• Sonuç bulunamadı

Türkmen Kimliğini Etkileyen Lider Tipleri

Belgede Türkmen kimliği ve ruhname (sayfa 72-75)

BÖLÜM 3: TÜRKMEN KİMLİĞİ VE RUHNAME

3.6. Ruhname’de Tarih Olgusu ve Türkmen Kimliği

3.6.2. Ruhname’de Tarih Sınıflaması

3.6.2.1. Mitolojik Tarih Olgusu

3.6.2.1.1. Türkmen Kimliğini Etkileyen Lider Tipleri

Ruhname’de iki isim dikkat çeker. Bunlardan biri Nuh peygamber, diğeri ise Türkmenlerin atası olarak kabul edilmiş Oğuz Han’dır. “Türk ırkının mitoloji itibariyle en eski atası olarak kabul edilir.” (Danişmend, 1942:59) Oğuz Han, Ruhname’de Türkmeni tarihe bağlayan bir değer olduğu gibi, büyüklüğün, ahlakın, birlik ve beraberliğin de sembolüdür. Ruhname’de Oğuz Han’ın lider tipi olarak yüceltilmesinin temel amacı ise, Türkmenleri bir araya toplayan ilk lider olmasıdır. Türkmenbaşı’nın günümüz şartlarında kendisine biçtiği görev, Türkmenleri yeniden bir araya getirmek ve bağımsız bir devlet kurmaktır. Bir başka ifadeyle Türkmenbaşı kendisini Oğuz Han ile özdeşleştirmektedir.

Oğuz Han, Türk dünyasını yaptığı fetihlerle meydana getiren Türkmen lideridir. Oğuz Han, Türkmen tarihinde kavmini hak dinine sokmak için Tanrı tarafından gönderilmiş bir hükümdar olarak gösterilir. Bu şekilde hem kavmine Allah dinini getirmiş, hem de büyük fetihler yapmış bir peygamber hükümdara sahip olmakla Türkmenler, sürekli tarihleriyle övünmüşlerdir (Sümer, 1999:364).

“Oğuz Han kendi yaşadığı çağı Altın Çağ’a dönüştürmüş, fikir ve düşünceleri ülke ve bölge sınırlarını aşıp bütün dünyayı kapsayacak boyutta, dünya devletleri ve milletlerini kendi seviyesine çıkarmayı başarmış, fikir ve düşünceleri ile ışık saçan büyük bir şahsiyettir. Ayrıca Oğuz Han ilk defa Türkmenleri dünya sahnesine çıkarmış, Türkmen dünyasının kaderini omuzlayan büyük devlet adamıdır” (Ruhname, 2001:101).

Oğuz Han deyince akla tek Tanrı inancı, ruh ve mana akla gelmektedir. Oğuz Han’ın Ruhname’de bu kadar çok anılmasının temel nedeni Türkmenler’e milli-siyasi bir kimlik kazandırmasıdır. Ruhname’ye göre Türkmen milletinin temelini Oğuz Han atmıştır (Ruhname, 2001:160).

Türkmen inançlarında, Oğuz Han’ın fikir ve düşüncelerinin sadece kendilerini değil, dünyada akla ve düşünceye değer veren herkesin yüreğine nur saçtığı yer alır. Oğuz Han’ı tanıyan Türkmenlerin onun düşüncelerindeki zenginliği ve derinliği anlaması gibi, diğer uluslar içinde örnek bir lider tipi olduğu kabul edilir.

Oğuz Han’a verilen önem nedeniyle her bir fikrinin ve davranışının Türkmenler için yeni ufuklar aralayacağı varsayılır. Oğuz Han’ın sözleri peygamber sözü gibi derin manalı sözler olarak kabul edilir (Ruhname, 2001:93).

Oğuz Han, aynı zamanda birlik ve beraberlik sembolüdür. Türkmenleri ilk defa bir toprak ve devlet etrafında toplayan lider olarak tasvir edilir. Oğuz Han ile ilgili Ruhname’de geçen pek çok efsanevi hikaye vardır. Bunlardan dikkate değer olanlarından biri, Oğuz Han’ın birlik ve beraberliğe ya da ortak bir mefkureye verdiği önemi göstermektedir. Türkmenbaşı, milli birlik ve beraberlik ile ilgili olarak şu ifadeleri kullanmaktadır.

“Millet ebedidir, kabileler geçicidir. Milliyet toplumu ebediyete taşır, kabilecilik ve aşiret düşüncesi ise toplumun kısa ömürlü olmasını netice verir. Her bir Türkmen ferdi bu düşünceyi kendine ilke yapmalıdır. Hayat gerçeği, hayatı anlamaya bağlıdır. Biz Türkmen olduğumuzu ne kadar derinlemesine, ne kadar sağlam anlarsak, Türkmenliğimiz o derece pekişir. Anlama işi ise ferdi planda gerçekleşir XXI. yüzyılda Türkmen milleti öne sürdüğü şahsiyet modeli ile güç kazanır” (Ruhname, 2001:204).

