• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Türev Piyasalar Ve Gelişimi

I. 3.4.4.2 Swap Sözleşmesinin Türleri

1.3 A5.3 Varant Fiyatını Etkileyen Faktörler

1.3.5. Dünya’da ve Türkiye’de Türev Finansal Piyasalar

1.3.5.3. Türkiye’de Türev Piyasalar Ve Gelişimi

Türkiye’de, 1980 yılı öncesinde, ekonominin dışa kapalı ve devletçi bir yapıya sahip olması, para ve sermaye piyasalarının fazla gelişmemiş olması nedeniyle türev işlemler ile ilgili bir gelişme söz konusu değildi. 1980 öncesinde Türkiye’de, tarımsal ürün fiyatları neredeyse tamamen devlet tarafından ve tek taraflı olarak belirlenmekteydi. Faiz oranları da yine devlet tarafından belirlenmekteydi. Sabit kur sistemi uygulaması söz konusuydu ve dövizin serbest bir biçimde alınıp satılması yasaktı. Gerçek anlamda faaliyette bulunan bir menkul kıymet borsası mevcut değildi.

Kısacası türev piyasalar için gerekli ortam oluşmamıştı. Türev piyasaların en önemli koşullardan biri ise, dayanak varlığın spot piyasadaki fiyatının serbest bir biçimde ve piyasa tarafından belirlenmesidir. 1980'lerden sonra ise, bu genel görünümü etkileyen önemli gelişmeler olmuştur. Burada karşımıza 24 Ocak 1980 tarihi çıkmaktadır. 24 Ocak kararları olarak bilinen kararlar Türk ekonomisi ve piyasalarında önemli değişiklikler yaratmıştır.

Türkiye'de finansal reform süreci, Ocak 1980 sonrası uygulanmaya konmuş olan yapısal uyum ve dışa açık piyasa ekonomisi güdümünde liberalizasyon programının bir uzantısı olarak gelişim göstermektedir. Bu süreç boyunca, 1980 sonrası uygulanan dışa açık ekonomi politikası çerçevesinde; ihracata dayalı büyüme anlayışı benimsenmiş, Temmuz 1980'de faiz oranlarındaki sınırlamalar kaldırılmış, 1 Mayıs 1981'den itibaren Merkez Bankası kurları günlük olarak belirlemeye başlamış, 1984'ler sonrası döviz alım ve satımı serbestleştirilerek T.L. konvertibl hale getirilmiştir.

29 Aralık 1983 kararları, döviz ticaretinde kolaylıklar, sermaye hareketlerine de göreli serbesti getiren dışa açılma sürecinde önemli bir aşamadır. Bu kararlarla, Türkiye’deki bankaların forward işlem yapabilmeleri mümkün hale gelmiştir. 1986 Yılında, ulusal finans piyasalarına yönelik olarak SPK oluşturulmuş, İMKB kurulmuş, T.C. Merkez Bankası bünyesinde Bankalararası Para Piyasası faaliyete başlamıştır. 1987'de Açık Piyasa İşlemleri başlatılmış, 1988 ve 1989'da ise sırasıyla, Bankalararası Döviz ve Efektif Piyasası ile Altın Piyasası Merkez Bankası bünyesinde faaliyet göstermeye başlamıştır. 1989'da kambiyo kontrolleri tamamıyla kaldırılarak gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı sermaye hareketleri serbest bırakılmıştır.

Finansal yeniliklere uyum sağlamak, geliştirilen finansal araçları benimsemek ve bunlardan yararlanmaya çalışmak dışa açılma sürecinin bir gereği haline gelmiştir.57 Söz konusu gelişmeler, faiz oranı ve döviz kuru gibi değişkenlerde dalgalanmaların yaşanmasına neden olmuş, ekonomik birimler türev ürünlere ihtiyaç duymaya ve gelişim hızı çok yavaş da olsa tezgahüstü piyasalarda kullanmaya başlamışlardır.

Merkez Bankası önderliğinde kurulan piyasalar, sermaye hareketleri üzerindeki sınırlamaların kaldırılmasıyla finansal sisteme önemli ölçüde akışkanlık sağlamıştır. 28 Kasım 1995’de, Merkez Bankası, Piyasalar Genel Müdürlüğü, Döviz ve Efektif Piyasaları Müdürlüğü bünyesinde vadeli döviz alım-satım piyasası faaliyete başlamıştır.

57

Vadeli forward piyasanın Merkez Bankası bünyesinde açılması, finans çevrelerinde yerinde bir uygulama olarak algılanmıştır. Merkez Bankası bu piyasayı açarak, piyasanın önünü görmesini ve şirketler ve müşterilerden gelen döviz talebini kırmayı amaçlamıştır. Merkez Bankası, 1994 krizini takip eden dönemde, bu forward döviz alım-satım piyasasını, bir para politikası aracı olarak kullanmış, forward kur ilan ederek piyasaya müdahale etmiştir.

Türkiye’de ilk organize türev piyasa 1997’de kurulmuştur. Ancak Türkiye’nin pratikte işleyen bir piyasa olarak ilk organize türev piyasaya, VOB’un kurulmasıyla birlikte 2005 yılında kavuştuğu söylenebilir. Süreç içerisinde Türkiye, İstanbul Altın Borsası bünyesinde açılan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası (1997), İMKB bünyesinde açılan Vadeli İşlemler Piyasası (2001) ve VOB (2005) olmak üzere üç farklı organize türev piyasaya sahip olmuştur.

