• Sonuç bulunamadı

2.2. Batıda ve Türkiye’deKadın Giyiminde Pantolon Tarihi

2.2.2. Türkiye’de Kadın Pantolon Tarihi

“Tarih boyunca Türkler hayatı at üzerinde geçiren insanlar olmuştur. Onlar için taşlara, soğuğa ve uzun at yolculuklarına dayanıklı giysiler gerekli olmuştur.Pantolon aslında yaşamı at sırtında geçen insanların rahat hareket edebilmeleri için geliştirilmiştir ve Asya kökenlidir. Pantolon at sırtındaki binicinin bacaklarını sardığı için sürtünme sonucu yara oluşturmamasından dolayı tercih edilmiştir” (Tez, 2009, s. 244).

“Geçmişte Türkler çok soğuk havalarda kürk pantolonlar giymişlerdir. Bugün hala Türklerin eski anayurdu olan Moğolistan‟ın Orhun bölgesinde kışın soğuklarda kürklü pantolonlar giyilmektedir.M.Ö. I. yüzyıl başlarında Rusya‟da Baykal gölü kıyısında Urga‟da ve Noyun Ulu‟daHunlara ait elde edilen buluntularda insan başlıkları ve pantolonlar bulunmuştur” (Ayhan, 2013, s. 3).“Hunlar, Sakalar/İskitler gibi Türk kavimleri tilki, samur, vaşak, kunduz derisinden yapılan kürk ve pantolon giymişlerdir.

27

Genellikle at üzerinde hayat süren Hun erkek ve kadınları, buna göre giysiler giymişlerdir. Hun insanın en baş giyeceği pantolon olmuştur” (Gülensoy, 2011, s. 89, 309).

Arkeolojik kazılar sonucu elde edilen buluntularda günümüz kıyafetlerine yakın bir tarzda tasarlanmış elbiselere rastlanılmıştır. M.Ö. V. yüzyıla ait olduğu düşünülen “Altın Elbiseli Adam” adlı prens kıyafeti maden işçiliğinin yanında ceket ve pantolon esaslı olmasından dolayı dönemin süvari kıyafetini yansıtmaktadır. Kısaca, Türk bozkır giyim tarzı, başta pantolon olmak üzere birçok maddede çevre kültürlere örnek olmuştur. Bu çerçevede yaşam biçimiyle üretilen kültürel unsurlar arasında yakın ilişki olduğu söylenebilir. Geleneksel Türk yaşam tarzı olarak ifade edilebilecek olan bozkırlı yaşam biçimi, kendi değerler sistemini, üretim-tüketim ilişkilerini ve kendi giyim-kuşam tarzını üretmiştir (Fidan, 2011, s. 97).

“Türkler ayrıca “üm” adını verdikleri günümüzde süvarilerin kullandığı, paçaları dar, üstü biraz daha geniş olan pantolonu kullanmışlardır” (Zık, 2002, s. 14).“İslamiyet öncesi dönemde kadınların ata binmek için ve dağlık bölgelerde rahat hareket edebilmek için giydikleri pantolonu çizme ile kullandıkları bilinmektedir. Burada bugünkü modern kadın pantolonları değil, şalvardan söz ediliyor olabilir. Farsçadan dilimize geçmiş olan şalvar, Orta Asya‟da özellikle Kazak Türklerinin “salbar” ve Anadolu‟da şalvar olarak söylenegelmiş bu bel altı giysisi İslamiyet öncesinden günümüze kadar Türk kadın giyiminde yer almıştır” ( Doğan, 2011, s. 86, 87,).

28

Şekil 1. Anadolu kadını şalvarı ile

(Koçu, Türk Giyim Kuşam Süslenme Sözlüğü, 1967, s. 25)

Uygurlar da binek tipi şalvar giymişlerdir. Kazakların giydikleri pantolonları kaftanların bütün eteklerini içine alacak kadar geniştir. Bu pantolonlar yumuşak deriden yapılmış ve sarıya boyanmıştır. Zengin kesimde bu deri pantolonlar örgülerle dış yüzeyden süslenmiştir. Ziraatçı olan Tarancı Türkleri de ketenden yapılmış ince ve geniş . Demir çağına ait Türk mezarlarındaki bulgularda daha çok “paçaları dar”pantolonlara rastlanmıştır. Bu pantolonlarda ayrıca “paça bağları” da görülmüştür. Orhun kurganlarından çıkan bu pantolon örnekleri şekil 1‟de görülmektedir (Ayhan, 2013, s. 3).

