• Sonuç bulunamadı

C. EKOLLERİN TAHRİM SURESİ YORUMLARI

5. Tahrîm Suresi 9 Ayet

Surenin dokuzuncu ayeti bağlamında kafirlerle ve münafıklarla cihadın boyutu ekol müfessirlerinin tefsirlerinden aktarılacak, herhangi bir ihtilaf bulunuyorsa tespit edilemeye çalışılacaktır.

“ُ)٩(ري ِصَمْلا َسْئِب َو ُمَّن َهَج ْمُها َو ْأَم َو ْمِهْيَلَع ْظُلْغا َو َنيِقِفاَنُمْلا َو َراَّفُكْلا ِدِهاَج ُّيِبَّنلا اَهُّيَأاَي”

“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir ve bu ne kötü bir sondur.”215

a. Ehl-i Sünnet Ekolünün Yorumu

Mâturîdî “ َنيِقِفاَنُمْلا َو َراَّفُكْلا ِدِهاَج”ifadesi ile ilgili olarak, kafirlere karşı cihadın kılıç yoluyla, münafıklara karşı cihadın ise had cezaları (dini cezalar) yoluyla olacağını söylemiştir; çünkü ona göre had cezasını gerektiren günahları işleyenler münafıklardır. Bu sebeple had cezalarına maruz kalması gerekenler de münafıklardır. Hz. Peygamberin ashabı ise bu cezaları gerektiren büyük günahlardan muhafaza edilmiştir.216

Mâturîdî, Şiî’lerin bu ifadeyi kafirlere ve münafıklara karşı savaşarak cihad et, şeklinde anladıklarını söyleyerek buna delil gösterdikleri rivayeti eleştirir. Rivayet edildiğine göre “Rasulullah (s.a.v.) Hz. Ali’yi ayakkabısını tamir ederken görmüş ve

212 Tabersî, Mecmau'l-Beyân, X/47. 213 Tabâtabâî, el-Mizan, IXX/350. 214 Tabâtabâî, el-Mizan, IXX/357. 215 Tahrîm, 66/9.

ashabına şöyle demiştir: Biz nasıl vahiy uğruna savaşıyorsak, şu ayakkabısını tamir eden de tevil uğrunda savaşacaktır” Şîa’ya göre Hz. Ali’nin tevile dayanarak savaşmasından maksat münafıklarla savaşmasıdır. Ancak Mâturîdî’ye göre bu savaşma Şia’nın dediği gibi şekilde ise, asıl münafıklarla savaşan Hz. Ali değil Hz. Ebu Bekir’dir. Çünkü Peygamberin vefatından sonra irtidat eden bazı Araplara karşı Ebu Bekir onlara savaşmıştır. 217

Mâturîdî, Ebu Bekir’in savaştığı kişilerin imanlarında samimi olmadıkları için irtidat ettiklerini dolayısıyla bu kişilerin münafık olduklarını, Hz. Ali’nin savaştığı kişilerin ise ondan Allah’ın kitabıyla hükmetmesini istediklerini, dolayısıyla Allah’ın hükmünü isteyen kimselerin münafık olamayacağını çünkü münafığın zahirde Allah’ın hükmüyle amel etse de içinde o hükmün aksini gizleyen kimse olduğunu söylemektedir.218 Müfessirimiz Hz. Ebu Bekir’in münafıklarla savaştığını iddia etse de Hz. Ebu Bekir aslında mürtedlerle savaşmıştır. Hz. Ali de asi müminlerle savaşmıştır.

Tefsirinde Hz. Peygamberin kafirlerle ve münafıklarla cihadının boyutuna da değinen Mâturîdî, Peygamberin bazen kılıç bazen de dil yoluyla onların kalplerini etkilemeye çalıştığını, şayet muhatapları savaş meydanında değil ise onlara yönelik cihadı söz ile yaptığını, savaş meydanında ise kendileriyle savaşmak suretiyle cihad ettiğini ve kafirlere katılıp destek olan münafıklarla da bu şekilde cihad ettiğini söylemektedir. Ona göre “ ْمِهْيَلَع ْظُلْغا َو” ibaresi, münafıkların akıllarını eleştirip, iç yüzlerini ortaya koymakla gerçekleşir. Yüce Allah bu şekilde onlara karşı sert davranmasını istemiştir.219

Sûrenin başlangıcındaki “ ِبَّنلا اَهُّيَأاَي ُّي ” hitabının da, Hz. Peygamberimizin kendisinden önce gelip geçen nebîlerden ve rasullerden faziletli olduğuna işaret ettiğini, nitekim Yüce Allah’ın ilahi kitaplarda onlara hitap ederken isimleriyle seslendiğini ama Peygamberimize ise diğerlerinde farklı olarak “Ey Nebi!, Ey Rasul!” diye fazilet adıyla zikrettiğini belirtir.220

217 Mâturîdî, Teʾvîlât, X/94. 218 Mâturîdî, Teʾvîlât, X/94. 219 Mâturîdî, Teʾvîlât, X/94-95. 220 Mâturîdî, Teʾvîlât, X/95.

