• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de İşletme Gruplarının Tarihsel Süreç İçerisinde Gelişimi

7. TÜRKİYE’DE İŞLETME GRUPLARI VE ÇEŞİTLENME

7.2. Türkiye’de İşletme Gruplarının Tarihsel Süreç İçerisinde Gelişimi

İşletme gruplarının kuruluş ve gelişim süreçleri ile ülkenin ekonomik ve siyasi politikaları arasında birbirini etkileyen sıkı bir ilişki bulunmaktadır (İlhan, 2011). İlhan (2011) Türkiye’de işletme gruplarının ortaya çıkışlarını, 1980 öncesi devlet korumacılığının yoğun olduğu ithal ikameci dönem, 1980 ve 1990 arası liberal sisteme geçiş dönemi ve 1990 sonrası finansal serbestleşme dönemi olarak üç ana dönemde ve bunların alt dönemleri itibarıyla incelemektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan önce, 1918 yılında Dedeman Holding, 1910 yılında Atay Holding ve 1916 yılında Karavelioğlu Şirketler Grubunun temelleri atılmış ve ilk şirketleri kurulmuştur. Cumhuriyetin kurulmasından 1930’a kadar geçen özel sektör ağırlıklı iktisat politikalarının uygulandığı

76

liberal dönemde, 1923 yılında Çukurova Holding ve 1926 yılında ise Koç Holding’in temelleri atılmıştır. Büyük buhranın ardından gelen 1930-1938 devletçilik döneminde (Akyıldız ve Eroğlu, 2004), 1932 yılında Sabancı Holding, 1935 yılında Bayraktarlar Holding, 1936 yılında Koçer Şirketler Grubu, 1937 yılında Hayat Holding ve yine 1937 yılında Ulusoy Holding ile 1938 yılında STFA Grup kurulmuştur. 1938-1945 arası 2. Dünya Savaşının etkilerinin hissedildiği dönemde, 1940 yılında Nema Holding, 1942 yılında Eczacıbaşı Holding, 1945 yılında Yaşar Holding ve yine 1945 yılında Hızıroğlu Holding kurulmuştur. 1946 sonrası çok partili hayata geçiş ve 1950-1960 arası Demokrat Parti iktidarının uyguladığı dışa açılma döneminde, 1949 yılında Anadolu Grubu, 1950 yılında Doğan Holding, 1952 yılında Boyner Holding, 1953 yılında Zorlu Grubu, 1954 yılında Alarko Şirketler Topluluğu ve 1957 yılında Demirören Şirketler Grubunun temelleri atılmıştır. 1960-1980 arası ithal ikameci politikaların uygulandığı planlı kalkınma döneminde, 1966 yılında Sanko Holding, 1966 yılında Doğuş Grubu, 1972 yılında Kibar Holding, 1972 yılında Okan Holding, 1976 yılında Silkar Holding, 1977 yılında Işıklar Holding’in temelleri atılmıştır. 1980 sonrası iktisadi liberalleşme döneminde ise, 1987 yılında Fiba Holding, 1995 yılında Saran Holding, 1991 yılında Ekbir Holding ve 1997 yılında Kamer Holding gibi işletme gruplarının ilk şirketleri kurulmuştur.

Çolpan ve Hikino’ya (2008) göre Türkiye’de işletme gruplarının kurulmaları açısından üç dönemden bahsetmek mümkündür. Cumhuriyetin ilk dönemi olan 1920 ve 1930’larda Koç, Sabancı ve Çukurova gibi gruplar faaliyete geçmiştir. Ardından, 1950’lerde Demokrat Parti’nin uyguladığı ekonomi politikalarının neticesinde Borusan, Yaşar ve Anadolu gibi gruplar oluşmuştur. Üçüncü dönem işletme grupları 1980 sonrası ekonomik liberalleşme döneminde ortaya çıkan Zorlu, Sanko, Ciner ve Fiba gibi gruplar olarak değerlendirilmektedir. Çolpan ve Hikino işletme gruplarının kurulduğu tarih olarak grubu oluşturan ilk şirketin kurulduğu tarihi esas almıştır. Oysa işletme grubunun oluşması için birden fazla şirkete sahip çeşitlenmiş bir yapının ortaya çıkmış olması gerekmektedir. İşletme gruplarının oluşması, çeşitlenme yoluyla zamana yayılan bir süreç olarak değerlendirmelidir. Türkiye’de birden fazla sektöre genişleyen ilk holdingleşme denemesi bir devlet iktisadi kuruluşu olan Sümerbank’ta görülmüş, bununla birlikte özel sektörde aile sahipliğindeki holdingler özellikle 1960’lı yıllardan sonra ortaya çıkmaya başlamıştır (Akça, 1998). Türkiye’de “holding” adı altında ilk özel işletme grubunun 1963 yılında Koç Holding’in kurulmasıyla birlikte ortaya çıktığı belirtilmektedir (Özen ve Yeloğlu, 2006).

