• Sonuç bulunamadı

Türklerin Afganistan’daki Hizmetler

YENİDEN YAPILANMA SÜRECİNDE TÜRKİYE AFGANİSTAN

YIL İHRACAT İTHALAT HACİM DENGE

5. AFGANİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİM

5.2. Türklerin Afganistan’daki Hizmetler

Türkiye’de öğrenim görmüş Afganistanlıların sadece mülkiyetlilerden ibaret saymak doğru değildir. Onların dışında Afgan halkına hizmette bulunan doktorlar, eğitimciler, hukukçular, subaylar bulunmaktadır, bunlar hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse:

“[…]Ankara’da bulunan İngiliz Büyükelçisi yayınladığı bir raporda Afganistan- Türkiye ilişkilerinin çok samimi ve güvenli olduğunu bir grup Türk askeri uzmanın bu bölgede ders vereceğini, öğrencileri eğiteceklerini ve subay yetiştireceklerini söyleyerek kayda geçirmiştir. Askerlerin dışında sivil Türk uzmanlarının da

Afganistan’da farklı alanlarda görevlendirildikleri

söylenmiştir[...]”212

***

“[…]İngiliz Büyük Elçisi’nin söylediğine göre 1938 yılı içinde sekiz eğitim uzmanı Afganistan’da görevlendirilmiştir. Bunlardan birinin de başmüfettiş olduğu yazılmıştır. Aynı dönem ve sene içerisinde ise bu bölgeden Türkiye’ye 25 tane askeri eğitim almak üzere öğrenci gönderilecektir[…]”213

Şimşir, Atatürk ve Afganistan adlı kitabında: “1932 yılında başkent Kabilde

ise Türk profesör ve doktorlarının oluşturduğu ekip bir fakülte açmıştır. Bu heyeti ekip, tıp fakültesini açarak, kalan fakülteleri ise harbiye, öğretmen ve sanayi alanında ise açılmasına yardım etmiştir.” demektedir. Kamil Rıfkı Urga vasıtası ile açılan ilk Tıp Fakültesinin öyküsünü Ethem Yenigürbüz, Çankırı’nın Sesi adlı gazetede aşağıdaki şekilde anlatmaktadır: “ […]bu şehirden birçok tıp, bürokrat ve

asker çıktı, vefa duygusuna sahip olan bu bölgedeki insanlara sahip çıkmak ve

211 Sarıhan, a.g.e., 368. 212 Şimşir, a.g.e., s.378. 213 Şimşir, a.g.e., s.378.

verilmesi gereken bilgi, beceri ve değeri vermekle mükelleftir’’.214

“…Prof. Kami Rıfkı Urga Atatürk’ün isteği üzerine sağlık alanında çalışmalar yapmak üzere Afganistan’a görevlendirilmiştir. 1926 yılında Afgan liderin Emanullah Hanı’ın talebi üzerine giden bu ekip, bölgede 17 sene kalmıştır. Afganistan’ın başkenti olan Kabil’de ilk tıp fakültesini açarak, hem de kralın doktorluğunu yapmıştır. Afgan Kral’ı Rıfkı Urga’yı çok sevmiştir. Ve ondan yıllarca övgüyle bahsetmiştir. Adının kalıcı olması için bölgede Dr. Rıfkı adına verdikleri sanatoryum yapmıştır. 1931 yılında Ankara’ya gelen bu doktor tekrar çağırılmış ve buradaki çalışmalarına devam etmiştir. Bu bölgede çeşitli tıp alanında kendini gösteren Dr. Rıfkı kendinden söz ettirmiş ve ileri gelen bürokratların hep ilgisini çekmiştir. Bu bölgede ise büyük şan ve şöhret kazanmıştır. 1944 yılında dönen Rıfkı, Atatürk devrinde olduğu için takdirle karşılanmış ve dönemin Sağlık Bakanı olan Hulusi Atas tarafından çeşitli ödül ve hediyelerle karşılanmıştır. Dışişleri ve Sağlık Bakanı tarafından ‘’Afganistan’daki görevleri başarıyla yapan ve yüzümüzü ağartmış olan memleket konusunda uluslararası bağlamda kendisinden söz ettiren bu doktor bu değerleri ülkemizde (Türkiye’de) ve Afganistan’da çok yaşatmıştır. Kendisine ve ekip arkadaşlarına teşekkürü bir borç bilerek, hürmetlerimi ve saygılarımızı sunuyoruz” beyanlarını dile getirmişlerdir. Türk halkı ve Afgan halkı Rıfkı beyi çok sevmiş ve Türk-Afgan dostluğunun temellerini atmıştır. Rıfkı Bey’in takdirini kazanan Türk halkı ise bir sokağa Dr. Rıfkı Bey adını vermiştir. Rıfkı Bey 86 yaşında hayata veda etmiştir. Rıfkı Bey’in tek varisi olan Zehra Urgan Hanım ise babasından kalan tüm mal varlığını Mehmetçik Vakfına bağışlamıştır. Çankırı’da çok büyük bir saygınlığı olan ve kızının deyişiyle’’ Çankırı’ya gelmekten çok büyük mutluluk duyduğunu ve Çankırıları çok sevdiğini ‘’ dile getirmiştir. Özellikle 11 Eylül Terör olaylarından sonra ise Afganistan’ın takdirini kazanmış ve bu bölgenin gelişmesini,

