• Sonuç bulunamadı

Görüşme yapılan kişilerden ilk önce istenen kendilerini tanıtmalarıydı. Burada alt sorular doğum tarihleri, doğum yerleri ve üniversiteye (Eğitim Enstitüsü) kadar olan eğitim geçmişleriydi. Sorulan sorulara bazı öğretmenler kısa kısa cevaplar verirken, bazıları da çocukluk dönemine ve eğitim hayatına dair ayrıntılı bilgiler vermişlerdir.

4.1.1. Ailevi Durumlar

Yapılan görüşmelerde emekli sosyal bilgiler öğretmenlerinin çocukluklarına dair anlattıklarında dikkati çeken nokta ekonomik zorluklar neticesinde çalışmaya çok erken yaşlarda başlayanların olması ve bazılarının ailelerinin köylerden veya ilçelerden şehir merkezlerine göç etmiş olmasıdır. Ailesi ekonomik nedenlerle merkeze göç eden İbrahim Büyükçulhacı, ailesinin ilçeden merkeze taşındıklarını “1954 yılında Denizli'nin Tavas

ilçesinde doğdum. 1960 yılında da ben küçükken babam Denizli'ye taşınmış. 1960’da 6 yaşındayken buraya gelmişim, ilkokula burada Denizli'de başladım” sözleriyle ifade etmektedir. Yine ekonomik nedenlerle merkeze göç eden ve ilkokul çağında çalışmaya başladığını söyleyen Ömer Özden göç etme nedenlerini ve çalışma hayatını şu şekilde anlatmaktadır:

Denizli ili Tavas ilçesi Kızılcabölük nahiyesinde dünyaya geldim. Fakir bir ailenin çocuğuydum. 1958 yılına kadar Kızılcabölük’te kaldım. 1958’de Denizli’ye göçtük. Denizli’ye göçtükten sonra yaklaşık 1 yıl kaldıktan sonra tekrar geri göndük. 1960 ihtilalinden sonra babam Kızılcabölük’te terzilik yapıyordu, ekonomik nedenlerle tekrar 1961’de, Adnan Menderes’in idamından sonra, Denizli’ye yerleştik…

…Okulu bitirinceye kadarki dönem içerisinde benim çalışma hayatım başladı. 1962 yılında çalışma hayatım babamdan harçlık istemem sonrası babamın harçlık vermemesiyle çalışmaya başladım. Bugünkü melek pazarının yerinde şeytan pazarının orda kıvırcık marul, maydanoz, soğan gibi şeyler satmaya başladım ve her gün 25 kuruşla 55 kuruş arasında para kazanıyordum, iyi para kazanıyordum o yaşta... (Görüşme Kaydı: Ö. Ö.)

Emekli sosyal bilgiler öğretmenlerimizden Nail Kayasu çocukluğunun zor geçtiğini ve çocukluğunda yaşadıklarının etkisiyle öğretmenlik hayatında ekonomik olarak zorluk çekenlere destek olmaktan mutlu olduğunu belirtmektedir:

Denizli Babadağ ilçesinde dünyaya geldim. Dokumacı bir ailenin çocuğum. Annemi bir yaşındayken kaybettim. Beni büyüten ve benim üzerimde en büyük payı olan babaannemdir, onun hakkını ödeyemem. Çocukluk yıllarım tamamen yoksulluk içinde geçti. Bu sebeple çalıştığım okullarda ihtiyacı olan öğrencilere kol kanat germek benim daima temel ilkem olmuştur. Çünkü kendim yoksulluktan geldiğim için o çocuklar benim için çok kıymetliydi ve onların çoğunu kazandım, o yönden kendimi mutlu hissediyorum. (Görüşme Kaydı: N. K.)

Babası asker olan Gülten Tok çocukluğunun nasıl geçtiğini “Çocukluğum çok güzel geçti. Annem İzmirli olduğu için yaz tatillerinde Foça’ya gelirdik. Çok koleksiyonlar yapardım. Yaprak, peçete koleksiyonu, hatıra defterleri” sözleriyle anlatmaktadır.

Dönemin şartları düşünüldüğünde ailelerin ekonomik anlamda zorluk çekmeleri, o dönem Türkiye’sinin içinde bulunduğu siyasi durum, şehirde daha çok imkân bulunması gibi çeşitli sebepler neticesinde olduğu söylenilebilir. Türkiye’de köyden kente göçler incelendiğinde göçlerin en yoğun olarak yaşandığı dönem 1950-1985 yılları arasıdır (Devlet İstatistik Enstitüsü, 1995; 46, Akşit; 1998).

4.1.2. Eğitim Hayatı (Enstitüye Kadar)

Görüşme yapılan kişilerin eğitim hayatlarına bakıldığında doğum yerleri köy, nahiye ve ilçe olanlar ilkokulu ve varsa ortaokulu bulundukları yerde okumuşlar. Lise eğitimi için daha büyük bir yere gitmek zorunda kalmışlardır. Çoğu çiftçi ve esnaf olan aileler kendileri okuyamadığı için çocuklarını okutmayı istemişler. Ayşe Baldan okumasını sağlayan şeyin babasının öğretmen okulunu bırakmak zorunda kalması olarak anlatmaktadır: “Babam şoför, annem ev hanımı. Dört kardeşiz. İlkokulu, ortaokulu Çivril’de okudum. Liseyi Ticaret Lisesi’nde Denizli’de okudum. Babam çok istedi beni okutmayı, beni değil hepimizi okutmayı istedi. Babam kendisi öğretmen okulunu terk etmiş, okuyamamış, bu yüzden okumamız için çok çabaladı.” Ailenin maddi durumuna rağmen babasının kendi hayallerini çocukları üzerinde gerçekleştirme isteği bir öğretmenin yetişmesine vesile olmuş görünmektedir. Yine eğitim için yer değiştirmek zorunda kalan Musa Sabancı bunun kendi çabalarıyla olduğunu şu sözlerle ifade etmektedir:

