• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.6. İ SHALE N EDEN O LAN B ARSAK P ARAZİTLERİ

2.9.1. Taenia saginata

İnsanın ince bağırsağında yaşayan en uzun sestoddur. Halk arasında Abdest bozan, Sığır tenyası veya Silahsız şerit gibi isimler de verilmiştir. Yurdumuzda da sık görülen bu sestodun erişkin dönemi insanlarda, larval dönemi sığırlarda yaşar (48,60,62). Erişkin bir parazitin boyu 4-10 metre, bazen de 25metre'ye kadar ulaşabilir. Skoleksi armut şeklinde olup 4 tane kaslı çekmeni bulunur. Tomurcuklanma ile boyundan oluşan halkaların sayısı 1200-2000 arasında değişir (48, 60, 62).

yurdumuzda abdest bozan adı verilmiştir (62,38,48). Yuvarlak ya da ovalimsi şekilli olan 31x43μm büyüklüğündeki yumurtalarda, çift zar arasında radyal çizgilenmeler bulunur. Yumurtalar 6 çengelli embriyoya (onkosfer) sahiptir (48, 60).

Genellikle dışkıda veya iç çamaşırlarda hareketli halkanın görülmesi ile tanı konur. Bazı vakalarda ise bulantı, ishal ve kilo kaybı görülebilir. Özellikle halka düşüren hastalarda ajitasyon görülür. Nadiren apendiks, safra kanalı veya pankreas kanallarında tıkanmaya yol açar.

2.9.2. Taenia solium

Taenia solium, silahlı serit, 2-5 metre uzunluğunda olup morfolojik özellikleri T. saginata’ya

benzemektedir.

700- 1000 halkası olan yetişkin T. solium’un gebe halkalarındaki yan dallar 8- ile 13 arasında değişir. Yumurta dolu gebe halkalarda yumurtlama deliği olmadığı için ancak bu halkanın parçalanması ile yumurtalar serbest kalır. (57; 16). İnsanlar cysticercus denilen larvalar içeren çiğ veya az pişmiş domuz eti yemekle enfekte olurlar (57).

2.9.3. Hymenolepis nana

H. nana, insan ince bağırsağında parazitlenir. H. nana’nın neden olduğu barsak bozuklukları ve

bazı genel belirtileri gösteren hastalığa himenolepiyoz denir. Yaygın olarak görülen bu enfeksiyonun prevalansı çocuklarda oldukça yüksektir (57).

2.9.4. Diphyllobothrium latum

Balık şeriti olan D. latum difillobotriyoza neden olur. En büyük insan sestotudur ve boyu 25 metreye ulaşabilir.

D. latum enfeksiyonunun epidemiyolojisi çiğ balıketinin yenilmesi ve tatlı su kaynaklarının insan

dışkısı ile kirlenmesi ile alakalıdır. Yumurta tatlı suya ulaştığında sıcaklığa bağlı 12 gün ile bir kaç hafta içinde gelişir. Açılan kapakçık üzerinden larva suya geçer ilk görünüşte amaçsız bir şekilde etrafında yüzer.

B12 vitaminini ileri düzeyde tükettikeri için insanlarda hipokrom makrositer anemiye yol açmaktadır. D. latum’un T. saginata’dan 50 kat daha fazla B12 vitamini tükettiği bildirilmiştir (62). Bunun dışında İştahsızlık, susama hissi, karın ağrısı, kusma ve ishale neden olmaktadır.

3. MATERYAL VE METOD

Bu çalışma, Haziran 2016 – Eylül 2016 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Polikliniği ve Gaziantep Çocuk Hastanesine ishal, karın ağrısı, ateş v.b. yakınmalarla başvuran, yaşları 0–6 arasında değişen toplam 198 (99 kız, 99 erkek) çocuk üzerinde yürütülmüştür.

Dışkı örneklerinin toplanması için hastalara üzerinde protokol numarası yazılı etiket bulunan kapaklı ve su geçirmez dışkı kapları verildi. Hastalardan alınan dışkı örnekleri en geç 30 dakika içinde direkt mikroskobi yöntemi ile incelendi. Gerektiğinde protozoon kistlerinin ayırımı için nativ – lugol yönteminden yararlanıldı.