Dede Korkut isminin geçtiği en eski tarihi kaynak, İlhanlı veziri Reşidüddin’in Camiü’t-tevarih’idir. 1305 tarihinde Oğuz Tarihi adıyla hazırlanan kitapta Dede Korkut’tan bahsedilmektedir(Ergin, 1958:34).

Dede Korkut, Oğuz Han’dan sonra gelen diğer Türkmen kahramanıdır. Türkmen kimliği, Oğuz Han’dan sonra Dede Korkut’ın şahsında temellendilir. Ancak Oğuz Han ile Dede Korkut arasında öenmli bir fark vardır. Oğuz Han, Türkmenlere liderliğiyle yol gösterirken ya da birlik ve beraberliği sağlarken; Dede Korkut ise nasihatları ya da ahlaki davranışlarıyla yol gösterir.

Dede Krokut sembolü, Ruhname’de Türkmenlere ve Türkmen toplumuna milli bir kimlik kazandıran kişi olarak yerleşmiştir. Dede Korkut şahsiyetleri ön plana çıkardı. Cemiyetin şahsiyetle olan bütünleşmesini göstererek kimliğin oluşumndaki rolüne değindi (Ruhname, 2004:135).

Dede Korkut, Türkmen boylarının akıl hocasıdır. Bütün Türkmen kavminin sorunlarını çözer. Dede Korkut aynı zamanda bir ozandır. Hikayelerde geçen her mücadelenin sonunda yapılan şenliklerde kopuz çalar ve destanlar söyler (Ergin,1958:26).

Dede Korkut, Türkmen toplumunda tabiplik yapar, geleceğe ait keşiflerde bulunur, yapılacak bir davranış hakkında iyi ya da kötü olacağına dair karar veren ve dini törenlere başkanlık eden manevi önderi temsil etmektedir (Sümer, 1999:74).

Türkmen kimliğinin ikinci çağında milletin manevi önderi Dede Korkut’tur. Bu dönemin ruhu kopuz ile beyan edildi. Buna göre;

“İslamiyeti gönlüyle kabul eden Dede Korkut, Türkmen ruhunun yeni engin safhasını keşfetti. Dede Korkut içinde olan, iman ve ahiret felsefesi ile yeni ahlaki değerleri ortaya koydu. Artık hayat üç değil, iki cihete bölündü. Bu dünyada yapılan işlerden hesap verileceği yer olan ahiretin var olduğuna iman edildi” (Ruhname, 2001:291).

Dede Korkut da Oğuz Han gibi Türkmen milletinin birlik ve beraberliğini sağlamaya çalışan bir lider tipidir ya da yol göstericidir. Aynı zamanda Dede Korkut, Türkmenleri İslam ile tanıştıran kişidir (Ruhname, 2004:379).

Dede Korkut’taki insan tipi alp tipidir. Türkmen toplumunda insanda aranılan temel vasıf kahramanlıktır. Kahraman tiplerin hayatı göçebe yaşamdan dolayı dışa dönüktür. Dede Korkut’taki insan tipinde kuvvet ve cesaret ön plana çıkar (Ergin, 1958:28). Türkmenlerin geçirmiş oldukları Dede Korkut döneminde yiğitlik terbiyesi ön plandadır. Korkut hem terbiyecisi, hem sayılan bir ihtiyardır. O hikayelerinde herhangi bir kişinin meselesini işlemez. Belli bir kahramanı konu edinir. Bu kahramanlar cemiyet tipi için önemlidirler (Ruhname, 2004:136).

Böylece görülür ki; Türkmen kimliğinde tarih boyunca belirleyen temel öğelerden birisi kahramanlık ve cesarettir. Dede Korkut kitabındaki hikayeler, bunun örnekleri ile doludur.

Köroğlu Oğuz Han ve Dede Korkuttan sonra gelen efsaneleşmiş ve Türkmenler için adaletsizliğe karşı başkaldırının sembolü olmuştur. Köroğlu’nun kimliği hakkında ilk

görüş bildiren kişi Aleksandre Chodzko olmuştur. Chodzko, aynı zamanda Köroğlu anlatılarını tarihe geçiren ilk isimdir (Ekici, 2004:64).

“Köroğlu, 16. yüzyılın ikinci yarısının ortalarında Bolu sancağının Gerede kazasında, on-beş yirmi adamla haydutluk yapmaya başlamış bir “Türkmen Yiğiti“ olarak anılmkatadır“ (Sümer, 1999:164).

“Düşmanlar Köroğlu’nun da başını alıp gittiler, “Tekrar Türkmen bir başın altında bir gövde olup birleşmesinler” diye... Ama... Ama Cıgalı Bey diri ne de olsa! Bütün destanda Cıgalı Bey’in öldüğünü anlatan bir yer yok ki... Belki... belki de, Cıgalı Bey “Türkmende yine bir er yiğit çıkar” diye beklemektedir o gün bu gündür! Er yiğit, şir yiğit, zor yiğit gerek, esir Türkmen’e sahip çıkacak! Köroğlu Bey gerek“ (Ruhname, 2001:30).

Belgede Türkmen kimliği ve ruhname (sayfa 72-75)