• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: NASÛHÎ MEHMET EFENDĠ CAMĠĠ HAZÎRESĠ

2.1. Türklerde Mezar Kültürü

Mezar kavramı eski Türkçe‟de “Sin”, Arapça‟da “Kabir” “Makber”, “Medfen”, ve “ Merkad” kelimeleriyle eş anlamlı olup, “Bir kimsenin öldükten sonra gömüldüğü yer.” anlamına gelmektedir.33

Mezarların toplu olarak bulunduğu yere; mezarlık veya kabristan denir. Cami, türbe ve tekke bahçelerinde etrafı parmaklık veya duvarla çevrili mezarlıklar ise, hazîre olarak adlandırılmaktadır.34

Vefat eden kişinin toprağa gömülmesi en yaygın uygulama olmakla birlikte, defin gelenekleri toplumlara ve kültürlere göre değişmektedir. Yerleşim alanı dışına gömülmeden bırakılma, ağaçlara asılma, suya bırakılma ve cesedin yakılıp küllerinin nehre bırakılması veya bir kap içinde toprağa gömülmesi gibi defin türleri geçmişten itibaren uygulanagelmiştir.35

Türkler İslam öncesi geleneklerinde de ölülerini toprağa gömmüşler, ölen önemli bir şahsiyet ise, üzerini yığma toprakla kapatıp yassı bir mezar şekli vermişlerdir. Sıradan ölüleri için ise, toprağa gömüldükten sonra başlarına balbal denilen bir taş dikmişlerdir.36

İslam‟ın doğduğu topraklara bakıldığında, dikkat çekici, ölen kişiyi kutsallaştırıcı şekilde, şâşaalı mezar kültürü mevcut değildir. Vefat eden kişşi toprağa defnedilip, başına çoğu zaman yalnızca sıradan bir taş dikilmiştir. Bu, İslam‟ın doğduğu topraklarda, putperestlik yaygın bir toplum mevcut olduğu için, kişilerin yüceltilmesi endişesiyle ve tevhîdi yerleştirmek gayesiyle uygulanmıştır.

Türklerin ve İslam‟ın yayıldığı diğer milletlerin ise, İslam öncesi adet ve geleneklerinin de etkisiyle kendilerine has mezar kültürleri oluşmuştur. Türkler, İslam‟ı seçtikten sonra, bu dinle yoğrulan adet ve gelenekleri ve atalar kültünün de tesiriyle ölüleri için, temeli kurgana dayandırılan kümbetler inşa etmişlerdir. İlerleyen devirlerde kümbetlerin

33Seyfi Başkan, Karamanoğulları Dönemi Konya Mezar Taşları (Ankara: Kültür Bakanlığı, 1996), 9.

“Mezar”, Kubbealtı Lugatı, erişim: 28.04.2019, http://www.lugatim.com/s/mezar.

34“Hazire”, Kubbealtı Lugatı, erişim: 28. 04. 2019, http://lugatim.com/s/hazire.

35Demirci, “Kabir”, 24: 37.

38

mimarî yapılarındaki değişikliklerle vefat eden değerli kişilerin gömüldüğü kabirlerin üzerindeki mekan türbeler olmuştur.

İslam öncesi Türk geleneklerinde ölen kişinin mezarı başına dikilen balbal adlı taşlar ise, Osmanlı-Türk kültüründe şâhideye dönüşmüştür.

Türklerin, İslam öncesi tarihinde yer alan kurgan ve balballara kadar uzanan mezar kültürü, İslâm dini ile yoğrularak ölümü hayatın içerisinde zarâfetle, sanatla ve tefekkürle barındıran bir medeniyet unsuru haline gelmiştir.

Mezarlıklarda genel olarak, toprak, lahit ve sanduka şeklinde üç mezar tipi görülmektedir. M.Ö. III. yüzyıla ait Çin kaynaklarında Hunların defin yöntemi ile ilgili; ölülerini bir tabut içerisine koyarak, ölen kişi asilse, kurgan adı verilen anıt mezara, sıradan bir kişi ise, yalnızca balbal denilen bir taş parçasını başucuna dikerek defnettikleri ifade edilmektedir.37 Bu bilgiye bakıldığında, günümüz mezarlıklarındaki uygulama oldukça eskiye dayanmaktadır.

Sanduka şeklindeki mezarlar, daha çok Selçuklu ve Beylikler devrinde görülmektedir. 15. yy. sonrasında ise sanduka mezar geleneği, yerini baş ve ayak şâhideleri olan lahit ve toprak tipi mezarlara bırakmıştır.38

Vefat eden kişinin gömüldüğü yere gelinip onun için dua edilmesi, anılması ve yerinin belli olması amacıyla kabirlerin baş ve ayak kısmına taşlar dikilmiştir. Bu taşlar şâhide olarak adlandırılmaktadır. Şâhideler kabrin hem baş, hem ayak ucuna dikilebildiği gibi, bazen ayak taşı mevcut olmayan kabirlere de rastlanmaktadır. Başka memleketlerde vefat eden kişiler için veya vefat eden kişinin orada medfûn olup olmadığına dair şüphe taşınan durumlarda yalnızca baş şahidesi dikilmektedir. Bu mezarlara “makam” adı verilmektedir.39

Tarih ve medeniyet araştırmacıları kadar sanat tarihçilerinin de ilgisini çeken Osmanlı mezar taşları, hat sanatı ve taş bezeme açısından nadide örnekler sunmaktadır. Kabirlerin baş ve ayak kısmında bulunan şâhideler, kitabeleri ve süslemeleriyle İslâm

37Başkan, Karamanoğulları Dönemi Konya Mezar Taşları, 9, Seyfi Başkan, “İslam Öncesi Türk Mezar

Kültü ve Başlangıcından Beylikler Dönemi Sonuna Kadar Anadolu Türk Mezartaşları”, Türk Sanatı

Üzerine Denemeler, (İstanbul: Stad Yay., 1990), 125.

