hemen hemen beş bin yıllık bir geçmişi olduğunu söylediğimiz Tanbur, bu uzun zaman zarfında çok değişikliklere uğramıştır. İlk zamanlarda iki telli olan Tanbur’ un bugün Hazar denizi kıyılarındaki Kırgızlar’ da kabile sazı olarak yaşamakta olduğunu değerli bilgin H. Sadeddin Arel’den öğreniyoruz” (Aksüt, 1995: 15). Tanbur esas itibariyle iki kısımdan yapılmıştır:

1) Gövde 2) Sap

Gövde: İki kısımda ibarettir. 1) Göğüs

2) Sırt

1. Göğüs: Yumuşak, beyaz ve düzgün damarlı çam cinslerinden yapılmaktadır. Tam bir daire olabilirse de daha çok asimetrik bir elips görüntüsündedir. Düzgün bir elmanın

22 saptan uca doğru ortadan kesitini andırır. Yarıçapı ve derinliğine aşağı yukarı eşittir ve enikonu 16-17 santimetredir. Göğüs tahtası olarak çam cinsleri kullanılır. Lâdin, Köknar gibi) Tanbur göğsü iki veya üç parçadan yapılmaktadır. Fakat göğüs zamanla çökeceği için iki parçalıda ortaya gelen ek yeri mahzurludur. Daha çok üç parçalı olması istenir. Ayrıca Tanbur göğsündeki damarların göğsün ortasında geçen çizgiye göre simetrik olması tercih edilir. Tanbur göğsü çöküktür. Bu çöküklük Tanbur’un yapılışı sırasında verilmez. Sonradan tellerin basıncıyla olur. Fakat bu çökme payı yapılış sırasında ayarlanır. Zira çöküklük Tanbur’dan beklenilen akustiği verecek yeterlikte ise makbuldür. Az veya çok çökme sesi etkiler. Tanbur göğsü cilâlanmaz.

2. Sırt: Dilimlidir. Ne kadar fazla parçadan yapılırsa sırt görünüşü o kadar düzgün ve mükemmel olur. Sırt dilimleri aynı cins ağaçtan olduğu gibi değişik ağaçlardan da yapılmaktadır. Daha çok muan, kestane, ceviz, dut vs gibi renkli güzel ve düzgün damarlı iyi cilâlanır ve işlenir ağaçlar kullanılmaktadır. Tanburlarda gövde derinliği için kesin bir şey söylenemez. Aşağı yukarı bir ölçü vermek gerekirse bu derinliğin, göğsü sınırlayan elipsin büyük yarı çapı kadar, ondan biraz büyük ve küçüktür, denilebilir. Elips genellikle sap tarafında genişler. Diğer uçta ise daha sivricedir, daha dar kavislidir. Bu uçta tellerin takılmasına yarayan delikli bir kısım yapışıktır. Göğüs üzerindeki ana eşik bu parçadan 7-9 cm. uzaklıkta bulunur. Gövde üzerinde Tanbur’un iki kısmı vardır. Bunlardan biri yukarıda da söylendiği gibi teknenin burnundaki, tellerin bir uca bağlanan delikli kısım, diğeri ise Tanbur’un en önemli parçalarından biri olan ana eşiktir.

Ana eşik, çoğunlukla ardıçtan yapılır. Teknenin burnundaki deliklere bağlanan teller önce bu eşikten atlar, sap boyunca burgulara doğru gider, sapın sonunda biri delikli iki eşikten daha geçtikten sonra burgulara varır. Tanbur’un en önemli parçası olan ana eşiğin yeri şöyle bulunur ve tespit edilir: Sapın gövdeyle birleştiği yerdeki son perde TİZ NEVA perdesidir. Tel boşken YEGÂH sesini verir. Tiz Nevâ sesi Yegâh sesinin, yani boş tel sesinin iki oktav tizidir. Sapın dibindeki perdeye bastığımızda çıkan ses, boş telin sesinin iki oktav tizi oluncaya kadar, eşik teller boyunca ileri geri götürüp getirilir. Sesler birbirini tuttuğu zaman eşik yerini bulmuş olur. Bunda sonra eşikte bir düzeltme daha yapmak gerekir. Yegâh telinin sapının dışına taşmaması yahutta sapın içlerine doğru kaçmaması için eşik ayrıca tellere dik olarak aşağı- yukarı hareket ettirilerekte ayarlanır. Ana eşik göğse iyice oturmalı, çakışmalıdır. Bunun için eşiğin tabanı, çöküklüğü nedeniyle göğüste meydana gelen eğikliğe göre çok iyi alıştırılmalıdır. Eşiğin göğüs üzerindeki duruşu, tellerin meydana getirdiği düzlemem dik olacaktır. Teller eşiğe

23 bir noktada dokunmalı, dokunma yüzeyi geniş olmamalıdır. Göğüs tahtasının damarları nasıl teller doğrultusunda ise, eşik damarları da teller düzlemine paralel olmalıdır.