29

Şekil 2. Kurganlardan çıkan ilk Türk pantolonu, Moğolistan(Ön ve Arka) (Ayhan, 2013, s. 4)

“Ayrıca deri pantolonlar yolculuklarda vazgeçilmez bir giysiydi. Pantolonların dar paçalı olanları çizme ve dizlik giymek için gerekli idi. Bilgilere göre eski Türk kadınları yaklaşık 90 çeşit şalvar giymişlerdir. Dar, büzgülü, kısa, uzun, bilekten bağlı, diz boyunda olanı, düz kesim ya da verev kesim şalvarlar Türk kadının giyimini oluşturan temel giysilerdir” (Tezcan, s. 260).

Kadınların ve erkeklerin giydikleri şalvarlar rahat bir alt giyimdi. Günlük yaşamda giysiler kumaştan yapılırken savaş ve seyahatlerde deriden, yapılmıştır.” Selçuklu ve Osmanlı dönemi Türk giyim-kuşamını tamamlayan önemli unsurlardan birisi şalvardır. Günlük yaşamda, vücudun alt kısmına giyilen bu giysinin üst kısmı bol büzgülü, paçaları ayrı ve genişçe dikilmiştir. Yün, ipek, atlas, hatai, üsküfe, kutnu ve selimiye gibi ipekli ve pamuklu kumaşlardan yapılmıştır. Şalvarın dikim özelliklerine göre çeşitli şekilleri bulunmaktadır. Paçası dar olarak diz kapağından ayak bileğine kadar inen şekline "Potur", kısa geniş paçaları diz kapağında büzülmüş olan şekline ise “Çakşır” denilmektedir (Ertürk ve diğerleri, 2013, s. 27).

30

“Yakup Kadri “Ankara”(1934), adlı romanında Ankara‟daki yerli kadınların giydiği şalvar biçimi donları sayesinde rahatça eşek ve ata bindiklerinden bahsetmiştir. Benzer şekilde Reşat Nuri‟nin “Çalıkuşu” (1922) , Halide Edip‟in “Ateşten Gömlek” ve “Sinekli Bakkal”(1936) romanlarında, köylü kadınlarını şalvarları ile tasvir etmişlerdir”( Doğan, 2011, s. 88).

Şekil 3. Potur (Ayhan, 2013, s. 6)

Osmanlı kadın giyiminde kullanılan entari, şalvar ve gömlek ile ceket ve etek olarak üç tip kıyafete ilişkin bilgiler vardır. Evde modası pek değişmeyen şalvar giyilmiştir. Bu konudaki bir örnek XVIII.yüzyılın başlarında Osmanlı‟ya ait gözlemlerini anlatan Lady Montagu‟nun mektuplarıdır. 1 Nisan 1717‟de Edirne‟den Kontese yazdığı XXVIII. mektubunda Montagu, üzerindeki kıyafetinden hareketle Osmanlı giyimini şöyle tasvir etmiştir:”…Çok geniş bir şalvarım var. Bu şalvar gayet ince, gül pembesi, kenarı sırmalı damis kadan yapılmış (Arığ, 2007 ).

“Zaman içerisinde Türk toplumunda kadınlar arasında pantolon kullanımı yaygınlığını yitirmiş, pantolon erkeklere özgü bir giysi şeklini almıştır. Cumhuriyet‟le birlikte özellikle giyim kuşamda yapılan değişiklikler, pantolonun kadınlar arasında tekrar yaygınlaşmasını ve kullanılmasını sağlamıştır. Pijama pantolonu kesimiyle başlayan kadın pantolonu

31

modası zamanla farklı şekil, tarz ve modellere dönüşmüştür” ( Doğan, 2011, s. 86). Günümüzde artık “Üniseks” modası ile hem erkek hem kadın tarafından giyilen vazgeçilemeyen bir giysi olmuştur.

