• Sonuç bulunamadı

Taaddüd-i Zevcât’ı Reddedenlerin Görüşleri ve Gerekçeleri

2. NİKÂH (EVLENME) EKSENLİ YAPILAN TARTIŞMALAR

2.3. ÇOK EŞLİLİK (TEADDÜD-İ ZEVCAT) İLE İLGİLİ YAPILAN TARTIŞMALAR

2.3.1. Taaddüd-i Zevcât’ı Reddedenlerin Görüşleri ve Gerekçeleri

Taaddüd-i Zevcât’ı reddedip karşı çıkan düşünürler arasında Celal Nuri, Tahsin Nahid, Abdullah Cevdet, Şemseddin Sami ve Mansurizade Said sayılabilir. Bu düşünürlerin çok eşlilik konusundaki fikir ve düşüncelerine ayrı ayrı yer vermek meselenin net anlaşılması açısından daha uygun olacaktır.

2.3.1.1.Celal Nuri’nin (1881-1939) konuyla ilgili görüşleri:

Celal Nuri çok eşliliği toplumdan topluma değişiklik gösteren bir olgu olarak değerlendirmiştir. İlerleme ve modernleşmeyle insan ve toplumun değişeceği kanaatindedir. Değişen ve bilinç sahibi olan insanında çok eşliliğe yanaşmayacağı uzak duracağını savunur.228

Celal Nuri İslam ulemasını eleştirir ve onları cahil olmakla suçlar. Ayet ve hadisleri yanlış çevirdikleri için İslam dininin yanlış anlaşılmasına sebep olduklarını söyler. Peygamber zamanında belirli şartlar dâhilinde çok eşliliğe izin verilmiştir. Günümüzde ise şartlar değişmiştir. Artık çok eşlilik hayvanlıkla eşdeğerdir. Bu sebepten ötürü çok eşliliğe izin verilmemelidir. Halife şeriatla alakalı meselelerin çözümünde yetkilidir. Çok eşlilik meselesinde de bu yetkisini kullanmalıdır. Çok eşliliğin engellenmesinin tek çaresi ve kurtuluş yolu budur.229 Ayrıca çok eşli bir ailede çocuk ve kadınlarında zarar göreceğini belirterek, çok eşliliğin kadının şahsiyetini zedeleyeceğini söyler.230

2.3.1.2.Tahsin Nahid’in (1887-1919) konuyla ilgili görüşleri:

Tahsin Nahid çok eşliliği “Köstebek Evliliği” diye tabir etmiştir. Bu tabiriyle çok eşliliği köstebeklerin aile hayatı ile eş değer tuttar. Çok eşlilik meselesinin düzenlenmesini ve kontrol altına alınmasını söyler. Eğer çok eşliliği düzenlersek Avrupai ve ileri aile modeline ulaşacağımız kanaatindedir. İslam dini çok eşliliği men edercesine kısıtlamıştır. Bu nedenle Halife emir ve yetkisini kullanmalı ve çok eşliliği yasaklamalıdır diyerek düşüncesini hukuku bir zemin üzerine oturtmaya çalışır.231 2.3.1.3. Abdullah Cevdet’in (1869-1932) konuyla ilgili görüşleri:

Abdullah Cevdet çok eşliliği batıya ulaşmamız önünde bir engel olarak görmüştür. Eğer çok eşlilik yasaklanırsa kadın ve erkek aynı konuma gelir. Kadının ilerlemesinin önündeki engel kalkar. Bu nedenle acil bir kanun çıkartılmalı ve çok eşlilik yasaklanmalıdır. Ayrıca Tahsin Nahid çok eşliliği nüfusu arttırıcı bir politika olarak

228 Aktaş, 56. İncegül, 29. Celal Nuri, Taaddüd-i Zevcât Ve İstifraş, Kadınlarımız, İstanbul, İctihad, H-

1331, 139-140.