Yapılan araştırmalarda gaita numunelerinin morfolojik görüntüsüne bakarak parazitin hangi formunu bulundurduğunun tahmin edilebileceği belirtilmektedir. Örneğin sulu dışkıların daha çok trofozoit formlarını bulunduracağı ve ilk yarım saat içinde incelenmesi gerektiği, yumuşak kıvamlı dışkıların ise hem trofozoit hem kist formlarını barındırabileceği ve ilk bir saat içinde incelenmesi gerektiği belirtilmektedir. Çalışmada bu kurala uyularak vakit kaybedilmeden inceleme yapılmıştır. Hemen incelenemeyecek örnekler ise fikzatif içerisinde saklanarak daha sonra incelenmiştir. (40,49)

Laboratuvara gelen gaita numuneleri öncelikle makroskobik muayeneye tabi tutulup daha sonra numunelerden Basit Yayma Preparat yöntemi ile hazırlanan preparatlar mikroskopta 10 luk ve 40 lık objektiflerle barsak parazitleri yönünden incelenmiştir. Preparatta parazitin kendisine veya yaşam dönemlerinden birisine rastlanılması durumunda numune pozitif olarak kabul edilmiştir. Basit Yayma Preparat yönteminde lam üzerine pirinç tanesi büyüklüğünde gaita numunesi

Helmint’lerin incelenmesinde başvurulan en kolay yol nativ yöntem olmaktadır. Bu yöntemle,

parazitin erişkin formlarının, larvasının veya döllenmiş yada döllenmemiş yumurtalarının dışkıda görülmesi ile tanıya gidilmektedir.

Bunun için yarım pirinç tanesi büyüklüğünde dışkı örneği lam üzerine konulmuş, bir damla fizyolojik tuzlu su damlatılıp üzerine lamel kapatıldıktan sonra mikroskopta önce 10 luk, sonra 40 lık büyütmeli objektif ile parazit yumurtaları araştırılmıştır.

Entamoeba histolytica / dispar tanısında trofozoitler içinde fagosite olmuş eritrositlerin

bulunması ve lugol boyama ile tek veya iki nukleuslu kistlerde uçları yuvarlak kromatid cisimciklere rastlanması veya 4 çekirdekli kistlerin saptanması; Giardia intestinalis’in tanısında ise, kamçı hareketlerinin gözlenmesi kriter olarak kabul edilmiştir.

3.1 Nativ – lugol ile dışkı örneklerinin incelenmesi:

Bunun için temiz bir lam üzerine bir tarafına bir damla fizyolojik tuzlu su (% 0.85), bir tarafına da lugol solusyonu damlatılmış ve plastik karıştırıcı yardımı ile dışkının değişik yerlerinden pirinç tanesi büyüklüğünde alınan dışkı iyice ezilerek ve kaba parçacıklar lam üzerinde yana çekilerek karışım homojen hale getirilmiştir. Üzerine lamel kapatılarak önce 10x büyütmeli ve 40x büyütmeli mikroskopla protozoonların trofozoit ya da kistleri formları aranmıştır.

Gaita örneklerinin alınması sırasında gaita örneği alınan her çocuk için yaşı, cinsiyeti, anne ve babanın eğitim düzeyi ve meslek durumları, oturdukları mesken tipi, içme suyu ve kullanma suyu çiğ yemek yeme tercihi, el yıkama alışkanlığı, evde hayvan besleme durumu gibi parazit dağılımına etki eden faktörler hakkında bilgi edinmek amacıyla anket formu düzenlenmiştir.

4. BULGULAR

Bu çalışmada Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk polikliniği ve Gaziantep Çocuk Hastanesine ishal şikayeti ile başvuran 0-6 yaş grubu çocuklardan alınan dışkı örneklerinde direkt mikroskobi yöntemi ile paraziter etkenler araştırılmıştır.

Bu amaçla 0-6 yaş arasındaki 99 erkek ve 99 kız çocuk olmak üzere toplamda 198 ishalli hastadan alınan dışkı numunesi incelenmiştir. Bu hastaların %54’ü 0-1 yaş grubundadır (Tablo 4.1).

Tablo 4.1. Çalışmaya alınan hastaların yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı.

