• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de narenciye iç pazar yapısı ve pazarlama sistemi

4. BULGULAR VE TARTIŞMA

4.1. Dünya’da ve Türkiye’de Portakal Üretimi ve Ticaretindeki Gelişmeler

4.1.2. Türkiye’de narenciye üretimi ve ticareti

4.1.3.2. Türkiye’de narenciye iç pazar yapısı ve pazarlama sistemi

Türkiye’de son yıllarda ihracata dayalı bir büyüme politikası izlendiğinden hem sanayi hem de tarım ürünlerinin ihracatında önemli artışlar meydana gelmiştir. Bu artışın nedenlerinin başında bilinçli üretim ile pazarın isteklerini karşılayan kaliteli ürünler yetiştirmek gelmektedir. Bunun yanında ambalajlama depolama ve taşıma gibi pazarlama hizmetlerinde etkin ve iyi organizasyon yapısının kurulmasıyla ihracat hızla artmaktadır. Son yıllarda bu konuda özel sektör oldukça mesafe almıştır. Ülkemizde yaş sebze ve meyveler sadece tarım sektöründe değil genel ekonomi içinde de önemli bir yere sahiptir. Bu anlamda üretimden başlayarak pazarlamanın bütün halkalarında binlerce kişi çalışmakta ve geçimini sağlamaktadır. Bunun yansıra sanayinin önemli bir bölümünün ham madde gereksinimi tarım sektörü tarafından karşılanmaktadır (Karahocagil 2003). Narenciye üreticileri de gerek yurt içi gerekse yurt dışı pazarların ihtiyaçlarını zamanında ve istenen kalitede karşılayabilmek için sürekli arayış içerisindedir. Son yıllarda dünyadaki narenciye üreticisi ülke sayılarının hem nitelik hem nicelik olarak artması da Türk narenciye ihracatçısı ve dolayısı ile üreticisini yenilikler ve gelişmelere daha duyarlı olma konusunda zorlamaktadır. Türkiye’nin narenciye meyveleri üretimi konusunda en büyük şansı kuşkusuz özel bir iklim ve toprak şartlarına sahip olmasıdır. Bu şansını bazı sorunlar nedeniyle tam değerlendiremediği de bilinmektedir. Ülkemizde şu anda Kasım-Ocak ayları arasına sıkışmış olan üretimin yeni yetiştirme teknikleri ve çeşitleri ile bu ayların dışında da yoğun olarak üretilip satışının yapılması konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Dış pazara özelliklede AB pazarına ihraç edilebilecek nitelikte kaliteli ve kalibrasyonu AB normlarına uygun meyve üretiminin gerçekleştirilmesi için mekanizasyon gübreleme entegre mücadele ve damla sulama yöntemlerinin hızla yaygınlaştırılması sağlanmaktadır (Güven 2010). Narenciye pazarlamasında en önemli ulusal sorunlardan birisi üretici-sanayici-ihracatçı-tüketicinin yer aldığı ve koordinasyonu yeterli bir organizasyonun olmamasıdır. Türkiye’de var olan narenciye pazarlama sistemini Şekil 4.1 ile açıklamak mümkündür (Emeksiz 1988).

56

ÜRETİCİ

Komisyoncu (Üretim Bölgesinde)

Kooperatif İhracatçı Tüccar

Paketleme - İhracat

İşleme Sanayi

Komisyoncu (Üretim Bölgesi Dışında)

Perakendeci (Manav Bakkal Market Semt Pazarı Seyyar Satıcı)