229 Aktaş, 56. İncegül, 29. Celal Nuri, 142-144. 230 Aktaş, 56. İncegül, 29. Celal Nuri, 140.

231 İncegül, 32. Tahsin Nahid, Kadınlarımız (Celal Nuri Bey’in Kadınlarımız Eseri Münasebetiyle),

56

görenlerede karşı çıkmıştır. Güçlü bir milletin nüfusla değil sağlam yani mutlu ve huzurlu bir aileyle olur diyerek bu düşünceye sahip olanlara cevap verir.232

2.3.1.4.Şemseddin Sami’nin (1850-1904) konuyla ilgili görüşleri:

Şemseddin Sami ailenin iki önemli temel üzerine kurulduğunu söylemiştir. Bu temellerden birincisi aşk, ikincisi ise aile olma arzudur. Bu iki ana etmen dışında ailenin nesli devam ettirmek ya da ihtiyaçları karşılamak gibi bir amacı yoktur. Bir erkek birden fazla kadına ilgi duyabilir, birden fazla kadını sevebilir. Ancak bir kadına âşık olur. Âşık olan erkeğin ise diğer kadınlara sevgi ve muhabbetle bakması mümkün değildir. Âşık olduktan sonra diğer kadınlara karşı sevgi yerine nefret besler. İki kadınla evli olan erkek illaki bir tanesine âşık olacak, dolayısıyla diğerinden de nefret edecektir. Böyle bir çatı altında da aile oluşturmanın imkânı yoktur. Çünkü eşler arasında muhabbet, sadakat ve bağlılık olmayacaktır. Tabi ki bu durumdan en çok etkilenen de çocuklar olacaktır. Birbirine düşman iki kadın ve bir erkeğin olduğu evde çocuklar huzur bulamayacaktır diyerek düşüncelerini dile getirmiştir.233

2.3.1.5.Mansurizâde Said’in (1864-1923) konuyla ilgili görüşleri:

Mansurizâde Said İslam dininin çok eşlilik meselesinden ötürü sürekli eleştirildiğini düşünmektedir. Avrupalılara göre çok eşlilik, zulüm, vahşet ve ortaçağdan kalma bir uygulamadır. Bu nedenlede İslam dini sürekli eleştirilere maruz kalmaktadır. Ayrıca Mansurizâde Said çok eşlilik konusunda İslam dininin herhangi bir yasağının olmadığınıda belirterek toplumun şart ve imkânlarının göz önünde bulundurularak fetva verilmesi ve çok eşliliğin yasaklanması gerektiğini düşünür.234

Çok eşlilik meselesinde Türkçü fikir adamları ile aynı safları paylaşmıştır. Çok eşlilikten dolayı İslam dini Avrupalılar tarafından eleştiri bombardımanına tutulmaktadır. Çok eşlilik Avrupalılar tarafından zulüm ve vahşet olarak değerlendirilip orta çağdan kalma bir uygulama olarak görülmektedir. Çok eşliliği savundukları için İslamcıları eleştirir. Meseleye daha çok şer’i açıdan bakar ve çok eşliliğin kaldırılmasından yana bir tavır takınır.235

İslam “ûlû’l-emre” geniş yetki vermiştir. Halife bu geniş yetkisini kullanarak çok eşliliği yasaklaya bilir ya da bazı şartlar dâhilinde izin vererek kısıtlaya bilir. Nikâh ve talakda aynen çok eşlilik gibidir. Aynen çok eşlilik meselesinde olduğu gibi nikâh ve talak meselesinde de İslam dini’nin bir emir ve yasağı yoktur. Bu iki mesele hakkında da

232 Akdaş, 17. Abdullah Cevdet, Kanûn-u Medeni ve Adliye Vekilimiz, İctihad, 1 Haziran 1925,

No:205, 3989-3990-3991.

233 Akdaş, 19. Şemseddin Sami, Kadınlar, İsmail Doğan (drl), Ankara: Gündoğan Yayınları, 1996, 61-

62.

234 İncegül, 33. Mansurizâde Said, Taaddüd-i Zevcât İslâm’dan Men Olunabilir!, İslâm Mecmûası, 8

Mayıs 1330, Cilt 1, Sayı 8, 233.

235 Mansurizâde Said, Taaddüd-i Zevcât İslâm’dan Men Olunabilir!, İslâm Mecmûası, 8 Mayıs 1330,

57

toplumun şart ve imkânlarına uygun fetva verilebilir.236 Bütün bu düşüncelerine “Taaddüd-i zevcât İslâm’dan men olunabilir” adlı makalesinde yer vermiştir.

Makalesinin yayınlanmasının ardından Mansurizâde Said’e cevap gecikmeyerek dönemin Darülfünun hocalarından İslamcı fikir ve düşünce adamı Babanzâde Ahmet Nâim Bey’den gelmiştir. Ahmet Nâim Bey, “ Taaddüd-i zevcât İslâm’dan men olunabilir mi imiş” adlı makalesinde Mansurizâde Said’e cevap vermiştir. İki fikir adamı arasındaki atışma her ikisinin de beşer makale kaleme alması ile toplamda on makale ile sonuçlanmıştır.