• Sonuç bulunamadı

Ekonomik ve sosyal alandaki genişlemeler ve gelişmelerle günümüzde hemen her ülkede olduğu gibi ülkemizde de tüketici grubu ve hacmi sürekli bir büyüme içindedir. Piyasa ekonomisinin gelişmesi ve piyasanın büyümesi, tüketiciye bir takım üstünlükler ve imkanlar sağlamasına rağmen, tüketici açısından bazı problemleri de beraberinde getirmektedir. Bu problemler nedeniyle tüketicilerin satın alacakları maldan doğacak tehlikeyi görebilmesi, malı satın alması için kullanılan aldatıcı yöntemleri tanıyabilmesi, kendine en uygun malı seçebilmesi ve yerinde isteklerinin malı arzeden firma tarafından karşılanacağına emin olması gittikçe zorlaşmaktadır. Bu durum piyasada tüketicileri zor duruma düşürecek onların korunmasını bir zorunluluk ve güncel bir konu olarak gündeme getirmektedir. Görüldüğü gibi tüketiciyi koruma kavramı sadece tüketiciyi korumayı değil, tüketiciye yardımı da içine almaktadır (Babaoğul, Öztop ve Sökmen, 1997).

Tüketicinin korunması hareketinin amaçları genel olarak üç noktada toplanır; Tüketiciyi eğitmek,

Tüketicinin kendi kendini korumasını sağlamak,

İşletmelere tüketicilerin korunması yolunda sosyal sorumluluklarını kabul ettirmektir (Mucuk, 1982).

Ülkemizde tüketicinin korunması hareketini şu iki dönemde incelemek mümkündür.

2.4.1. Cumhuriyet Öncesi Dönem

Osmanlı imparatorluğu döneminde doğrudan tüketicinin korunması amacına yönelik herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Ancak mesleki dürüstlük kurallarını korumak, genel olarak kamu düzenini korumak, meslek erbabını birbirleriyle ve halkla ilişkilerini düzenlemek ve genel sağlığı korumak olan, fakat dolaylı olarak tüketiciyi de koruyan çeşitli düzenlemeler vardır. Bunlardan özellikle Sultan Beyazıt tarafından konulmuş olan ve çeşitli ürünler, meslekler açısından standartlar getiren Kanunname-i İhtisab-ı Bursa (Bursa belediyesi kanunu) vardır. Bu Osmanlı Kanununun

da gerçekten özellikle malların doğallığının korunması, hile karıştırılmaması, temizlik gibi konularda zorlayıcı hükümler yer almaktadır.

Ayrıca Osmanlı döneminde Ahilik ve Lonca sistemiyle tüketiciler korunmaya çalışılmıştır (Bulut 2001;11).

2.4.2. Cumhuriyet Sonrası Hukukumuzda Tüketicinin Korunması

İlk kez zayıf olan tarafın ekonomik açıdan korunması şeklinde 29.4.1926 yılında yürürlüğe giren 818 sayılı borçlar kanunun kabulü ile tüketici hakları savunulmaya başlanmıştır. Bazı hükümlerle zayıf olan taraf kiracı, alıcı gibi özel olarak korunmaya çalışılmıştır.

Ülkemizde 1983 sonrası serbest piyasa ekonomisine geçme süreci nedeniyle de tüketiciler, çoğunlukla mağdur taraf olmuştur.

Borçlar kanunu dışında tüketicilerin korunmasına yönelik, birçok kanun ve kanun hükümleri vardır. Bunlara örnek Türk Ceza Kanunu, Tabebet ve Şuabatı Sanatlarına Tarzı İcrasına dair kanun, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, Ticarette Tağşişin Men‟i ve İhracatın Murakebesi ve Korunması Hakkında Kanun sayılabilir (Bulut 2001;11).

1982 Anayasasının 172. Maddesine göre “ devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.” 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı„nın teşkilat ve görevleri hakkında kanununun 12/B maddesine göre Sanayi ve Ticaret Bakanlığı‟nın görevlerinden biriside “tüketicilerinin meselelerini tespit etmek, tüketicinin eğitilmesi, teşkilatlanması ve korunmasının temini için tedbirler almak” tır.

1 Ocak 1996 yılından itibaren Avrupa birliği ülkeleriyle gümrük birliğine girmiş olmamız nedeniyle Avrupa birliğinin çeşitli organları tarafından uyum yasalarının çıkarılması istenmekte ve bunlar arasında tüketicilerin korunmasına yönelik tedbirlerin alınması da gerekmekteydi. Bu tedbirler arasında rekabetin korunması (ve dolaylı olarak

tüketicinin korunması) amacı ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında kanun yürürlüğe konmuştur. Tüketicileri doğrudan korunmasına yönelik tedbir ise 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanundur(Ek 2).

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gerekçesinde belirtildiği üzere, bu kanun Avrupa Birliği Mevzuatı ve evrensel nitelikteki 8 temel tüketici hakkı da göz önüne alınarak hazırlanmıştır (Aydoğdu 1997).

Bu temel sekiz hak şöyledir:

1) Temel gereksinimlerin giderilmesi hakkı 2) Güvenlik ve güven duyma hakkı

3) Mal ve hizmetlerin serbestçe seçilmesi hakkı 4) Bilgi edinme hakkı

5) Tazmin edilme hakkı 6) Sesini duyurma hakkı

7) Sağlıklı bir çevreye sahip olma hakkı 8) Eğitilme hakkı.

