• Sonuç bulunamadı

Taşeronluk sisteminde Gelişmiş/Gelişmekte Olan Ülke Farkı

1. İŞÇİ, İŞVEREN VE ALT İŞVEREN KAVRAMLARI

2.1. Dünyada Uygulama Örnekleri ile Taşeronluk

2.1.2. Taşeronluk sisteminde Gelişmiş/Gelişmekte Olan Ülke Farkı

Taşeronluk uygulamalarında gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında belirli farklar göze çarpmaktadır. Her gelen yenilik taşeronluk kavramını daha kolay ve daha etkin hale getirmektedir. Özellikle büyük sermayelerin serbest dolaşıma girmesi ile birlikte ya küçük işyerleri taşeron olmaya yönelmiş ya da ülkeler taşeronluk müessesini diğer ülkelere karşı avantaj yaratacak biçimde ortaya koymaya çalışmışlardır. 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren liberal politikaların tamamen etkilerini arttırması sonucunda özellikle kamuda sendikalaşmanın önüne geçilmeye çalışılmıştır. Özel sektörde ise maliyetleri daha da düşürebilmek için belirli sözleşmeler kapsamında personel, taşeron işçi ve mevsimlik işçi gibi özel durumlu işçiler olarak çalıştırılmaya başlanmıştır. Üretimin belirlenen işyerleri dışında yapılması sonucu insan kaynakları alanında çeşitli uygulamalar yayılma göstermiştir. Taşeron sistem bu sayede iyice yaygınlaşmış, yerel kamu kuruluşları ve belediyelerde, özellikle temizlik ve onarım gibi işler, taşeronlara verilmeye başlanmıştır. Bu durum karlılık oranlarının artması neticesinde özel sektöründe iştahını kabartmış ve özel sektörde de taşeronluk yaygınlık kazanmaya başlamıştır. (Mütevellioğlu, 2013)

Gelişmekte olan ve ekonomisi geçiş döneminde bulunan ülkelerin sanayileşmesine katkı sağlamak amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı’nın (UNIDO) gelişmekte olan 14 ülkede 53 firmayı kapsayan bir araştırması mevcuttur. Araştırma alt işverenlik konusunda önemli bir kanıt oluşturmaktadır. Sonuçlar incelendiğinde ana firmaların alt işverene başvurma nedenlerinin %94’ünün ucuz maliyet olduğu ve ana firmaların alt işverenlerden elde ettikleri yararların %75’inin maliyet olduğu görülmektedir. (Şen, 2008:96) Bu

çalışmalar, geçiş ekonomilerine yardımcı olmuş ve endüstrilerin aralarındaki taşeronluğu destekleyecek bir çalışma programına da öncülük etmiştir. Bu program;

 Üretim ve istihdam düzeylerini arttırmak,

 Verimlilik artışı ve uluslararası rekabet edebilirlik,

 İthalatın ikame edilmesini teşvik etmek ve ürünlerin ihracatını teşvik etmek,

 Üretim süreçlerini ve ürünlerini yenilemek,

 Üretim tesislerinin uluslararası olarak yeniden dağıtılması ve gelişmekte olan ülkelerle geçiş ekonomileri olan ülkelere endüstriyel teknoloji ve teknik bilginin KOBİ'lere aktarılması

gibi hedefler içermektedir. (Morcos, 2003)

K. Kumar,UNIDO’nun yapmış olduğu çalışmalardan faydalanarak oluşturduğu “Sanayi sonrası toplumdan post-modern topluma: Çağdaş Dünyanın Yeni Kuramları” isimli çalışmasında durumu açıklamaya yönelik belirli çıkarımlar yapmış, KOBİ’lerin ve taşeronluğun desteklenmesinin işçi sınıfı dayanışmasına vurulmuş en büyük darbe olduğunu belirtmiştir. İşin esnekleşmesi ve taşeronluğun özendirilmesinin, işçi dayanışmasının önündeki en büyük engel olduğunu belirtirken, diğer taraftan da işçi haklarının büyük oranda gasp edildiğini savunmuştur. (Kumar, 1999)