değişmesini ve akıl olarak beyin fırtınası gibi işlerini yapmaktan haz duymuştur. Atatürk döneminde yapılan bu değer Türk-Afgan ilişkileri açısından hâlâ unutulmadığı ve kayda değer bir kanıtın olduğunun gösteresidir[…]’’215

Türkiye’nin Afganistan’a gösterdiği dostluğun ve yardımın en iyi şekilde yürümesine sebep olan çeşitli şahsiyetler ve büyük iş adamlarından başka, münasebetlerin başlangıçtan bu zamana kadar Türk – Afgan ilişkilerinin gelişimine katkı sunmuş olan büyükelçi Memduh Şevket Esendal’ın “Afganistan’daki başarılı

icraatı Afgan hükümet ve yabancı meslektaşları tarafından da takdirle zikredilmiştir[...] Esendal, Afgan Hükümeti erkânı, kralı ile müthiş ilişkiler yaparak onların itimadını kazanmış ve bir nevi Afgan Hükümetinin baş danışmanı hâline gelmiştir[...]”216

Esendal’a göre Türk doktorlar bu bölgede yıllarca hizmet etmiş olup, mektuplarında bu ülkede çok bahsetmişlerdir. Bu doktorlar: başkentte Bakteoroloji Enstitüsü’nü tesis eden, Prof. Dr. Zühtü Berke, Dr. Rıfkı Bey, Diş Hekimi Dr. Hikmet Arkın, Dr. Fuat Togay, Dr. Rebii Bey ve diğerleri. Yukarıda adı geçenler gibi asker - sivil pek çok Türk uzmanı yıllarca Afganistan’a hizmet etmiş, ayrıca Afganistan devletinde danışmanlık yapmışlardır.217

Böylelikle Türkiye Afganistan ilişkileri bazı dönemlerde kesintiye uğramasına rağmen 1920 – 1940 arası dönemde siyasi, askeri, diplomatik ve kültürel alanlarda sürekli olarak gelişme kaydetmiştir.218

Ne yazık ki Atatürk’ün ölümü ve II. Dünya Savaşı’nın başlanması ve dünyanın en büyük devletinin Amerika’nın ortaya çıkması ve bu devirde Rusya’nın tekrardan Afganistan’da etkin rol oynaması gibi gelişmeler Türk-Afgan ilişkilerinin yıllar boyu zedelenmesine neden olmuştur. Ancak bilinmesi gerekir ki Afganistan’da Türkçe resmi dil olarak kabul edilmemektedir. Afganistan’da Türkçe eğitim konusunda yapılmış kayda değer bir çalışma bulunmamaktadır. Her ne kadar Hukuk

215 Saray, a.g.e., s.210. 216 Saray, a.g.e., s.213. 217 Saray, a.g.e., s.214.

ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinde Türkçe okutulmak istenmişse de bu konuda ilerleme kaydedilmemiştir.