77

Sabancı şirketleri grubu da Koç Holding’i örnek alarak 1967’de holdingleşme sürecine girmiştir (Buğra, 2013). 1960’lardan sonra da çok sayıda işletme grubunun “holding” veya “grup” adı altında bütünleştiği görülmüştür. Ancak holding adı aynı zamanda bir meşruiyet kaynağı olarak görüldüğünden, ekonomik ölçeği küçük olan birçok grubun da bu ad altında örgütlendiği görülmüştür. Buğra’nın (2013:256) mülakat yaptığı bir yöneticiden aktardığı üzere, bazıları adeta “gecekondu holdingi” olarak kurulmaktadır. Son yıllarda holding adının yıpranması ve meşruiyetini kaybetmesi (Özen, 2006) nedeniyle, yeni oluşan işletme gruplarının daha çok “grup” adı altında yapılandığı görülmektedir.

Çolpan (2010) Türkiye’de çeşitlenme stratejisi açısından iki farklı işletme grubu kategorisi olduğunu belirtmektedir. 1920-1950 döneminde kurulan Koç, Sabancı ve Yaşar gibi ilk işletme grupları ilişkisiz alanlara doğru daha önce çeşitlenmiştir. Bu grupların kökenleri inşaat ve ticaret gibi alanlarda devletle yapılan işlerin yanında tekstil gibi düşük teknolojili sektörlerde gelişmiştir. Bu işletme gruplarının çeşitlenmesi, düşük teknolojili alanlara doğru içsel (organik) büyüme ve yabancı firmalarla yapılan lisans anlaşmaları veya ortak şirket kurulumları yoluyla gerçekleşmiştir. 1980’lerdeki piyasa liberalleşmesi döneminden sonra bu gruplar içsel büyüme ve yabancı şirketlerle işbirliklerinin yanında özellikle devletin özelleştirdiği kamu şirketlerini satın alarak yeni sektörlere genişleme eğilimlerini devam ettirmişlerdir. İkinci işletme grubu kategorisini ise 1950’lerden sonra kurulan, ancak 1980’lere kadar çeşitlenme düzeyi düşük kalan, 1980 sonrası liberalleşme döneminin getirdiği fırsatları değerlendirerek çeşitlenme düzeylerini artıran Zorlu, Ciner, Fiba ve Kibar gibi gruplar oluşturmaktadır. Bu grupların kökenleri tekstil, metal, bankacılık ve diğer birçok endüstriye dayanmaktadır. Bu iki işletme grubu kategorisi arasındaki farklardan biri, ilk grubun 1970’lerdeki devlet desteklerinden yararlanarak imalat sanayiine yoğun yatırım yapmış olmasından dolayı, yeni çeşitlenen grupların finans ve hizmet sektörlerine daha fazla önem vermesidir.

Türkiye’de 1980 sonrasında kurulan işletme gruplarının çeşitlenme düzeyinin 1980 öncesinde kurulanlar ile benzer olduğunu söyleyen araştırmacılar olduğu gibi (Çolpan ve Hikino, 2008; Gökşen ve Üsdiken, 2001), farklı olduğunu söyleyen araştırmacılar (İlhan, 2011; Özkara vd., 2008) da bulunmaktadır. Geriden gelen işletme gruplarının, daha önce çeşitlenme düzeylerini artırmış olan işletme gruplarını yakaladıkları görülmektedir (Çolpan, 2010). Hem eski dönem, hem yeni dönem işletme gruplarında ilişkisiz

