• Sonuç bulunamadı

0-6 yaş ishalli çocuklarda barsak parazitlerinin dağılımı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "0-6 yaş ishalli çocuklarda barsak parazitlerinin dağılımı"

Copied!
64
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

0-6 YAŞ İSHALLİ ÇOCUKLARDA BARSAK PARAZİTLERİNİN DAĞILIMI

SAMİR SABAGH YÜKSEK LİSANS TEZİ

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI

DANIŞMAN

Prof.Dr.Tekin KARSLIGİL

(2)
(3)
(4)

TEŞEKKÜR

Çalışmam boyunca desteğini ve yardımını esirgemeyen başta tez danışman hocam Prof. Dr. Tekin KARSLIGİL’e eğitim sürecimde deneyimlerini ve bilgi birikimleri ile her türlü yardımlarını esirgemeyen değerli hocalarım, Prof. Dr. Yasemin ZER’e, Prof. Dr . Fahriye EKŞİ’ye, Yrd.Doç.Dr.Deniz GAZEL’e teşekkür ederim.

Çalışmalarım sırasında desteklerini her zaman yanımda hissettiğim aileme ve arkadaşlarıma;

Teşekkürlerimi sunarım

Samir SABAGH

(5)

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR...İ İÇİNDEKİLER...İİ KISALTMALAR...İV ŞEKİLLER LİSTESİ...IV TABLOLAR LİSTESİ...V

ÖZET...1

ABSTRACT...2

1. GİRİŞ VE AMAÇ...3

2. GENEL BİLGİLER...4

2.1. BARSAK PARAZİTLERİ... 4

2.2. TANIM... 5

2.3. TAKSONOMİ... 7

2.4. PARAZİTLERİN PATOJEN ETKİLERİ... 9

2.5. PARAZİTLERİN İSHAL YAPICI ETKİSİ... 10

2.6. İSHALE NEDEN OLAN BARSAK PARAZİTLERİ... 11

2.6.1. Entamoeba histolytica... 11

2.6.2. Iodamoeba bütschlii... 13

2.6.3. Giardia intestinalis ... 13

2.6.4. Trichomonas intestinalis... 15

2.6.5. Balantidium coli... 15

2.6.5.1. Epidemiyoloji... 15

2.6.6. Isospora belli ... 15

2.6.6.1. Epidemiyoloji... 16

2.6.7. Cryptosporidium spp... 16

2.6.8. Strongyloides stercoralis ... 16

2.6.9. Blastocystis hominis... 17

2.6.10. Cyclospora cayetanensis... 17

2.6.11. Chilomastix mesnili... 17

2.6.11.1 Epidemiyoloji... 18

2.8.1. Ascaris lumbricoides... 18

2.8.2. Enterobius vermicularis... 20

2.8.3. Capillaria philipinensis ... 21

2.8.4. Trichuris trichiura ... 21

2.9.1. Taenia saginata... 22

(6)

7. ÖZGEÇMİŞ………..………...53

8. EKLER…….…………...………...………54

8.1. EK 1….…….……….………54

8.2. EK 2………….…….……….……….55

(7)

KISALTMALAR

A.duedonale: Ancylostoma duodenale

AIDS: Acquired Immune Deficiency Syndrome A.lumbricoides: Ascaris lumbricoides

Ark. : Arkadaşlar B.coli: Balantidium coli

B. hominis: Blastocystis hominis cm: Santimetre

C. mesnili: Chilomastix mesnili C. parvum: Cryptosporidium parvum DSÖ: Dünya Sağlık Örgütü

D.dendriticum: Dicrocoelium dendriticum D.latum: Diphyllobothrium latum

E.vermicularis: Enterobius vermicularis E.granulosus: Echinococcus granulosus H.nana: Hymenolepis nana

I.hominis: Isospora hominis I.belli: Isospora belli

ml: Milli litre

N.americanus: Necator americanus spp. : Türler

SPSS: Statistical Package for the Social Sciences S.hoematobium: Schistosoma haematobium S.japonicum: Schistosoma japonicum S.stercoralis: Strongyloides stercoralis

(8)

Şekil 2.1. E.histolytica’nın trofozoit ve kist formları...12

Şekil 2.2. (a) Giardia intestinalis’in trofozoit şekli (trikrom) ...14

(b) Giardia intestinalis’in kist şekli (lugol) ...14

Şekil 2.3. Chilomastix mesnili kisti (Trikrom boyama) ...18

Şekil 2.4. Ascaris lumbricoides’in döllenmiş ve döllenmemiş yumurtası ... 19

Şekil 2.5. Enterobius vermicularis yumurtaları ... 21

Şekil 2.6. Trichuris trichiura yumurtaları ... 22

Şekil 2.7. Taenia spp. Yumurtaları ... 23

Şekil 2.8. Hymenolepis nana yumurtaları ... 24

(9)

Tablo 2.1. Protozoonların sınıflandırılması...7

Tablo 2.2. Helmintlerin sınıflandırılması ...8

Tablo 2.3. Gastroenterit Yapan Parazitler...10

Tablo 4.1. Çalışmaya alınan hastaların yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı...28

Tablo 4.2. Çalışmaya alınan kişilerin hastanelere göre dağılımı ...28

Tablo 4.3. Saptanan parazitlerinin dağılımı...29

Tablo 4.4. Saptanan parazitlerinin cinsiyete göre dağılımı...29

Tablo 4.5. Saptanan parazitlerinin yaşa göre dağılımı. ...30

Tablo 4.6. Çalışmaya Alınan Çocuklardaki Belirti ve Bulgular...30

Tablo 4.7. İshalli çocukların belirti ve bulgularının cinsiyete göre dağılımı...31

Tablo 4.8 : İshalli çocukların belirti ve bulgularının yaş gruplarına göre dağılımı...31

Tablo 4.9 : İshalli çocukların belirti ve bulgularının paraziter etkenlere göre dağılımı...32

(10)

ÖZET

0-6 YAŞ İSHALLİ ÇOCUKLARDA BARSAK PARİZİTLERİNİN DAĞILIMI

Samir SABAGH

Yüksek Lisans Tezi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Tekin KARSLIGİL

TEMMUZ 2017, 55 sayfa

Paraziter enfeksiyonlar az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde önemli bir halk sağlığı problemidir. Hijyen ve sanitasyon kurallarına yeterince uyulmayan toplumlarda bu tür hastalıkların sıklıkla görüldüğü, bunun toplumun sosyo-ekonomik düzeyi, eğitim durumu ve kültürel koşulları ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Türkiye’de de toplumun yerel gelişmişlik düzeyi ve yaşam tarzlarına göre değişmekle birlikte paraziter hastalıkların oluşturduğu gastro- intestinal sistem hastalıklarının ön sıralarda yer aldığı görülmektedir.

Bu çalışmada Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Gaziantep Çocuk Hastanesine Haziran-Eylül 2016 tarihleri arasında ishal şikayeti ile başvuran 0-6 yaş grubu 99 kız, 99 erkek çocutan alınan dışkı örneklerinde direkt mikroskobi yöntemi ile paraziter etkenler araştırılmış ve demografik özelliklerle karşılaştırılmıştır. Hastaların 48’i (%24.24) Üniversite hastanesi, 150’si (%75.75) Çocuk hastanesinden toplanmıştır. Bu hastaların 14’ünde(%7.07) parazit saptanmıştır. Parazit saptanan hastaların 6’sında (%42.85) Entamoeba histolytica/dispar ve 8’inde (%57.14) Giardia intestinalis tespit edilmiştir. Cinsiyete göre dağılımına bakıldığında erkeklerin beşinde (%35.71), kız çocukların ise dokuzunda (%64.28) parazit saptanmıştır. Çocukların fizik muayene bulguları değerlendirildiğinde 39’unda (%19.69) ateş, 42’sinde (%21.21) kusma, 25’inde (%12.62) bulantı, 20’sinde (%10.1) ise karın ağrısı saptanmıştır. Gaita örneklerinin makroskopik incelemesinde örneklerin büyük çoğunluğunun sarı yeşil renkte ve sadece sulu kıvamlı ve mukuslu olduğu, mikroskobik olarak ise %33’ünde lökosit ve/veya eritrosit varlığı saptanmıştır.

Sonuç olarak bu çalışmada Gaziantep’deki 0-6 yaş arası ishalli çocuklarda barsak parazitleri oranı ülkemiz verilerine göre düşük olsa da paraziter hastalıkların halen önemli sağlık sorunlarından biri olduğu görülmektedir. Sosyo-ekonomik düzeyin iyileştirilmesi yanında ailelerin bu konuda bilgilendirilmesi, kişisel ve çevre temizlik kurallarının öğretilmesi ile bu

(11)

ABSTRACT

The Distribution of Intestinal Parasites in 0-6 Age Diarrheal Children Samir SABAGH

Master of Science Thesis, Department of Medical Microbiology Supervisor: Prof. Tekin KARSLIGİL MD, PhD

JULY 2017, 55 page

Parasitic infections remain importance as a public health problem in underdeveloped and developed countries. It is indicated that such diseases are more frequently seen in societies where hygiene and sanitation rules are not sufficiently enforced, which is related to the socio-economic level, educational status and cultural conditions of the society. In Turkey the diseases of gastro- intestinal system caused by parasitic diseases take place in the first place while changing according to the local development level and lifestyles of the society. In this study, parasitic factors were investigated with direct microscopy method in stool specimens taken from children aged 0-6 years admitted to Gaziantep University Şahinbey Research Hospital and Gaziantep Children’s Hospital between June-September 2016 with complaints of diarrhea and compared with demographic characteristics. For this purpose, 99 female and 99 male patients between 0-6 years old who were admitted to University and Children's Hospital with complaints of diarrhea were included in the study. 48 patients (24.24%) were collected from the university hospital and 150 (75.75%) from the Children's Hospital.14 (7.07%) of 198 patients were found infected with intestinal parasites. Entamoeba histolytica/dispar was found in 6 (42.85%) and Giardia intestinalis in 8 (57.14%) of these patients. Parasites were found in 5 of the males (35.71%) and in 9 of the females (64.28%). When physical examination findings of the children were evaluated, it has been detected that 39 (19.69%) had fever, 42 (21.21%) vomiting, 25 (12.62%) nausea and 20 (10.1%) abdominal pain. When the macroscopic and microscopic characteristics of the gaita samples were examined, it was found that the vast majority of these samples were yellow-green, the majority of them were only juicy and mucous in quality, leukocyte or erythrocyte were found in 33% of the samples. In conclusion; in this study, the proportion of

(12)

1. GİRİŞ VE AMAÇ

Gelişmemiş ya da az gelişmiş olan toplumlardaki en önemli sağlık sorunlarının başında yer alan barsak parazitleri Türkiye’de de önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Parazit görülme sıklığı üzerinde sosyo-ekonomik düzey, bireysel hijyen koşulları, beslenme alışkanlıkları, altyapı sorunları, çevresel koşullar ve iklim etkili olmaktadır (1,2).