Şekil 4. Kadınların şalvardan pantolona geçişi (Ayhan, 2013, s. 10)

2.3. Batıda ve Türkiye’de Kadın Pantolon Giyimini Etkileyen Faktörler

2.3.1. Batıda Kadın Pantolon Giyimine Sosyo- Kültürel Faktörlerin Etkisi

“Sosyo-kültürel faktörler kadın giyiminde her zaman etkili olan ve giysi alışkanlıklarını, satın almalarını, tercihlerini belirlemede etkili olan faktörlerden biridir. Sosyo-kültürel faktörler; kültür, alt kültür, sosyal sınıf, danışma grupları, aile olarak sınıflandırılmaktadır” (Zhumagaziyeva, 2009, s. 53). “Kültür, öğrensel bir süreçtir. Kültürün oluşturduğu gelenekler kuşaktan kuşağa geçer. Geçmiş kuşakların yarattığı davranışlar izlenir. Alt kültür ise, kültürün belirli yaşam veya davranış biçimini öngören bir alt bölümdür. Çoğunlukla bölgesel niteliktedir”(Aydinç, 2001, s. 35). “Aile mensupları da kişilerin giyim tarzları üzerinde sosyo-kültürel etkiye sahiptir. Örneğin ailedeki çocuk sayısı, kadının çalışıp çalışmaması, kır veya kentte yaşaması gibi” (Akyüz, 2006, s. 24).

19.yüzyıl başlarında Fransa, ABD ve İngiltere‟nin orta sınıf kadınları eve bağlılık ideolojisi olsa da bu kadın davranışı ideali üzerindeki uzlaşma İngiltere ve ABD‟de Fransa‟ya göre düşük seviyede olmuştur. Fransız Devrimi ile gelen yasalar kadınları geriletmiş ve devrim süresince

32

feminist hareketler ortaya çıksa da kadınlar başarılı olamamıştır. İdeal Fransız kadını evinde güçlü bir role sahipken evin dışında güçsüzdür. Hem ABD hem İngiltere‟de kadınlar daha özgürlüğe sahiptiler. Amerikalı kadınların 19.yüzyıl ortalarında kadınlar toplum içinde sigara içmek, bilardo oynamak ve erkek hobileri edinmek gibi davranışlara sahip olmuşlardır (Crane, 2003, s. 144,145).

ABD‟de Amerikan kadın hareketi üyeleri topluluklar oluşturarak, toplantılar yaparak, kitaplar ve makaleler yazarak ve daha basit ve rahat giyim tarzını popülerleştirmenin yollarını arayarak kulis faaliyetlerini yüzyılın başından sonuna kadar sürdürmüşlerdir. 1892 ve 1893 yıllarında giyim reformcuları ya pantolon eteği ya da bir pantolonu kapsayan üç tasarım sundukları bir “Giysi Sempozyumu” düzenlemişlerdir. Sempozyum üyeleri bu giysilerle sokağa çıktıklarında kırk yıl öncekinden çok daha olumlu bir tepkiyle karşılaşmalarına rağmen sonunda onlar da bu giysiyi kullanmayı bırakmışlardır. Bu giyim reformları, orta sınıf kadınlarının büyük bir bölümü için hala fazlasıyla radikaldi ve başlıca hedefleri olan kadın hakları hareketinin potansiyel savunucularını yabancılaştırma eğilimindeydi ( Crane, 2003, s. 151,152).

“Fransa‟da ve İngiltere‟de giyim reform hareketi Amerika‟dakiler kadar belirgin değildi. Fransız devriminin getirmiş olduğu eşitlik ve özgürlük anlayışı kadınların giyimlerine yansımamıştır. 1715 yılından sonra Paris moda merkezi olur ve moda aile ve mahremiyet değerlerine dayanan aristokratik bir toplumsallık içinde yayılır. Fransız modayı izleyen devrimci kadınları kesinlikle pantolon giyemezlerdi”( Bard, 2012, s. 40).“1852 yılında L‟ Almanach des femmes‟ın Fransız kadın yazarı Amerika‟daki feminist giyim reformunu büyük bir heyecanla karşılar. Dün hayal olan pantolon gerçek olmuştur. Jeanne Deroin‟in bir dostuna göre Almanya basını bu konuyu gündemine almıştır. Ancak Fransız

düşüncesine yani kadınların haklı giysi reformlarına mesafeli olmuştur” (Bard, 2012, s. 102, 103).

