• Sonuç bulunamadı

Özge Yılmaz Topal1, Şeyma Bütün Türk2, Fatma Duksal4, Esra Karakuş3, Ayşe Metin1

1Ankara Şehir Hastanesi, Çocuk Alerji ve Klinik İmmunoloji Kliniği, Ankara

2Ankara Şehir Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Ankara

3Ankara Şehir Hastanesi, Patoloji, Ankara

4Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Alerji ve Klinik İmmunoloji, Konya

Göçmen ve kuzen evliliğinden doğan 11 aylık erkek hasta, 7 aylıkken kronik kanlı ishal tanısı; muayenesinde dehidratasyon, malnütrisyon, hepatomegali, yaygın lenfadenopati, diaper bölge sırt, kol ve bacaklarda fronküller ve hiperemik zeminde iktiyozis benzeri kuruluk ve ince desquamasyon ile dış merkezde sepsis öntanısı ile yatırılmıştı. Laboratuarında Hb 5.7 g/dl, Plt: 95000, ALS 920/mm3, PY: atipi yok, albümin 2.5 g/dl, Na 124, IgG 393, IgM 30, IgA 176 mg/dl (A normal, G ve M sınırda düşük) idi. TORCH, EBV, Parvovirus PCR negatif

bulunmuştu. Takibinde sol fokal nöbet nedeniyle çekilen BT’de sağ frontoparietal subakut- kronik hematom görülmüştü. Akciğer grafisinde infiltrasyon, BOS’ta Psödomonas üremesi, kanda Candida üremesi nedeniyle antibiyotik, antifungal tedaviler verilmişti. Kafa grafisinde litik lezyon nedeniyle alınan cilt ve lenf nodu

biyopsilerinde normal lenf nodu yapısını bozan, parakortikal alanda diffüz yayılım gösteren histokimyasal olarak tipik CD1A, S100 ve Langerin, CD68 ve CD163 pozitif yoğun histiositik agregat ve çok sayıda eozinofil, LHH lehine yorumlandı. Uzamış diare, hipoalbüminemi, ciltte giderek yaygınlaşıp hiperemik ve seboreik hale gelen döküntü, jeneralize lap, sepsis, menenjit, lenfopeni, trombositopeni nedeniyle immün yetmezlik de düşünülerek yapılan testleri Tablo 1’de verildi. T-B-NK+ AKİY olası tanısı alan hastada NGS’de RAG1’de NM_000448, c.2327G>A, p.R776Q homozigot mutasyon saptanıp Sanger tekniği ile doğrulandı. Hastadaki cilt, lap ve kemik iliği biyopsileri ayırdedici tanı ve literatürdeki Letterer-Siwe ve Omenn Send benzerliği açısından patolojik yönden tekrar gözden geçirildi. Onkoloji ile ortak izlenen vakada kısa süreli kemoterapi ve arkasından kemik iliği nakli yapılması

planlandı.

Olgu, etyolojisi bilinmeyen LHH’nin bilinmeyen bir nedenle RAG1 eksikliğine bağlı Omenn sendromunda da gelişebileceğini göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Omenn sendromu, Langerhans Hücreli Histiositozis, Primer immün yetmezlik

Tablo 1. Lenfosit alt grup analizi:

CD19+ %5

CD3+ %18

CD4+ % 7.8

CD8+ %10.9

CD16-56+ %69

CD3+HLA DR+ %80

CD4+CD31+CD45RA+ %13

40 [PS-032] [Abstract:131]

İmpetigo ile Başvuran Ağır Kombine İmmün Yetmezlik Vakası

İlknur Külhaş Çelik, Ayşe Metin

Ankara Şehir Hastanesi, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Kliniği, Ankara

Giriş: Ağır kombine immün yetmezlik(AKİY) T ve B lenfosit fonksiyonlarında bozuklukla karakterizedir.T-B-AKİY’lerin çoğu VD(J) rekombinasyonunun bozulmasına yol açan moleküler defektler sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bu moleküler bozukluklar T ve B lenfosit reseptör yeniden yapılanmasının durdurarak lenfosit gelişimini

durdurmaktadır.Bu gruptaki en sık görülen mutasyon V(D)J gen düzenlenmesi işleminde rolü olan RAG1 ve RAG2 geninde görülür.

Olgu: Elli bir günlük erkek bebek, 29 yaşındaki annenin 1. gebeliğinden 1. canlı doğanı, 41 hafta C/S ile 3250 gr doğmuş. Bir aylıkken yüzünde döküntüleri başlayan hasta döküntüler arttığı için dermatolojiye başvurmuş. Topikal antibiyotik ve antifungul reçete edilen hasta ilaçlarını 15 gün düzenli kullanmasına rağmen yüzündeki döküntüleri artmış ve kurutlanmaya başlamış. Hastanemiz Çocuk enfeksiyon polikliniğine başvuran hasta antibiyotik tedavisi

verilmek üzere hastaneye yatırılarak Çocuk immünoloji konsultasyonu istenmiştir.Anne baba arasında akrabalık öyküsü olmayan hastanın fizik muayenesinde tüm yüzünde sarı kurutlu impetigo tarzında döküntüsü ve yaygın diaper dermattit vardı.İmmünolojik tetkiklerde lenfopeni (ALS:700), T(CD3+4+:200, CD3+8+:190)ve B hücre aplazisi(CD19:0) ve hipogamaglobulinemi(IgG:203 IgA:<5,00 IgM:<4,17 mg/dL) saptanan hastanın akciğer grafisinde timus gölgesi izlenmedi. Hastaya IVIG ve kotrimaksazol profilaksisi başlandı. Kök hücre

transplantasyonu(KİT) planladı.