Paraziter hastalıklar başta büyüme dönemindeki çocuklar olmak üzere bütün toplumsal kesimler üzerinde etkili olmaktadır. Bu hastalıklar bedensel ve zihinsel gelişme geriliğine yol açmanın yanı sıra işgücü kaybına da yol açmakta, dolayısıyla da ülke ekonomisini de negatif yönde etkilemektedir.

Dünyada parazit hastalıkları önemli bir yer tutmakta olup dünya genelinde yaklaşık 4.5 milyar kişide parazit bulaşımının olduğu tahmin edilmektedir. Bunların da büyük bölümünü çocuklar teşkil etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gelişmekte olan ülkelerde yılda 15 milyonu bulan bebek ve çocuk ölümünün çoğunun bulaşıcı hastalıklardan ve paraziter hastalıklardan kaynaklandığını bildirmektedir (3). Paraziter enfeksiyonların çocuklar üzerine etkisi ve malnutrisyona yol açtığı süreç giderek daha iyi anlaşılmaktadır.

Türkiye’de bebek ve çocuklarda beslenme yetersizliği ve parazit enfeksiyonları, halen önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, parazit bulaşımının en yaygın olduğu ülkeler arasında bulunmaktadır (4-6).

Bu çalışmada Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Gaziantep Çocuk Hastanesine ishal şikayeti ile başvuran 0-6 yaş grubu çocuklardan Haziran- eylül 2016 tarihleri arasında alınan dışkı örnekleri direkt mikroskobi yöntemi ile incelenmiştir.

(13)

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Barsak Parazitleri

Yaşamını diğer bir canlının üzerinde veya içinde, o canlının zararına sürdüren organizmalara parazit denir. Parazitleri genel olarak protozoonlar, helmintler ve artropodlar olarak üçe ayırabiliriz.

Protozoon olarak adlandırılan gruptaki parazitlerin vücutları tek hücreden yapılmıştır. Fagositoz ve/veya pinositozla beslenirler. Protozoonlarda, trofozoit-prekist-kist-trofozoit veya sadece trofozoit dönemi vardır (48).

İnsanda parazitlenen protozoonların büyük bir kısmı Sarcomastigophora ve Apicomplexa kökaltında toplanmıştır. Sarcomastigophora kökaltında özgür ve parazit yaşayan sınıflar vardır.

Sarcomastigophora; Sarcodina ve Mastigophora olarak iki üst sınıfa ayrılır.

Sarcodinaler kökbacaklılar olup yalancı ayaklarıyla hareket ederler. Mastigophoraler ise kamçılılar olarak adlandırılır. Kamçılar hareketi sağlamaktadır (48).

Barsak parazitlerinin toplu yaşanılan yerlerde daha çok görülmesinden dolayı bilhassa çocuk yuvaları, yatılı okullar, ana okulları, kışlalar gibi insanlar arası temasın oldukça yoğun olduğu alanlarda da daha yaygın olarak gözlenmesi son derece doğaldır. Barsak parazitlerinin dağılma oranı kalabalık olan, kişisel temizliğin yetersiz olduğu ve toplu yaşanılan alanlarda, bölgenin genel populasyonuna oranla yüksektir (120, 127).

(14)

Barsak parazitleri parazitin sayısı, cinsi, konağın bağışıklık durumu, enfeksiyonun süresi, konak ve parazit arasındaki etkiler, beslenme durumu, çeşitli sosyoekonomik faktörler, iklim şartları ve etkilenen organa göre farklı patolojik değişikliklere yol açarlar. Paraziter enfeksiyonlarda parazitin mekanik ve irritant etkisine bağlı olarak lokal deri, parazit antijenlerine ya da toksik ürünlerine bağlı olarak da sistemik deri bulguları oluşabilir (7, 9, 10).

Barsak parazitleri özelikle gelişme çağındaki çocuklar üzerinde daha fazla olumsuz etkide bulunmakta ve demir eksikliği, zihinsel gelişmede bozukluk, huzursuzluk, çevreye uyumsuzluk, bulantı, kusma ve karın ağrısı gibi genel hastalık semptomlarının görülmesine sebep olmaktadır (7,8,11).

2.2. Tanım

İnsan sağlığını etkileyen epidemiyolojik üçlü grup vardır, buna; konakçı, etken ve çevre triadı denir. Birey ve/veya toplumun sağlıklı kalabilmesi bu üçlünün denge içinde kalmasına bağlıdır (12). Dünyaya gelen her canlı beslenir, çoğalır ve soyunu devam ettirmeye çalışır. Canlılar yaşayabilmek için çoğu kez diğer canlılar ile yarışmak hatta savaşmak zorundadır. Kimi kendi yararına, başka canlıların zararına şeklinde adapte olmuş durumdadır. Böyle canlılar parazittir ve bu yaşama parazitlik denir. Parazit sözcüğü Yunanca para (yanında) ve sitos (besin) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Bir canlının içinde veya üzerinde onun zararına olarak yaşamaya adapte olan canlı anlamına gelmektedir. Parazit bu şekilde kendini korurken, besinini de sağlamaktadır. Üzerinde adapte olduğu canlıya konak denmektedir ve bu çoğunlukla kendisinden daha büyük bir canlıdır (13).

Doğadaki canlılar arasındaki parazitlikten başka ilişkiler de mevcuttur. Farklı canlıların birlikte yaşamasına simbiyoz denir. Simbiyoz yaşam üç çeşittir:

1. Mutualism (Yardımlaşma): Birlikte yaşamadan her iki canlı da faydalanmaktadır.

(15)

3. Parazitismus: Genelde küçük bir canlının daha büyük bir canlının üzerinde ya da içinde bu canlıya zarar vererek yaşaması anlamına gelmektedir (13).

Bu tanımlardan başka, besinlerini dış ortamdaki cansız organik maddelerden sağlayan canlılara

‘saprofit’ denilmekte ve bu sözcük, ‘kommensal’ sözcüğü ile aynı anlamda kullanılmaktadır.

Kuvvetli bir canlının kendinden zayıf bir canlıyı öldürmesi ve/veya ondan besinini sağlamasına ise kanibalizm denir (13).

Helmintler (solucanlar) olarak adlandırılan grupta ise parazitlerin vücutları birden fazla hücreden yapılmış olup, iyi gelişmiş organlara sahiptirler. Helmintlerde; yumurta-larva-eriskin dönemleri bulunur. Helmintlerin iki kökaltı grubu olan; Platyhelmintler (yassı solucanlar) ve Nemathelmintler (yuvarlak solucanlar) sınıfında insan sağlığı açısından önemli parazitler bulunmaktadır. Platyhelmintler: Termatodlar ve sestodlar olarak ikiye ayrılır. Trematod ve Cestod’ların yaşam döngüsünde birden fazla konak bulunmaktadır. Genel olarak D.latum hariç Cestod’lar için memeli tek bir ara konak ve bir son konak yeterli iken Trematod’lar için ise genellikle balık ve suda yaşayan çeşitli kabuklu ve yumuşakçalar gibi birden fazla ara konağın düzenli bir sırayla organellerini vücutlarında bulundurmaları gerekir. Bu sebepten ötürü de toplumda Cestod’lar ile oluşan hastalıklar daha fazla gözlenir (15).

(16)

2.3. Taksonomi

Tablo 2. 1. Protozoonların sınıflandırılması (16)

(17)

Tablo 2. 2. Helmintlerin sınıflandırılması (16)

(18)

2.4. Parazitlerin Patojen Etkileri

1- Soyucu ve Sömürücü Etki: Parazitler ihtiyaç duydukları besin maddelerini bulundukları organlardan, barsak boşluğu, hücre, doku ya da kandan temin sağlar.

2- Travmatik Etki: Parazitlerin kendileri ya da yumurtalarının bazo organellerin travmatik etkiye yol açarlar ve oluşturdukları yaralardan vücut içine girebilir ve sekonder enfeksiyonlara neden olabilirler.

3- Toksik Etki: Parazitlerin endo ve egzo toksinleri etkisini hücre ve dokularda göstemektedir. Bazı parazitler kanın pıhtılaşmasına mani olan, eritrositleri eritem ve zayılarını azaltan toksinler salgılarlar.

4- Mekanik Etki: Parazitler bazı organlarda basınç, tıkanma vb., mekanik etkilere neden olabilirler.