24 Sap: İki kısımdır.

a) Perdelerin bulunduğu kısım b) Burgular kısmı

a. Perdelerin Bağlı Bulunduğu Kısım: Sap zamanla soğuk ve sıcaktan fazla etkilenmeyen fırınlanmış, kuru ve düzgün damarlı eğilip bükülmeyen dönmeyen sağlam ağaçlardan yapılır. Sağlamlığı sağlamak için içi boş saplar da yapılmıştır. Dönmeyi önlemek için ortasından biçilip ters yapıştırılarak düzenlenmiş saplar da düşünülmüştür. Sapın kalınlığı normal ölçülerden çok olursa belki sağlam olacaktır, fakat gerek sol el ve parmakların çalışması, gerekse çalış sırasındaki sertliği nedeniyle Tanbur’a has olan sesler yansıtamaması sebebiyle sakıncalıdır. İnce oluşu da tersine sakıncalar doğurur. Sap tellerinin gerilimine dayanamayıp bozulur fazla esnek olduğu için basılan perdelerden düşük ve dik seslerin çıkmasına, seslerin gereğinden fazla yaylanmasına sebep olur. Ayrıca Tanburun estetiği de sapın uygunluğu ve güzelliğiyle tamamlanır. Perdeler, Bu güne kadar yapılan inceleme ve eleştirmelerle Türk Musiki sisteminin (bir oktavda 24 aralık) esasına dayandığı tespit edilmiştir. Bu hale göre iki oktavlık olan Tanbur sapında 48 aralığın, bu nedenle de 49 perdenin bulunması gerekir. Bu kadar perdenin, Türk Musikisinde ki bütün sesleri karşılayıp karşılamadığı yeni incelemelerle ortaya çıkacaktır. Perdeler için öteden beri el ile yapılmış kirişler kullanılmıştır. Bugün daha teknik yolla yapılan ve ameliyatlarda kullanılmakta olan (katküt)’ler ve (misina) denilen plâstik bağlar kullanılmaktadır.

b. Burgular: Burgular sekiz tanedir, fakat enini arttırmak gerekçesiyle daha çok perde ile rezonans yapsın diye Tanbura daha fazla titreşim teli takılması düşünülebilir ve adedi arttırılabilir. Burgular için önemli olan yerlerine iyi oturmaları ve düzenlenmiş telleri salıvermemeleridir. Tellerin asılmalarına dayanabilmeleri için burguların da çok sert ağaçlardan yapılmaları gerekir. Burgulardan dört tanesi, sap yüzey düzlemine dik, diğer dördü bunların aralarına gelmek üzere, Tanbur’un tutuluş durumuna göre üstte bulunur.

Teller: Tanburda genellikle ikişer ikişer sıralanmış sekiz tel bulunur. Fakat yine çoğunlukla üst tel daha kalın, pirinç olarak tek tel halinde kullanılmaktadır. Teller Tanbur’un göğsüne büyük bir kuvvetle bastırır. Ayrıca kuvvetle asılıp sapı eğerler. Tellerin bu büyük basınç ve asılma kuvvetinin, ses kalitesini bozmayacak ve sazlara zarar vermeyecek şekilde ayarlanması elzemdir.

25 Tanbur’da tellerin cins bakımından sıralanışı genellikle şöyledir:

(1) Numaralılar Çelik

(2) Numaralılar Pirinç-Bakır(sarı) (3) Numaralılar Çelik

(4) Numaralılar Pirinç, Bakır vs. (sarı)

4 numaralı sarılar, 2 numaralı sarılardan daha kalındır. Kaba Yegâhta ses verebilmesi için aşırı olmamak şartıyla kalınca telden takılması yerinde olur (Akan, 2007: 11).

26 Şekil 1 Tanbur Perde Bağ İsimleri ve Yerleri

27 4.3. Tanbur Sazının Akordu

Bugün kullanılan Tanbur yedi tellidir. Kucakta ve çalar vaziyetteki tutuşa göre bu telleri sıra ile şöyle akort etmelidir:

Birinci çift çelik tel: (RE) (Yegâh)

İkinci çift tel (sarı veya bakır olur): İcrâ edilecek makamın karar perdesine göre ve genellikle (SOL)(Kaba Rast) veya (Kaba Dügâh)

Üçüncü çift çelik tel: Birinci çift çelik telin aynı (RE) (Yegâh)

En üstteki tek ve kalın sarı tel: Birinci ve üçüncü çift çelik tellerin bir oktav pestine (RE) (Kaba Yegâh)

Akord yapmak için (Diyapazon) âletinin vermiş olduğu ve batı musikisinde (LA) olan ses Türk Musikisinde (RE) kabul edilerek tellerin düzeni oluşturulur ki, bu akorda Türk musikisinde (Bolâhenk) akord adı verilir. Bu akord Batı musikisinde (SOL) sazlara eşdeğer akorttur.

