• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Cari Açığın Yapısı ve Dış Ticaret Dengesi

1.5. CARİ İŞLEMLER HESABINA TEORİK YAKLAŞIMLAR

2.1.1. Türkiye’de Cari Açığın Yapısı ve Dış Ticaret Dengesi

Cari işlemler dengesi, bir ekonominin dış dünya ile gerçekleştirdiği döviz işlemlerinin durumunu yansıtmakta ve özet olarak mal ve hizmet ticareti ile işçi dövizleri, dış borç faiz ödemeleri gibi faktör gelir-gider kalemlerinden oluşmaktadır. Cari açık, bir ülkenin yeterince tasarruf etmediğini gösteren değişkenlerden biri konumundadır (Gökçe 2009: 37). Akım değişken olarak nitelendirilen cari açığı belirleyen çeşitli değişkenler bulunmaktadır. Subaşat (2010)’a göre ülkemizde cari açığın en önemli belirleyicisini mal ticaretindeki açık oluşturmaktadır. Şekil-3’te görüldüğü üzere cari açığa etki eden en büyük kalemin mal ticareti dengesindeki bozulma olduğu görülmektedir.

Şekil-3: Türkiye'de Cari Açığın Bileşenleri, 1980-2009 (Milyon $)

-55000 -48000 -41000 -34000 -27000 -20000 -13000 -6000 1000 8000 15000 22000 1980 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006 2008

Mal Dengesi Hizmetler Dengesi Gelir Dengesi Cari Transferler

Kaynak: TCMB (2010a) Verilerinden Derlenmiştir, http://www.tcmb.gov.tr/odemedenge /tablo4.pdf (15.04.2010).

Cari açık Türkiye ekonomisi için yapısal nitelikte bir sorundur. İstikrar ortamı ve düşen faizler, tüketim ve yatırım talebinde artışa yol açmakta, ekonominin yapısal özellikleri artan talebin karşılanabilmesi için özelikle sermaye malı ithalatını ve ithal girdiyi gerekli kılmaktadır. Şekil–4 bize cari açığın devresellikten ziyade yapısal bir nitelik kazandığını göstermektedir (Yılmaz, 2007: 79). Cari açığın ekonomik ve sosyal yapı üstündeki olumsuz etkileri orta ve uzun vade de ortaya çıkmaktadır.

Şekil–4: Türkiye’de Cari Açığın Yapısı

Kaynak: TCMB, 2006: 59.

İthalat artışının ihracat artışından daha yüksek oranda gerçekleşmesi, yani dış ticaret açığındaki büyüme cari açığın çekirdeğini oluşturmaktadır. Altınok (2007)’ye göre ödemeler bilançosunda, cari işlemler dengesinin açık vermesindeki en büyük pay dış ticaret dengesine aittir. Yani asıl sorun döviz giderlerinin, döviz gelirlerinden fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Altınok, ülkemizde dış ticaret açığının ve cari işlemler dengesinde meydana gelen açığın oluşmasında etkili olan faktörleri; “tüketim malı ve yatırım malı ithalatında meydana gelen artış, sanayide yaşanan yapısal dönüşüm sonucunda ihracatı artan sanayi gruplarının ithal aramalı ihtiyacı bağımlılığındaki artış, enerji ithalatına olan bağımlılık ve enerji ithalatında meydana gelen artış” şeklinde sıralamıştır.

Türkiye, 1980’lerin sonuna doğru sermaye hareketlerine yönelik kısıtlamaların kaldırılmasıyla ihracat ve ithalatında önemli artışlar yaşamıştır. Bu yıllardan sonra büyümenin daha çok ara ve sermaye malı ithaline bağlanmasıyla dış ticaret açığı ve cari açık verilmeye başlanmıştır. 1994 ve 2001 yıllarında yaşanan kriz dönemlerinde

yapılan devalüasyonlar ve ulusal gelirdeki azalmayla birlikte cari denge fazla vermiştir. Hizmetler dengesi kalemi şekil-3’te gösterildiği gibi dış ticaret açıkları ve faiz ödemelerinden kaynaklanan cari açıkların kapanmasında etkili olan kalemdir (Babaoğlu, 2005: 31–32).

1980’li yıllarda gündeme gelen yeniden yapılanma politikaları ile 1930’lu ve 1960’lı yıllarda kurulan ve Türkiye sanayine girdi sağlayan birçok KİT ve üretim sektörü zamanla üretimden çekilmeye başlamış, bunun sonucunda ekonominin ara malına olan ihtiyacı daha da artmıştır. 1990’lı yıllarda ise kısa vadeli sermaye girişlerine dayalı politikalar, ulusal parayı değerlendirerek reel sektörün dış rekabet gücünün azalmasına neden olurken, ithalatı özendirerek dış ticaret ve cari açığın artmasına neden olmuştur. Diğer taraftan, dışa açık birikim modeli altında gündeme gelen ihracat artışlarının yeni yatırım kapasiteleri oluşturmak yerine, ara malı ithalatı artışı yolu ile kapasite kullanım oranlarının artışlarına dayalı gelişmesi, dış ticaret dengesi ve cari açık üzerinden Türkiye ekonomisinde önemli kırılganlıklar meydana getirmiştir (Eşiyok, 2008a: 152–153).