Kız Çocuk Erkek çocuk Toplam

Yaş

Grupları Sayı % Sayı % Sayı %

0-1 55 27.77 52 26.26 107 54.04

2-3 20 10.1 29 14.64 49 24.74

4-5 19 9.59 12 6.06 31 15.65

6 5 2.52 6 3.03 11 5.55

Toplam 99 50 99 50 198 100

Örneklerin 48’i (%24.24) Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk polikliniğinden, 150’si (%75.75) Gaziantep Çocuk Hastanesi’nden alınmıştır (Tablo 4.2).

Tablo 4.2: Çalışmaya alınan kişilerin hastanelere göre dağılımı.

Hasta örneklerinin 14’ünde (%7.07) parazite rastlanmıştır Parazit saptanan örneklerin 6’sında (%42.85) Entamoeba histolytica/dispar, 8’inde (%57.14) Giardia intestinalis tespit edilmiştir. Tespit edilen Entemoeba’ların hepsi kist formatında, Giardia’ların ise biri trofozoid, diğerleri kist formatında saptanmıştır. Toplam 198 ishalli olgular ele alındığında %3.03’ünde Entamoeba

histolytica/dispar, %4.04’ünde ise Giardia intestinalis tespit edilmiştir. Gaita örneklerinde

herhangi bir helmint türünün yumurta ve erişkin şekline rastlanmamıştır. (Tablo 4.3).

Tablo 4.3: Saptanan parazitlerinin dağılımı.

Parazit Saptanan 198 İshalli Olguda Parazit

Sayı % Sayı %

Entamoeba histolytica\dispar 6 42.85 6 3.03

Giardia intestinalis 8 57.15 8 4.04

Toplam 14 100 14 7.07

Cinsiyete göre parazitlerin dağılımı araştırıldığında erkek çocukların beşinde (%5.05), kız çocukların 9’unda (%9.09) parazit saptanmıştır. Parazit saptanan çocukların beşi erkek (%35.71), dokuzu ise kız (%64.28) çocuğudur (Tablo 4.4). Kız çocuklarla erkek çocuklar arasında parazit görülme açısından anlamlı farklılık görülmemiştir (p>0.05)

Tablo 4.4: Saptanan parazitlerinin cinsiyete göre dağılımı.

Kız Çocuk Erkek Çocuk Toplam

Saptanan Prazit Türü Sayı % Sayı % Sayı %

Entamoeba histolytica 4 28.57 2 14.28 6 42.85

Tablo 4.5 : Saptanan parazitlerinin yaşa göre dağılımı. Sayı

Yaş Grupları

E.histolytica G.intestinalis Toplam %

0-1 1 1 2 14.28

2-3 3 2 5 35.71

4-5 2 3 5 35.71

6 - 2 2 14.28

Toplam 6 8 14 100

Çocukların belirti ve bulguları değerlendirildiğinde 39’unda (%19.69) ateş, 42’sinde (%21.21) kusma, 25’inde (%12.62) bulantı, 20’sinde (%10.1) ise karın ağrısı saptanmıştır.

Tablo 4.6 : Çalışmaya Alınan Çocuklardaki Belirti ve Bulgular.

Belirti ve Bulgular Durum Sayı %

Var 39 19.7 Ateş durumu Yok 159 80.3 Var 25 12.6 Bulantı Yok 173 87.4 Var 42 21.2 Kusma Yok 156 78.8 Var 20 10.1 Karın ağrısı Yok 178 89.9

Saptanan belirti ve bulgulardan ateş ve bulantının erkek çocuklarda, kusma ve karın ağrısının kız çocuklarda daha fazla olduğu görülmektedir (Tablo4.7). Bulgularla cinsiyet arasında anlamlı bir

Tablo 4.7 : İshalli çocukların belirti ve bulgularının cinsiyete göre dağılımı.

Kız Çocuk (n:99) Erkek Çocuk (n:99) Toplam (n:198) Belirti ve

Bulgular Sayı % Sayı % Sayı %

Ateş 15 15.15 24 24.24 39 19.7

Bulantı 10 10.10 15 15.15 25 12.6

Kusma 25 25.25 17 17.17 42 21.2

Karın ağrısı 14 14.14 6 6.06 20 10.1

Yaş gruplarına göre bakıldığında ateş’in 0-1 yaş grubunda daha fazla saptandığı görülmektedir (Tablo 4.7).

