• Sonuç bulunamadı

Türkiye‟deki Suriyeli Mültecilerin Yarattıkları ve YaĢadıkları Zorluklar

6. SURĠYE KRĠZĠ VE SURĠYELĠ MÜLTECĠLERĠN TÜRKĠYE’YE GELĠġĠ

6.5 Türkiye‟deki Suriyeli Mültecilerin Yarattıkları ve YaĢadıkları Zorluklar

Türkiye'deki zorunlu göçmenlerin ana kaynağını sayısı yaklaĢık 2,7 milyon olan Suriyeli sığınmacılar oluĢturmaktadır. Bunların 489.000'i 25 mülteci kampında yer

almakta olup, yaklaĢık 2.2 milyonu olan geri kalanı, diğer illere ek olarak, Suriye'nin sınır komĢu illerinde, Ģehir merkezlerinde yaĢamaktadır (Göç Ġdaresi, 2016). Türkiye Ģu anda dünyadaki en fazla sayıda mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumundadır. Mültecilerin çoğu, yaĢamlarının gerçek bir tehdit altında kaldıkları için Türkiye‟ye iltica etmiĢtir. Bazı mültecilerin devam eden çatıĢma sırasında ekmek kazananlarını kaybetmiĢ olabilir ve zorunlu göçmenlerin yüksek bir oranı özel ihtiyaçlar ve yaĢam koĢulları gerektiren çocuklardır. Bu mültecilerin ev sahibi ülke için birçok önemli zorluk oluĢturduğunu göstermektedir. Bu nedenle, Türk hükümeti, potansiyel etkilerini azaltmak ve yükü fırsata dönüĢtürmek için bu zorlukların ele alınmasında sorumluluk aldı (KiriĢci, 2014). Türkiye, Suriye'deki krizin patlak vermesinden birkaç ay sonra sınırlarını aĢan mültecilerin sayısının artmasına rağmen sınır kapılarını kapatmamayı taahhüt etmiĢtir. ġimdiye kadar Suriye çatıĢmasına iliĢkin herhangi bir çözüm bulgusuna ulaĢılamadı ve iç savaĢ sona ermeden mültecilerin ülkelerine geri dönmeleri beklenmemektedir, Hatta savaĢ bittikten sonra bile geri dönüp dönemeyecekleri bilinmemektedir

Böylece, üç seçenek kalır. Birincisi, mültecilerin üçüncü bir ülkeye yerleĢtirilmesi ve önceki ve Ģimdiki uygulamay a dayanan bu seçenek, bu çok sayıda mülteciyi kapsayacak kadar büyük ölçekli olmayacak. Ġkincisi, BMMYK üyesi olan ülkelerin yükünün Suriye'nin komĢusu ülkelerle paylaĢmasıdır.Üçüncüsü onları topluma entegre etmek ve bu seçenek Suriyeli mültecilerle ilgili en mantıklı seçenek görünmektedir. Politik nedenlerden dolayı bu konu Türk politikacılar arasında tartıĢılır. Türk halkı göçmenleri topluma entegre etme fikrini kabul etmeyip ve bunları yük olarak görür, Çünkü Suriyeliler uzun süre kalacaklarını ve geri dönüĢlerinin yakında olmayabileceğini fark ettiler, bundan dolayı Suriyeliler gayrı resmi bir entegrasyon baĢlatarak Türk dilini öğrenmeye, iĢ aramaya ve hayat koĢullarını iyileĢtirmeye baĢladılar (KiriĢci, 2014).

Ġstihdam konusu, Türkiye'nin karĢı karĢıya kaldığı gereken en büyük zorluklardan biri. Suriyelilerin Türkiye'de kalacağı dönemin belirsizliği ile ilgilidir. Türk mevcut iĢ kanununa göre, zorunlu göçmenlerin birçok Ģart karĢılamadıkça iĢ piyasasına germeleri izin verilmemektedir. Dolaysıyla Suriyeli göçmenler izinsiz ve asgari ücertinden düĢük bir ücret ile iĢverenler tarafından farklı ekonomik sektörlerde tarım, sanayi ve hizmetler gibi kullanılmaktadır. Bu, uzun saatler boyunca çalıĢmanın, düĢük ücretlerin ve sağlık sigortasının yapılmamasını içerir. Mesela Gaziantep Ticaret Odası, Suriyelilere çalıĢma izni verilmesi gerektiğini açıklamıĢtır. Açıklamaya göre,

Suriye sınırlarının yakınında bir sanayi bölgesi oluĢturulabilir ve ürettikleri Ģeyler Suriye pazarlarına gönderilebilir (KiriĢci, 2014). Söz konusu açıklama Ģu aĢamada sadece bir öneri olarak kalmıĢtır. 2016 yılında Türkiye, belirli Ģartlar yerine getirildikten sonra mültecilerin çalıĢmasına izin verdi.