18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyıl başlarında kadınların kendi haklarını aramaya başlaması ve toplumda erkekler kadar özgür olmak istemeleri sonucu 1851 yılında İngiltere‟de Amelia Bloomer kıyafeti ( etek altında giyilen bilekte biten Türk pantolonu) toplumda kadınları erkeklerle aynı statüde olmalarını ve erkekler kadar rahat hareket edebilmelerini sağlamış olsa da, toplumda radikal ve edebe aykırı olarak görülmüş ve tabii kesin biçimde mahkûm edilip büyük bir başarısızlığa uğramış Bloomer kıyafeti, orta sınıf kadınların giydiği kısıtlayıcı vücudu sıkan, çok bol ve karmaşık giysilere karşı gelişmiş reform hareketinin dolaysız bir ürünüdür ( Davis, 1997, s. 191).

Bloomer kıyafeti aynı zamanda kültürel bir etkileşimdir. Avrupa giysi tarzında olmayan pantolonlar Türk şalvarından esinlenerek tasarlanan Bloomer kıyafeti kaynaklarda bu yüzden Türk pantolonu olarak geçmektedir. Toplum baskılarının yanı sıra hem Fransa‟da hem de İngiltere‟de aile baskısı da pantolon giyimini etkilediği düşünülebilir. “1920‟lere gelindiğinde başka bir sosyal olay ise savaş sonrası ortaya çıkan eğlence hayatıdır. Amerika dansları, renkleri, giyim tarzları ve kadının özgürlükçü yaşam içinde yer alan

33

sosyal hayatı Avrupa modasını etkilemiştir” (Zengingönül, s. 79). “Bu dönemde açılan dans okullar ve çarliston dans stiline ait “Charleston pantolon” diz kapak kısmı dar, dizden ayağa doğru genişleyen bir modeldir” ( Ertürk ve diğerleri, 2013, s. 18). 1950‟li yıllarda ortaya çıkan gençlik alt kültürü kendi giyim tarzlarını kendileri oluşturmuş, sosyal sınıf hiyerarşisine isyan eden gençlik, modanın üst sınıfta alt sınıfa yayılmasını değiştirip artık alt sınıftan üst sınıfa yayılan modadan söz edilmeye başlanmıştır.

“1960‟lı yıllara gelinceye kadar devam eden kadın erkek giyimindeki ayrım üniversite gençliği arasında gelişen karşıt kültürün oluşumu ile azalmaya başladı. Kadın hakları ve özgürlükçü hareketler ile 60‟lı yılların ortalarında her iki cinsiyetinde görünümlerinin benzemeye başlamasını sağladı” (Gottdiener, 2005, s. 322).“Moda olmasa da artık kadınların pantolon giyimi durdurulamayacak bir yükselişe geçmiştir.1970 yılında pantolon salgını yaşanmıştır. Gece pantolonları içinse Çin havası taşıyanlar, ince kumaştan yapılmış son derece bol bütün pilise “Çadır pantolonlar” yer almıştır. Düz yada emprimeden yapılan bu pantolonlar üzerine, lameden, satenden uzun, bol yelekler giyilmiştir. Yelekler ve pantolonlar alabildiğine bol olmuştur” (Zengingönül, s. 52).

“70‟li ve 80‟li yıllar kadınların hak ve özgürlüklerinin tartışıldığı yıllardır. Feminist kıyafet davranışların durumlarını simgeleyen hem pratik hem de kayıtsızlığı ifade edendir. Kadınlar tulum ve kot pantolon giymişlerdir” (Evans ve Thornton, 1989, s. 7). Önceleri, kadın hakları savunucularının ya da birkaç öncü kadının gösteri unsuru olarak kullandıkları pantolon, artık günlük kadın giyiminin bir parçası durumundadır.

2.3.2. Türkiye’de Kadın Pantolon Giyimine Sosyo- Kültürel Faktörlerin Etkisi

“Türkler köken olarak Orta Asya‟ya dayanan göçebe bir toplum olmalarından dolayı pantolonu Avrupa toplumundan çok önceleri keşfetmişlerdir. Fonksiyonellik arayışından dolayı şalvar ve pantolonlar doğu giysilerinin vazgeçilmez unsurları olmuşlardır. 16. yüzyılda Osmanlı toplumunda hem kadınlar hem de erkekler şalvar gibi daha rahat giysiler kullanmışlardır” (Himam, 2013, s. 95).