Tablo 4.8 : İshalli çocukların belirti ve bulgularının yaş gruplarına göre dağılımı. Yaş Grupları

0-1 2-3 4-5 6 Toplam

Belirti ve Bulgular

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %

Ateş 22 11.11 9 4.54 6 3.03 2 1.01 39 19.69

Bulantı 7 3.53 9 4.54 8 4.04 1 0.5 25 12.62

Kusma 16 8.08 13 6.56 12 6.06 1 0.5 42 21.21

Tablo 4.9 : İshalli çocukların belirti ve bulgularının paraziter etkenlere göre dağılımı. Saptanan Parazit

Belirti ve Bulgular E.histolytica G.intestinalis Toplam %

Ateş (n:39) 1 2 3 7.7

Bulantı (n:25) 0 4 4 16

Kusma (n:42) 0 5 5 11.9

Karın Ağrısı (n:20) 2 4 6 30

Toplam sempyok 3 15 18 65.6

Gaita örneklerinin fiziki özelliklerine bakıldığında bu örneklerin büyük çoğunluğunun sarı yeşil renkte ve sulu yada sulu kıvamlı ve mukuslu nitelikte olduğu görülmüştür. Hastaların yaklaşık %40’ında kusma ve ateş olduğu ve mikroskobik incelemede, parazit saptananlar dahil olmak üzere örneklerin %33’ünde lökosit ve/veya eritrosit varlığı saptanmıştır.

5. TARTIŞMA

Paraziter enfeksiyonlar, tüm dünyada özellilkle de az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bir halk sağlığı problemi olarak önemini korumaktadır. Hijyen ve sanitasyon kurallarına yeterince uyulmayan toplumlarda bu tür hastalıkların daha sık görüldüğü, bunun toplumun sosyo-ekonomik düzeyi, eğitim durumu ve kültürel koşulları ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.

Akut gastrenteritler ise, tüm dünyada özellilkle de gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağında yaygın ve ciddi bir hastalık olup, mortalite ve morbiditeye en sık neden olan etkenlerden biridir (7). Tüm dünyada 5 yaş altı çocuklarda yılda bir milyara yakın ishal vakası görülmekte ve 2,2 milyon çocuğun ölümüne neden olmaktadır. Bu ölümlerin %80’ini 2 yaş altı çocuklar oluşturmaktadır. En sık ölüm nedeni ise akut dehidratasyondur. Gelişmekte olan ülkelerde hastane yatışlarının %30’u ishalli hastalardır (63). İshaller, uzun dönemde büyümeyi ve gelismeyi de olumsuz etkietmektedir. Akut ishal nedenleri içerisinde çevresel, konakçıya ait ve enfeksiyöz faktörler rol oynamaktadır. Hijyen şartlarına uyulmaması, dengesiz beslenme, sosyoekonomik düzeyin kötü olması, alt yapı yetersizliği ve eğitim eksikliği gibi çevresel faktörlerin yanısıra, immünsupresyon veya malnütrisyon gibi faktörler de ishal etyolojisinde önemli etmenlerdir.

İshal, çoğunlukla dışkıyla kontamine suyun tüketilmesiyle vücuda alınan bakteriyel, viral veya paraziter bir etkenin neden olduğu enfeksiyonun bir semptomudur. Gelişmekte olan ülkelerdeki akut gastroenteritlerde bakterilerin ve parazitlerin sorumluğu ön plandadır ve tipik olarak yaz aylarında artış kaydedilir. Sanayileşmiş ülkelerde ise önde gelen etkenler virüslerdir ve mevsimsel durum kış aylarına kayar (64, 65).

araştırıldığında Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde parazitozların %85’lere varan oranlarda olduğu görülmektedir. Parazit dağılımının bazı bölgelerde daha sık görülmesi, kişisel hijyenin bu bölgelerde tam anlamı ile anlaşılamamış olmas ve uygulanmadığını göstermektedir. Özellikle küçük çocuklar parazit enfeksiyonlarına erişkinlere göre daha yüksek yakalanma oranına sahip olup, toplu halde yaşama, birbirleri ile yakın ilişkide bulunma ve kişisel temizliğe özen göstermeme yüzünden bu enfeksiyonlar sıklıkla görülmektedir.