5- İrritatif Etki: İrritatif etki, organizmaya yabancı cisimlerin yaptığı reaksiyonlara benzemektedir. İlk önce parazitin çevresinde iltihabi bir reaksiyon gerçekleşir. Meydana gelen bu reaksiyon hayati önem arz eden organda ise

6- Parazitlerin bu etkisi, organizmaya yabancı cisimlerin yaptıkları reaksiyonlara benzer.

Önce parazitin etrafında iltihap reaksiyonu oluşur. Ardından oluşan bu reaksiyon hayati önemi olan bir organda ise kötü sonuçlar doğurabilir.

7- Litik ve Alerjik Etki: Birçok parazit dokuları eritebilen enzimler salgılamaktadır. Alerjik etki ise, parazitin kendi vücuduna karşı veya onun salgılarına karşı oluşan bir reaksiyonudur (17).

(19)

2.5. Parazitlerin İshal Yapıcı Etkisi

Parazitler memelilerin barsak sistemine yerleşip hastalığa yol açarlar. Parazitlerin neden olduğu hastalık “enfestasyon” olarak adlandırılır. Bazı kişilerde parazitlere bağlı enfeksiyon herhangi bir bulguya neden olmazken bazılarında ise ateş, kilo kaybı, bulantı-kusma ya da kanlı dışkılama gözlenebilir. Bazı parazitler is astım, kansızlık, sinirlilik, deri döküntüsü gibi bulgulara yol açabilmektedir. Belirtilen bu bulgular hastalıklarda da gözlenebileceği için paraziter enfeksiyonların tanısı için mutlaka araştırma yapılmalıdır. Şayet barsak parazitinden kuşkulanılıyor ise arka arkaya 3 gün boyunca dışkıda parazit incelemesi yapılmalıdır.

Türkiye’de en yaygın olarak rastlanılan barsak parazitleri aşağıdaki gibi 3 gruba ayrılabilir:

1. Tek hücreliler: Entamoeba histolytica, Giardia lamblia, Cryptosporidium parvum.

2. Yuvarlak solucanlar: Enterobius vermicularis, Ascaris lumbricoides, Ancylostoma duodenale/necator americanus, Trichuris trichiura.

3. Yassı solucanlar: Tenia saginata/Tenia solium.

Parazitler aynı zamanda gastroenterit nedeni olabilir (Tablo 2.3).

Tablo 2. 3. Gastroenterit Yapan Parazitler (132-137)

(20)

2.6. İshale Neden Olan Barsak Parazitleri

2.6.1. Entamoeba histolytica

Entamoeba histolytica, insan vücudunda trofozoit, prekist, kist, metakist ve metakist trofozoitleri şekillerine rastlanmaktadır. Kist 10-20 μm boyutundadır. Barsakta yeterli besin maddesinin bulunmadığı durumda ve prekist nükleusunun bölünmesiyle oluşurlar. Etrafı plazma zarına ek olarak, bir kist duvarı ile çevrilmiştir.

Sitoplâzması endoplazma ve ektoplazma olarak iki kısımdır.Ektoplazması şeffaftır. Birdenbire çıkan, başlangıçta ektoplazmadan yapılı pseudopodları eldiven parmağı şeklinde dar ve oldukça uzundur. Yalancı ayaklar birdenbire ve hızla oluşurlar.

Büyüklüğü 3-7 μm olan çekirdek, parazit canlı iken fark edilmez. Tespit edilip boyandıktan sonra yapısı görülebilir. Karyozomu ortada ve bununla çekirdek zarı arasındaki linin iplikleri üzerinde kromatin tanecikleri bulunmaktadır

Dokular içinde gelişen bu şekle hastalık yapıcı veya doku eritici form adı verilir. Büyüklüğü 20- 40 μm (bazen 50-60 μm) olup, endoplazmasında alyuvarlar vardır.

Doku şeklinden daha küçüktür. Kalın barsak boşluğunda dışkı içinde yaşamaktadır. Minuta adı da verilen bu form 12-20 μm çapında olup, sitoplazmasında eritrosit bulunmaz; bakteriler bulunur (7,19,16).

E. histolytica’nın temel konağı insandır . İnsan vücudunda iki tip döngüsü vardır;

a-) Normal Döngü: İnsan vücuduna fekal-oral yolla giren kistlerden barsakta amipler oluşur.

(21)

b-) Patojen Döngü: Barsak dokusunda E. histolytica trofozoitlerinin çeper hücrelerini eritici proteolitik enzimler yardımıyla dokuları eriterek çevrede yayılırlar (7,16).

Şekil 2. 1. E.histolytica’nın trofozoit ve kist formları (138).

E. histolytica her ne kadar anaeob olmakla beraber, oksijen varlığında da yaşamını sürdürebilir (7). Dünya nüfusunun yaklaşık %10’nun E. histolytica ile enfekte olduğu ve yılda 40 milyon insanda dizanteri kliniğinin görüldüğü ve yıllık 40.000 civarında ölüm olduğu tahmin edilmektedir (16). Türkiye’de, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde E.histolytica’nın yaygın bir şekilde görüldüğü bilinmektedir. Bunun en önemli nedeni; sanitasyon eksikliği, aynı zamanda içme sularına kanalizasyon karışması ya da sebzelerin bu sular ile sulanmasıdır (7,20,21,22,23,10). Entamoeba türleri tüm yaş gruplarında görülebilmekle beraber çocukların,

(22)

2.6.2. Iodamoeba bütschlii

İnsan, domuz ve maymunlarda bulunan, tipik glikojen vakuolleri ile karakterize, patojenliği tartışmalı olan amip türüdür. Kalın bağırsakta yaşar. Hayvanlarda %50, insanlarda %10 civarında olduğu bildirilmiştir. Fekal-oral yolla bulaşır. Apatojen olarak kabul edilir, fakat patojen olduğunu savunan araştırıcılar da mevcuttur. (25, 26).

Karın ağrısı, gaz, şişkinlik ve ishal gibi belirtiler görülebilir. Bazı olgularda patojen belirtiler görülebildiği ve bunların barsak amobiyazı, abseler, deri, mide ve kalın barsakta ülserasyon şeklinde klinik tablolar oluşturduğu bildirilmiştir (25).

2.6.3. Giardia intestinalis

Giardia lamblia veya Giardia duodenalis de denilen bu parazit insanda enterit nedeni olabilen, bir ince barsak parazitidir ve giyardiyaz etkenidir (19). Armut şeklinde olan trofozoitlerin bilateral simetri gösteren bir yapısı olup anterioru geniş, 4 çift kamçı taşıyan 12-18μm uzunluğunda 5-10 μm genişliğinde, 2-4 μm kalınlığında, posteriora doğru daralan bir yapıya sahiptir. Konağın mukozasına tutunmayı kolaylaştırıcı emici disklere sahiptir. Kistler genellikle yumurta şeklinde olup kistlerin uzunluğu, 8-12 μm genişliği 7-10 μm’dir. Sitoplâzmaları ince granüllü içinde orta cisimler kamçı ve diğer hücre organelli kalıntıları ile 2-4 nukleus kistin bir ucunda toplanmış olarak gözükmektedir (7,19,16,20).

G. intestinalis ara konağa gereksinimi olmayan monoksen bir parazittir. insanın ince bağırsağının yukarı kısımlarında yaşar. Başta duedonum olmak üzere ince bağırsağın üst kısımlarına yerleşerek barsak villüslarında atrofi ve tahribata bağlı olarak sindirim sistemi bozukluğu yapar.

Emici diskleri ile mukozaya yapışan parazitler, hem yapıştıkları bölgedeki yüzeyi tahrip eder, hem de o bölgedeki besin emilimini olumsuz yönde etkilerler.

(23)

a b

Şekil 2. 2. (a) Giardia intestinalis’in trofozoit şekli (trikrom) (27) (b) Giardia intestinalis’in kist şekli (lugol) (27)

Giardia trofozoitleri, başta duedonum olmak üzere ince bağırsağın üst kısımlarına yerleşerek barsak villüslarında atrofi ve tahribata bağlı olarak sindirim sistemi bozukluğu yapar. Emici diskleri ile mukozaya yapışan parazitler, hem yapıştıkları bölgedeki yüzeyi tahrip eder, hem de o bölgedeki besin emilimini olumsuz yönde etkilerler (7,18,19,16,20).

İnsanlarda en sık görülen intestinal protozoondur (7). Giyardiyazın prevalansı gelişmiş ülkelerdeki %2-5 olup, gelişmemiş ve gelşmekte olan ülkelerde ise %20-30’dur (24).

Çocuklarda erişkinlerden daha yaygın bir enfestasyondur. Bir yaş altındaki çocuklarda daha ender görülmekle birlikte, gelişmekte olan ülkelerde küçük çocuklarda sıklığı %30’a kadar yükselebilir.

(24)

2.6.4. Trichomonas intestinalis

5 tane kamçısı olması nedeniyle sınıflandırmada Pentatrichomonas cinsine dahil edilmiştir.

Dünyanın her yerinde insan bağırsağında en sık görülen barsak kamçılılarından biridir (25,28).

Nadiren karında buruntulu ağrı ve mukuslu diyare periyodları ve barsaklarda bazı bozukluklara neden olabileceği bildirilmiştir (25).

2.6.5. Balantidium coli

Balantidium cinsinde omurgalı ve omurgasız pek çok hayvanın paraziti olabilen kirpikli protozoonlar bulunur (29). B. coli, insanda parazitlenebilen tek kirpikli protozoondur (16).

Trofozoit veya kist şeklinde bulunurlar (29).

Parazitin esas kaynağı domuzlardır. B. coli ile enfekte domuzların dışkıları ile dış ortama çıkan kistler, yiyecek ve içeceklerle insana bulaşabilmekte ve genellikle asemptomatik bir enfeksiyona yol açmaktadırlar (16).

İnsan kalın bağırsağında ve onun altındaki dokularda yaşaması ve çoğalması sırasında yangı belirtilerine ve dizanteriye neden olabilen parazitliğine balantidiyoz denir (29).