38 Seyfi Başkan, “Kültür Mirası Olarak Tarihi Anadolu Mezarlıkları ve Mezartaşları Bir Örnek: Ahlat”,

Türk Sanatı Üzerine Denemeler, (İstanbul: Stad Yay., 1990), 44.

39Nebi Bozkurt, “Mezarlık”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı,

39

kültür ve sanatını yansıtırken aynı zamanda geçmişten izler taşıyan tarihî vesikalar hükmündedir. Kabir sahibi hakkında devrinin ve tanıklarının ötesine uzanan bilgiler içerirler.

Medfun olan kişinin kabir başı şâhidesi üzerinde meslek, mevki, rütbe, tasavvufî intisâbı ve cinsiyetine göre yer alan başlıklar ise, toplumun ve devrinin sosyo-kültürel yapısı hakkında fikir verirler.

Kabir kitâbeleri kabir sahibi hakkında, cinsiyet, ad, meslek, vefât nedeni, vefât tarihi, sosyal statü ve varsa tarikat mensubiyeti gibi çeşitli bilgiler içerir. Farklılıklar olmakla birlikte, bir mezar taşının kitâbesi;

1. Başlık veya sembol 2. Ser-levha

3. Kimlik bilgisi 4. Dua

5. Tarih şeklinde bölümlendirilmektedir.40 2.2. Nasûhî Mehmet Efendi Cami Hazîresi

Nasûhî Mehmet Efendi Camii‟nin hazîresi, caminin kıble yönü ile harim kısmının sol tarafındaki türbeye paralel olarak uzanan doğu cephesini L harfi şeklinde dolanan bir alanı kapsamaktadır. Hazireye, caminin uzun dar avlusunun tam karşısında yer alan Selamlık binasının arka kısma açılan koridor kapısından geçilerek, kıble istikametinde bulunan demir kapıdan girilmektedir. (Bkz. Kroki – 1)41

40 Süleyman Berk, Zeytinburnu’nun Tarihi Mezar Taşları Zamanı Aşan Taşlar, (İstanbul: Zeytinburnu

Belediyesi, 2016), 29. 41

40

41

Hazîrede Nasûhî Efendi‟nin soyundan gelenlerle birlikte, devrin önemli ulemâ, devlet adamı ve tarikat mensubu ve muhibbânının kabirleri yer almaktadır.

Nasûhî Mehmed Efendinin buraya defnedilmesinden önce de burada mezarların olduğu anlaşılmaktadır. Haziredeki en eski tarihli mezar kitabesi Nasûhî Mehmed Efendinin de hocası olan Şeyh Ömer Efendiye ait H. 1103 (M. 1691-1692) tarihli kitabedir.

Hazîrede toplam 275 adet kabir taşı mevcuttur. Bunların 270 tanesi dikili vaziyette, diğer 5 tanesi; biri lahit üstünde yatık, üç tanesi lahit kenarına, biri de duvar kenarına dayanmış vaziyettedir. Yine bir lahitin içerisine doldurulmuş ve yanlarına dayanmış halde bulunan 9 adet de kopmuş başlık veya yarıdan kırık, süslemeli ayak taşı vardır. 97 kabir lahit içerisindedir. Şâhidelerin 179 tanesinde kitabe bulunmaktadır. 2 tanesi yarım, kırık ve okunaksızdır. Kabirlerdeki ayak taşı sayısı 87‟dir. Bunların 67‟sinde kabir sahibinin meslek, cinsiyet durumlarına göre çiçek, selvi, kılıç gibi süslemeleri vardır. Geri kalan 20 tanesi ise sarık başlıklı, üçgen uçlu veya silindirik olup, üzerinde herhangi bir süslemesi yoktur. Bazısı başlıklı olduğu halde süslemesiz ve kitabesiz olan 9 adet kabir taşı, herhangi bir lahit içerisinde yer almayıp, müstakil olarak yarıdan kırık veya toprakta gömülü şekildedir. Bunların 3 tanesi cellat kabirlerine aittir. Birincisi, kenar ölçüsü 13 cm olan kare kaide şeklinde, yaklaşık 45-50 cm boyundadır. İkincisi, üst ucu sivri, sekizgen köşeli, yaklaşık 35 cm boyunda bir taştır. Üçüncüsü ise yine sekizgen köşeli ve 30 cm boyundadır. (Bkz. Resim 17-18-19)

42

Hazîredeki kabirlerin 82 tanesi kadın, 92 tanesi erkek kabridir. 1 tanesi ise üzerinde hem erkek hem kadın iki ayrı kişinin ismi bulunup, muhtemelen aynı kabre gömülmüş olmalıdırlar.42

Hanım mezarlarının şâhideleri hotoz başlıkla ve çiçeklerle süslü olmalarından hemen anlaşılmaktadır. Erkek mezar taşları ise, şâhidelerin üst kısımlarında yer alan, meslek, mevki‟, tarikat mensubiyeti gibi durumlara göre çeşitlilik gösteren başlıkları ile dikkat çekmektedir. Çocuklara ait mezarlar ufak boyutludur.

42

Bkz. Resim no:.99. Şâhide üzerindeki vefat tarihi olarak, erkek için, ay ve gün zikredilmeksizin sadece 1331 yılı belirtilmiştir. Kadın için ise, hem hicrî 12 Şa’bân 1330 hem de rûmî 15 Temmuz 1328 tarihi kayıtlıdır. Vefât tarihi itibâriyle aralarında 1 yıl fark vardır.

43

Benzer Belgeler