Paraziter hastalıklar toplumun tüm kesimlerini etkilemekle birlikte çocuklarda oluşturdukları klinik tablolar daha şiddetlidir. İntestinal parazitler karın ağrısı, ishal, iştah değişiklikleri, gece altını ıslatma, zayıflık, gece dişleri gıcırdatma, öksürük, burun, makat, vücut kaşıntısı gibi bulgularla kendini gösterir. (66)

Akut paraziter gastroenteritlerin en yaygın etkenleri, Giardia intestinalis, Cryptosporidium spp,

Entamoeba histolytica, Dientamoeba fragilis şeklinde sıralanabilir. Cryptosporidium’un su

kaynaklı kitlesel salgınları kaydedilmiştir (67, 68).

İshale yol açan etkenlerden E. histolytica, dünyadaki insanların %10’unu enfekte etmekte, yalnızca bu parazit nedeniyle 40 ile110 bin insanın öldüğü bildirilmektedir. Yine yeryüzünde yaklaşık 200 milyon kisinin G. intestinalis, bir milyar kisinin A. lumbricoides, 900 bin kişinin çengelli solucanlar, 750 bin kisinin T. trichiura ile enfekte olduğu belirtilmektedir (7).

G.intestinalis, tüm dünyada bulunabilen barsak enfeksiyonu etkenlerinden biridir. Özellikle

üçüncü dünya ülkelerinde küçük çocuklar arasında yüksek prevalans oranlarına sahiptir. Yapılan araştırmalar, yaşamın ilk yılında bile, sıklıkla asemptomatik olmasına rağmen tekrarlayan enfeksiyon oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. G.intestinalis kistleri son derece bulaşıcıdır ve sadece bir kist enfeksiyona neden olabilir. Giardia yaz aylarında artan insidansı ile özellikle beş yaşın altındaki çocuklarda sık görülmektedir (69).

Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Gaziantep Çocuk hastanesine ishal şikayeti ile başvuran ve 0-6 yaş arasındaki 99 kız, 99 erkek çocuk hasta çalışmaya alınmıştır. Hastaların 48’i (%24.24) Üniversite hastanesi, 150’si (%75.75) Gaziantep Çocuk hastanesinden toplanmıştır. İshalli 198 çocuğun 14’ünde (%7.1) parazit saptanmıştır. İshalli hastaların 6’sında (%3.03) Entamoeba histolytica/dispar, 8’inde (%4.04) Giardia intestinalis tespit edilmiştir. Bu çocukların beşi (%35.71) erkek, dokuzu ise (%64.28) kız’dır. Örneklerin hiçbirinde helmintlere ait erişkin ve yumurta şekillerine rastlanmamıştır.

Gelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de protozoon ve helmint enfeksiyonları önemli bir sağlık sorunudur. Ülkemizin çeşitli yörelerinde yapılan çalışmalarda barsak parazitlerinin farklı dağılım oranları belirlenmiştir. Türkiye’de barsak parazitlerinin bölgesel yaygınlığının derlendiği bir araştırmada; Marmara bölgesinde %10–34, Karadeniz bölgesinde %54–94, Ege bölgesinde %12–40, Akdeniz bölgesinde %55–80, İç Anadolu bölgesinde %60–94 ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde %64–96 oranları bildirilmiştir (70). Ülkemizde değişik şehirlerde ve farklı yaş gruplarında yapılan çalışmalarda; Gaziantep’de %14,91 (71), Hakkari’de %58,6 (1), Van’da %22,22 – 77,47 (72-75) Malatya’da %14,14 – 58,5 (76,77); Elazığ’da %62,9 – 77,8 (78), Diyarbakır’da %45,13 (5); Sıvas’ta %39,3- 46,8 (79,80), Eskişehir’de %74,4 (81), Adana’da %28 – 66,1 (74), Manisa’da %19,5 (82), İzmir’de %14,88 – 23,7 (84), Aydın’da %4,4 (85); Niğde’de %39 oranlarında en az bir parazit türü ile enfeksiyon bildirilmiştir (93). Ayrıca gastrointestinal system yakınmaları ile polikliniğe başvuran çocuklarda parazitlerin bulunma oranı İzmir’de %19,3 (87) olarak tespit edilirken bu oran Bursa’da %3,5’e (88) kadar düşmektedir.