78

çeşitlenmenin öne çıktığı belirtilmektedir (Özkara vd., 2008). Bununla birlikte, sermaye piyasalarının ve borsanın gelişimi ile birlikte yeni dönem işletme gruplarının çeşitlenme eğiliminin eskilere göre daha düşük olduğunu belirten çalışmalar da bulunmaktadır (İlhan, 2011). 1990’lardan sonra kurulan işletme gruplarının karşılaştığı “pazara girişte yoğun rekabet koşulları ve tekel olmanın engellenmesi için getirilen yargısal sınırlamalar” nedeniyle yurt içinde çeşitlenme düzeylerinin daha düşük kaldığı belirtilmektedir (İlhan, 2011). Buna karşılık, 1990’lardan sonra Türk işletme gruplarının yurt dışında çeşitlenme fırsatlarını değerlendirerek küresel ölçekte oyuncu olma stratejisi izledikleri görülmektedir (Çolpan, 2010). Son dönemde, Türkiye’deki büyük işletme gruplarının bazı endüstrilerden satış yaparak çıktıklarını ve daha az sayıda endüstri grubunu hedef alan “çok odaklılaşma” stratejisi takip ettiklerini görmek mümkündür (Karaevli, 2008).7

Türkiye’de işletme gruplarının halihazırda ekonomi içerisinde önemli bir ağırlığı bulunmaktadır. Dirlik (2014b) işletme gruplarının Türkiye’deki diğer iş örgütlenmelerine kıyasla daha egemen durumda olduğunu belirtmektedir. Yurtoğlu (2000) tarafından incelenen borsaya açık 257 şirketin 192 adedinin doğrudan veya dolaylı olarak bir işletme grubunun sahipliğinde olan şirketler olduğu bulunmuştur. Çolpan (2010), 2005 yılında Türkiye’deki 50 en büyük ekonomik aktör içerisinde 28’ini işletme gruplarının oluşturduğunu belirtmektedir. Dirlik ve Altunç (2012) İstanbul Sanayi Odasının 2009 yılı için yayımladığı ilk 500 ve ikinci 500 firma anketlerini içeren toplam 1000 firmanın yer aldığı firma listesi ayrıştırıldığında 309 işletmenin bağlı bulunduğu 183 işletme grubunun bulunduğunu belirtmektedir. Türkiye Fortune 500 listesi üzerinde yapılan bir çalışmada 2009 yılında Türkiye'deki en büyük 500 firmanın 284 adedinin 187 farklı işletme grubuna ait grup veya holding şirketi olduğu belirtilmektedir (Koca, 2011). 2009 yılında Fortune 500 listesindeki firmaların adet olarak %56,8’ini, net satışlar açısından %56,3’ünü, karlılık açısından %59,3’ünü, ihracat açısından %69,1’ini ve çalışanlar açısından %60’ını işletme gruplarına bağlı firmalar oluşturmaktadır (Koca, 2011).

7 Karaevli’ye göre çok odaklılaşma, “holdinglerin yeni çevre şartlarında sürdürülebilir rekabet avantajı elde

edemeyeceklerini düşündükleri alanlardan çıkarken, değer yaratma ve yakalama potansiyeli yüksek olarak gördükleri, ama eskisine oranla daha sınırlı sayıda alana odaklanarak kurguladıkları büyüme stratejilerinin ortak bir ismi olarak kabul edilebilir” (2008:98).

79

Tablo 4. Türkiye’de İlk 500 Firmanın Dağılımı (2009)

Firma Sayısı Net Satışlar Faiz, vergi öncesi Aktif Toplam Özkaynak İhracat Çalışan Sayısı (Adet) (Milyon TL) kar (Milyon TL) (Milyon TL) (Milyon TL) (Milyon TL) (1000 kişi)

Devlet Kuruluşları Toplamı 19 64.545 7.635 109.711 39.931 6.039 91,2

Vakıf Şirketleri Toplamı 17 9.564 1.125 20.477 10.134 2.451 27,5

Yabancı Şirketler Toplamı 54 49.564 5.676 38.316 17.537 6.148 99,0

İlişkisiz Şirketler Toplamı 126 30.983 1.905 18.055 6.574 9.161 72,9

İşletme Grubu Şirketleri Toplamı 284 198.887 23.801 186.170 86.563 53.310 436,1

TOPLAM 500 353.543 40.142 372.729 160.738 77.108 726,6

İşletme Grupları (%) 56,8% 56,3% 59,3% 49,9% 53,9% 69,1% 60,0%

Türkiye'de İlk 500 Firmanın Dağılımı

Kaynak: Koca, 2011