Gerek dünyadaki gelişmeler, gerek Türk ekonomisinde görülen yapısal değişiklikler sonucu türev ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılması için bir takım yasal düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye’de türev ürünlerle ilgili ilk yasal düzenleme, vadeli döviz alım satımı, forward üzerine yapılmıştır. 29.12.1983 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan, Türk Parası Kıymetini Koruma hakkındaki 28 sayılı kararla, T.C. Merkez Bankası’nca belirlenen esaslar dahilinde, bankaların vadeli döviz alım-satım yapabilmesi sağlanmıştır. T.C. Merkez Bankası, 16.07.1985 tarihli kararı ile, Merkez Bankası ile ticari bankalar arasında swap işlemlerini belirli koşullar dahilinde başlatmıştır.

Türkiye’de future piyasalarla ilgili ilk yasal düzenleme, 1992 yılında yürürlüğe giren 3794 Sayılı Kanun’la değişik 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22. maddesiyle yapılmıştır. Bu madde ile, SPK vadeli işlem piyasaları ile ilgili düzenleme yapma ve bu borsaları açma yetkisini elde etmiştir. 23.07.1995 tarih ve 22352 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Genel Yönetmelik” büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu yönetmelikle SPK, Türkiye’de vadeli işlem borsalarının kurulmasına karar vermiş ve bununla ilgili hazırlıklara başlamıştır.

07.09.1995 Tarih ve 22397 sayılı Resmi Gazete’de “İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği”, 18.10.1996’da, 22791 sayılı Resmi Gazete’de “İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği” yayımlanmıştır.

29.01.1997 Tarihinde, “İMKB Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik” ve “İMKB Vadeli İşlemler Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine İlişkin Yönetmelik” yayımlanmıştır. Bu yönetmeliklerle, kurulacak borsada işlem sistemi, üyelik, takas vb. konularda düzenlemeler yapılmıştır. Söz konusu iki yönetmelik, İMKB bünyesinde vadeli işlem piyasasının açılmasında, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının kuruluşu için yasal dayanağı oluşturarak, bu konudaki çalışmaların hızlandırılmasında oldukça önemli bir aşamayı oluşturmuştur.

Türkiye’de ilk organize türev piyasa işlemleri; 15 Ağustos 1997 tarihinde İstanbul Altın Borsası bünyesinde açılan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası’nda, altın vadeli işlem sözleşmeleri ile başlamıştır.

2001 Şubat ayında dalgalı kur rejimine geçilmesinin de etkisiyle, döviz piyasasına istikrar kazandırmak, kur riskinden kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesine katkıda bulunmak ve dövizin gelecekteki fiyatına ilişkin ekonomik birimlere yön gösterecek bir piyasa oluşturmak amacıyla ilk olarak TL/$ döviz vadeli işlem sözleşmeleri (futures) işlem görmeye başlamıştır. Bu gelişmeleri takiben 4 Şubat 2005 tarihinde, Türkiye’nin ilk özel borsa kuruluşu olarak Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., İzmir’de işleme açılmıştır. 5 Nisan 2013 tarihinde, Türkiye’deki mevcut borsalar; İMKB, VOB ve İstanbul Altın Borsası, yeni bir yapılanma ile Borsa İstanbul (BİST) çatısı altında birleştirilmiştir. BİST çatısı altında, 01.01.2014 – 31.12.2014 tarihleri arasında, Vadeli İşlem (Futures) Sözleşmeleri ve Opsiyon Sözleşmelerine ilişkin toplam 869.264.164.373 TL tutarında işlem hacmi gerçekleştirilmiştir. Bu işlem hacmi, türev finansal araç kullanımının Türkiye’de ne kadar önem arz ettiğinin ve ne kadar yaygınlaştığının bir göstergesi durumundadır.

Bugün, Türk finans sistemi uluslararası gelişmeleri yakından izlemekte ve uluslararası piyasalardaki yeni ürünler ve teknolojik gelişmeler finans sektörüne hızlı bir şekilde yansıtılmaktadır. Türev araçların sunmakta olduğu; çok büyük risk altına girmeden pozisyon değerini koruyabilme ve pozisyon getirisini artırabilme olgusu finansal sektör tarafından kavranmış durumdadır. Ancak,

• Hukuki çerçeve eksikliği,

• Muhasebe yönteminin bilinmemesi, • Vergi mevzuatının yer almaması,

• Risk yönetiminin spekülasyon yöntemi ve kumar aracı olarak görülmesi, • Riskten korunma için bir bedel ödemekten kaçınılması,

• Türev ürünler hakkında yeterli bilgiye sahip olunmaması,

• Finansal fiyat riskinin şirket yönetimlerince dışsal bir faktör olarak kabul edilmesi, • Makroekonomik belirsizlikler

gibi nedenler bireysel ve kurumsal yatırımcıların türev araç piyasalarını kullanma konusunda isteksiz kalmalarına yol açmıştır.

İMKB bünyesinde vadeli işlemlerin uygulanması için gerekli koşullar, büyük ölçüde yaşanan ekonomik istikrarsızlık nedeniyle oluşturulamamıştır. Ayrı bir borsada faaliyet gösterilmemiş olması, sözleşme büyüklüklerinin çok yüksek olması nedeniyle küçük yatırımcılar tarafından kullanılamaması, işlem teminatının ve fiyat adımının yüksek olması, başlangıçta sadece ABD Doları üzerine işlem yapılması ve tanıtımının yeterli düzeyde yapılmaması piyasanın gelişiminde engel teşkil etmiştir.58

Yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, yüksek enflasyon gibi faktörler Türkiye’de türev piyasaların yeterince gelişememesinin en önemli nedenleridir. Yatırımcıların türev piyasalar ve risk yönetimi ile ilgili yeterince bilgi sahibi olmaması, risk yönetimine gereken önemin verilmemesi, yaşanan hukuki sorunlar, işlemlerin muhasebeleştirmesi ve kazançların vergilendirmesinde yaşanan sorunlar da türev piyasaların gelişimine engel olmuştur.