Mülteci çocukların eğitimi Suriyelilerin yaĢadıkları zorluklarından biridir. Bu büyük zorluk, Türkiye'de yarım milyondan fazla olan mülteci çocuklarının Türk çocuklarıyla eĢit haklara sahip olmalarını sağlamaktır. Türk hükümeti ve uluslararası toplum arasında bir iĢbirliği gerekmektedir (KiriĢci, 2014). Söz konusu çocukları eğitmek, ülkelerinin geleceği için, ülkelerini yeniden inĢa etmeye katılmaları için ve suçlara bulaĢmalarının önlenmesi için önemlidir. Ancak, bu zorluğun çözülmesinin yolunu belirleyebilmeleri için Türkiye'de mi kalacağı ya da anavatanlarına dönüp dönmeyeceklerine dair önemli bir soru cevaplanmalıdır. Bu sorunun cevabına göre eğitim dili belirlenebilir. Mülteciler Türkiye‟de kalacaklarsa eğitim dili Türk dili ile olacak, veya Suriye‟ye dönmek istiyorlarsa eğitim dili Arapça olacak (KiriĢci, 2014). ġu anda, kayıtlı öğrencilerin çoğu devlet dıĢı okullarda okumaktadır. Bununla birlikte, zorla göç eden çocukların Türkçe öğrenmeye katılım oranlarının, göçmenlerin yakında geri dönmeyecekleri anlayıĢını yansıtmaktadır. Ayrıca, altyapıların kullanılabilirliği ile ilgili bir sorun var. Okul olarak kullanılmaya uygun ve öğrenciler kadar hizmet edebilecek binalar bulmak problemlerden biridir. Ayrıca, yeni okullar inĢa etmek ve hazırlamak uzun bir süre ve yüksek sermaye istemektedir. Bu okullarda çalıĢacak uzman öğretmen bulmak ve onlara ödeme yapmak bu sıkıntını önemli bir bölümünü oluĢturur. AFAD, UNICEF ve Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki iĢbirliğiyle, artan sayıda mülteci öğrenciye hizmet etmek için birçok okulun inĢa edilmesi planlanmaktadır. Bununla birlikte, çocukları ve ev sahibi toplumu korumak için bu konuda daha atılacak çok adımın olduğu da aĢikardır (KiriĢci, 2014).

Suriye krizinin baĢlamasından bu yana mültecilere yönelik sağlık bakımında sıkıntılar yaĢanmıĢtır. Artan sayı, savaĢın ilk 3 yılında 22 kamp kurulmasına neden olmuĢtur. Kamplarda ikamet eden Suriyeli mültecilerin temel ihtiyaçları yemek, içecek ve sağlık hizmeti devlet tarafından sağlanmaktadır. Mütecilerin Ģehir merkezlerinde yerleĢmesi, kiralama talebinde önemli bir artıĢa neden olmuĢtur. Bunların sağlık durumu da zorlukla karĢılaĢmaktadır. Bu aĢırı kalabalık sağlık merkezlerinde baskıya neden olmakta ve Kilis'teki hastaneler gibi mültecileri ve yerel halkı olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, dil engeli, sağlık hizmetleriyle ilgili olarak ele alınması gereken diğer bazı zorlukların yanı sıra, mültecilere sağlık hizmetleri sağlanmasındaki ana

kelepçeyi oluĢturmaktadır (KiriĢci, 2014). Türkiye'deki ekonomik zorlukların yanı sıra çok sayıda mülteci birçok sosyal sıkıntıya neden olmuĢtur. Onlarla Türk topluluğu arasında birçok sosyal farklılık vardır. Erken evlilik, çocuk evlilikleri ve çoklu eĢler Türk hukukunda yasaktır. Böyle gibi farklılıklar ciddi problemler yaratmaktadır. Ek olarak kamplar içindeki veya dıĢındaki yeni doğan mülteci bebekler Suriye rejimi tarafından kaydedilip edilmeyeceği belli değil. (KiriĢci, 2014).

Benzer Belgeler