• Sonuç bulunamadı

3.8. Seramik Sanatı

3.8.1. Türkiye’de Seramik Sanatı

Ülkemizde çağdaş seramik sanatının ilk adımları, öncelikle, sanat eğitimi veren kurumlar bünyesinde atılmış, Cumhuriyetin ilk yıllarında, seramik eğitimi için yurtdışına gönderilen sanatçılar, daha sonraki yıllarda hem eğitmen hem de sanatçı kişilikleri ile çeşitli sanat akımlarının öncülüğünü gerçekleştirmişlerdir. Ağatekin, bu gelişmelere tezinde şu cümlelerle yer vermektedir; “Cumhuriyet’in ilanından sonra, 1929 yılına kadar, seramik sanatı ve endüstrisi alanlarında kaydedilen önemli bir gelişme ve etkinliğe rastlanılmamıştır. 1929 yılında Çağdaş Türk Seramik Sanatının oluşumunu başlatan ilk önemli adım, Sanayii Nefise Mektebi’nden Namık İsmail’in Akademiye Dekoratif Sanatlar Bölümü’nü katmasıyla gerçekleşir. 1929’un kasım ayında çinicilik atölyesi açılır ve atölyenin başına İsmail Hakkı Oygar getirilir. Daha sonra 1931 yılında, Paris’ten dönen Vedat Ar ve Hakkı İzzet’in de katılımlarıyla atölye çalışmalarına bu önemli hocaların önderliğinde devam edilir” (Ağatekin, 1993, s. 15).

Resim 3.14

Seramik Tabak Çap: 26 cm İsmail Hakkı Oygar 1956

1970’ te açılmış olan seramik konut gereçleri yarışması, endüstri tasarımı konusundaki ilk geniş kapsamlı yarışmadır. Bu dal çeşitli okulların eğitim programları arasındadır. Endüstriyel üretimin ilerlemesiyle bu alanda çalışan sanatçılar da adlarını daha çok duyuracaktır. Sadun Ersin, Önder Küçükerman, Yılmaz Zenger bu alanda çalışmaları olan sanatçılardır.

Resim 3.15

Nasip İyem 13x17x4 cm Seramik

Seramik alanındaki çalışmaları da geleneksel çiniciliğin bir süreci olarak nitelendirmek zordur. Bu dala yontunun bir kolu diye bakmak yanlış olmaz. Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki ilk seramik atölyesi 1929’da kurulur. İsmail Hakkı Oygar, Vedat Ar ve Hakkı İzzet hem ilk seramikçiler hem de ilk öğretmenler arasındadırlar. Füreyya Koral ile Sadi Diren 1950’lerde atölye açan ilk sanatçılar olarak bilinir. Başta Melike Kurtiç ve Candeğer Furtun olmak üzere, Nasip İyem, Atilla Galatalı, Hakkı Karayiğitoğlu, Jale Yılmabaşar, Erdinç Bakla, Hamiye Çolakoğlu, Filiz Özgüven, Beril Anılanmert, Tülin Adalan, 1950’den bu yana adlarını duyuran sanatçılar arasındadırlar (Ülkü, 1983, s. 798, 199).

Cumhuriyet ile Türk Seramik Sanatı yepyeni bir döneme girmiş ve gerek eski Anadolu Medeniyetleri, gerek ise Türk-İslam geleneğinden gelen birikimi harmanlayarak gelişimini sürdürmüştür. Türkiye’de seramik sanatının oluşumuna özgün bir bakış getiren Füreya Koral ve Sadi Diren 1950-1970 yıllarına damgasını vuran önemli isimler olmuşlardır.

Füreya Koral Türkiye’deki ilk özel seramik atölyesini açan sanatçı olarak belleklere yerleşir. Resimsel öğeler kullanarak gerçekleştirdiği duvar panoları tabaklar ve formlarda geleneksel unsurları çağdaş bir üslupla yorumlamıştır.

Resim 3.16 Füreyya Koral

1981 tarihli, yuvarlak formlu seramik tabak. Kırmızı çamurludur. İçi beyaz zemin üzerine barbutin tekniğiyle yeşil ve kahverengi çiçek motifleri ile desenlenmiştir.

Resim 3.17 Sadi Diren 14,5x9,5 cm

Bu dönemde Füreya Koral ve Sadi Diren, seramiğin sanat değerine dikkat çeken anlayışla Türkiye’de Seramik Sanatının oluşumuna özgün bir bakış açısı getirmişlerdir.

Hamiye Çolakoğlu figüratif anlayıştaki çalışmalarını geniş yüzeyler ve formlar üzerinde hayata geçirirken, Jale Yılmabaşar süslemeci ve renkçi üslubuyla panolar, figüratif hayvan ve insan formları yapmıştır. “Anadolu’da İlkel Çömlekçilik” konusunda uzun araştırmalarda bulunan Güngör Güner araştırmalarını kendi özgün yapıtlarında çağdaşlaştırırken, Alev Ebüzziya klasik çanak formlarına bambaşka bir yorum getirmiştir. Bu dönem aynı zamanda seramikte teknik arayışlara cevaplar arandığı, sanatçı-mimar, sanat-endüstri işbirlikteliklerinin doğduğu bir dönem olmuştur. Kurumsal destekli sergi ve yarışmalar, akademik ortaklıklar, yurtiçi-yurtdışı karma etkinlikler bu dönemde seramik sanatına yeni bir soluk getirmiştir (Günyar, 2007, s. 135).