Enç (2001), 2000 yılındaki cari açığı o yılda uygulanan program ile ilişkilendirmektedir. Döviz çıpası ve kontrolsüz finansal liberalizasyon uygulaması, TL’nin aşırı değerlenmesiyle birlikte ithalatı artırmıştır. Dış ticaret açığının ise kriz yılları sonrası ortaya çıkan devalüasyon ve ekonomik küçülmenin gerçekleştiği yıllar dışında giderek artış gösterdiği görülmektedir.

Özellikle ithalat artışları cari açık üzerinde etkili olmaktadır. Ülkemiz ithalatı ara ve sermaye malı ağırlıklı olup, üretimi ve ihracatı destekleyici özelliğe sahiptir. Yani üretimdeki artma ya da azalma ithalat hacmimizi bu da dış ticaret dengesini doğrudan etkilemektedir. 1980’li yılların başında ara ve yatırım malları toplamının ithalattaki payı %98’e kadar yükselirken, 2003 yılında %89’a ve 2008 yılında %65’e gerilemiştir. İhracat ise genellikle üretim ölçeğinin göreli olarak büyük ve maliyetlerinde azaltılabilir olduğu alt sanayi dallarında yapılmaktadır. (Tecer, 2005: 113–117). Adedeji (2001), büyük ölçüde dış ticaret dengesinde meydana gelen açıkların neden olduğu cari açıkların, daha olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtmektedir. Dış ticaret açığını ve cari açığı etkileyen ithalat ve ihracata ilişkin veriler tablo-4’te gösterilmiştir.

Tablo–4: Türkiye’de Dış Ticaret Dengesi, 1980–2009

Milyon $

YILLAR İHRACAT İTHALAT DENGE HACİM İHR./İTH.(%)

1980 2.910 7.909 -4.999 10.819 36,8 1981 4.703 8.933 -4.230 13.636 52,6 1982 5.746 8.843 -3.097 14.589 65,0 1983 5.728 9.235 -3.507 14.963 62,0 1984 7.134 10.757 -3.623 17.891 66,3 1985 7.958 11.343 -3.385 19.301 70,2 1986 7.457 11.105 -3.648 18.561 67,1 1987 10.190 14.158 -3.968 24.348 72,0 1988 11.662 14.335 -2.673 25.997 81,4 1989 11.625 15.792 -4.167 27.417 73,6 1990 12.959 22.302 -9.343 35.261 58,1 1991 13.593 21.047 -7.454 34.640 64,6 1992 14.715 22.871 -8.156 37.586 64,3 1993 15.345 29.428 -14.083 44.773 52,1 1994 18.106 23.270 -5.164 41.376 77,8 1995 21.637 35.709 -14.072 57.346 60,6 1996 23.224 43.627 -20.402 66.851 53,2 1997 26.261 48.559 -22.298 74.820 54,1 1998 26.974 45.921 -18.947 72.895 58,7 1999 26.587 40.671 -14.084 67.258 65,4 2000 27.775 54.503 -26.728 82.278 51,0 2001 31.334 41.399 -10.065 72.733 75,7 2002 36.059 51.554 -15.495 87.613 69,9 2003 47.253 69.340 -22.087 116.593 68,1 2004 63.167 97.540 -34.373 160.707 64,8 2005 73.476 116.774 -43.298 190.251 62,9 2006 85.535 139.576 -54.041 225.111 61,3 2007 107.272 170.063 -62.791 277.334 63,1 2008 132.027 201.964 -69.936 333.991 65,4 2009 102.139 140.869 -38.730 243.008 72,5 Kaynak: DTM, (2010): http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/IstatistikDb/baslica.xls (15.04.2010).

Türkiye’de cari açığın yapısına baktığımızda sermaye hareketlerinin serbestleştirildiği 1989 yılı öncesini ve sonrasını farklı olarak ele almak gerekmektedir. 1989 yılı öncesine baktığımızda, talep genişlemesiyle birlikte cari açığın büyüdüğü ve artan açığın finansman gereksiniminin, yabancı sermaye girişlerini gerekli kıldığı görülmüştür. Bu dönemde Türkiye ekonomisinin kısa

dönemli uyum mekanizması “talep genişlemesi (büyüme) → cari açık → sermaye girişleri” şeklinde özetlenebilir. Uluslararası finansal işlemlerde yaşanan serbestleşmeyle birlikte dışa açık bir ekonomi şeklini alan Türkiye artık dış ekonomik gelişmelere daha duyarlı hale gelmiştir. Böylece, yabancı sermaye girişleri Merkez Bankası’nın tepki biçimine göre değişen, ancak her koşulda talep genişlemesine yol açan bir süreç başlatarak dış ticaret dengesiyle birlikte cari açıkları etkilemiştir. Bu yeni koşullarda meydana gelen kısa dönemli (genişleme doğrultusundaki) uyum süreci önceki seyrinden farklı olarak “sermaye girişleri → talep genişlemesi (büyüme) → cari açık” şeklini almıştır (Boratav, 2006: 193-194). Türkiye’de cari açık, hem büyümeden kaynaklanan talep artışından hem de sıcak para özelliğine sahip kısa vadeli sermaye hareketlerinin belirlediği döviz kurundan etkilenmektedir. Bu açıdan bakıldığında cari açıkla mücadele için sıcak parayı kontrol edici politikalarla birlikte istikrarlı bir ekonomik büyüme gereklidir (Erbaykal, 2007: 87). Ülkemizde ise büyümenin önemli bir kaynağının ithalata dayalı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.