2.6.5.1. Epidemiyoloji

B. coli, ılıman ülkelerde daha sık olmak üzere insanda nadir olarak görülmektedir (29). Ülkemiz insanlarında barsak parazit hastalıklarının araştırılması konusunda yapılan epidemiyolojik çalışmalarda balantidiyoz görüldüğüne dair yayınlara rastlanmamıştır (30).

2.6.6. Isospora belli

I. belli, bağışıklık sistemi normal olan şahıslarda kendini sınırlayan, fakat bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde ağır seyirli bir diyareye sebep olan fırsatçı bir patojendir (16). I. belli’nin bulaşı başlıca, yiyecek-içeceklerin fekal kontaminasyonu sonucu, enfektif ookistlerin alımı ile

(25)

rağmen AIDS’li hastalarda ekstra intestinal bir yerleşim de göstermektedir (16). Özellikle immün sistemi bozuk hastalarda sulu ve uzamış ishal tablosuna yol açmaktadır.

2.6.6.1. Epidemiyoloji

I. belli’nin insanlardaki prevalansı bilinmemektedir. Parazit dünyanın her yerindeki insanlarda görülmektedir. Ancak tropik ülkelerde yaşayan insanlarda daha yaygın olarak görülmektedir.

2.6.7. Cryptosporidium spp.

Cryptosporidium cinsi protozoonlar, omurgalıların sindirim ve solunum yolu epitel hücrelerinin mikrovillüslarını enfekte ederek hastalığa yol açmaktadır. Vertebralılarda parazitin 12 türü bildirilmiştir. İnsanda ve pek çok memelide görülen tür C. parvum’dur (16). C. parvum, özellikle gelişmekte olan ülkelere seyahat edenlerde sıklıkla görülebilen bir patojendir (32). C. parvum, enfektif form olan ookistlerin fekal-oral yolla alınması sonucu bulaşmaktadır (33).

Bağışıklık sistemi yetersiz kişilerde enfeksiyon kalıcı ve hayatı tehdit edici bir boyut kazanabilmektedir. Buna rağmen kriptosporidiyoz, bağışıklık sistemi normal olan kişilerde ya hiçbir klinik belirti göstermemekte veya küçük çocuklarda hastanın genel durumunu bozmadan bir iki haftada kendiliğinden iyileşen bir diyare ile seyretmektedir (16).

İmmünitesi sağlam çocuklarda genellikle kendiliğinden sınırlanan sulu ishalle karakterli enfeksiyonlar oluşturmasına karşın, ender de olsa kronik ishal tablosu oluşturabilir. Parazit jejenum ve ileumda çoğalır, villüslarda atrofiye yol açabilir.

2.6.8. Strongyloides stercoralis

S. stercoralis’in erişkinleri insanlarda duodenum ve jejunumda yerleşerek, larvaları ise değişik organlarda parazitlenerek hastalık etkeni olur; hastalık strongiloidiyoz olarak adlandırılır (34;

(26)

enfeksiyonlara neden olabilir. Proksimal ince barsakta lamina propriaya penetre olarak, protein kaybettiren enteropati, anemi, büyüme geriliğine yolaçan kronik ishal tablosu oluşturabilir.

2.6.9. Blastocystis hominis

İnsanın kalın bağırsağında yaşayan zorunlu anaerop bir protozoondur. B. hominis 6-40 μm büyüklüğünde ortasında vakuol gibi görünen bir "orta cisim" bulunan, yuvarlak bir yapıya sahiptir. Zarla çevrili merkezi bir cisimciği vardır. Merkezi cisim parazitin %90’ını oluşturur ve parazitin üremesine yardımcı olur. Parazit ikiye bölünerek çoğalır (33).

Anaerobik bir protozoon olan B.hominis’in vakuolar, granüler ve ameboid olmak üzere üç farklı şekli tanımlanmıştır. Belirtilen bu formlar aynı kültür ortamında görülebilir. Dışkı incelemelerinde daha çok vakuolar şekle rastlanır. Dışkı örneklerinde ve kültürlerde aynı zamanda kist benzeri bir form da gözlendiği bildirilmiştir (16,33).

2.6.10. Cyclospora cayetanensis

Son dönemlerde tüm yaş gruplarının yanı sıra normal ve immün sistemi baskılanmış olanlarda önemli ishal etkenlerinden birisi olduğu bildirilmiştir. Cyclospora enfeksiyonu pek çok ülkede bildirilmiş olmakla beraber tropikal ve subtropikal bölgelerde çok daha yaygın olarak görülmektedir. Türkiye’de ise genel olarak sporadik olgular bildirilmektedir (44).

2.6.11. Chilomastix mesnili

Chilomastix mesnili tüm dünyada görülebilen ve insan bağırsağında yaşayan nonpatojen bir protozoondur. Trofozoit ve kist şekilleri söz konusu olup bunlarda trofozoit şekilleri sürekli ishalli durumlarda dışkıda yoğun olarak görülmektedirler (28,35).

(27)

Şekil 2. 3. Chilomastix mesnili kisti (Trikrom boyama) (36).

2.6.11.1 Epidemiyoloji

Dünya nüfusunun %6'sını C. mesnili ile enfekte olduğu, Amerika'da %3.5 oranında görüldüğü bildirilmektedir. İnsanda, şempanzelerde, maymunlarda ve domuzlarda çekum ve kalın barsakta apatojen olarak bulunabilen bir protozoondur (25). Sindirim sistemi yakınması olan ve 25 dışkılarında patojen bakteri üremeyen olguların %1'inde C. mesnili ürediği ve etkin tedavi ile semptomların kaybolduğu bildirilmektedir. Tanı direk mikroskobik inceleme ile konmaktadır (38, 44).

2.8.1. Ascaris lumbricoides

İnsanların ince bağırsağında yerleşen en büyük nematoddur. Erkeklerin arka ucu kıvrık, uca yakın karın yüzeyinde iki spikülleri vardır. Erişkini krem-beyaz, bazen pembemsi renkte de olabilir. Ascaris lumbricoides'in erkeği 15-30cm boyunda, arka kısımları öne doğru kıvrılmıştır.

Dişisi ise 20-40cm olup, son kısımları düzdür.

(28)

A. lumbricoides erişkin şeklinde yalnız insanda bulunur. Yalnız bir blastomerli olarak dışkı ile dışarı atılan döllenmiş yumurtaların gelişebilmesi dışarıda uygun oksijen, sıcaklık ve nem gibi birtakım çevre faktörlerinin bulunması lazımdır. Anaerob şartlarda yumurtalar embriyonlanmaz (45,43).

Şekil 2. 4. Ascaris lumbricoides’in döllenmiş ve döllenmemiş yumurtası (49).

Bulaşma tarzı kurtçuklu yumurtaların besinlerle, sularla veya topraklarla yutulması iledir.

Hastalığın bulunduğu insanlarda sindirim sistemi bozukluklarına bağlı olarak beslenme bozukluğu oluşturabilmesiyle, özellikle çocuklarda malnutrisyona, bedensel ve zihinsel gelişme geriliğine neden olabileceği, eişkinlerde de değişik derecelerde besleme bozukluğuna neden olabileceği bilinmektedir.

Askariyazda parazit kaynakları barsağında erişkin dişiler bulunan insanlardır. Askarit yumurtaları çok dirençli olduklarından toprakta uygun şartlarda yıllarca bulaştırıcı olarak kalır.

Sadece insana ait bu parazitle yeryüzünde tahmini 800-1,2 milyara yakın insan enfektedir.

Dünyada bu parazitin prevalansı %25’tir (40).

Bulaşma fekal-oral yolla, enfektif yumurtalarla, kontamine yiyecek ve içecekle olmaktadır.

Ascaris yumurtaları, dış ortam şartlarına oldukça dayanıklıdır. (43, 40). Askariyazun epidemiyolojisinde ırk veya eşeyin herhangi bir etkisi yoktur (45).

(29)

2.8.2. Enterobius vermicularis

İnsanlarda en sık görülen helminttir (1). Beyaz ve küçük bir nematoddur. Dişileri 8-13 mm uzunlukta, 0,4 mm kalınlıkta; erkekleri 2-5 mm uzunlukta, 0,2 mm kalınlıkta, iki ucu sivrilerek sonlanan beyaz kurtçuklardır. Erkeklerin arka ucu kıvrıktır. Dişilerde kese tarzındaki uterusta 11- 15 bin kadar yumurta bulunmaktadır. Yumurtaları beyaz, oval, ince kabuklu ve asimetriktir (7, 51, 34).

Yumurta duodenumda açılır. Larva ortalama 1-2 ay içerisinde erişkin hale gelmektedir.

Çiftleşmenin ardından dişi birey geceleri konak uykuda iken anüs çevresine yumurtalarını bırakır (4,16).

Şekil 2. 5. Enterobius vermicularis yumurtaları (53)

E. vermicularis, toplumda farklı sosyal sınıflardaki insanları etkileyen bir parazittir. Yeryüzünde yaklaşık 500 milyon kişinin, pediatrik grubun ise %10’unun bu parazitle enfekte olduğu ileri sürülmektedir. Enterobiyazda parazit, enfeksiyonlu insanlardan etrafa saçılan olgun embriyonlu

(30)

fakat havalandırması yeterli olmayan yerlerde uzun müddet canlı kalabilirler. Yumurtalar kuruluğa 3-10 gün dayanabilirler (16, 34).