Seramiğin sanat dünyasında popülerlik kazanmaya başlamasıyla pek çok sanatçı bu alana ilgi duymaya başlamıştır.

Resim 3.18

Jale Yılmabaşar’a ait figüratif bir seramik çalışması

Resim 3.19: "Dün,Bugün,Yarın" 63x40x27 Cm.; Seramik Güngör Güner

Resim 3.20: Alev Ebuziya (2005) 10 cm x 13cm x 29 cm

Günümüz Türkiye’sinde, ülkenin dört bir yanında bulunan köklü akademilerin ve yeni kurumsallaşmaya başlayan Güzel Sanatlar Fakültelerinin hocalarının ve serbest çalışan sanatçıların kendi bakış açıları ve özgün yorumları doğrultusunda eserler ürettikleri, yetişmekte olan genç kuşak seramik sanatçılarına yol gösterdikleri görülmektedir.

Türk Seramik Sanatı yepyeni bir döneme girmiş ve gerek eski Anadolu Medeniyetleri, gerekse Türk-İslam geleneğinden gelen birikimi harmanlayarak gelişimini sürdürmüştür. Günümüzde Çağdaş Türk Seramik Sanatı ve endüstrisi Anadolu ve Türk kültür tarihinin birikimiyle gelişimini sürdürmekte ve dünyada hakettiği yeri almaya çalışmaktadır.

Resim 3.21: Derman Çeşmesi

Hamiye Çolakoğlu 1986 Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü girişinde bulunan

Türkiye’de çağdaş seramik sanat eğitiminin ciddi olarak verilmesi ellili yılların sonunda, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ile başlamıştır. Seksenli yılların başlarında ise üniversitelerin çatısı altına alınan ve sayısı artan eğitim kurumları Lisans, Yüksek lisans ve Sanatta yeterlilik programları ve eskisine oranla kolayca sağlanan uluslar arası iletişim olanakları nedeniyle sayısız araştırma yapılabilmiş, seramik konusunda bilinmedik teknik ve yöre hemen, hemen kalmamış gibidir. Bu da seramikçinin yapıtlarıyla kendisini ifade araçlarının zenginleşmiş olması anlamına gelmektedir. Örneğin: otuz sene önce Raku, Sagar, Terra Sigilata, Tuz Sırlı ya da Kül Sırlı Pişirimler, Kağıt Seramik, Silisli seramik Elek Baskı Laser Baskı, Fotokopi Transfer vb. Söz konusu deyimlerin adı, sanı belki teknoloji dersinde teorik olarak geçiyordu ama herhangi bir uygulama söz konusu değildi! Tüm bu gelişmelerin paralelinde seramik endüstrisinin de gelişmiş olması küçük atölyelere ve sanatsal çalışmalara ham madde ya da yardımcı hazır araç gereç satıyor olması da yadsınamayacak bir katkı sağlamaktadır (Güner, 2011, s. 2).

Seramik teknoloji derslerinde terim olarak öğretilen teknikler günümüzde Türkiye’de bulunan güzel sanatlar fakültelerinde uygulana bilmektedir. Teknolojinin gelişmesi ile yeni teknikler öğrenciler ve öğretim görevlileri tarafından da uygulanmaktadır.

Resim 3.22:Futuristic -2012- Deniz Onur Erman

Serbest elle şekillendirilmiş sırsız porselen ve kuş tüyü 1260 ˚ C , h= 69cm,

Resim 3.24: Tutsak – Deniz Onur Erman

Serbest elle şekillendirilmiş sırlı porselen ve kuş tüyü 1260˚ C, h= 67 cm, 2012

‘ Ben porselene hakim oldukça kendime yeni teknikler ve yöntemler geliştirdim. Asla kalıp kullanmadım, kullanmam da. Formlarımı sadece elde şekillendirdim. İçlerini boş çalıştım. Boyunların, kolların, başların gövdelerin içi boş ve oldukça incedir. Aksi halde porselen çöker, sarkar deforme olur. İlk başladığımda 40 cm yükseklikte form çıkara bilir miyim derken , artık kadınlarım 85cm’yi geçiyor. Daha az hasarla daha fazla form çıkarmaya başladım.. Formlarımın boyları uzadı, ifadeleri ve beden hareketleri olgunlaştı. ‘Özgürlük’ vazgeçilmezim. Kavramlardan kafesler ortaya çıktı. Elleri kolları kafeslerle bağlı olan figürler kendi kafeslerini parçalamaya

başladılar. Son dönem çalışmalarımda ‘ Savaşçılar’ serisi doğdu. Hayattaki duruşumuz, kabul ettiklerimiz, karşı durduklarımız, bize buyurulanlar, bizim seçtiklerimiz, mecburiyetlerimiz…Bu kavramlar üzerine düşünürken, figürlerimin kanatları, miğferleri ve silahları oluşmaya başladı. Savaşçılar bana heyecan veren, formlarımı bir adım daha öteye taşımamı sağlayan yeni oyun alanım oldular’ (Erman, 2013, s. 2).

Seramik sanatçısı Deniz Onur Erman Öncelikle kullandığı seramik malzemeye hakimiyet sağlayarak kendi içsel dünyasında, kendisi için çok önemli olan yaşam kurallarını eserlerine teknoloji sayesinde taşımıştır. İçsel dünyasının zenginliği sanatçının eserlerinde değişiklikler yapmasını sağlamış, böylelikle seramik malzeme; metal, ahşap ve tüy dibi diğer malzemelerle buluşarak ifadeler daha da kuvvetlendirilmiştir.

Benzer Belgeler