• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Katma Değer Vergisi Uygulamasında Etkinliğin Sağlanmasını

B. TÜRKİYE’DE KATMA DEĞER VERGİSİ UYGULAMASI

4. Türkiye’de Katma Değer Vergisi Uygulamasında Etkinliğin Sağlanmasını

Ülkemizde KDV’nin etkinliğinin sağlanmasına yönelik çeşitli uygulamalar gerçekleştirilmesine rağmen, yine uygulamada karşımıza çıkan ve KDV’nin etkinliğini olumsuz yönde etkileyen bazı uygulamaları da görmek mümkündür. Aşağıda bu uygulamalar ele alınmıştır.

4.1. Basit Usulde Vergilendirilen Mükelleflerin Beyanname Kapsamından Çıkartılması

29.07.1998 tarih ve 23417 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 4369 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununda yer alan “Götürü usulde vergilendirme” esası kaldırılarak yerine “Basit usulde vergilendirme” esası getirilmiştir. Yapılan değişiklikten önce, götürü mükelleflerin belge almamaları veya aldıkları belgeleri saklamamaları belge düzeninde kopmalar ortaya çıkarmakta, bunun sonucunda da gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerin faaliyetlerinin izlenmesi ve gerçek kazançlarının tespiti konusunda sorunlar ortaya çıkmaktaydı. Bu özellikleri dolayısıyla, ticari kazancın götürü usulde tespiti kayıt dışı ekonomiyi besler hale gelmişti. Diğer yandan, götürü usulde vergilendirme, bir kısım mükelleflerin kazançlarını aşağıya, bir kısım mükelleflerin kazançlarını da yukarıya çekmek suretiyle gerçek gelirin vergilendirilmesi prensibinden önemli bir sapma meydana

53 APAK, Talha; “Katma Değer Vergisinde Tevkifat Uygulaması Gerekli Olduğu Kadar, Yapılan Düzenlemelerinde Uygulanabiliyor Olması Gerekir”, 02.01.2006, s.3. ( www.almaliye.com internet adresinden alınmıştır.)

getirmekteydi. Bu durumda toplumun pek çok kesiminin haklı itirazlarına neden olmaktaydı.

Bu nedenlerle mevcut uygulamanın sakıncalarını gidermek, kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına almak, belge düzenini yerleştirmek, vergilendirmede gerçek kazancın esas alınmasını sağlamak amaçlarıyla götürü usulde vergilendirme esası kaldırılarak yerine basit usulde vergilendirme esası getirilmiştir. Ancak bu uygulamaya da son verilerek basit usul vergi mükellefleri KDV kapsamından çıkarılmıştır. 4842 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”, 24.04.2003 tarihli ve 25088 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin 4 üncü fıkrasının (a) bendi değiştirilerek basit usulde vergilendirilen mükelleflerin mal ve hizmet teslimleri katma değer vergisinden istisna tutulmuştur. Düzenleme çerçevesinde basit usulde vergilendirilen mükellefler mal teslimlerinde veya hizmet ifalarında katma değer vergisi hesaplamayacaklar, bunlardan mal ve hizmet alan mükellefler katma değer vergisi indirimi yapamayacaklar, gerçek usulde vergilendirilenden mal ve hizmet satın alan basit usul mükellefleri ise ödedikleri katma değer vergisini gider veya maliyet kaydedeceklerdir. Bu düzenleme ile Maliye Bakanlığınca çok sayıda küçük mükellefin ve vergi dairelerinin önemli bir yükünün ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. Bu uygulama belge düzeninin yerleşmesini isteyen idarenin tezatlığını göstermektedir.

4.2.V.U.K.’ndan Kaynaklanan Mükellef Sınıflandırmasının Olumsuz Etkileri Bilindiği gibi, V.U.K.’nda Tüccarlar, bilanço esasına göre ve işletme hesabı esasına göre defter tutmaları bakımından iki sınıfa ayrılmaktadırlar.

Belli iş hacmini geçen mükellefler işletme hesabı esasına göre defter tutmak yerine bilanço esasına göre defter tutmak zorundadırlar. Bilânço esasına göre defter tutmanın gereklerini yerine getirmeleri gerekir. Bu da mükellefe belli maliyetler yüklemektedir. Bu maliyete katlanmak istemeyen mükellefler kanunda belirtilen hadleri aşmamak için ya hasılatlarını ya da alımlarını gizlemektedirler. Mükelleflerin bu şekilde sınıflandırma uygulamasına son verilerek tek düzen hesap planına uygunluğun sağlanması ve ülke genelinde standardizasyonun sağlanması gereklidir.

4.3. Gayrimenkul Sermaye İratlarında Götürü Gider Uygulaması

Ülkemizde tüm gelir ve iratların belirlenmesinde gerçek usulde beyana ağırlık verilmesi gerekmektedir. Oysa özellikle gayrimenkul sermaye iradının beyanında yükümlüler daha çok götürü gider usulünü benimsemektedirler. Gerçek gider uygulaması yoluyla safi kazanç belirleyen gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, bu harcamalarını vergi sistemimiz açısından geçerli kılınmış olan belgelerle kanıtlamakla yükümlüdürler. Gayrimenkul sermaye iradında safi iradı belirlerken, gerçek usulü tercih eden yükümlülerin verecekleri gelir vergisi beyannameleri ekinde yapmış oldukları harcamalara ilişkin faturaları eklemeleri gerekmektedir. Bu uygulama ile devlet KDV’nde etkinliği sağlayamamaktadır. Çünkü GMSİ mükellefleri yaptıkları harcamalar dolayısıyla belge almamaktadır. Bu da başta KDV olmak üzere vergi gelirlerini olumsuz yönde etkilemektedir.