Enterobiyazda hasta grubunu genellikle çocuklar oluşturur. Başlıca belirti perineal bölge kaşıntısıdır. Kaşıntı özellikle geceleri artar. Kaşıntıdan dolayı oluşan çizik ve sıyrıklardan eksudat sızabilir. Erozyonlar ve sekonder enfeksiyonlar gelişebilir. Parazitlerin genital bölgeye ulaşması ile kadınlarda vulvitis ve vaginitis oluşabilir. Bu parazitlere bağlı olarak kronik ürtiker görülebilir.

2.8.3. Capillaria philipinensis

C. philipinensis intestinal bir nematoddur. Bu zoonotik nematodun insanlardaki infeksiyonları, tedavi edilmediği takdirde, ölümlere, ağır ishal ve malabsorbsiyonlara neden olabilir.

Tedavisinde mebendazol veya albendazol kullanılır (52).

2.8.4. Trichuris trichiura

Bir nematod olan Trichuris trichiura'nın erişkinleri insanlarda kalın barsak, özellikle çekum ve proksimal kolonda yaşar. Tüm dünyada yaygın olup, yumurtalarının çevre koşullarına fazla dayanıklı olmaması nedeniyle, daha çok, nemli, az güneş alan bölgelerde görülmektedir (54).

Sayıca az olduklarında klinik belirti vermeyebilirler. Erişkin Trichuris trichiura başını barsak mukozasına sokarak yaşar. Bu nedenle travmatik etkileriyle kanamaya ve salgılarıyla dokunun erimesine neden olur. Bulantı, kusma, tenezmin yanı sıra artan barsak hareketleri özellikle çocuklarda rektal prolapsusa neden olabilir. (16).

(31)

Yumurtalarının şekli çok tipik olup, tıpkı bir limona benzer 50-54 mikron boyunda ve 22-23 mikron enindedir. Kabuğu düz, kalın, sarı-kahverengi veya turuncu ya da kırmızı renkte olabilir.

Yumurtalarının iki ucunda meme başı tarzında çıkıntı bulunur.

1-4 yaş arası malnutrisyonlu çocuklarda sıktır. Asemtomatik infeksiyon, nonspesifik kolit tablosu yanı sıra, binlerce parazitin oluşturduğu Trichuris dizanteri sendromunda, pankolit tarzında kronik ishal, anemi ve gelişme geriliği görülür.

2.9.1. Taenia saginata

İnsanın ince bağırsağında yaşayan en uzun sestoddur. Halk arasında Abdest bozan, Sığır tenyası veya Silahsız şerit gibi isimler de verilmiştir. Yurdumuzda da sık görülen bu sestodun erişkin dönemi insanlarda, larval dönemi sığırlarda yaşar (48,60,62). Erişkin bir parazitin boyu 4-10 metre, bazen de 25metre'ye kadar ulaşabilir. Skoleksi armut şeklinde olup 4 tane kaslı çekmeni bulunur. Tomurcuklanma ile boyundan oluşan halkaların sayısı 1200-2000 arasında değişir (48, 60, 62).

(32)

yurdumuzda abdest bozan adı verilmiştir (62,38,48). Yuvarlak ya da ovalimsi şekilli olan 31x43μm büyüklüğündeki yumurtalarda, çift zar arasında radyal çizgilenmeler bulunur.

Yumurtalar 6 çengelli embriyoya (onkosfer) sahiptir (48, 60).

Genellikle dışkıda veya iç çamaşırlarda hareketli halkanın görülmesi ile tanı konur. Bazı vakalarda ise bulantı, ishal ve kilo kaybı görülebilir. Özellikle halka düşüren hastalarda ajitasyon görülür. Nadiren apendiks, safra kanalı veya pankreas kanallarında tıkanmaya yol açar.

2.9.2. Taenia solium

Taenia solium, silahlı serit, 2-5 metre uzunluğunda olup morfolojik özellikleri T. saginata’ya benzemektedir.

700- 1000 halkası olan yetişkin T. solium’un gebe halkalarındaki yan dallar 8- ile 13 arasında değişir. Yumurta dolu gebe halkalarda yumurtlama deliği olmadığı için ancak bu halkanın parçalanması ile yumurtalar serbest kalır. (57; 16). İnsanlar cysticercus denilen larvalar içeren çiğ veya az pişmiş domuz eti yemekle enfekte olurlar (57).

2.9.3. Hymenolepis nana

H. nana, insan ince bağırsağında parazitlenir. H. nana’nın neden olduğu barsak bozuklukları ve bazı genel belirtileri gösteren hastalığa himenolepiyoz denir. Yaygın olarak görülen bu enfeksiyonun prevalansı çocuklarda oldukça yüksektir (57).

(33)

2.9.4. Diphyllobothrium latum

Balık şeriti olan D. latum difillobotriyoza neden olur. En büyük insan sestotudur ve boyu 25 metreye ulaşabilir.

D. latum enfeksiyonunun epidemiyolojisi çiğ balıketinin yenilmesi ve tatlı su kaynaklarının insan dışkısı ile kirlenmesi ile alakalıdır. Yumurta tatlı suya ulaştığında sıcaklığa bağlı 12 gün ile bir kaç hafta içinde gelişir. Açılan kapakçık üzerinden larva suya geçer ilk görünüşte amaçsız bir şekilde etrafında yüzer.

B12 vitaminini ileri düzeyde tükettikeri için insanlarda hipokrom makrositer anemiye yol açmaktadır. D. latum’un T. saginata’dan 50 kat daha fazla B12 vitamini tükettiği bildirilmiştir (62). Bunun dışında İştahsızlık, susama hissi, karın ağrısı, kusma ve ishale neden olmaktadır.

(34)

3. MATERYAL VE METOD

Bu çalışma, Haziran 2016 – Eylül 2016 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Polikliniği ve Gaziantep Çocuk Hastanesine ishal, karın ağrısı, ateş v.b. yakınmalarla başvuran, yaşları 0–6 arasında değişen toplam 198 (99 kız, 99 erkek) çocuk üzerinde yürütülmüştür.

Dışkı örneklerinin toplanması için hastalara üzerinde protokol numarası yazılı etiket bulunan kapaklı ve su geçirmez dışkı kapları verildi. Hastalardan alınan dışkı örnekleri en geç 30 dakika içinde direkt mikroskobi yöntemi ile incelendi. Gerektiğinde protozoon kistlerinin ayırımı için nativ – lugol yönteminden yararlanıldı.

Yapılan araştırmalarda gaita numunelerinin morfolojik görüntüsüne bakarak parazitin hangi formunu bulundurduğunun tahmin edilebileceği belirtilmektedir. Örneğin sulu dışkıların daha çok trofozoit formlarını bulunduracağı ve ilk yarım saat içinde incelenmesi gerektiği, yumuşak kıvamlı dışkıların ise hem trofozoit hem kist formlarını barındırabileceği ve ilk bir saat içinde incelenmesi gerektiği belirtilmektedir. Çalışmada bu kurala uyularak vakit kaybedilmeden inceleme yapılmıştır. Hemen incelenemeyecek örnekler ise fikzatif içerisinde saklanarak daha sonra incelenmiştir. (40,49)

Laboratuvara gelen gaita numuneleri öncelikle makroskobik muayeneye tabi tutulup daha sonra numunelerden Basit Yayma Preparat yöntemi ile hazırlanan preparatlar mikroskopta 10 luk ve 40 lık objektiflerle barsak parazitleri yönünden incelenmiştir. Preparatta parazitin kendisine veya yaşam dönemlerinden birisine rastlanılması durumunda numune pozitif olarak kabul edilmiştir.

Basit Yayma Preparat yönteminde lam üzerine pirinç tanesi büyüklüğünde gaita numunesi

(35)

Helmint’lerin incelenmesinde başvurulan en kolay yol nativ yöntem olmaktadır. Bu yöntemle, parazitin erişkin formlarının, larvasının veya döllenmiş yada döllenmemiş yumurtalarının dışkıda görülmesi ile tanıya gidilmektedir.

Bunun için yarım pirinç tanesi büyüklüğünde dışkı örneği lam üzerine konulmuş, bir damla fizyolojik tuzlu su damlatılıp üzerine lamel kapatıldıktan sonra mikroskopta önce 10 luk, sonra 40 lık büyütmeli objektif ile parazit yumurtaları araştırılmıştır.

Entamoeba histolytica / dispar tanısında trofozoitler içinde fagosite olmuş eritrositlerin bulunması ve lugol boyama ile tek veya iki nukleuslu kistlerde uçları yuvarlak kromatid cisimciklere rastlanması veya 4 çekirdekli kistlerin saptanması; Giardia intestinalis’in tanısında ise, kamçı hareketlerinin gözlenmesi kriter olarak kabul edilmiştir.

3.1 Nativ – lugol ile dışkı örneklerinin incelenmesi:

Bunun için temiz bir lam üzerine bir tarafına bir damla fizyolojik tuzlu su (% 0.85), bir tarafına da lugol solusyonu damlatılmış ve plastik karıştırıcı yardımı ile dışkının değişik yerlerinden pirinç tanesi büyüklüğünde alınan dışkı iyice ezilerek ve kaba parçacıklar lam üzerinde yana çekilerek karışım homojen hale getirilmiştir. Üzerine lamel kapatılarak önce 10x büyütmeli ve 40x büyütmeli mikroskopla protozoonların trofozoit ya da kistleri formları aranmıştır.

Gaita örneklerinin alınması sırasında gaita örneği alınan her çocuk için yaşı, cinsiyeti, anne ve babanın eğitim düzeyi ve meslek durumları, oturdukları mesken tipi, içme suyu ve kullanma suyu çiğ yemek yeme tercihi, el yıkama alışkanlığı, evde hayvan besleme durumu gibi parazit dağılımına etki eden faktörler hakkında bilgi edinmek amacıyla anket formu düzenlenmiştir.