Tüm gen dizileme analizinde RAG1 geninde daha önce tanımlanmış bir heterozigot mutasyon [p.Glu669Lys

(c.2005G>A)] ve daha tanımlanmamış bir heterozigot mutasyon[p.Glu669Lys (c.2005G>A)]saptanan hasta RAG 2 eksikliği tanısı aldı. Başka bir merkezde akraba dışı vericiden KİT yapılan hasta KİT sonrası erken dönemde gelişen komplikasyonlar nedeniyle kaybedildi.

Tartışma: AKİY'de yaşamın ilk aylarından itibaren görülen ciddi enfeksiyonlar temel bulgu olup hastamız

iyileşmeyen impetigo ile başvurmuştu.Ağır enfeksiyonlar olmasa bile iyileşmeyen cilt lezyonları ve lenfopenisi olan hastalarda AKİY tanısının düşünülmesi hastaların erken tanı alması açısından önemlidir.

Anahtar Kelimeler: ağır kombine immün yetmezlik, impetigo, rag 2 eksikliği

[PS-033] [Abstract:132]

Homozigot SP110 mutasyonuna bağlı ‘’Hepatik venookluziv hastalık ve immün yetmezlik’’

tanısı alan, kronik hepatit ve agammaglobulinemi ile 18 yıldır izlenen bir vaka

Özge Yılmaz Topal1, Gülin Hızal2, Ayşe Metin1

1Ankara Şehir Hastanesi, Çocuk Alerji ve Klinik İmmunoloji Kliniği, Ankara

2Ankara Şehir Hastanesi, Çocuk Gastroenteroloji Kliniği, Ankara

Giriş. Venookluziv hastalık ve immün yetmezlik (VODİ) ilk kez 1976 yılında SP110 geninde mutasyon nedeniyle oluşan OR kombine immün yetmezlik olarak tanımlanmış olup hastalar ilk yıllarında karaciğer yetmezliği veya fulminan enfeksiyonlar nedeniyle kaybedilmişlerdir. Kök hücre nakli hazırlık rejiminin hepatik venooklüzyonu alevlendirmesi nedeniyle başarılı olmadığı bildirilmiştir.

Olgu.18 yaş erkek hasta erken bebekliğinden beri ÜSYE, ASYE, kronik süpüratif otitis media, kronik perforasyon, işitme kaybı, kronik sinüzit, kronik ishal, kronik hematüri nedenleriyle sık hospitalizasyon ve antibiyotik tedavisi ile taşra hastanesinde izlenmiş. 7 yaşında adenoidektomi operasyonu sırasında AST/ALT 70/125 (U/ml), GGT 190-320 aralığında (N:0-55U/L) saptanmış. İmmünoloji ve Gastroenteroloji kliniklerimizde değerlendirilen hastada serum immünglobulinler ölçülemeyecek kadar düşük, lenfosit alt grup analizinde ise tüm hücre grupları yüzde ve absolü olarak normal bulundu. Anti B ½, Anti polio antikor cevapları (T1,T2,T3) ¼ titrede pozitif, hemogram ve diğer biyokimyasal parametreler normal, dışkıda Criptosporidium antijen negatif, hepatit seroloji ve PCR tetkikleri negatif bulundu. Özgeçmişinde, anne-baba teyze çocukları, 2 kız kardeşi 6 aylıkken karın şişliği, CMV pozitifliği, biyopsi ile tanı konan karaciğer sirozu ile 2 yaşlarında hastanede exitus olmuşlar. Hasta agammaglobulinemi ve karaciğer biyopsisinde hafif sklerozan kolanjit bulguları ile düzenli IVIG ve ursodeoksikolikasit tedavisi altında genel durumu iyi olarak 13 yıldır izlenmekteyken yapılan Yeni Nesil Dizi Analizinde SP110 geninde

(NM_001185015) c.1065_1066insA p.Glu356Argfs*4 muhtemel patojenik varyant Sanger sekanslama ile doğrulanmıştır.

Sonuç. Vaka literatürdeki diğer VODİ vakaları ile karşılaştırıldı.