Diğer taraftan parazitlerin görülme sıklığının çocuk yuvası gibi toplu yerlerde bulunan çocuklarda daha yaygın olduğu ve prevalans oranının %60’a kadar çıktığı bildirilmiştir (89).

çocuklarda parazit görülme oranı %58 olarak bildirilmiştir (83). Bu rakamların farklılığı bir kısım çalışmalarda sağlıklı çocuklarda araştırmanın yapılmasından kaynaklanmaktadır. Özellikle ishalli çocuklarda yapılan araştırmalar ele alındığında oranlar düşmektedir.

Gaziantep’te 2011 yılında yapılan bir çalışmada, çeşitli gastrointestinal yakınmalarla başvuran hastalardan toplanan 5453 gaita örneğinin 813’ünde (% 14.91) bir veya birden fazla parazit saptanırken bu oran çocukluk yaş grubundaki hastalarda %11.04 bulunmuştur (71).

Ancak bu çalışmada ishalli hastalardaki parazitoz oranları belirtilmemiştir. Yine, Van Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları polikliniğine başvuran ve yakınmaları olan 6-12 yaş arası 196 çocukta yapılan bir çalışmada %69,3 parazitoz bulunmuştur. Çalışmada örneklerin %42,9’unda

Enterobius vermicularis, %10,7’sinde Ascaris lumbricoides, %7,2’sinde Giardia intestinalis ve

%2’sinde Entameboa histolytica/dispar kompleks saptanmıştır. Manisa’da ishal şikayeti ile başvuran 3216 çocukta yapılan bir çalışmada ise, parazit oranı %23,9 olarak tespit edilmiştir (72).

Yine Kars’ta ishal şikayeti ile başvuran 2-6 yaş arası 138 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada parazit oranı %36,2 olarak bulunmuştur. Bunların %10.9 unda Giardia intestinalis, %10.1 inde ise Entamoeba histolytica/dispar saptanmıştır (90). Yine, Hatay’da ishal şikayeti ile başvuran 1-15 yaş arası 602 çocuk üzerinde yapılan bir araştırmada bir ve birden fazla parazit görülme oranı %17,27 bulunmuştur (91). Bizim yaptığımız çalışmada oranlar bu araştırmalara göre daha düşük seviyede olmasına rağmen yakın yüzdelerdedir. Çalışmamızda ishalli olgularda ne oranda parazitoz bulunduğu araştırılmış, 198 ishalli çocuğun 14’ünde (%7.1) parazitoz saptanmıştır. Benzer bir çalışmayı Mank ve ark.’ları (92) Hollanda da yapmışlar, 1703 ishalli dışkıyı hem protozoonlar hem de bakteriler açısından araştırmışlar, intestinal protozoonları %10.8, bakterileri ise %8.6 oranında saptamışlar ve patojenik protozoonlar arasında G. intestinalis’i en yüksek

91, 121, 124-131). Bizim çalışmamızda Giardia intestinalis %4,04 oranında saptanmıştır. Giardiozlar, ülkemizde ve özellikle bölgemizde yaygın olarak görülmektedir. Türkiye’de Giyardiyozun yüksek oranlarda bulunduğunu gösteren pek çok araştırma bulunmakta ve bu çalışmalarda değişik bölgelerde saptanan Giyardiyoz prevalansının yaklaşık %1,03-8,05 arasında değiştiği görülmektedir. G. intestinalis’in dağılımı üzerine yapılan çeşitli çalışmalarda Gaziantep’te %2,15 (71) , Malatya’da %6,2; %6,6; %8,05 (93, 94, 76); İzmir’de %1,06 (95), %1,78 (96) ve %2,59 (97); Bursa’da %1,03 (88) ve %3,63 (98); Isparta’da %2,5 (99);Hatay’da %6,63 (100); Rize Çamlıhemsin’de %3,52 (101); Kayseri Karpuzseki Havzasında %2,91 (56) ve Kayseri’de %2,6 (102) oranlarında saptandığı bildirilmiştir. Yine Özbilgin ve ark.(103) Kars’ta yaptıkları çalışmada 120 kişiden aldıkları dışkı örneklerini nativ-lugol, selofan bant ve flotasyon yöntemleri ile incelemişlerdir. Örneklerden 76 (%63,3)’sında barsak parazitlerine rastlamışlardır. En sık görülen parazitin G. intestinalis olduğu bildirilmistir.

