• Sonuç bulunamadı

Tahran Üniversitsi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi, 2792, Bozuk Nesih, 112 vr

(Tabiiyyât Bölümü 39a-49a), 29 st.

Tenkitli metinde bu nüsha esas alınmıştır. Bu tercihin sebebi bu nüshanın en eski tarihli nüsha olmasıdır. Nüshanın ferağ kaydında 685/1286, istinsah kaydı ise 688/1289 yılıdır. Dolayısıyla bu nüsha müellif henüz hayatta iken istinsah edilmiştir.

2. Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya 2418, Nesih, 269 vr. (Tabiiyyât Bölümü

100b-129b ), 19 st.

1 Kütüphane kayıtlarında hata yapılmasının muhtemel sebebi, üzerine şerh yazılan eserin Semerkandî’ye ait olmasıdır. Çünkü yazma eserlerde çoğunlukla şarih şerh ettiği eserin müellifini de zikretmektedir.

2 Süleymaniye Ktp., Kadızade Mehmed 465 numara 37b- 64a arasında, Hacı Mahmud Efendi 6173 numarada, Hacı Mahmud Efendi 6156 numara 1b-25 varakları arasında ve Topkapı Sarayı Kütüphanesi III. Ahmet 1887 numarada kayıtlı eserler Kemaleddin Mes'ud b. Hüseyn eş-Şirvani er-Rumi’nin Şerhu’l-Âdâb’ıdır. (Bu şerh oldukça meşhur olup Türkiye’de yirmi civarında nüshası mevcuttur). Hacı Mahmud Efendi 6155 numara 1b-24 varakları arasındaki Şerhu’l-Âdâb ise Adûduddîn Îcî’ye aittir.

27

II. Bayezid ve I. Mahmud’un mühürleri var. Yani bu nüsha Fatih’in de elinden geçmiş olan bir saray kitabıdır. Ayrıca Zeyrek olarak meşhur olan Muhammed b. İbrahim b. Ebi Bekr’in mülkiyet kaydı ile Evkafu’l-haremeyn müfettişi Ahmed Şeyhzâde’nin vakıf kaydı ve mührü bulunmaktadır.

3. Köprülü Kütüphanesi, Fazıl Ahmed Paşa 879, Talik, 165 vr. (Tabiiyyât Bölümü

70b-82b), 23-25 st.

Yusuf Enver b. İbrahim Karagöz’ün oğluna ait mülkiyet kaydı bulunan nüshada, Köprülü Ahmed Paşa’nın mührü de yer almaktadır.

4. Süleymaniye Kütüphanesi, Carullah 1308, Müst. Şemsüddin Muhammed b. Ebi’l

Berekât, h. 748, Erzincan Medresetü’l- Kutbiyye, Nesih, 153 vr. (Tabiiyyât Bölümü 56b-70b), 25 st.,

5. Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih 3195, Müst. Mes’ud b. Muhammed Kazvînî, h.811,

Talik, 81 vr. (Tabiiyyât Bölümü 56b-70b), 25 st., Meşin cilt.

1.3.2. Nüshaların Tenkitli Metin İçinde Gösterilmesi

Beşârât’ın Türkiye kütüphanelerinde toplam dört nüshasını tespit ettik. Bunlardan üç tanesine Tahran Üniversitesinden temin edilen nüsha eklenerek tenkitli metinde dört nüsha kullanılmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere Tahran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2792 numarada kayıtlı olan nüsha tahkikte esas alınmıştır. Daha sonra esas nüsha ile diğer nüshalar arasındaki farklar tespit edilerek tenkitli metin hazırlanmıştır. Tenkitli metin yazılırken birtakım kaideler dikkate alınmıştır, bu kaideler bir sonraki başlık içerisinde anlatılacaktır.

Tenkitli metinde kullanılmak üzere Tahran nüshasi için ت, Ayasofya nüshası için ع, Köprülü nüshası için ك ve Carullah nüshası için ج harfi rumuz olarak seçilmiştir. Tenkitli metinin hazırlanırken bütün nüshaların sayfa başları, sayfa başında yer alan ilk kelimenin sağına (/) işareti konularak dipnot verilmiş ve dipnotta hangi nüshanın kaçıncı yaprağı olduğu belirtilmiştir. Bunun için, önce parantez içinde yaprağı gösteren rakam ve yaprağın hangi yüzü olduğunu gösteren harf, sonra da iki tire (-) arasında bu yaprağın hangi nüshaya ait olduğu, nüshanın Arapça rumuz harfi ile verilmiştir.

28

Yaprağın (a) yüzüne (و), (b) yüzüne (ظ) harfi ile işaret edilmiştir. "-ت–  (ظ٠)" örneğinde olduğu gibi.