4.4. Katma Değer Vergisi Mevzuatında Yapılan Sürekli Değişiklikler

Devlet katma değer vergisi yasasının kabul edildiği 1985 yılından itibaren Temmuz 2006 ya kadar birçok değişiklik yapmış ve katma değer vergisi sistemi karmaşık bir hal almış olup, uzmanların dahi anlamalarının neredeyse imkânsızlaştığı bir mevzuat yığını haline dönüşmüştür. 63 maddeden oluşan katma değer vergisinin zaman zaman bazı maddeleri değiştirilmiş, bazı maddelerine fıkra eklenmiş, bazı maddeleri ise yürürlükten kaldırılmıştır. Bu dönem içinde 33’ ü oran değişikliği olmak üzere 48 bakanlar kurulu kararı, 11 iç genelge, 99 tebliğ ve 40 adet sirkü ve sayısız özelge yayınlanmıştır. Bu durum KDV’nden beklenen etkinliği olumsuz yönde etkileyen temel unsurlardan birisidir.

4.5. Farklı Vergi Kanunlarında Benzer Konuları Düzenleyen Hükümler Arasında Paralellik Bulunmaması

Vergi mevzuatımızın mevcut yapısında yer alan bir başka sorun da Türk vergi kanunları arasında paralellik ve bütünlüğün bulunmamasıdır. Bu durum uygulamada tereddütlere yol açarak idare-mükellef arasındaki görüş ayrılıklarını arttırmaktadır. Nitekim serbest meslek faaliyetinde gelirin elde edilmesiyle KDV’nin doğuşunun farklı esaslara bağlanmış olması dolayısıyla, hizmetin ifa edilmiş olmasına rağmen tahsilatın yapılmadığı durumlarda ne tür işlem yapılacağı belli değildir.

Diğer taraftan, farklı vergi kanunlarında farklı değerleme hükümleri kullanılmaktadır. Örneğin; aynı ücret ödemelerinde, KDV matrahı emsal bedel iken,

gelir vergisi stopajının, aynı değerin verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlar üzerinden değerlendirilmiş tutarı üzerinden yapılması öngörülmüştür. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu nedenle, vergi kanunları arasında paralellik ve bütünlüğün tam olarak sağlanması gerekmektedir.54

4.6. Vergi Kanunları Dışında Özel Kanunlarla Vergiye İlişkin Düzenlemelerin Yapılması

Özel kanunlarda bulunan vergisel hükümler, basitlik ilkesi ile bağdaşmamakta, mevzuatımızın karmaşıklığını arttırmaktadır. Özel kanunlarda yer alan vergisel hükümler, özellikle istisna kazançlar ile bağış ve yardımlar konusunda önem arz etmektedir. Örneğin, serbest bölgelerden elde edilen kazanca ilişkin istisna Gelir veya Kurumlar Vergisi Kanunlarında değil, Serbest Bölgeler Kanununda yer almaktadır. Keza, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine yapılan teslimler KDV’den istisnadır. Ancak bu istisna KDV Kanununda düzenlenmemiştir.55

4.7. Belge Düzeninin Yerleşememiş Olması

Çeşitli faktörlerin etkisiyle ülkemizde belge düzeni tam olarak oturtulamamıştır. Bu faktörlerin içinde en önemlisi kayıt dışı ekonominin varlığıdır. Mükellefler açısından kayıtlı ekonomide faaliyette bulunmak, kayıt dışı ekonomide faaliyette bulunmaya nazaran ek maliyet getirdiği için bireyler kayıt dışı ekonomide faaliyette bulunmayı tercih etmektedirler.

Ayrıca ülkemizde vergi mükellefleri çok sayıda belge (fatura, sevk irsaliyesi, perakende satış vesikaları, gider pusulası, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, taşıma irsaliyesi, işyeri bildirgesi, sigortalı işe giriş bildirgesi, tahsil fişi, ödeme fişi, mahsup fişi, çek, senet, poliçe, tutulması zorunlu olan defterler… vb. ) kullanmaktadır. Mükelleflerin kafalarını karıştıran çok sayıdaki belge yerine daha az sayıda belge kullanmalarına ilişkin yapılacak bir düzenleme de işlemlerinin kolaylaşmasını sağlayacaktır. 56

54 DPT; Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Vergi Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara 2001, s.20.

55 DPT; a.g.r., s.20-21.

56 ACAR, İbrahim; MERTER, Mehmet Emin; “Türkiye’de 1980 Sonrası Dönemde Vergi Denetimi ve Vergi Denetiminde Etkinlik Sorunu”, Maliye Dergisi, Ocak-Şubat 2005, Sayı: 147, s. 10.