(36)

4. BULGULAR

Bu çalışmada Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk polikliniği ve Gaziantep Çocuk Hastanesine ishal şikayeti ile başvuran 0-6 yaş grubu çocuklardan alınan dışkı örneklerinde direkt mikroskobi yöntemi ile paraziter etkenler araştırılmıştır.

Bu amaçla 0-6 yaş arasındaki 99 erkek ve 99 kız çocuk olmak üzere toplamda 198 ishalli hastadan alınan dışkı numunesi incelenmiştir. Bu hastaların %54’ü 0-1 yaş grubundadır (Tablo 4.1).

Tablo 4.1. Çalışmaya alınan hastaların yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı.

Kız Çocuk Erkek çocuk Toplam

Yaş

Grupları Sayı % Sayı % Sayı %

0-1 55 27.77 52 26.26 107 54.04

2-3 20 10.1 29 14.64 49 24.74

4-5 19 9.59 12 6.06 31 15.65

6 5 2.52 6 3.03 11 5.55

Toplam 99 50 99 50 198 100

Örneklerin 48’i (%24.24) Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk polikliniğinden, 150’si (%75.75) Gaziantep Çocuk Hastanesi’nden alınmıştır (Tablo 4.2).

Tablo 4.2: Çalışmaya alınan kişilerin hastanelere göre dağılımı.

Hastane Sayı %

(37)

Hasta örneklerinin 14’ünde (%7.07) parazite rastlanmıştır Parazit saptanan örneklerin 6’sında (%42.85) Entamoeba histolytica/dispar, 8’inde (%57.14) Giardia intestinalis tespit edilmiştir.

Tespit edilen Entemoeba’ların hepsi kist formatında, Giardia’ların ise biri trofozoid, diğerleri kist formatında saptanmıştır. Toplam 198 ishalli olgular ele alındığında %3.03’ünde Entamoeba histolytica/dispar, %4.04’ünde ise Giardia intestinalis tespit edilmiştir. Gaita örneklerinde herhangi bir helmint türünün yumurta ve erişkin şekline rastlanmamıştır. (Tablo 4.3).

Tablo 4.3: Saptanan parazitlerinin dağılımı.

Parazit Saptanan 198 İshalli Olguda Parazit

Sayı % Sayı %

Entamoeba histolytica\dispar 6 42.85 6 3.03

Giardia intestinalis 8 57.15 8 4.04

Toplam 14 100 14 7.07

Cinsiyete göre parazitlerin dağılımı araştırıldığında erkek çocukların beşinde (%5.05), kız çocukların 9’unda (%9.09) parazit saptanmıştır. Parazit saptanan çocukların beşi erkek (%35.71), dokuzu ise kız (%64.28) çocuğudur (Tablo 4.4). Kız çocuklarla erkek çocuklar arasında parazit görülme açısından anlamlı farklılık görülmemiştir (p>0.05)

Tablo 4.4: Saptanan parazitlerinin cinsiyete göre dağılımı.

Kız Çocuk Erkek Çocuk Toplam

Saptanan Prazit Türü Sayı % Sayı % Sayı %

Entamoeba histolytica 4 28.57 2 14.28 6 42.85

Giardia intestinalis 5 35.71 3 21.42 8 57.14

(38)

Tablo 4.5 : Saptanan parazitlerinin yaşa göre dağılımı.

Sayı Yaş

Grupları

E.histolytica G.intestinalis Toplam %

0-1 1 1 2 14.28

2-3 3 2 5 35.71

4-5 2 3 5 35.71

6 - 2 2 14.28

Toplam 6 8 14 100

Çocukların belirti ve bulguları değerlendirildiğinde 39’unda (%19.69) ateş, 42’sinde (%21.21) kusma, 25’inde (%12.62) bulantı, 20’sinde (%10.1) ise karın ağrısı saptanmıştır.

Tablo 4.6 : Çalışmaya Alınan Çocuklardaki Belirti ve Bulgular.

Belirti ve Bulgular Durum Sayı %

Var 39 19.7

Ateş durumu

Yok 159 80.3

Var 25 12.6

Bulantı Yok 173 87.4

Var 42 21.2

Kusma

Yok 156 78.8

Var 20 10.1

Karın ağrısı

Yok 178 89.9

Saptanan belirti ve bulgulardan ateş ve bulantının erkek çocuklarda, kusma ve karın ağrısının kız çocuklarda daha fazla olduğu görülmektedir (Tablo4.7). Bulgularla cinsiyet arasında anlamlı bir

(39)

Tablo 4.7 : İshalli çocukların belirti ve bulgularının cinsiyete göre dağılımı.

Kız Çocuk (n:99) Erkek Çocuk (n:99) Toplam (n:198) Belirti ve

Bulgular Sayı % Sayı % Sayı %

Ateş 15 15.15 24 24.24 39 19.7

Bulantı 10 10.10 15 15.15 25 12.6

Kusma 25 25.25 17 17.17 42 21.2

Karın ağrısı 14 14.14 6 6.06 20 10.1

Yaş gruplarına göre bakıldığında ateş’in 0-1 yaş grubunda daha fazla saptandığı görülmektedir (Tablo 4.7).

Tablo 4.8 : İshalli çocukların belirti ve bulgularının yaş gruplarına göre dağılımı.

Yaş Grupları

0-1 2-3 4-5 6 Toplam

Belirti ve Bulgular

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %

Ateş 22 11.11 9 4.54 6 3.03 2 1.01 39 19.69

Bulantı 7 3.53 9 4.54 8 4.04 1 0.5 25 12.62

Kusma 16 8.08 13 6.56 12 6.06 1 0.5 42 21.21

Karın ağrısı 3 1.51 10 5.05 5 2.52 2 1.01 20 10.1

(40)

Tablo 4.9 : İshalli çocukların belirti ve bulgularının paraziter etkenlere göre dağılımı.

Saptanan Parazit

Belirti ve Bulgular E.histolytica G.intestinalis Toplam %

Ateş (n:39) 1 2 3 7.7

Bulantı (n:25) 0 4 4 16

Kusma (n:42) 0 5 5 11.9

Karın Ağrısı (n:20) 2 4 6 30

Toplam sempyok 3 15 18 65.6

Gaita örneklerinin fiziki özelliklerine bakıldığında bu örneklerin büyük çoğunluğunun sarı yeşil renkte ve sulu yada sulu kıvamlı ve mukuslu nitelikte olduğu görülmüştür. Hastaların yaklaşık

%40’ında kusma ve ateş olduğu ve mikroskobik incelemede, parazit saptananlar dahil olmak üzere örneklerin %33’ünde lökosit ve/veya eritrosit varlığı saptanmıştır.

(41)

5. TARTIŞMA

Paraziter enfeksiyonlar, tüm dünyada özellilkle de az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bir halk sağlığı problemi olarak önemini korumaktadır. Hijyen ve sanitasyon kurallarına yeterince uyulmayan toplumlarda bu tür hastalıkların daha sık görüldüğü, bunun toplumun sosyo- ekonomik düzeyi, eğitim durumu ve kültürel koşulları ile ilişkili olduğu belirtilmektedir.

Akut gastrenteritler ise, tüm dünyada özellilkle de gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağında yaygın ve ciddi bir hastalık olup, mortalite ve morbiditeye en sık neden olan etkenlerden biridir (7). Tüm dünyada 5 yaş altı çocuklarda yılda bir milyara yakın ishal vakası görülmekte ve 2,2 milyon çocuğun ölümüne neden olmaktadır. Bu ölümlerin %80’ini 2 yaş altı çocuklar oluşturmaktadır. En sık ölüm nedeni ise akut dehidratasyondur. Gelişmekte olan ülkelerde hastane yatışlarının %30’u ishalli hastalardır (63). İshaller, uzun dönemde büyümeyi ve gelismeyi de olumsuz etkietmektedir. Akut ishal nedenleri içerisinde çevresel, konakçıya ait ve enfeksiyöz faktörler rol oynamaktadır. Hijyen şartlarına uyulmaması, dengesiz beslenme, sosyoekonomik düzeyin kötü olması, alt yapı yetersizliği ve eğitim eksikliği gibi çevresel faktörlerin yanısıra, immünsupresyon veya malnütrisyon gibi faktörler de ishal etyolojisinde önemli etmenlerdir.

İshal, çoğunlukla dışkıyla kontamine suyun tüketilmesiyle vücuda alınan bakteriyel, viral veya paraziter bir etkenin neden olduğu enfeksiyonun bir semptomudur. Gelişmekte olan ülkelerdeki akut gastroenteritlerde bakterilerin ve parazitlerin sorumluğu ön plandadır ve tipik olarak yaz aylarında artış kaydedilir. Sanayileşmiş ülkelerde ise önde gelen etkenler virüslerdir ve mevsimsel durum kış aylarına kayar (64, 65).

Türkiye’de insanlarda ve evcil hayvanlarda yapılan çalışmalar sonucu, toplumun yerel

(42)

araştırıldığında Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde parazitozların %85’lere varan oranlarda olduğu görülmektedir. Parazit dağılımının bazı bölgelerde daha sık görülmesi, kişisel hijyenin bu bölgelerde tam anlamı ile anlaşılamamış olmas ve uygulanmadığını göstermektedir.

Özellikle küçük çocuklar parazit enfeksiyonlarına erişkinlere göre daha yüksek yakalanma oranına sahip olup, toplu halde yaşama, birbirleri ile yakın ilişkide bulunma ve kişisel temizliğe özen göstermeme yüzünden bu enfeksiyonlar sıklıkla görülmektedir.