UNIDO’nun taşeronluğun faydaları konusunda yapmış olduğu çalışmalar ve taşeronluğun desteklenmesinde öncü rol alması ve küreselleşmenin tüm dünyaya hakim olması, sendikal hareketlerin azalmasına ve yeni istihdam modellerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde sendikal hareket ev işçi hakları zayıflamıştır. Özellikle bu dönemde sendika-siyaset ilişkisi daralmış ve sendikaların temsil gücü gelişmekte olan ülkelerde her geçen gün

azalmıştır. (Aca, 2011)Sendika üyelikleri Polonya’da %50,Macaristan’da %75,Çek Cumhuriyeti’nde %75, Estonya’da %80’lere varan kayıplar yaşamıştır. Aynı dönemde gelişmiş ülkeler arasında yer alan Avusturya, Portekiz, Almanya, İrlanda ve Yunanistan ise %20 ile %30 arasında düşüşler meydana gelmiştir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde taşeron yapı işçilerden çok işverenlerin elini güçlendirmiş ve işçilerin pazarlık gücünü azaltmıştır. Bu konuda yapılan araştırmalar, işçi sendikalarının en yüksek düşüş yaşadığı ülkelerin genellikle temsil gücünün düşük olduğu ve işçi haklarının yeterince gelişmediği ülkeler olduğunu ortaya koymuştur. Toplu pazarlık ve grev haklarının kullanımı olumsuz yönde etkilenmiş ve sendikasız işçiler haklarını koruma konusunda yetersiz kalmaya başlamıştır. (Sapancalı, 2007)

OECD2004-2011 yılları arasında çalışanlar ve sendika üyelikleri ile ilgili araştırmalar yapmış, bu araştırmalar sonucunda, çalışan sayısının yıllar içinde artmasına rağmen, sendikal hareketlerin giderek zayıfladığını ve sendikalaşma oranınınçok düşük seviyelere gerilediğini raporlamıştır. Raporda, piyasa koşullarının gittikçe esnekleşmesi ve işsizliğin giderek artması tüm dünyada yaşanan bir sorun olarak yer almıştır. Sendikaların giderek etkisizleşmesi taşeron sistemi daha da güçlü hale getirmeye başlamıştır. Dieter Duhm yapmış olduğu araştırmalarda, çalışma koşullarını özetlemiş ve taşeron sistemin mevcut şekilde devam etmesi ve kuralları ihlal edenlerin zamanında cezalandırılmaması durumunda sistemin çok daha kötü yerlere gidebileceğini belirtmiştir. (Mütevellioğlu, 2013)

Diğer ülkelere kıyasla çok daha iyi bir toplu sözleşme sistemi bulunan Avrupa ülkelerinde %70’lere kadar çıkan toplu sözleşme oranı diğer ülkelere göre çok yukarılarda kalmaktadır. ILO’nun yapmış olduğu araştırmalarda, bu düşüşün gelişmekte olan ülkelerde taşeronlaşmanın yaygınlaşması ve hükümetlerin bu konuda işverenin yanında yer alması sonucunda ortaya çıktığı belirtilmiştir. Kuralsızlaştırma olarak adlandırılabilecek bu politikalar sonucu piyasalar daha esnek hale gelmiştir. Üretim süreçlerinin daha işler hale gelmesini teşvik edecek bu kuralsızlaştırma durumu, toplu sözleşme ve toplu pazarlıklarda işverenler lehine kararlar alınmasını sağlamıştır. Bu durum, toplu sözleşme kapsamında çalışan sayısının giderek azalması

anlamı taşıyan esnek istihdam biçimlerinin yaygınlaşmasına neden olmuştur. (Çaşkurlu, 2010)

Benzer Belgeler