Tenkitli metin ile diğer nüshalar arasındaki farklar da dipnot sistemi ile gösterilmiştir. Buna göre; tenkitli metinde olup da diğer nüsha veya nüshalarda olmayan ifadenin sonuna dipnot verilmiş, sayfa sonundaki dipnota önce bulunmayan ifade yazılıp iki nokta (:) konulmuş sonra da “nâkıs fî” ifadesi yazılmış en sona da eksikliğin olduğu nüshanın Arapça rumuzu iki çizgi arasında verilmiştir. " –   :" gibi. Tenkitli metinde bulunmayıp da diğer nüsha veya nüshalarda bulunan ifade için de aynı yöntem kullanılmış ancak “nâkıs” ifadesi yerine “zâid” ifadesi kullanılmıştır. Tenkitli metinde asıl nüshadaki ifadenin yerine diğer nüshalarda farklı bir ifade kullanıldıysa dipnota önce tenkitli metindeki ifade konulmuş sonra iki nokta konularak diğer ifade yazılmış, sonra da farklılık olan nüshanın rumuzu verilmiştir. Tenkitli metindeki bir ifadenin diğer nüshalarda tekrar edildiği durumlarda ise dipnota tekrar edilen ifade yazılarak “mükerrer” kelimesi ile durum ortaya konulmuştur. Kimi zaman metnin anlaşılması açısından asıl nüshadaki ifade değil de diğer nüshadaki ifade tercihe şayan ise bu yönde tercih yapılmış ve asıl nüsha değil, uygun olan nüshadaki ifade kullanılmış ve yukarıda belirtilen usulle fark dipnotta belirtilmiştir.

Son olarak karşılaştırılan nüshalarda kelime veya cümleler satır altına, üstüne veya sayfa kenarına yazıldıysa bu durum “fî taht es-satr”, “fî fevk es-satr” ve “fî el-hâmiş” ifadeleriyle belirtilmiştir.

1.3.3. Metin Tesisi İle İlgili Açıklamalar

Fetha, damme ve kesra için kullanılan yardımcı و ،أ ve ي harfi yerine, modern Arapça dilbilgisi kurallarına uyularak hemze (ء) işareti konulmuştur. Mesela ؤyerine ء, ةادyerine ة ادgibi. Bunların dışında !"#$% yerine !ﻝ'$%, (#)* yerine ')*, +* yerine ء*, ()*أ yerine ء()*أ gibi kelimelerin yazımında modern Arapça yazım kuralları dikkate alınmış ve farklar tenkitli metne yansıtılmamıştır.

“Üç” anlamına gelen ,"-/ !."- yerine modern Arapçadaki şekliyle ث0-/ !-0- kullanımı tercih edilmiştir.

29

Nüshalardaki fiil, zamir, işaret zamiri ve ism-i mevsullerdeki müennes-müzekkerlik farklılıkları tenkitli metinde belirtilmemiştir. Ayrıca bazı nüshalarda 1#2)3 edatı yerine ح, (5ه73أ yerine 8أ, عا2ﻝا ةر:; yerine <;, :"= > yerine ?ﻝ şeklinde kısaltma yapılmıştır. Bu kısaltmalar genişletilmiştir.

Bunların yanı sıra metnin okunabilirliği açısından gerekli görülen kelimeler üzerine şedde () ve cezm (ْــ) işaretleri de konulmuştur.

1.4. Türkçe Metnin Hazırlanması İle İlgili Açıklamalar

Türkçe metin hazırlanırken şarihin Tabiiyyât bölümü için yaptığı sekiz meselelik bölümleme esas alınmıştır. Her bir mesele aynen tercüme edilmiştir. Bu meselelerin altında yer alan “vehim”, “tembih”, “işaret” gibi alt başlıklar da aynen tercüme edilmiştir.

Metnin inşası sırasında müellif ile şarihin metinleri karışmasın diye metne karışıklığı önleyici başlıklar konulmuştur. Bu vesile ile İbn Sinâ’nın metninin başına [İbn Sinâ], Semerkandî’nin metninin başına ise [Semerkandî] ilaveleri yapılmıştır.

Şerhin kendi tercümesinden genellikle birebir tercüme metodu tercih edilmiştir. Çok zorunlu durumlar dışında bu metodun dışına çıkılmamıştır. Kimi yerlerde tercüme edilen kavramın Türkçe karşılığından sonra kavramın Arapçası Latinize edilerek verilmiştir. Bu yolla okuyucuya tercümede tercih edilen kavramlar gösterilmiştir. Aynı zamanda bu yolla metin içerisinde bir tür sözlük oluşturmak da amaçlanmıştır.

Metne çok gerekli haller dışında eklemeler de yapılmamıştır. Ancak metnin anlaşılabilirliği için icab eden durumlarda köşeli parantez içinde çeşitli ilaveler yapılmıştır.

30