34

“Sosyal tabaklara göre kadın giyimi, saray giyimi dışı kent kadınlarının, Anadolu kadınlarının giyimi gibi bir ayrıma tabi tutulabilir. Eski kadın giysilerinde iki tür dikkati çeker ev iç giyimi ve sokak giyimidir. Anadolu‟da kadın giyiminde yöresel farklılıklara rastlanabilir ama genel itibariyle kadın giyimini üç etek, şalvar ve gömlek oluşturmaktadır” ( Tezcan, s. 262).

“Selçuklu döneminde kadın ve erkek giysileri aynı özellikler taşımaktadır. Türk kültürel değerler benimsenmiş ve giyim tarzlarında Türk kültürün izleri devam etmiştir. Selçuklu giysilerinde bol ve dökümlü olan geleneksel kadın giysilerinde ana unsurları şalvar cepken, hırka, gömlek, entari, kaftan oluşturmuştur.”(Ertürk ve diğerleri, 2013, s. 31, 32).

“Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye‟de kadın modasındaki değişim, erkek modasından hızlı ve radikal olmuştur. 1925 ten sonra kadın hem üstündeki örtüyü atabilmiş, hem de Avrupalı hem cinslerinin giyimdeki yeni anlayış ve form devriminin yakın takipçisi olmuştur“ (Ertürk ve diğerleri, 2013, s. 29).“Cumhuriyetin kurulduğu ve hemen sonrası yıllarda konumu ve ekonomik imkânları doğrultusunda Türk kadını, belirli ölçülerde kendi kültürünü de koruyarak modayı da takip etmiştir. Bu dönemde şehirdeki kadınlar İstanbul ve Ankara gibi modaya uyarken toplumsal sınırlamalardan çıkamayan Anadolu kadını yine yöresel giyimlerini sürdürmüştür”(Etike, 1995, s. 32).

“Türkiye‟de kadının toplum içinde pantolon giyinmesi 1940‟lı yıllarda savaş döneminden sonra sanayi devrimi ile paralellik göstermiştir. Anadolu‟ da giyilen şalvar zamanla erkek pantolonuna dönüşmüştür. Kadının toplum içinde pantolon giyinmesi ile birlikte iş giysisi ve erkek giysisi konumundan çıkarılan pantolon, kadın kurtuluşunun simgesi halini almıştır”(Etike, 1995, s. 36).

Kırsal bölgelerden kentlere göç eden Anadolu kadını kendi geleneksel giyim tarzını şehirlerde sürdürmüş, şehirli giyim tarzına uyum sağlayamamış ve şehir kültürüne uyum sağlamakta zorlanmışlardır. Uzun elbiselerin altına pantolon giyebilmişlerdir.

35

Resim 10. Göçün kadın pantolon giyimine etkisi (Cumhuriyet Modaları, 1999, s. 75)

“1980‟lere gelindiğinde çalışan ya da çalışmayan ayrımı yapılmaksızın aile içi konumundan sıyrılarak, sosyal alanda yer almasının hız kazanması görülmüştür. 1980 yıllarında feminist kadınlarının önderliğinde ortaya çıkan kadın hareketleri insanların aynı derecede özgür ve eşit olarak yaşamasını sağlamak, kadınların toplum içinde daha aktif rol ve aile içinde de eşitlik olmasını savunmuştur”(Etike, 1995, s. 53).

Türkiye‟de kadın hareketleri ile birlikte artık kadın toplumda ve ailede önemli bir rol ve eşit haklara sahip olmasında artış sağlanmış ve feminist dergiler kadınları bilgilendirmek ve hakları savunma amacıyla ortaya çıkmıştır. Bütün bu toplumsal olaylar kadınların giyimine de yansımış kadının artık 1980‟lerde pantolon giyinmesi ve pantolon modasının çeşitlenmesine yol açmıştır. Günümüz Türkiye‟sinde kadın pantolonu toplumda ve aile içinde daha çok tercih edilen bir giysi türü olmuştur.