Anahtar Kelimeler: VODI gen, sklerozan kolanjit, ’Hepatik venookluziv hastalık

41 [PS-034] [Abstract:133]

Yaygin Değişken İmmün Yetmezlik Tanisinda Yeni Nesil Dizileme Tekniklerinin Kullanimi

Sevgi Köstel Bal1, Şule Haskoloğlu2, Candan İslamoğlu2, Kübra Baskın2, Caner Aytekin3, Selin Sevinç2, Raul Jimenez Heredia1, Jasmin Dmytrus1, Kaan Boztuğ1, Figen Doğu2, Aydan İkincioğulları2

1Ludwig Boltzmann Institute for Rare and Undiagnosed Diseases

2Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Allerji ve İmmünoloji Bilim Dalı

3Dr Sami Ulus Kadın Doğum ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

GİRİŞ

Yaygın değişken immün yetmezlikler (CVID) antikor eksikliğiyle seyreden tekrarlayan enfeksiyonlar, otoimmünite, otoenflamasyon, lenfoproliferasyon ve malignite gibi geniş fenotipik spektrumları olan PİY grubudur. Diğer

altgruplardan farklı olarak, hastaların %10’unda genetik etiyolojinin saptanabilmesi bu grubun kompleks kalıtım gösterdiğini düşündürmüştür. Bununla birlikte erken başlangıçlı, aile öyküsü pozitif ve akraba evliliği olan olgularda monogenik kalıtım öngörülmektedir. Bu çalışmada CVID tanısıyla izlenen hastalarda genetik etiyolojinin

araştırılması amaçlanmıştır.

Yöntem:

Çalışmaya kliniğimizde 2000-2017 yılları arasında antikor eksikliğiyle takip edilen hastalar arasında ESID tanı kriterleri doğrultusunda CVID olarak sınıflandırılan 26 hasta dahil edildi. Hastalara tüm ekzom veya panel

dizilemesi yapıldı. Elde edilen varyantlar popülasyon veritabanlarıyla karşılaştırıldı. Sonuçlar Polyphen, SIFT ve CADD skorlamalarıyla sıralanarak analiz edildi. Standart yöntemle sonuç elde edilemeyen olgularda copy number variation (CNV) analizi uygulandı.

Bulgular:

Çalışmaya dahil edilen hastaların ortalama tanı yaşı 12,6 olup, akrabalık oranı %46’dır. Toplam 10 hastada (%38,5) genetik etken tespit edildi. Hastaların %46’sına tüm ekzom, %54’üne gen paneli dizilemesi yapıldı.

Mutasyon tespit edilen 8 olguda standart analiz yöntemi yeterli olmakla birlikte, 2 olguda CNV analizi ile sonuca gidildi. 2 hastada XLA tablosuna yol açan BTK mutasyonu gösterilirken, 2 hastada ICOS mutasyonu tanımlandı.

Akraba evliliği ve aile öyküsü olamayan 2 hastada NFKB1 ve NFKB2 heterozigot mutasyonları saptandı. Erken başlangıçlı, aile öyküsü pozitif bir hastada, OR agamaglobulinemi etkeni olarak bildirilmiş IGLL1 defekti görüldü.

EBV’ye ikincil lenfoma gelişen bir hastada ADA2 mutasyonu tespit edildi.

Sonuç:

CVID tanısında yeni nesil dizilemenin etkinliği sınırlı olarak bildirilmiş olmakla birlikte, akraba evliliğinin yüksek olduğu ülkemizde monogenik formların literatür verilerine göre daha sık olduğu gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: CVID, yeni nesil dizileme, WES, antikor eksikliği

[PS-035] [Abstract:134]

Otoimmun-otoinflamatuvar Bulgularla ile Seyreden Primer İmmun Yetmezlikler: Tek Merkez Deneyimi

Hafize Emine Sönmez1, Nuray Aktay Ayaz2, Funda Çipe3, Çiğdem Aydoğmuş1

1Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi

2İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi

3İstinye Üniversitesi

Giriş: Primer immün yetmezlikler immün sistemin kalıtsal fonksiyon bozuklukları sonucu gelişen hastalıklardır. Bu hastalarda enfeksiyonlara yatkınlığın yanı sıra, otoimmünite, otoinflamatuvar veya hemofagositoz sendromları gözlenebilir. Burada, primer immün yetmezlikler tanısı alıp otoimmun-otoinflamatuvar bulgularla seyreden altı olgu sunulacaktır.

Yöntem: 2010-2019 yılları arasında primer immün yetmezlik tanısı alıp otoimmun-otoinflamatuvar bulgularla seyreden olgular geriye dönük olarak toplanmıştır.

Sonuçlar: Primer immün yetmezlik tanısı alıp otoimmun-otoinflamatuvar bulgularla seyreden 6 hasta incelendi. Bu hastaların ikisinde ADA2 eksikliği, birinde LRBA eksikliği, bir CTLA4 eksikliği, birinde IgA eksikliği ve birinde de ağır kombine immun yetmezlik vardı. Hastaların klinik özellikleri tablo 1'de özetlenmiştir.

Tartışma: Primer immün yetmezliklerin erken tanı ve tedavisi ölüm ve komplikasyon riskinin azaltılabilmesi için çok önemlidir. Bu hastalıklar otoimmun-otoinflamatuvar bulgularla da seyredebilir. Bu durumda multidisipliner

yaklaşım gerekmektedir. Bu açıdan immün yetmezlik hastalarının pediatrik romatologlar tarafından erken dönemde tanınması uygun tedavi ile morbitenin önlenmesi açısından önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Primer İmmun Yetmezlikler, otoimmunite, otoinflamasyon

42