Isık (104) yaptığı çalışmada 12 yıllık sürede toplam 8626 dışkı örneğini barsak parazitleri yönünden nativ-lugol ve formol eter metodu ile incelemiştir. Toplam 1814 (%21,02) dışkıda parazite rastlamıştır. En sık rastlanan parazitin 546 (%30,09) örnekte görülen Giardia intestinalis olduğunu bildirmiştir.

Suay ve ark.(105) yaptıkları çalışmada toplam 1133 çocuğu barsak parazitleri yönünden serum fizyolojik ve lugolle direkt mikroskobik olarak incelemişlerdir. 0-7 yaş arasındaki 420 çocuktan 189’unda (%45) çeşitli protozoon ve helmintlere rastlanmıstır. En sık görülen paraziti 299 (%58) çocukta rastlanan Giardia intestinalis olarak bildirmişlerdir. Denizli’de 1-15 yaşları arasındaki çocuklarda barsak parazitlerinin dağılımını saptamak için yürütülen bir çalışmada 2518 çocuğun %10.2’sinde parazitoz saptanmıştır. Çalışmada en yüksek oranda (%31.4) saptanan parazit

%0.25, E. vermicularis %1.14, A. lumbricoides %1.01, T. trichura %0.63, T. saginata %0.25, H.

nana %0.25, T. trichura+A. lumbricoides %0.88 ve E. vermicularis+G. intestinalis %0.13

oranında saptanmıştır (86). Rize'de iki özel kreşte, yaşları 1-6 arasında olan 73 çocukta (35 kız, 38 erkek) yapılan bir çalışmada barsak parazit taşıyıcılığı araştırılmıştır. Parazitler; G.

intestinalis, E. coli + I. bütschlii, Taenia spp. ve E. vermicularis olarak sırasıyla %11, %1,3,

%1,3 ve %1,3 oranlarında tespit edilmişlerdir (86).

Dünyada parazit hastalıkları her bölgede görülmekle beraber özellikle Asya, Afrika kıtalarında ve Güney Amerika’da endemic olarak görülmektedir. Parazit hastalıklarının endemik olduğu bu bölgelerde yapılan bazı çalışmalarda oranlar hayli yüksek olarak bulunmuştur. İran’da 461 ishalli çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada parazit görülme oranı %68,1 olarak tespit edilmiştir (107). Pakistan’ın Karaçhi bölgesinde 1-5 yaş arası 350 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada %52,8 olarak tespit edilmiştir (108). Meksika’da 100 ishalli çocukta protozoon kistleri ve ookistleri aranmış ve 44(%44) çocuk dışkısında protozoon kist ve ookistleri tespit edilmiştir (109). Batı Nepal’de 759 ishalli çocukta yapılan bir araştırmada %35,5 protozoon,%24,9 helmint yönünden pozitif bulunmuş (110). Tayland’da ishal şikayeti olan 236 okul öncesi çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada parazit görülme oranı %17,37 olarak tespit edilmiştir (89). Yine, Hindistan’ın Delhi bölgesinde yapılan başka bir çalışmada, 127 ishal şikayeti olan çocukta parazit görülme sıklığı %46,5 olarak tespit edilmiştir (111).

Dünya Sağlık Örgütü, ülkelerin gelişmişlik düzeyi olarak bir ülkedeki parazit enfeksiyonlarının yaygınlığını kriter olarak kullanmaktadır. Bu sonuçlara göre değerlendirildiğinde, özellikle Asya ve Afrika’da çocuklarda parazit oranının yüksek olduğu görülmektedir (İran %68,1- Batı Nepal %35,5 protozoon, %24,9 helmint yaklaşık %60). Yine, Ekvatora yakın ılıman ülkelerde parazit oranının yüksek olduğu görülmektedir (Meksika %44). Bizim elde ettiğimiz veriler ile bu bölgelerdeki ülkeler parazit görülme sıklığı yönünden karşılaştırıldığında daha iyi durumda

Barsak parazitleri cinsiyete göre değerlendirildiğinde bazı çalışmalarda (10, 112, 113, 114, 117, 118) kızlarda erkeklere göre daha yüksek oranda parazitoz saptanırken başka çalışmalarda (72, 87, 2, 115, 116) erkeklerde daha yüksek oranda rastlandığı belirtilmiştir. Çalışmamızda ise parazitlere rastlanma oranı kızlarda erkeklere göre daha yüksek görülmesine rağmen anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.