2.3.3. Batıda Kadın Pantolon Giyimine Psikolojik Faktörlerin Etkisi

“Giysi seçiminde rol oynayan psikolojik faktörler, güdülenme, algılama, tutum ve kişiliktir. Kişilerin tatmin etmeye çalıştığı uyarılmış ihtiyaçlara güdü denir. Algılama bir

36

olay veya nesnenin varlığı üzerinde duyular yoluyla bilgi edinmedir. Tutumlar bir nesneye karşı verilen olumlu ya da olumsuz eğilimlerdir” (Akyüz, 2006, s. 25, 27).

“Kişilik ise bireyin kendisine özgü biyolojik, toplumsal ve psikolojik özelliklerin bütünüdür” (İnceoğlu, 1985, s. 41). “Kendine güven bir kişinin kendine yönelik duygularını ifade etmesidir. Giysiler kişilerin kişiliklerini yansıtmada önemli bir görev üstlenir. Giysi konforu, fiziksel, psikolojik ve fizyolojik gibi konularda etkili olmaktadır” (Aydinç, 2001, s. 10). “Giysilerin estetik algısı, görsel açıdan güzel görünmeyi sağlaması yine psikolojik bir etkendir. Pek çok kadın pantolonu rahatlığından dolayı sevdiklerini ısrar etse de “ birçok araştırma göstermiştir ki, pantolon modasındaki değişimler kadınların erkekler gibi giyinerek pisikolijik olarak onlarla eşit olduklarını onaylama isteklerine tekabül etmektedir”( Aburdene ve Naisbitt, 1996, s. 201).

“1820 yıllarında XIX. yüzyılın sonuna kadar giyim kuşam reformcuları kısa bir eteğin altına giyilen bir pantolondan oluşan bir kombinasyonu öne çıkarmaya çalışmışlardır. Amerikalı kadınlar pantolona eşitlik anlamının yanında “Pantaloons and Power” yani pantolon ve güç anlamını yakıştırmışlardır”(Bard, 2012, s. 92).

“Bu söyleme göre Amerikalı reformcular pantolon giyindiklerinde kendilerini psikolojik olarak güçlü hissettikleri söylenebilir. Amerika‟da 1830- 1840 yılları arasında pantolon yasaklanmış, bu kısıtlamaya kadınların cevabı ise kısa bir entari altında pantolon giyerek olmuştur” (Bard, 2012, s. 94).

“Kadınların bu tavrı psikolojik olarak, kendilerini hem fiziksel hem de zihinsel olarak pantolon rahat hissetmeleri, aynı zamanda kişiliklerini yansıtmada pantolonu bir iletişim aracı olarak kullanmaları ve fiziksel görünümlerine pantolonu yakıştırmaları ile açıklanabilir. 1970‟lerde Amerikalı bazı iş görüşmelerine giden kadınların daha ciddiyetli görünmek istemeleri ve kendilerini yüzeysel görünmek istememelerinden ötürü pantolon giyinmeyi tercih ettiklerini belirtmişlerdir”(Gottdiener, 2005, s. 333). “Bir ifade aracı olarak pantolon, herkes için de giyilmesiyle zafere ulaşmıştır. Pantolon iş giysisi olmaktan çıkmış, “kadının kurtuluşu” nun gerçek simgesi halini almıştır” (Hakko, 1983, s. 17).

37

“İngiltere‟de 1851 yılında feminist hareketlerle kadınlar eşitlik ve özgürlük arayışındayken pantolon feminist kadınların öncülüğünde çok farklı bir değer kazanmıştır. Amelia Bloomer giydiği bol pantolonu adlandırmak amacıyla basın tarafından ilk kez bu olayla birlikte anılır. Amelia Bloomer yeni giysiyi kişisel olarak hoş, rahat ve pratik, aktif hayata uygun bulmuştur. Feminist kadınlara göre onların fizik özgürlüklerini doyuran bir giysidir” ( Bard, 2012, s. 96). İngiliz kadınları da Amerikalı kadınlar gibi pantolonu giymeyi tercih etmelerinin nedeni olarak; kimliklerini ispat etme, güç ve iktidarı yansıtması, güven vermesi, fiziksel olarak rahat hareket olanağı bulması gösterilebilir. “Fransa‟da Napoleon döneminde kadınların pantolon giyiminden söz edilemezdi. Fakat sosyalizm ve feminizm gelişmeye başlaması, uluslar arası bir boyut kazanan özgürleşme hareketleri için kıyafet kuşkusuz çok önemli değildir. Ama görmezden gelinemez”( Bard, 2013, s. 78).