Tanbur 3,5 oktava varan ses genişliği ile Türk musikisinde âdetâ piyano vazifesi görür. Bütün seslerin sap üzerinde perdelerle belirlenmiş olması sebebiyle en çok kullanılan tel en altta bulunan bir çift çelik teldir. Zaman zaman ve hele transpozisyonda (Göçürme) ortadaki bi çift sarı tel de kullanılır. Bu günün tekniğinde Tanburilerin en üsteki tek kalın sarı teli dahi (ara- sıra da olsa)kullandıkları söylenebilir (Aksüt, 1995:23).

28 4.4. Tanbur Sazının Tutuluşu

Tanburun gövdesi, sağ bacağın üzerine ve diz bölgesini 15-20 cm kadar geriye çekilecek şekilde koyulur. Sol el sazın sapını tuttuktan sonra sağ kol yatay olarak yana açılır, sağ omuzu vücudun şeklini bozmadan hafifçe öne doğru eğerek kolu omuzdan dirseğe kadar olan kısmını Tanbur’un gövdesinin üst kısmına yatay olarak yerleştirilir. Kolun dirsek ile bilek arasında kalan kısmı ise Tanbur’un gövdesine yandan ve dikey olarak temas eder.

Bu durumda mızrap tutacak olan sağ el, Tanbur’un göğsü üzerine gelmiş olduğunu görülmektedir. Avucun içi ile Tanbur’un göğsü yüz yüze diyebileceğimiz şekilde karşılıklıdır. Bu arada şunu da söyleyelim ki: Tanbur’un sırtını, göğüs bölgesine iyice yapıştırmalıdır. Aksi hâlde çıkacak olan sesi azaltmış oluruz. Ayrıca Tanbur’un sapı ne çok yukarı kaldırılmalı, ne de çok aşağıya indirilmelidir (Aksüt, 1995: 24).

Fotoğraf 3 Tanbur Sazının Tutuluşu

4.5. Tanbur Mızrabı ve Tutuluşu

Genellikle deniz kaplumbağasının üst kabuğundan (Bağa) yapılır. Fildişi ve boynuzdan, hattâ sellüloit denilen maddeden de yapılmış mızraplar varsa da kullanılmalarına rağmen

29 makbûl sayılmamaktadırlar. Sazdan çıkacak sesin kaliteli olabilmesi için mızrabın bağa’dan yapılmış olması daimâ tercih edilir. Mızrabın uç kısımları önce sivriltilir; sonra da bu sivrilik biraz yuvarlaştırılarak düzeltilir. Mızrabın uç kısmı( dikey tutuluşa göre) üst ve alt olarak iki kısımdır. Alt kısım üst kısma göre bir parça daha uzundur. Uzun olan kısım tellere üstten mızrap vuruşları içindir. Mızrap ucunun üst kısmının alttan daha kısa olması ise tellere alt mızrap vuruşlarında takılmaması, tutukluk yapmaması içindir. Mızrabın boyu 12-15 cm. kadar olur. Bu ölçü mızrap boyu için ideal olan ölçüdür. Eni ise 8-9 mm. Ve kalınlığı da 1-1,5 mm. kadar olur (Aksüt, 1995: 26).

Sazın icrâsında ve çıkacak olan sesin kalitesi üzerinde en etkili olan unsur mızraptır ve onun tutuluşunun özelliğidir. Rahat, kolay bir icrâ ve sazdan güzel ses çıkarmak için mızrabın en iyi tutuluş şekli şöyle olmalıdır:

Sağ elin orta parmağı ile işaret parmağının birinci ve ikinci boğumları arasına ve dikey olarak konulan mızrap, işaret parmağı ve başparmak ile yanlarından desteklenmek suretiyle tutulur. Bu durumda baş parmak işaret parmağının birinci boğumuna karşıdır. Daha ilerde veya geride olmamalıdır. Mızrapla ilişkisi olmayan yüzük parmağı ile küçük parmak mızrabı alttan destekleyen orta parmağa bitişik olarak ve kıvrılmadan tutulmalıdır.

Mızrap parmaklar arasında fazla sıkılmamalıdır. Mızrap tellere vuruşta parmaklar arasında serbestçe oynayabilmelidir.

Benzer Belgeler