Ben 1958 yılında Güney’de doğdum. Güney’de ilkokula kayıt oldum, kendi mahallemizdeki o okulu bitirdikten sonra da yine Güney Ortaokulu'ndan mezun oldum. Orta Okulu bitirdikten sonra ilçede lise olmadığı için de başka ilçeye gitmek zorunda kaldım. Sarayköy Lisesi'ne kaydoldum, Sarayköy Lisesi'nde bir yıl okuduktan sonra ailemizin Denizli'ye göç etmesi nedeniyle de Denizli Lisesi'ne kaydımızı yaptırdık… Babamın o zaman için bir bakkal dükkânı vardı yalnız, cahil yani bizi yetiştirme yönünden çok bilgi görebilecek donanıma sahip değillerdi. Biraz bizim kendi gayretlerimizde burada ön plana çıktı. Bizim kendi düşüncemiz, kendi gayretlerimizle liseye gidebildik. (Görüşme Kaydı: M. S.)

Ailelerin eğitim seviyeleri, köyde ya da merkezde oluşları çocuklarının eğitim hayatlarını yönlenmesinde önemli olduğunu görmekteyiz. Çiftçi bir ailenin çocuğunun eğitim hayatının hasbelkader belirlendiğini düşündüren Adem Kılınç ortaokula başlama deneyimini anlatmaktadır:

Ben, Burdur ili Gölhisar ilçesi Çamköy doğumluyum. Çamköy’de doğduk büyüdük. İlkokulu Çamköy’de tamamladık. İlkokulu bitirince yine bizim komşu, abi diyoruz rahmetlik oldu da rahmetle anıyoruz, o İmam Hatip’e gidiyordu. Biz de İmam Hatip falan bilmiyoruz ama o babama demiş “Osman Abi biz bunu İmam Hatip’e götürelim.” 65 yılı mıydı öyle bir şeydi, Burdur İmam Hatip’e kaydımızı yaptırdılar bizim. Tabi giderken köyden üç arkadaş gittik. Onlarla Burdur İmam Hatip’te bizim ortaöğretim serüveni başladı. Üçüncü sınıfta bugünkü adıyla pansiyonlu kısmına,

o zamanki adıyla yatılı İmam Hatip Ortaokuluna başladık. O zaman ortaokul İmam Hatip’in dört yıl, dört artı üç, üç yılda lisesini okuyorsunuz yedi yıl. İmam Hatip’in orta kısmından ayrı diploma veriyorlardı, lise kısmından ayrı diploma. Adı da İmam Hatip okullarıydı. Sonradan İmam Hatip Lisesi oldu adı. 1974-75 eğitim öğretimde mezun oldum Burdur İmam Hatip’ten. (Görüşme Kaydı: A. K.)

Görüşme yaptığımız emekli sosyal bilgiler öğretmenlerinden şehir merkezinde yaşayan ve kısmen maddi durumu iyi olanlar için eğitimin daha ulaşılabilir olduğunu ve okul seçme şansları bulunduğunu söyleyebiliriz. Ailesinin daha bilinçli ve okul seçiminde özgür iradelerini kullanabildiklerini Müveyla Özünlü anlatmaktadır: “İlkokulu ve ortaokulu Denizli’de tamamladım. Liseye başladım. Üç hafta liseye gittim daha sonra öğretmen okulu sınavları belli olunca Denizli İlköğretmen Okulu’na geldim. Öğretmen olmak istiyordum çünkü.”

Görüşme yapılan emekli sosyal bilgiler öğretmenlerinin enstitü öncesi eğitim aldıkları okulların değişkenlik gösterdiği tespit edilmiştir. İmam Hatip Okulları, İlköretmen Okulu, Ticaret Lisesi gibi değişik okulları bitirdikten sonra Eğitim Enstitüsüne giderek öğretmen olanlar vardır. Bunların içinde öğrenciye uygulama dersleri yapılan Nazilli Öğretmen Okulunu İbrahim Büyükçulhacı’nın sözlerinden okuyalım:

Örneğin uygulama bahçeleri, bizim 10 dönüme yakın uygulama bahçemiz vardı, lahanamızı kendimiz yetiştirirdik, ıspanağımızı kendimiz yetiştirildik, tavuklarımız vardı. Nazilli öğretmen okulunda birçok okulun boya, badana, sıra tamiratı sıraların cilalanması vs. bunları biz hep kendimiz yapardık. Yaparak yaşayarak öğrenmeyi uygularlardı orada. Bize çok da faydası oldu. Kurda sormuşlar ensen neden kalın demiş ki “Kendi işimi kendim yaparım da ondan” Nazilli öğretmen okulunun çocukları da öyledir. Kendi işlerini kendileri görmeye alıştıkları için hayatlarını idame ettirmekte hiç zorluk çekmezler. (Görüşme Kaydı: İ. B.)