Tüketici

Şekil 4.9. Türkiye’de narenciyelerde pazarlama kanalları7

7 Emeksiz F. Türkiye’de Narenciye Üretimi Pazarlaması ve İhracat Olanakları 1988.

57

Bu organizasyonun işlerliği bir sistem dahilinde olmadığı için çoğu kez ihracatçı ve üreticilerin kişisel yaptırımları ile sınırlı kalmaktadır. Üretici anlamında Antalya Pamuk ve Narenciye Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nden başka gelişmiş bir organizasyon yoktur. Mahalli ölçekli kooperatiflerin etkinliği ise yeterli olmamaktadır. Türkiye’de diğer birçok tarım ürününde olduğu gibi iletişim ve bilgi eksikliği nedeniyle narenciyelerde de sorunların çözümü uzamakta ve zorlaşmaktadır. Narenciye ürünleri devlet desteklemesinin başladığı 60’lı yılların başından beri hiç bu kapsamda değerlendirilmemiş sadece ihracata verilen ve sürekli olmayan teşviklerle günü kurtarma politikası izlenmiştir. Narenciyeler diğer bazı meyveler gibi dalından koparıldıktan sonra en kısa sürede pazara sunulmalıdır. Çünkü hasadını yapıp paketlediği ürünün bütün bozulma riskini üstüne almıştır. Bu nedenle ihracata verilen DFİF prim sisteminin istikrarlı çalıştırılması ve zamanında ödeme yaparak ihracatçı dolayısıyla üreticiye destek verilmelidir (Karahocagil 2003). Son yıllarda iyi tarım uygulaması sertifikası alan üreticilerin ürünlerini ihraç eden ihracatçılara verilen prim miktarı daha yüksek tutulmaktadır. 2009 yılında iyi tarım uygulaması sertifikası alan üreticilerin ürünlerinin ihracatında ton başına 125 ABD doları diğerlerine ise ton başına 75 ABD doları pirim ödemesi yapılmıştır (Güven 2010). Pazarlama hizmetleri (Toplama İşleme Dağıtım Paketleme-Ambalajlama Taşıma Depolama Standardizasyon ve Satış) ve hizmet aşamasında yer alan kurumlar (Aracılar İhracatçılar Komisyoncular Perakendeciler Meyve İşleme Sanayicileri) olarak nitelendirmek mümkündür (Emeksiz 1998).

Ülkemizde narenciye üretim ve pazarlamasında İspanya İsrail ve Hollanda gibi ülkelerde uygulanan modellerden bahsetmek mümkün değildir. Narenciye ürünlerinin dış pazara yönelik pazarlamasını Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına bağlı olarak faaliyet gösteren İhracatçı Birlikleri sağlamaktadır. İhracatçı Birliklerine üye olmayan özel ve tüzel kişi ve tüccarlar ihracat yapamamaktadırlar. Narenciyelerle ilgili olarak yoğun çalışan İhracatçı Birlikleri, Akdeniz Ege ve Antalya İhracatçı Birlikleri’dir. İhracata yönelik olarak bu konuda çalışan diğer bir kuruluşta İGEME’dir. Bunun yanı sıra Türk Eximbank tarafından ihracatçılara ihracat ve döviz kredileri verilmektedir. Türkiye’de uzun yıllardan beri narenciye üreticileri ve alıcıları arasında farklı satış yöntemleri uygulanmaktadır. Bunlardan en yaygın olanı götürü ve kilo usulü satışlardır. Üretici ve alıcı açısından en kârlı olan yöntemin kilo yöntemi olduğu ifade edilmektedir. Üreticiden tüketiciye kadarki narenciye pazarlama kanalında birden çok aracı bulunmasına rağmen narenciye pazarlaması üzerinde etkisi en fazla olan unsurun üretim bölgesi dışındaki komisyoncular ve tüccarlar olduğu söylenebilir (Güven 2010). Örneğin mandarinin iç piyasada pazarlanma mekanizması incelendiğinde, üreticilerin çoğunun ürünlerini tüccara mahalli alıcılara ya da pazarcılara sattıkları görülmektedir. Küçük bir kısım ürettiği mandarini Toptancı Hali komisyoncular dışsatımcılar veya meyve suyu fabrikaları kanalıyla pazarlamaktadırlar. Bununla birlikte bazı üreticiler de mandarini direkt semt pazarında satabilmektedirler (Aydın 2004). Narenciye meyveleri üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar oldukça uzun bir yol izlemekte ve hemen hemen hiç katma değer yaratılmadan birçok aracıdan geçmektedir. Bunun sonucu üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasında büyük farklılıklar oluşmaktadır (DPT 2001). Özellikle 2006-2007 sezonunda portakal pazarlamasında üretici ve tüketici fiyatları arasında oluşan uçurum bu duruma iyi bir örnek olarak gösterilebilmektedir. Hal Yasası kapsamından bir süreliğine çıkartılan narenciye ürünlerinden portakal son dönemlerde bahçede alım fiyatıyla tüketici fiyatları arasında çok büyük farklılıklarla pazarlanmıştır (ZMO 2006).

58

4.1.4. Dünya’da ve Türkiye’de portakal üretimi ve ticareti