Râzî’ye gelince o, cihadın bazen deliller ortaya koyarak dil ile olduğunu, bazen de kılıç yoluyla savaşarak olduğunu söylemektedir. Ayrıca buradaki cihadın hadleri uygulamayı da kapsadığını çünkü muhataplarının büyük günah işleyen kimseler olduğunu söylerken Peygamberin ashabının da büyük günah işlemekten korunmuş olduğu bilgisini de aktarır.221

İbn Âşur, ayette geçen “ َنيِقِفاَنُمْلا َو َراَّفُكْلا ِدِهاَج” ifadesiyle ilgili İmam Mâturîdî ve Râzî’ye benzer açıklamalarda bulunmaktadır. Ona göre, kafirlerle cihad açıktır ancak; ayetin münafıklarla da cihad etmeye atıfta bulunması peygamberin münafıklarla cihad etmeye görevli olduğu anlamına gelmektedir.222

Münafıklarla cihadın boyutu ne olmalı sorusunun cevabını arayan İbn Âşur, “cihad” kelimesinin bir hakiki bir de mecazi anlamı bulunduğuna değinmekte; hakiki anlamda cihadın kılıç yoluyla gerçekleşeceğini, mecazi cihadın ise delillerle imana mecbur bırakmaya çalışma şeklinde olacağını belirtmektedir. Hz. Peygamberin “Büyük cihaddan küçük cihada döndük” hadisini de mecazi cihada örnek vermektedir. Ancak müfessirimize göre ayette münafıklara atfedilen cihadın en yakın anlamının, peygamberin ve müminlerin gözlerinin onların üstünde olup, kendilerinden nifaklarına dair bir işaret bulduklarında kafirlere yapılan cihad gibi öldürme veya esir etme yoluna gidileceğine dair kalplerine korku salmak olduğunu belirtir. Bu şekilde o münafıkların ayıplarının ortaya çıkmasından korkup Müslümanlara tuzak kurmaktan vazgeçeceklerini ifade eder.223

Yukarıda naklettiğimiz görüşlere göre Hz. Peygamber kafirlerle kılıçla cihad etmiş, münafıklarla ise sözle cihad etmiştir. Hz. Peygamber hayatta iken münafıkları bilmesine rağmen kendisinin ashabını öldürdüğü şeklinde yanlış bir vehim ortaya çıkmasın diye münafıklarla kılıçla cihad etmemiştir.

b. Şia Ekolünün yorumu

Kummî, “ َنيِقِفاَنُمْلا َو َراَّفُكْلا ِدِهاَج” beyanıyla alakalı “Rasulullah kafirlerle savaştı, Ali münafıklarla savaştı, Ali’nin münafıklarla savaşı Hz. Peygamberin kafirlerle

221 Râzî, Mefâtîḥu’l-Ğayb, XXVIII/48.

222 İbn ʿÂşûr, et-Tahrîr ve't-Tenvîr, XXVIII/372. 223 İbn ʿÂşûr, et-Tahrîr ve't-Tenvîr, XXVIII/372.

yaptığı savaşlar gibiydi” rivayetini nakletmektedir.224 Kummî bu rivayeti aktararak

ehl-i sünnetin görüşünün aksine münafıklarla da kılıçla cihad edilmesi gerektiğini söyler.

Tabersî, ayetteki “ َنيِقِفاَنُمْلا َو َراَّفُكْلا ِدِهاَج” beyanıyla ilgili Kummî’den farklı düşünmektedir. Ona göre kafirlerle cihat kıtal ve harp yoluyla, münafıklarla cihat ise onları çirkinlikten alıkoyan sözlerle gerçekleşir. Çirkinlikten alıkoymak için sarf edilen çabadan dolayı bu faaliyet cihat olarak isimlendirilmiştir. Aktardığı rivayetlerle Hz. Peygamberin de münafıklara karşı savaş yolunu tutmadığını bilakis onların kalplerini ısındırmaya çalıştığını ancak; had gerektiren yanlışlarında ise müsamaha göstermeksizin cezalarını uyguladığını belirtmektedir.225

Tabâtabâî, “ َنيِقِفاَنُمْلا َو َراَّفُكْلا ِدِهاَج” beyanıyla ilgili Tabersî ile benzer görüşlere sahiptir. Kafirlerle cihadın hakkı beyan edip onu tebliğ etmek olduğunu ancak iman etmezlerse cihadın savaş yoluyla olacağını söylemektedir. Münafıklarla cihadın ise kalpleri imanla mutmain oluncaya kadar onları dine ısındırmak konusunda çaba sarf etmek şeklinde olduğunu, eğer iman etmezlerse de onlarla savaşılmayacağını çünkü Hz. Peygamberin münafıklarla asla savaşmadığını belirtir.226

Görüşlerini aktardığımız şiî müfessirlerden Kummî haricinde diğerleri Hz. Peygamberin münafıklarla cihad etmediği konusunda sünnî müfessirlerle ittifak halindedir. Anladığımız kadarıyla Kummî, Hz. Peygamberi’in vefatından sonra cereyan eden olayları kendi görüşü çerçevesinde yorumlamak için ayeti kendi istediği şekilde anlamıştır.