“Fransız kadınları Amerikalı kadınlar kadar pantolon giyinme hakkına sahip olamamışlardır. Fransa‟da kadın giyimine katı kurallar koyulduğu için buradaki özgürlük, kadınların kimliklerini yansıtabilmeleri, kıyafet giyme özgürlükleri ellerinden alınmıştır. 1900‟lerde İngiliz stili görülmeye başlanmış, Bloomer pantolonu bisiklet sürmek ve diğer spor faaliyetlerinde giyilmeye başlanmıştır. 1912 yılında harem pantolonları ve pantolon etekleri Fransa‟da da giyilmeye başlanmıştır” (Wilcox, 1958, s. 321,355).

Fransa‟daki kadınların mücadeleleri ve İngiliz modasının etkisi, yine Türk harem kıyafet kültürünün etkisi dolaylı olarak etkilemiştir. Kadınların kendi kimlik arayışları erkeklerin egemen olduğu her yerde kendilerini ispatlamak için yapmış oldukları hak arayışları, sonunda erkek giysisi olarak görülen pantolonu kadınların ele geçirmesiyle ve giymeye başlamalarıyla son bulmuştur diyebiliriz. Pantolon o dönemde kadınlar için bir güç demek idi ve pantolon giydiklerinde kendilerini güçlü görmek ve fizyolojik- psikolojik olarak rahat etmek amaçlarından biridir.

2.3.4. Türkiye’de Kadın Pantolon Giyimine Psikolojik Faktörlerin Etkisi

Geleneksel Türk kadın giyiminde kadınlar şalvar ve entari giydikleri için Avrupa ve Amerika‟daki kadınlar kadar pantolon mücadelesi vermemişlerdir. Sadece bugün kadınların giymiş oldukları pantolondan farkı geniş ağı olan bol dökümlü yöreden yöreye

38

değişen şalvar olmasıdır. Anadolu Türk kadın ve erkek giyiminde şalvar Selçuklu ve Osmanlı döneminde de devam etmiştir. Türk kadını zamanla batılılaşma ve Cumhuriyet‟in kurulmasıyla kendi kimlik arayışlarında bulunmuşlardır.

Şehirde kadınların erkek pantolonuna benzer pantolon giyinmesi hemen hemen Avrupa‟daki 1970‟lerin sonu 80‟lerin başında kadın hareketleri ile birlikte yaygınlaştığı düşünülebilinir. Ancak kamusal alanlarda kadınlar pantolon giyememişlerdir. Türkiye‟de de kadınların pantolon giyinmesindeki artışı tıpkı Avrupa‟da ve Amerika‟da olduğu gibi fizyolojik ve psikolojik rahatlık açısından değerlendirebilir. Kadınlar kendilerini hem güzel gösteren fiziki açıdan rahat ettikleri hem de psikolojik olarak güven duymaları, estetik ve konfor algısı, ciddi görünüm açısından pantolonu çalışma hayatlarında da her daim arzu etmişlerdir. Buna son dönemlerde TBMM‟de yaşanılan milletvekili Sayın Şafak Pavey‟in meclise hem psikolojik hem de fizyolojik açıdan rahat olmak için pantolon giyinmek istemesini örnek gösterebilir.

2.3.5. Batıda Kadın Pantolon Giyimine Dini ve Ahlaki Faktörlerin Etkisi

“Giyimi etkileyen faktörlerden birisi de dindir. Tarihi ve sosyal varlık alanı içerisinde dinin rolü inkâr edilemez Emile Durkheim‟a göre bütün toplumsal kurumlar dinden çıkmıştır. Bu nedenle toplum hayatını düzenleyen esaslar içerisinde din kurallarının toplamı, bugün bile oldukça fazladır. Her din kendine özgü belirlemiş olduğu yasalar bütünlüğü çerçevesinde, kişileri hatta toplumu bile yönlendirir, biçimlendirir” (Abalı, 2009, s. 43).

Benzer Belgeler