Paraziter hastalıklar toplumun tüm kesimlerini etkilemekle birlikte çocuklarda oluşturdukları klinik tablolar daha şiddetlidir. İntestinal parazitler karın ağrısı, ishal, iştah değişiklikleri, gece altını ıslatma, zayıflık, gece dişleri gıcırdatma, öksürük, burun, makat, vücut kaşıntısı gibi bulgularla kendini gösterir. (66)

Akut paraziter gastroenteritlerin en yaygın etkenleri, Giardia intestinalis, Cryptosporidium spp, Entamoeba histolytica, Dientamoeba fragilis şeklinde sıralanabilir. Cryptosporidium’un su kaynaklı kitlesel salgınları kaydedilmiştir (67, 68).

İshale yol açan etkenlerden E. histolytica, dünyadaki insanların %10’unu enfekte etmekte, yalnızca bu parazit nedeniyle 40 ile110 bin insanın öldüğü bildirilmektedir. Yine yeryüzünde yaklaşık 200 milyon kisinin G. intestinalis, bir milyar kisinin A. lumbricoides, 900 bin kişinin çengelli solucanlar, 750 bin kisinin T. trichiura ile enfekte olduğu belirtilmektedir (7).

G.intestinalis, tüm dünyada bulunabilen barsak enfeksiyonu etkenlerinden biridir. Özellikle üçüncü dünya ülkelerinde küçük çocuklar arasında yüksek prevalans oranlarına sahiptir. Yapılan araştırmalar, yaşamın ilk yılında bile, sıklıkla asemptomatik olmasına rağmen tekrarlayan enfeksiyon oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. G.intestinalis kistleri son derece bulaşıcıdır ve sadece bir kist enfeksiyona neden olabilir. Giardia yaz aylarında artan insidansı ile özellikle beş yaşın altındaki çocuklarda sık görülmektedir (69).

(43)

Fakültesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Gaziantep Çocuk hastanesine ishal şikayeti ile başvuran ve 0-6 yaş arasındaki 99 kız, 99 erkek çocuk hasta çalışmaya alınmıştır.

Hastaların 48’i (%24.24) Üniversite hastanesi, 150’si (%75.75) Gaziantep Çocuk hastanesinden toplanmıştır. İshalli 198 çocuğun 14’ünde (%7.1) parazit saptanmıştır. İshalli hastaların 6’sında (%3.03) Entamoeba histolytica/dispar, 8’inde (%4.04) Giardia intestinalis tespit edilmiştir. Bu çocukların beşi (%35.71) erkek, dokuzu ise (%64.28) kız’dır. Örneklerin hiçbirinde helmintlere ait erişkin ve yumurta şekillerine rastlanmamıştır.

Gelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de protozoon ve helmint enfeksiyonları önemli bir sağlık sorunudur. Ülkemizin çeşitli yörelerinde yapılan çalışmalarda barsak parazitlerinin farklı dağılım oranları belirlenmiştir. Türkiye’de barsak parazitlerinin bölgesel yaygınlığının derlendiği bir araştırmada; Marmara bölgesinde %10–34, Karadeniz bölgesinde

%54–94, Ege bölgesinde %12–40, Akdeniz bölgesinde %55–80, İç Anadolu bölgesinde %60–94 ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde %64–96 oranları bildirilmiştir (70). Ülkemizde değişik şehirlerde ve farklı yaş gruplarında yapılan çalışmalarda; Gaziantep’de %14,91 (71), Hakkari’de

%58,6 (1), Van’da %22,22 – 77,47 (72-75) Malatya’da %14,14 – 58,5 (76,77); Elazığ’da %62,9 – 77,8 (78), Diyarbakır’da %45,13 (5); Sıvas’ta %39,3- 46,8 (79,80), Eskişehir’de %74,4 (81), Adana’da %28 – 66,1 (74), Manisa’da %19,5 (82), İzmir’de %14,88 – 23,7 (84), Aydın’da %4,4 (85); Niğde’de %39 oranlarında en az bir parazit türü ile enfeksiyon bildirilmiştir (93). Ayrıca gastrointestinal system yakınmaları ile polikliniğe başvuran çocuklarda parazitlerin bulunma oranı İzmir’de %19,3 (87) olarak tespit edilirken bu oran Bursa’da %3,5’e (88) kadar düşmektedir.

Diğer taraftan parazitlerin görülme sıklığının çocuk yuvası gibi toplu yerlerde bulunan çocuklarda daha yaygın olduğu ve prevalans oranının %60’a kadar çıktığı bildirilmiştir (89).

(44)

çocuklarda parazit görülme oranı %58 olarak bildirilmiştir (83). Bu rakamların farklılığı bir kısım çalışmalarda sağlıklı çocuklarda araştırmanın yapılmasından kaynaklanmaktadır. Özellikle ishalli çocuklarda yapılan araştırmalar ele alındığında oranlar düşmektedir.

Gaziantep’te 2011 yılında yapılan bir çalışmada, çeşitli gastrointestinal yakınmalarla başvuran hastalardan toplanan 5453 gaita örneğinin 813’ünde (% 14.91) bir veya birden fazla parazit saptanırken bu oran çocukluk yaş grubundaki hastalarda %11.04 bulunmuştur (71).

Ancak bu çalışmada ishalli hastalardaki parazitoz oranları belirtilmemiştir. Yine, Van Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları polikliniğine başvuran ve yakınmaları olan 6-12 yaş arası 196 çocukta yapılan bir çalışmada %69,3 parazitoz bulunmuştur. Çalışmada örneklerin %42,9’unda Enterobius vermicularis, %10,7’sinde Ascaris lumbricoides, %7,2’sinde Giardia intestinalis ve

%2’sinde Entameboa histolytica/dispar kompleks saptanmıştır. Manisa’da ishal şikayeti ile başvuran 3216 çocukta yapılan bir çalışmada ise, parazit oranı %23,9 olarak tespit edilmiştir (72).

Yine Kars’ta ishal şikayeti ile başvuran 2-6 yaş arası 138 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada parazit oranı %36,2 olarak bulunmuştur. Bunların %10.9 unda Giardia intestinalis, %10.1 inde ise Entamoeba histolytica/dispar saptanmıştır (90). Yine, Hatay’da ishal şikayeti ile başvuran 1- 15 yaş arası 602 çocuk üzerinde yapılan bir araştırmada bir ve birden fazla parazit görülme oranı

%17,27 bulunmuştur (91). Bizim yaptığımız çalışmada oranlar bu araştırmalara göre daha düşük seviyede olmasına rağmen yakın yüzdelerdedir. Çalışmamızda ishalli olgularda ne oranda parazitoz bulunduğu araştırılmış, 198 ishalli çocuğun 14’ünde (%7.1) parazitoz saptanmıştır.

Benzer bir çalışmayı Mank ve ark.’ları (92) Hollanda da yapmışlar, 1703 ishalli dışkıyı hem protozoonlar hem de bakteriler açısından araştırmışlar, intestinal protozoonları %10.8, bakterileri ise %8.6 oranında saptamışlar ve patojenik protozoonlar arasında G. intestinalis’i en yüksek

(45)

91, 121, 124-131). Bizim çalışmamızda Giardia intestinalis %4,04 oranında saptanmıştır.

Giardiozlar, ülkemizde ve özellikle bölgemizde yaygın olarak görülmektedir. Türkiye’de Giyardiyozun yüksek oranlarda bulunduğunu gösteren pek çok araştırma bulunmakta ve bu çalışmalarda değişik bölgelerde saptanan Giyardiyoz prevalansının yaklaşık %1,03-8,05 arasında değiştiği görülmektedir. G. intestinalis’in dağılımı üzerine yapılan çeşitli çalışmalarda Gaziantep’te %2,15 (71) , Malatya’da %6,2; %6,6; %8,05 (93, 94, 76); İzmir’de %1,06 (95),

%1,78 (96) ve %2,59 (97); Bursa’da %1,03 (88) ve %3,63 (98); Isparta’da %2,5 (99);Hatay’da

%6,63 (100); Rize Çamlıhemsin’de %3,52 (101); Kayseri Karpuzseki Havzasında %2,91 (56) ve Kayseri’de %2,6 (102) oranlarında saptandığı bildirilmiştir. Yine Özbilgin ve ark.(103) Kars’ta yaptıkları çalışmada 120 kişiden aldıkları dışkı örneklerini nativ-lugol, selofan bant ve flotasyon yöntemleri ile incelemişlerdir. Örneklerden 76 (%63,3)’sında barsak parazitlerine rastlamışlardır.

En sık görülen parazitin G. intestinalis olduğu bildirilmistir.

Isık (104) yaptığı çalışmada 12 yıllık sürede toplam 8626 dışkı örneğini barsak parazitleri yönünden nativ-lugol ve formol eter metodu ile incelemiştir. Toplam 1814 (%21,02) dışkıda parazite rastlamıştır. En sık rastlanan parazitin 546 (%30,09) örnekte görülen Giardia intestinalis olduğunu bildirmiştir.

Suay ve ark.(105) yaptıkları çalışmada toplam 1133 çocuğu barsak parazitleri yönünden serum fizyolojik ve lugolle direkt mikroskobik olarak incelemişlerdir. 0-7 yaş arasındaki 420 çocuktan 189’unda (%45) çeşitli protozoon ve helmintlere rastlanmıstır. En sık görülen paraziti 299 (%58) çocukta rastlanan Giardia intestinalis olarak bildirmişlerdir. Denizli’de 1-15 yaşları arasındaki çocuklarda barsak parazitlerinin dağılımını saptamak için yürütülen bir çalışmada 2518 çocuğun

%10.2’sinde parazitoz saptanmıştır. Çalışmada en yüksek oranda (%31.4) saptanan parazit G.intestinalis olmuştur. E. vermicularis %29.6 (selofanlı lam yöntemi ile), B. hominis %14, E.