Rize'de yapılan bir çalışmada (101), iki özel kreşte yaşları 1-6 arasında olan toplam 73 çocukta (35 kız, 38 erkek) barsak parazit taşıyıcılığı araştırılmıştır. Kızların %8,5‟inin, erkeklerin %21‟inin parazit portörü olduğu ve hepsinin asemptomatik taşıyıcı olduğu saptanmıştır. Demirel ve ark. (72) tarafından yapılan çalışmada, ishal, karın ağrısı, bulantı-kusma gibi gastrointestinal şikâyetler ile başvuran olgular cinse, yaşa ve yaşadığı mahallelere göre parazitlerin görülme sıklığı açısından değerlendirilmiş, 1913 dışkının mikroskobik incelemesinde, 169 (%19,2) kız, 204 (%19,7) erkek olmak üzere toplam 373 (%19,5) olguda parazit saptanmıştır.

İnceboz ve ark. (87) tarafından İzmir’de yapılan çalışmada Parazitoloji laboratuvarına ishal, karın ağrısı, bulantı-kusma gibi gastrointestinal şikayetler ile başvuran hastalardan alınan selofanlı lam ve dışkı örnekleri, cinse, yaşa, aylara göre değerlendirilmiştir. Yapılan incelemede 7703 dışkı mikroskobik incelemesinden 676’sı (%19,1) kadın, 811’i (%19,5) erkek olmak üzere toplam 1487 (%19,3) olguda barsak paraziti bulunmuş, erkek ve kadınlar arasında parazitoz açısından anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Çalışmamızda ise kadınların 9’unda (%9,1), erkeklerin 5’inde(%5,1) parazitoz’a rastlanmış, çocukların yaş grubuna göre barsak parazitlerini incelendiğimizde, parazit görülen çocukların ikisi (%1.51) bir yaşın altında, beşi (%2.02) 2-3 yaş arasında, beşi (%1.01) 4-5 yaş arasında, ikisi (%1.01) ise 5-6 yaş arasındaki çocuklardan oluştuğu gözlenmiştir.

selofan bantlı lam örnekleri alınarak incelenmiştir.İncelenen örneklerin 25'inde (%25,2) barsak paraziti saptanmıştır. Saptanan bu parazitlerin türlere göre dağılımı yapıldığında, 15 çocukta (%15) Giardia intestinalis, 9 çocukta (%9,1) Enterobius vermicularis, 3 çocukta (%3)

Entamoeba coli ve 2 çocukta (% 2) Entamoeba histolytica saptanmıştır. Zeyrek ve ark. (23)

tarafından 2003 yılında yapılan çalışmada Şanlıurfa'da farklı üç ilköğretim okulundaki toplam 948 öğrencide barsak parazitlerinin dağılımı araştırılmış 588'inde (% 62) bir ya da birden fazla barsak parazitine rastlanmıştır .Saptanan parazitlerin türlere göre dağılımı: Ascaris lumbricoides 404 (%68,7), Giardia intestinalis 78 (%13,2),Hymenolepis nana 50 (%8,5), Trichuris trichiura 6 (%1,02),Entamoeba histolytica 20 (%3,40), Entamoeba coli 10 (%1,70), Taenia saginata 16 (%2,72), Enterobius vermicularis 4 (%0,68) olarak bulunmuştur. Niğde’de yapılan bir çalışmada (93), 4 ilkokulda 195 çocuktan alınan gaita örnekleri üzerine yapılan çalışmada %39 oranında barsak paraziti tespit edilmiştir. Bunların %77’sinin Helmint, %23’ünün ise Protozoon türü bildirilmiştir. Hakkari’de 1-15 yaş arası çocuklarda yapılan bir taramada (120) alınan örneklerin

Benzer Belgeler