2.4.3. Tüketicilerin Korunmasının Gerekliliği

Tüketici, bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişilerdir.

Tüketicilerin korunması zorunluluğu, onların satın alma gücünün ulusal gelirle birlikte artması, kredi kolaylıklarının, özellikle tüketici kredisi ve taksitle satış uygulamasının genişlemesi, çok çeşitli malların piyasaya sürülmesi, büyük mağazaların (süper marketlerin) ve katalog üzerinden ısmarlama sisteminin yaygınlaşması uluslar arası ticaretin büyümesi, çeşitli reklam yollarıyla tüketimin kamçılanması sonucu, tüketim toplumunun gelişmesinden kaynaklanmaktadır.

Tüketicilerin piyasaya sunulan malların çokluğu ve çeşitliliği karşısında bunların kalitesi, özel şartları hakkında yeterli karşılaştırma yapma olanağından yoksun olmaları, telkin edici reklamların etkisiyle yanılma tehlikesi içinde olmaları, yeni malzemeler ve karmaşık imal yöntemleri kullanılması yüzünden malların güvenlik ve sağlığa yararlılık derecesi hususunda sağlam bir yargıya varabilecek bilgilere sahip olmamaları, yine

tüketicilerin hiç veya yeterli ölçüde örgütlenmemiş olmaları, buna karşılık üretici ve dağıtıcı girişimlerin (teşebbüslerin) toplama ve yoğunlaşma dolayısıyla piyasaya egemen fiili tekel sahibi olacak biçimde örgütlenmeleri ve kendi lehlerine hazırladıkları genel şartları tüketicilere dağıtmaları, tüketicilerin korunmasını bir kat daha zorunlu kılmaktadır (Bulut 2001;4).

Tüketicinin korunması sorunu, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemi gittikçe artan güncel konulardan biridir. Tüketicinin korunması gerek işletmelerin, gerek tüketicilerin, gerekse devletin üzerinde devletin üzerinde sürekli olarak çalıştığı bir konu olmuştur ayrıca tüketiciler kendi menfaatlerini korumak için birlikler kurmuş ve haklarını aramaya çalışmışlardır tüketicinin korunması modern pazarlama anlayışında yer almıştır. Bu pazarlama anlayışı tüketicinin tatminine dayanır satıcı ve alıcılar arasındaki ilişkilerin adaletli bir şekilde düzenlenmesi, sürekli bir sorun niteliğini yıllarca sürdürmüştür dolayısıyla diğer tüm satış yöntemlerinde olduğu gibi kapıdan satışlarda da tüketici aleyhine gelişmeler varlığını sürdürmüştür.

Tüketiciler haklarını arayamamış, haklarını savunmak için örgütlenmeye gidememiş sorunlarını çözüme kavuşturacak, yasalar ile yasal merciler oluşturulmamıştır. İşletmelerin ne üretirsem üreteyim satarım anlayışı sebebiyle tüketicinin ihtiyaç ve beklentileri, gereksinimleri akla bile getirilmemiştir. Özellikle satın alma kararı sonrası satıştan vazgeçme için tüketiciye belirli bir süre tanınması hakkı yoktu(cayma hakkı yoktu). Bütün bu gelişmeler ve artan tüketici şikâyetlerinin, Avrupa birliğine üyelik yolunda ilerleme sağlama isteyen ülkemizin bir tüketiciyi koruma yasasına olan ihtiyacının zorunluluğu ortaya çıkmıştır (Deryal ve Bayuk 2005; 41,42).

2.4.4. Tüketicinin Eğitimi

Tüketicilerin kendini koruyan bir hukuk sistemi olduğu, bu sistem içinde hızlı ve masrafsız bir şekilde haklarını arayabilecekleri hususunda uyarılmaları ve eğitilmeleri de gerekir.

Tüketicinin eğitimi, bilgilendirilmesinin yanı sıra bu bilgileri nasıl değerlendireceği ve kendisine ne yararlı bir şekilde nasıl kullanacağı ve tüketimde karşılaştığı sorunları nasıl halledeceği konusunda bilinçlendirilmesidir (Bulut 2001;28).

Tüketici haklarını koruma kanununun birinci maddesi tüketicilerin eğitilmelerinin gereğinden bahsetmektedir. 20. Maddede ise tüketicilerin eğitilmesi başlığı adı altında “tüketicinin eğitilmesi konusunda her derecedeki okulların ders programlarına Milli Eğitim Bakanlığı‟nca gerekli ilaveler yapılır.

Tüketicinin eğitilmesi ve aydınlatılması için kitap, mecmua ve broşür çıkarılmasına ve tüketicinin bilinçlendirilmesi için radyo ve televizyonlarda programlar düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar, Tüketici Konseyinin önerisi ile Bakanlıkça tespit ve ilan olunur” denmektedir.

Tüketicinin korunması ve bilgilendirilmesi için ülkemizde bazı örgütler kurulmuştur.

Tüketici sivil örgütleri

Tüketiciyi koruma amaçlı devlet ve kamu örgütleri Ticari kuruluşların yan örgütleri ve basın.

Benzer Belgeler