(46)

%0.25, E. vermicularis %1.14, A. lumbricoides %1.01, T. trichura %0.63, T. saginata %0.25, H.

nana %0.25, T. trichura+A. lumbricoides %0.88 ve E. vermicularis+G. intestinalis %0.13 oranında saptanmıştır (86). Rize'de iki özel kreşte, yaşları 1-6 arasında olan 73 çocukta (35 kız, 38 erkek) yapılan bir çalışmada barsak parazit taşıyıcılığı araştırılmıştır. Parazitler; G.

intestinalis, E. coli + I. bütschlii, Taenia spp. ve E. vermicularis olarak sırasıyla %11, %1,3,

%1,3 ve %1,3 oranlarında tespit edilmişlerdir (86).

Dünyada parazit hastalıkları her bölgede görülmekle beraber özellikle Asya, Afrika kıtalarında ve Güney Amerika’da endemic olarak görülmektedir. Parazit hastalıklarının endemik olduğu bu bölgelerde yapılan bazı çalışmalarda oranlar hayli yüksek olarak bulunmuştur. İran’da 461 ishalli çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada parazit görülme oranı %68,1 olarak tespit edilmiştir (107).

Pakistan’ın Karaçhi bölgesinde 1-5 yaş arası 350 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada %52,8 olarak tespit edilmiştir (108). Meksika’da 100 ishalli çocukta protozoon kistleri ve ookistleri aranmış ve 44(%44) çocuk dışkısında protozoon kist ve ookistleri tespit edilmiştir (109). Batı Nepal’de 759 ishalli çocukta yapılan bir araştırmada %35,5 protozoon,%24,9 helmint yönünden pozitif bulunmuş (110). Tayland’da ishal şikayeti olan 236 okul öncesi çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada parazit görülme oranı %17,37 olarak tespit edilmiştir (89). Yine, Hindistan’ın Delhi bölgesinde yapılan başka bir çalışmada, 127 ishal şikayeti olan çocukta parazit görülme sıklığı %46,5 olarak tespit edilmiştir (111).

Dünya Sağlık Örgütü, ülkelerin gelişmişlik düzeyi olarak bir ülkedeki parazit enfeksiyonlarının yaygınlığını kriter olarak kullanmaktadır. Bu sonuçlara göre değerlendirildiğinde, özellikle Asya ve Afrika’da çocuklarda parazit oranının yüksek olduğu görülmektedir (İran %68,1- Batı Nepal

%35,5 protozoon, %24,9 helmint yaklaşık %60). Yine, Ekvatora yakın ılıman ülkelerde parazit oranının yüksek olduğu görülmektedir (Meksika %44). Bizim elde ettiğimiz veriler ile bu bölgelerdeki ülkeler parazit görülme sıklığı yönünden karşılaştırıldığında daha iyi durumda

(47)

Barsak parazitleri cinsiyete göre değerlendirildiğinde bazı çalışmalarda (10, 112, 113, 114, 117, 118) kızlarda erkeklere göre daha yüksek oranda parazitoz saptanırken başka çalışmalarda (72, 87, 2, 115, 116) erkeklerde daha yüksek oranda rastlandığı belirtilmiştir. Çalışmamızda ise parazitlere rastlanma oranı kızlarda erkeklere göre daha yüksek görülmesine rağmen anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.

Rize'de yapılan bir çalışmada (101), iki özel kreşte yaşları 1-6 arasında olan toplam 73 çocukta (35 kız, 38 erkek) barsak parazit taşıyıcılığı araştırılmıştır. Kızların %8,5‟inin, erkeklerin

%21‟inin parazit portörü olduğu ve hepsinin asemptomatik taşıyıcı olduğu saptanmıştır. Demirel ve ark. (72) tarafından yapılan çalışmada, ishal, karın ağrısı, bulantı-kusma gibi gastrointestinal şikâyetler ile başvuran olgular cinse, yaşa ve yaşadığı mahallelere göre parazitlerin görülme sıklığı açısından değerlendirilmiş, 1913 dışkının mikroskobik incelemesinde, 169 (%19,2) kız, 204 (%19,7) erkek olmak üzere toplam 373 (%19,5) olguda parazit saptanmıştır.

İnceboz ve ark. (87) tarafından İzmir’de yapılan çalışmada Parazitoloji laboratuvarına ishal, karın ağrısı, bulantı-kusma gibi gastrointestinal şikayetler ile başvuran hastalardan alınan selofanlı lam ve dışkı örnekleri, cinse, yaşa, aylara göre değerlendirilmiştir. Yapılan incelemede 7703 dışkı mikroskobik incelemesinden 676’sı (%19,1) kadın, 811’i (%19,5) erkek olmak üzere toplam 1487 (%19,3) olguda barsak paraziti bulunmuş, erkek ve kadınlar arasında parazitoz açısından anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Çalışmamızda ise kadınların 9’unda (%9,1), erkeklerin 5’inde(%5,1) parazitoz’a rastlanmış, çocukların yaş grubuna göre barsak parazitlerini incelendiğimizde, parazit görülen çocukların ikisi (%1.51) bir yaşın altında, beşi (%2.02) 2-3 yaş arasında, beşi (%1.01) 4-5 yaş arasında, ikisi (%1.01) ise 5-6 yaş arasındaki çocuklardan oluştuğu gözlenmiştir.

(48)

selofan bantlı lam örnekleri alınarak incelenmiştir.İncelenen örneklerin 25'inde (%25,2) barsak paraziti saptanmıştır. Saptanan bu parazitlerin türlere göre dağılımı yapıldığında, 15 çocukta (%15) Giardia intestinalis, 9 çocukta (%9,1) Enterobius vermicularis, 3 çocukta (%3) Entamoeba coli ve 2 çocukta (% 2) Entamoeba histolytica saptanmıştır. Zeyrek ve ark. (23) tarafından 2003 yılında yapılan çalışmada Şanlıurfa'da farklı üç ilköğretim okulundaki toplam 948 öğrencide barsak parazitlerinin dağılımı araştırılmış 588'inde (% 62) bir ya da birden fazla barsak parazitine rastlanmıştır .Saptanan parazitlerin türlere göre dağılımı: Ascaris lumbricoides 404 (%68,7), Giardia intestinalis 78 (%13,2),Hymenolepis nana 50 (%8,5), Trichuris trichiura 6 (%1,02),Entamoeba histolytica 20 (%3,40), Entamoeba coli 10 (%1,70), Taenia saginata 16 (%2,72), Enterobius vermicularis 4 (%0,68) olarak bulunmuştur. Niğde’de yapılan bir çalışmada (93), 4 ilkokulda 195 çocuktan alınan gaita örnekleri üzerine yapılan çalışmada %39 oranında barsak paraziti tespit edilmiştir. Bunların %77’sinin Helmint, %23’ünün ise Protozoon türü bildirilmiştir. Hakkari’de 1-15 yaş arası çocuklarda yapılan bir taramada (120) alınan örneklerin

%58,6’sında parazite rastlanmış, bunların %29,3’ünde E.vermicularis, %15,9’unda A.

lumbricoides bulunmuştur. Yine bu ile bağlı bir ilçede ilköğretim öğrencilerinde yapılan başka bir araştırmada (75) yalnız dışkı incelemesi yapılmış ve A.lumbricoides %48,1 ,G.intestinalis

%15,3 , E.histolytica %2,0 oranında bulunmuştur. Yazar ve ark. (2001)’ları, Kayseri Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu çocuk yuvasında barınan 0–7 yaş arası 74 çocuk üzerinde yaptıkları çalışmada (2) alınan örneklerin 44 (%59.4)’ünde parazit saptanmış, G.intestinalis (%44.6), B.hominis (%33.8) ve E.coli (%24.3)’nin en çok görülen üç parazit olduğu bildirilmiştir. Çulha ve ark. (2005)’ları Hatay'ın Antakya ilçesinde bulanan dört farklı özel gündüz bakım evi ve kreşte, yaşları 1-6 arasında değişen 68 erkek ve 41 kız olmak üzere toplam 109 öğrenci üzerinde yaptıkları çalışmada barsak parazitlerinin dağılımını araştırmışlardır (91).

İnceledikleri 86 dışkı örneğinden 18 olguda (%20.93) bir veya birden fazla parazit saptamışlardır. Parazitlerin türlere göre dağılımı; G. intestinalis 4 (%19.04), B. hominis 12 (%57.14), E. coli 4 (%19.04) ve H. nana 1 (%4.76) olarak bildirmişlerdir. Taşçı ve Balcıoğlu (1996), yaptıkları çalışmada 0-70 yas arası 1556 kişinin dışkı ve selofan bant örneklerini

Referanslar

Benzer Belgeler

1997- 1999 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Para- zitoloji Anabilim Dalı Laboratuvarına başvuranlarda bağırsak parazitlerinin

ÖZET: Bu çalışmada Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuvarı’na başvuran yaşları 0–14 arasında değişen gastrointestinal ve anal kaşıntı

Parazit saptanan grupta persentil değeri düşük olan çocukların daha fazla olduğu saptanmış (Tablo 5) ve bu fark istatistik olarak da anlamlı bulunmuştur (p=0,004)..

Eylül 2008-Şubat 2010 tarihleri arasında Van Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Çocuk Polikliniklerine çeşitli yakınmalar ile başvuran, herhangi bir

Iğdır Devlet Hastanesine Başvuran 0-18 Yaş Grubu Çocuklarda Akut Hepatit A

Trakya bölgesinde nefes darlığı ve öksürük gibi pulmoner semptomlarla başvuran hastalarda yapılan deri prick testi sonuçlarında en sık %39.8 ile ev tozu

Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Polikliniğine başvuran, 0-5 yaş grubu çocuğu sahip 500 aile ile yapılan çalışmada, çocukların ev kazası

Medya kullanımına başlama yaşı 2 yaş üstü olan grupta medya kullanım sebebi eğitim ve dil gelişimi oranı medya kullanımına başlama yaşı 2 yaş altı olan gruptan